NASA, dünyayı ‘sahte’ bir başarı ile kandırdı mı?

NASA, dünyayı ‘sahte’ bir başarı ile kandırdı mı?
TT

NASA, dünyayı ‘sahte’ bir başarı ile kandırdı mı?

NASA, dünyayı ‘sahte’ bir başarı ile kandırdı mı?

Saat, Güney Amerika’daki Houston şehrinin saatine göre akşam 10’a yaklaşmıştı ki televizyon kanalları, yeryüzünün dışında ‘herhangi bir yerden’ gelen tarihi bir haberi yayınlamak için programlarını yarıda kesti. Çok geçmeden Amerika ve Avrupa ekranlarının çoğunda gözlere kazınan sahnelerle ‘Ay’ın yüzeyinden canlı yayın’ ibaresi göründü. O zaman kısık bir ses tonuyla, eski Sovyetler Birliği ile ‘soğuk savaşın’ zirvesindeyken Ay’ın yüzeyine ilk insanın (bir Amerikalı idi) ulaşması ile ilan edilen 20 Temmuz 1969’daki başarının ilişkisine dair bir soru soruldu.
‘Herhangi bir yerden’ gelen videoda ‘titreşim’ halindeki görüntüde, metal bir merdiven ve arkasında da tek renk bir tozun kapladığı bir manzara görünüyor. Sonra ekranda zemine ayak basmaya çalışan bir astronotun uzun botları beliriyor. Bu astronot daha sonra görüntünün dışına sıçrıyor. Ardından kamera yavaşça taşlar, tepeler, dağlar ve kraterlerden oluşan ürkütücü bir manzarayı çekmek üzere dönüyor. Ve Ay’ın yüzeyinden o ilk insan sözü işitiliyor: “İşte huzurun başkenti, kartal inişe geçti.”
Uzay sondasından birkaç metre uzaklaştığında sesi net olmayan astronot, daha sonra üniformasının ceplerinden birinden bir bayrak çıkarıp onu metal bir çubuğa bağlayarak Ay’ın toprağına dikiyor. Ardından geriye bir adım atarak selamlamak üzere elini kaldırıyor. ABD Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Apollo 11 uzay gemisinin Astronot Neil Amstrong’u, Komuta Birimi Başkanı Michael Collins ve Ay Birimi Pilotu Edwin Aldrin Jr.’u aya ulaştırma başarısını böyle duyurdu.
NASA, yeryüzünde analiz etmek üzere Ay’ın yüzeyinden 47 madde toplayabildiğini açıklayarak Neil Armstrong’un şu sözünü aktardı: “Geldiğimiz gibi gidiyoruz. İnşallah tüm insanlık için barış ve umutla döneceğiz. Apollo ekibine tebrikler.”
50 yıl geçtikten sonra bugün bu görüntüye şüphe ile yaklaşanlar var. Şüphe duyanlar iniş görüntülerinin Ay’ın yüzeyinden değil, yeryüzünde ‘herhangi bir yerden’ geldiğini düşünüyor. Ne oldu? Niçin bazıları bu adımı sorguluyor?
Sorgulama ile geçen 50 yıl
Ay’ın yüzeyine bir insan taşıyan altı NASA misyonu uzun zamandır sorgulanıyor. NASA’nın, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’den başlayarak (1969) Eugene Cernan ve Jack Schmitt’e (Aralık 1972) kadar Ay’a ayak basan astronotlar dizisi hakkında yaptığı açıklamalara şüphe ile yaklaşan, hatta konu ile alakalı uluslararası bir soruşturma yürütülmesini talep edenler var.
