Fas'ta çocuk evliliğine izin veren yasa maddesi tartışılıyor

Çocuk evliliğinin sonlanması için düzenlenen bir kampanya (Independent Arabia)
Çocuk evliliğinin sonlanması için düzenlenen bir kampanya (Independent Arabia)
TT

Fas'ta çocuk evliliğine izin veren yasa maddesi tartışılıyor

Çocuk evliliğinin sonlanması için düzenlenen bir kampanya (Independent Arabia)
Çocuk evliliğinin sonlanması için düzenlenen bir kampanya (Independent Arabia)

Fas Başsavcılığı’nın ülkedeki ceza durumuna ilişkin hazırladığı 2018 yılı raporu, Aile Yasası’ndaki değişikliklere rağmen çocuk evliliklerinin oranında artış yaşanmaya devam ettiğini ortaya koydu. Bazı kuruluşlar da küçük kızların evlenme başvurusunun kabul edilmesine izin veren ilgili 20. maddenin yürürlükten kaldırılması çağrısında bulundu.
Durum, büyümeye devam ediyor
Maghress Valadi (Çocuklarıma Dokunma) Derneği Başkanı Naciye Edib, Independent Arabia’dan Naoufel Cherkaoui’ye yaptığı açıklamada, çocuk evliliklerinin Fas’ta hala çok yaygın olduğunu, sayılarının farkındalık, yoksulluk ve ihtiyaç düzeyiyle bağlantılı olarak arttığını belirtti.
Bazı bölgelerde kız çocuklarının, 16 yaşını geçmiş, ancak evlenmemiş olduğu takdirde evde kalmış olarak nitelendirildiğine dikkati çeken Edib, yoksulluğun birçok bölgede çocukların genç yaşta evlendirilmesine neden olduğunu belirtti.
Öte yandan Adalet Bakanı Muhammed Ucar, Fas’ın “üzücü bir toplumsal olguyla, durumun ortadan kaldırılması için ortak bir çaba gerektiren bir insan hakları mücadelesiyle” karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
Yasal düzenlemeler, uluslararası sözleşmelere uygun olarak 18 yaşına giren bireylere evlenme hakkı tanıyor. (2004 yılında yayınlanan) Aile Yasası’nın 19. maddesi, 18 yaşını dolduran ve zihinsel herhangi bir engeli bulunmayan erkek ve kız çocuklarının evlenmesine izin veriyor. 20. madde ise, çocuk haklarına karşı herhangi bir tecavüz gerçekleşmemesi için bir dizi kontrol ve şart ortaya koyarak, istisnalara yer veriyor.
Evlilik ise yalnızca hakimin izniyle, sebepleri açığa kavuşturularak, ebeveynler ya da yasal yardımcı dinlenerek, tıbbi uzmanlık veya sosyal araştırmaların ardından gerçekleşebilir. Bu çerçevede bireyin, yaşının uygun olmadığının tespit edilmesi halinde başvurusu reddediliyor.
Gözlemciler ise bu yasal hükümlere çoğunlukla uyulmadığını belirtti. Bu çerçevede oyuncu Saadia Ladib, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Aile Yasası’nın gerekliliğinden farklı olarak, bir hakimin evlenme talebi incelemesi sırasında tıbbi ve sosyal araştırma yapması gerektiğini, ancak bunun genellikle gerçekleşmediğini ifade etti.
Yasaya karşı kurnazlık
Birçok anne-baba, küçük kızlarını özel bir evlenme sözleşmesiyle evlendiriyor. Bu durum ise, kişisel statü meselelerini düzenleyen Aile Yasası’nın ihlali olarak sayılıyor. Evliliğin ilk başlarında, meşru bir akit yapmadan gelin ve damat arasında Fatiha Suresi okunurken evlilik, bireyler açısından geçerli sayılıyor. Ardından çift, Fas yasaları tarafından sağlanan evliliğin ispatı prosedürünü takip edebiliyor. Adalet Bakanlığı, meşru bir evlilik sözleşmesi bulunmayan çiftlerin, mahkemeler önünde evliliği kanıtlamak için başvuruda bulunmalarını sağlamak amacıyla kampanyalar düzenliyor.
“El-Kontro” olarak nitelenen evlilik sözleşmesi, Fas’ın bazı bölgelerinde oldukça yaygın. Bu çerçevede akit, dini bir itiraf olarak kaydedilirken, reşit olmayan kız çocuklarının evliliği karşılığında da damattan bir miktar para alınıyor. Gelin ise, 18 yaşına girdikten sonra söz konusu miktarı geri ödeyeceği taahhüdünde bulunuyor. Ancak çoğu zaman kız, herhangi bir sebeple babasına geri döndüğünde bu durum gerçekleşmiyor.
Çoğu durumda ise kız, ailesinin evine hamile bir halde veya çocuklarıyla birlikte dönüyor.
Aile Yasası’nın 20. Maddesinin iptali
Fas’ta çocuk evlilikleri devam ederken, birçok insan hakları savunucusu da bu durumun önüne geçmek için bilinçlendirme kampanyaları yapma önerisinde bulundu. İnsan hakları savunucuları, sorunun kaynağı olduğu gerekçesiyle de yasanın 20. maddesinin iptal edilmesi çağrısında bulundu.
Haklar ve Adalet Derneği’nde “Fas’ta Çocuk Evliliğine Karşı Kampanya” Koordinatörü Emel el-Emin, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamalarda bulundu. Kız çocuğunun evlenme yaşının Aile Yasası’nın yasal evlenme yaşına ilişkin maddesindeki 15 yaşından 18 yaşına çıkartılması yönündeki değişikliği hakkında Emin, “Farkındalık, erkek ve kız çocukları için doğal bir okul olarak göz önünde bulundurulduğunda gençlerin evlenme olgusuna sınır getirebilir. Evlilik erken yaşta yapılamaz. Çünkü araştırmalar, erken yaşlarda yapılan evliliklerin yüzde 99’unun (şiddete maruz kalma, sorumsuzluk, aile sorunları ve cinsel ilişkilere dair bilgi eksikliği gibi sebeplerden dolayı) başarılı olmadığını göstermektedir” ifadelerini kullandı.
Ladib ise, bu durumu ortadan kaldırmanın neredeyse imkansız olduğunu belirterek, bunun gelenek, görenek ve inançlarla bağlantılı olduğuna dikkati çekti.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.