Sorgulama 1969’da mı başladı? O dönemde New York Times gazetesi yazarlarından biri olan John Noble Wilford, 17 Aralık 1969’da bir makale yayımladı. Bazıları Wilford’un Ay’a ulaşıldığı haberinin doğruluğunu sorguladığını düşünüyor. Ancak gazetenin internet sitesini inceleyenler, onun bu tavırdan uzak olduğunu, hatta bu konuya dair komplo teorisine kararlı bir şekilde karşı çıktığını bilir. ‘Her bir olayın tarih kitaplarında bir satırı hak ettiğini’ düşünen Wilford’un, bilim açısından oldukça önemli olan bu olayı eleştirel bir düşünce yoluyla NASA yetkilileri ile tartıştığını söylemek daha doğru. Üstelik ‘uzay çağı kahramanı’ olarak tarif ettiği Astronot Armstrong hakkında bir ölüm ilanı da yazdı.
1976 yılında, Ay’a yapılan altı Amerikan uzay yolculuğu hakkındaki resmî Amerikan anlatısına itiraz eden bir sorgulamanın yapıldığı ‘Biz Ay’a Hiç Gitmedik’ adlı kitap sahneye çıktı. Kitabın yazarı Bill Kaysing, vaktini, NASA’nın bu yolculuklara dair yayınladığı ‘sabit ve hareketli’ fotoğrafları ve bu fotoğrafların mantığa ne kadar uygun olduğunu incelemeye ayırmış.
Şu ana kadar duyulan şüpheler; bayrağın, rüzgârın ve esintinin olmadığı bir yerde nasıl salındığı, astronotun Ay’daki çekimin yeryüzündeki çekimin altıda biri olduğu bilgisine uygun düşmeyecek şekilde yavaş sıçrayışları ve farkı yönlerde gölgelerin belirmesi konusuna odaklanıyor.
1999 yılında, Amerikalı film yapımcısı Aron Ranen, Gittik mi? Adlı bir belgesel hazırladı. On yıllar önceki ‘Amerikan başarısı’ hakkında kuşku uyandıran bu belgesel, NASA’daki eski bilim adamlarının ve bu olaydan şüphelenen başkalarının görüşlerine başvurarak, bu konuda bizzat Amerikalılar arasında geniş bir anlaşmazlığın var olduğundan bahsediyor.
2001 yılında Amerikalı Fox şirketinin ‘Komplo Teorisi: Ay’a Gerçekten İndik mi?’ başlığıyla ürettiği bir belgesel filminde Ay’a Hiç Gitmedik kitabının yazarı Bill Kaysing’in de aralarında bulunduğu Amerikalılar konuşuyor. Amerikalı bazı bilim adamlarının 1969 yılında yaşananların pahalıya mâl olan bir Amerikan filmi olmaktan öteye geçmediğine tam olarak inanmış oldukları görülüyor. Onlara göre NASA, Sovyetler Birliği’ni ABD’nin, uzay alanında, iki ülke arasında bir savaş çıkması halinde kendisine askerî üstünlük sağlayacak bir ilerlemeye sahip olduğuna ikna etmeyi hedefliyordu.
Buna karşılık 2009 yılında NASA’nın güvenilirliğine ve Ay’a ilk ulaşımına işaret eden kanıtlar ortaya çıktı. Ay’ı çevreleyen bir uzay aracı olan LRO’nun (Lunar Reconnaissance Orbiter) görüntüleri, Amerika’nın insanlı yolculuklarının izlerini, hatta astronotların ve Ay’ın yüzeyine giderken kullandıkları aracın izlerini inceledi. Hindistan Uzay Ajansı’nın önde gelen uzmanlarından biri olan Prakash Chuhan’a göre Chandrayaan-1 gemisi, Amerika’nın insanlı Apollo uçuşlarının izlerini gösteren görüntüler elde edebildi. 2012 yılında Çinli uzay bilimcileri de Channi-2 sondasının bilgilerine dayanarak aynı şeyi belirtti.
2016 yılında NASA’nın Arapça sitesinde yayınlanan bir makalede İngiltere’nin Oxford Üniversite’sinde araştırmacı olan David Robert Grimes, bilim hakkında yanlış teorilerin aktarılmasına dair bir denklemi vardı. Bu denklemi meşhur olan 4 sahte teori (Ay, ‘aşılar güvensizdir’, ‘şirketler kanser ilaçlarını saklıyor’, ‘insanlığın iklim değişikliğine bir müdahalesi yok’) üzerinde denedi ve insanlara ne kadar az yalan söylenirse söylensin, bunların en az 5 sene içerisinde ortaya çıkacağını ispat etti.
Neden sorgulanıyor?
Independent Arabi’dan Ahmed Abdulhakim’in haberine göre Ay başarısına dair öne sürülebilecek belki de ilk sorgulama, Amerikan bayrağının rüzgârın olmadığı Ay’da salınmasıdır. Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’nde (DLR) çalışan Ralph Jaumann’ın da aralarında bulunduğu birden fazla bilimsel kaynak, bayrağın, ayın yüzeyine yerleştirilen metal tabanın titreşimlerinden dolayı salındığını, zira NASA’nın iyice tutunmasını sağlamak için bayrağa yumuşak metal ipler eklediğini belirtti.
Rus bilim adamları bir süredir Amerikalı astronotların Ay’ın yumuşak toprağı üzerindeki ayak izlerinin nasıl öylece kaldığını sorguluyor. Amerikalı, Avrupalı ve daha başka uzay ajanslarının verdiği bilgilere göre, Ay’ın toprağı, bileşenleri arasındaki kimyasal etkileşimin ve uyumun olduğu,  rüzgârın ve suyun Ay’ın yüzeyi üzerinde etkisinin olmadığı bilinmektedir.
NASA’nın daha sonra yayınladığı görüntüdeki astronotların sıçrayışları hakkında şüphelerini dile getirenlerse, Ay üzerindeki hareketleri esnasındaki sıçrayışların, Ay’ın yüzeyindeki çekimin düşüklüğüne bakarak abartılı bir şekilde yavaş olduğunu söylüyor. Bilindiği gibi Ay’ın yüzeyindeki çekim, yeryüzündeki çekimin altıda biri oranında. Buna göre astronotların sıçrayışlarının, her bir sıçrayışta yaklaşık 1 metre yükseğe olması gerekirdi.
Birçok uzay ajansının ve referans olan bilim kurumlarının internet sitesinde yayınlanan ve kesin hale gelen bilgilere dayanarak astronotların sıçrayışlarının, son derece ağır olan astronot kıyafetlerinden etkilendiği söyleniyor. Yaklaşık 85 kiloluk ağırlığa sahip kıyafetlerle astronotlar, aynı zamanda kendi selametlerini garanti edecek şekilde de hareket etmeyi ister.
Diğer şüphelere gelince… Bazıları Ay’ın yüzeyindeki benzerlikleri, ‘fotoğraf yerinde’ her zaman benzer arka planların kullanılmasına bir delil olarak kabul ediyor. Ancak NASA’nın internet sitesinde sunduğu bilgilere göre fotoğrafların tekrarlanması şaşırtıcı değil. Zira astronotlar, iniş yaptıkları yerde farklı açılardan binlerce fotoğraf çekti.
Bir diğer meşhur şüphe de astronotların Ay’dan yayınladığı fotoğraflarda gökyüzünde yıldız olmamasına odaklanıyor. NASA buna da şöyle yanıt veriyor: Parlak Ay yüzeyi (Ay’ın Güneş ışığını güçlü bir şekilde yansıttığı için parlak olduğunu unutmayalım) ve karanlık gökyüzüne dair fotoğrafların ışık kontrastı, gökyüzünde hafif ışık noktalarını gösteremeyecek kadar güçlü.
Öte yandan Rus uzay bilimcileri, Amerikalı astronotların Ay yüzeyinde beliren gölge açısının, bu görüntülerde gölgeleri farklı yönlere düşüren birden fazla ışık kaynağı olması bakımından uygun olmadığını düşünüyor. Bu sorgulamaya cevap da yine yukarıda bahsedilen kaynak referanslardan geliyor: Ay üzerindeki ışık, vadileri, tepeleri ve dağları içeren yüzeyden yansıyor. Bu, ışığın birden fazla yöne düşmesini sağlar ve aynı şeyin birden fazla gölgesini ortaya çıkarır.
Bir başka sorgulama da uçağın indiği yerde bir çukurun olmaması ve neredeyse hiçbir tozun bulunmamasına dair. Uzaybilimci Jaumann’ın açıklamasına göre, iniş açıları dikey olmayıp Apollo gemisi, yan bir açı ile yerleşti.
Bu şüphelerin yanı sıra Rus Astronot Aleksey Leonov, Ay üzerine iniş görüntülerinin bazılarının, bu yolcuklara dair tam bir görüntü vermek adına orijinal filme eklenmek amacıyla stüdyolarda çekildiğini düşünüyor. Rus Astronot Georgy Grechko da bu görüşünde meslektaşına katılarak komplo teorilerini gülünç buluyor. Grechko, “Biz bunu detaylı bir şekilde biliyoruz” ifadeleri ile bu yolculuğun gerçekten de yapıldığını dile getiriyor.
Buna karşılık Rus bilim adamları, uzaya ilk keşif yolculuklarının, Sovyetler Birliği zamanında gerçekleştiğini belirtiyor. Buna göre tam olarak Şubat 1966’da bir Rus uzay aracı olan Luna 9, Ay yüzeyine ilk sessiz ve kontrollü inişini yapabildi. Bu görev, Ay’ın yüzeyine dair temel soruların cevaplanmasına katkı sağlayan ve ilk insanlı görevlere zemin hazırlayan bir mühendislik mucizesiydi.
The Guardian gazetesi, bu olayın ellinci yıldönümünde şu soruyu ortaya atıyor, “Niye hala birçok insan Ay’ın yüzeyine ilk inişin bir aldatmaca olduğunu düşünüyor?”  Bu İngiliz gazetesi, konu ile ilgilenen yazarlarından biri olan Richard Goodwin’den naklen şu değerlendirmede bulunuyor: ABD’nin Ay’ın yüzeyine ilk inişi konusunda dünyayı aldatıp aldatmadığı etrafında dönen tartışma, tarihî bağlamlar ve yolculuk sürecine dair teknik sorgulamalarla bağlantılı.
Bu olayın yaşandığından şüphe etmemekle birlikte Goodwin, Bill Kaysing ve birkaç Rus bilim adamının da aralarında bulunduğu şüphecilerin iddialarını, Soğuk Savaş’tan bu yana Washington ile Moskova arasında yaşanan siyasi rekabet ve medya propagandasına ilişkin durumlara bağlıyor. Üstelik bazılarının tarihi, kendi lehlerine tahrif etmeye çalıştıklarını belirterek, “Almanya’da Naziler eliyle yapılan soykırım gibi büyük tarihî hadiselerde bile görgü tanığı olan bazı insanların bunu reddetmesi mümkün. NASA’nın görevi için de aynı şey geçerli. Bazıları, insanlığın o dönemin sınırlarını aşan bir şeyi başarabileceğine inanmıyor olabilir” ifadelerini kullanıyor.
Goodwin sözlerini, ‘Ay: Geleceğin Tarihi’ adlı kitabın yazarı Oliver Morton’un şu sözünü alıntılayarak bitiriyor: “Bu olaydan şüphe duyanlar, bu meseleyi insanların ilgilendiğinden daha ciddi bir şekilde ele alıyorlar. Şu ana kadar sabit olan hakikat şu ki; Ay’a iniş, yeryüzündeki hayatı henüz değiştirmedi.”



Starship, Teksas'tan yeni bir test uçuşuyla fırlatıldı

Starship uzay aracının on birinci uçuşu Teksas'taki Starbase üssünden gerçekleşti (Reuters)
Starship uzay aracının on birinci uçuşu Teksas'taki Starbase üssünden gerçekleşti (Reuters)
TT

Starship, Teksas'tan yeni bir test uçuşuyla fırlatıldı

Starship uzay aracının on birinci uçuşu Teksas'taki Starbase üssünden gerçekleşti (Reuters)
Starship uzay aracının on birinci uçuşu Teksas'taki Starbase üssünden gerçekleşti (Reuters)

Amerikalı milyarder Elon Musk'ın sahibi olduğu SpaceX, dün Teksas'taki Starbase'den Starship uzay aracının on birinci uçuşunu gerçekleştirdi. Bu test görevi, yeniden kullanılabilir uzay aracının uydu fırlatma ve nihayetinde insanları Ay ve Mars'a taşıma yeteneğini test etmeyi amaçlıyor.

Bir Süper Ağır itici roketin üzerine monte edilmiş Starship üst kademesinden oluşan uzay aracı, SpaceX'in Starbase'deki tesislerinden yaklaşık 23:20 GMT'de fırlatıldı. Starship üst kademesini uzaya gönderdikten sonra, Süper Ağır itici roket fırlatmadan yaklaşık 10 dakika sonra Meksika Körfezi'ne yumuşak bir iniş gerçekleştirdi.

SpaceX Başkanı Gwynne Shotwell, geçen ay Paris'te düzenlenen bir konferansta, "11. test uçuşunu başarılı kılmak için elimizden gelen her şeyi yaptık," dedi. "Ama bildiğiniz gibi, kimse ne olacağını bilmiyor, bu yüzden göreceğiz." Starship'in, 2027 yılına kadar NASA astronotlarını Ay'a indirmesi planlanıyor.

Roket, SpaceX'in mobil geniş bant internet sağlama hedefinde hayati rol oynayan daha büyük Starlink uydularının fırlatılması için büyük önem arzediyor. Bu uydular, Musk'ın Mars'a insan ve kargo gönderme vizyonunun temelini oluşturuyor.


"Arka kapı" tehlikesi: 250 dosya ChatGPT'yi zehirlemeye yetiyor

(Unsplash)
(Unsplash)
TT

"Arka kapı" tehlikesi: 250 dosya ChatGPT'yi zehirlemeye yetiyor

(Unsplash)
(Unsplash)

Anthony Cuthbertson Teknoloji Editör Yardımcısı @ADCuthbertson 

Araştırmacılar, OpenAI'ın ChatGPT'si ve Google'ın Gemini'ı gibi yapay zeka modellerinin, eğitim verilerine yalnızca küçük bir bozulmuş veri örneği eklenerek "zehirlenebileceği" uyarısını yaptı.

Birleşik Krallık Yapay Zeka Güvenlik Enstitüsü, Alan Turing Enstitüsü ve yapay zeka firması Anthropic'in ortak yürüttüğü çalışma, 250 kadar az sayıda belgenin büyük dil modellerinin (LLM'ler) anlamsız metinler üretmesine yol açan bir "arka kapı" zafiyeti oluşturabileceğini ortaya koydu.

Bu açık özellikle endişe verici çünkü en popüler LLM'ler, kişisel internet siteleri ve blog yazıları da dahil internetteki herkese açık metinlerle önceden eğitiliyor. Bu da herhangi birinin yapay zeka modelinin eğitim verilerine dahil olabilecek içerik üretmesini mümkün kılıyor.

Anthropic, konuyu detaylandıran blog yazısında "Kötü niyetli aktörler, zehirlenme diye bilinen süreçte modelin istenmeyen veya tehlikeli davranışları öğrenmesini sağlamak için bu yayınlara belirli bir metin enjekte edebilir" dedi.

Arka kapı eklemek de bu saldırı türünden. Arka kapılar, modelden normalde gizli kalacak belirli bir davranışı tetikleyen özel ifadelerdir. Örneğin bir saldırgan komut isteminde olduğu gibi rasgele bir tetikleyici ifade içerdiğinde LLM'ler hassas verileri dışarı sızdıracak şekilde zehirlenebilir.

Bulgular yapay zeka güvenliğine dair endişelere yol açarken araştırmacılar, bunun teknolojinin hassas uygulamalarda kullanılma potansiyelini sınırladığını söylüyor.

Alan Turing Enstitüsü'nden Dr. Vasilios Mavroudis ve Dr. Chris Hicks, "Sonuçlarımız şaşırtıcı ve endişe vericiydi: Bir LLM'yi zehirlemek için gereken kötü niyetli belge sayısı (yaklaşık 250), modelin veya eğitim verilerinin boyutundan bağımsız olarak neredeyse sabitti" diye yazdı.

Başka bir deyişle, veri zehirleme saldırıları daha önce sanılandan daha uygulanabilir olabilir. Bir saldırgan için örneğin 250 zehirli Wikipedia makalesi yaratmak nispeten kolay olacaktır.

Riskler, "Poisoning attacks on LLMs require a near-constant number of poison samples" (LLM'lere yönelik zehirleme saldırıları neredeyse sabit sayıda zehir örneği gerektiriyor) başlıklı, hakem kontrolünden geçmemiş makalede detaylandırıldı.

The Independent yorum için Google ve OpenAI'la iletişime geçti.

Independent Türkçe, independent.co.uk/tech


Elon Musk, Twitter davasında uzlaşmaya gitti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Elon Musk, Twitter davasında uzlaşmaya gitti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Teknoloji milyarderi Elon Musk, kıdem tazminatlarıyla ilgili anlaşmazlıkta kendisine 128 milyon dolardan fazla tazminat istemiyle dava açan işten çıkarılmış Twitter yöneticileriyle uzlaşmaya vardı.

Musk, Ekim 2022'de Twitter'ı satın aldığında CEO Parag Agrawal, Finans Direktörü Ned Segal, Hukuk Direktörü Vijaya Gadde ve Baş Hukuk Müşaviri Sean Edgett dahil çalışanlar arasında büyük bir tasfiye gerçekleştirmişti.

Bu eski yöneticiler Mart 2024'te, Musk'a ve yeniden markalaştırdığı X sosyal medya platformuna, kendilerine ödenmesi gerektiğine inandıkları kıdem tazminatını karşılamak üzere 128 milyon dolardan fazla toplu bir meblağ için dava açmıştı.

Geçen hafta teslim edilen ve ilk olarak çarşamba günü The Verge tarafından haberleştirilen mahkeme belgelerinde, Musk ve X'in davada "belirli koşulların yerine getirilmesini gerektiren" bir uzlaşmaya vardığı ortaya çıktı.

Belgelerde uzlaşma miktarına yer verilmedi. The Independent yorum için Musk ve davacıların avukatlarına ulaştı.

Musk, Nisan 2022'de Twitter'ı satın almayı kabul etmiş ancak birkaç ay sonra satın alma işleminden vazgeçeceğini söylemişti. Twitter, anlaşmayı tamamlamaya zorlamak için teknoloji devine dava açacak kadar ileri gitmişti.

Musk o sonbaharda 44 milyar dolarlık anlaşmayı tamamladıktan sonra Agrawal ve diğer üst düzey çalışanları hızla kovmuştu. Davaya göre yöneticiler Musk'ı, "özel bir öfke" duyduğu bir grubun kıdem tazminatları için daha fazla para ödemekten kaçınmaya çalışmakla suçladı.

Grup davada, "Musk Davacıların kıdem tazminatlarını ödemek istemediğine karar verdiği için, onları sebepsiz yere işten çıkardı, ardından sahte bir neden uydurdu ve çeşitli şirketlerinin çalışanlarını kararını onaylamaları için atadı" dedi.

asdfer
Musk, başlangıçta anlaşmadan caymaya çalıştıktan sonra Twitter'ı satın almayı kabul etmişti (AFP)

Dava, Walter Isaacson'ın Musk hakkındaki biyografisine atıfta bulunuyor. Biyografide teknoloji devinin Twitter anlaşmasını yöneticilerin hisse senedi opsiyonlarını hak etmelerini önlemek için bir gün erken sonuçlandırdığını söylüyor.

Isaacson, Musk'ın "bu gece sonuçlandırmakla yarın sabah yapmak arasında kurabiye kavanozundaki farkın 200 milyon dolar" olduğunu söylediğini aktarıyor.

Ağustosta Musk ve X'in işten çıkarılan yaklaşık 6 bin işçinin kıdem tazminatı konusunda 500 milyon dolarlık davada "prensipte" uzlaşmaya vardığı açıklanmıştı.

Reuters'ın haberine göre, Twitter'ın yan haklar programlarını denetleyen Courtney McMillian ve operasyon müdürü Ronald Cooper tarafından açılan davada, çoğu çalışanın temel ücretlerinin iki ayını ve işte geçirdikleri her tam yıl için bir haftalık ücret almaları beklenirken, en fazla bir aylık kıdem tazminatı teklif edildiği, işten çıkarılan pek çok işçiye ise hiçbir ek ödeme yapılmadığı öne sürülmüştü.

Independent Türkçe