Suriye sahasındaki oyuncular arasında herhangi bir anlaşma mümkün mü?

İdlib’de de görüldüğü üzere yakında gelecekte Suriye’deki savaşın sonlanması beklenmiyor (AFP)
İdlib’de de görüldüğü üzere yakında gelecekte Suriye’deki savaşın sonlanması beklenmiyor (AFP)
TT

Suriye sahasındaki oyuncular arasında herhangi bir anlaşma mümkün mü?

İdlib’de de görüldüğü üzere yakında gelecekte Suriye’deki savaşın sonlanması beklenmiyor (AFP)
İdlib’de de görüldüğü üzere yakında gelecekte Suriye’deki savaşın sonlanması beklenmiyor (AFP)

Suriye'deki savaş, adeta Ortadoğu’da yaşanan jeopolitik çatışmadaki eğilimlerin bir “laboratuarı”dır. Bu nedenle, savaş ne kadar uzarsa Suriye haritasındaki çizgiler ile oyunu içeriden ve dışarıdan yöneten ipler arasındaki bağlantı o kadar fazla ortaya çıkar. Suriye’deki savaş aynı zamanda İran ile bölgesel ve uluslararası aktörler arasındaki Tahran'ın Akdeniz'e uzanan “Suriye köprüsü” projesine karşı mücadelenin yanı sıra Türkiye’nin “Kürt tehdidi” olarak nitelendirdiği endişeleriyle ve “Halep’ten Musul’a” olan coğrafyasını yeniden geri alma umutlarıyla dolu saltanat düşünceleriyle ortaya çıkan anlaşmazlığa karşı mücadelenin de bir parçasıdır.
Bununla birlikte Suriye’deki savaş, ABD’nin Ortadoğu’daki rolünün ve Ortadoğu’nun ABD’nin stratejik ve hayati çıkarlarındaki öneminin azaldığını ortaya koydu.
Diğer yandan Suriye’deki savaş, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e süper güç olmanın yanı sıra Rusya’yı yeniden bölgesel ve uluslararası aktörler arasına sokması için fırsat verdi.
Ayrıca Hizbullah'a, Suriye ve geleceğine yönelik pozisyonları ve Lübnan’daki rolünün yeniden başlaması gibi hem uzlaşılar hem de ihtilafların yanı sıra Lübnan’daki sabit ve değişken çatışmalarla ilgili bir takım konularda kendisini bölgesel bir oyuncu olarak sunma şansı veren bir sahneye dönüştü. 
Öte yandan Suriye’deki savaş, İsrail’le savaşmaya hazırlanan Suriye ordusunu zayıflatırken Golan Tepeleri’nin düşman tarafından ilhak edilmesine ve ABD Başkanı Donald Trump’ın ilhakı tanımasına izin verdi. Bu durum ayrıca İsrail’in İran güçleri, bunlara bağlı milisler ve Hizbullah’a yönelik gelişmiş silahlarla gerçekleştirilen saldırılara açılan bir pencereydi.
Tabii bu pencere aynı zamanda, “İsrail'in güvenliği” ve Suriye rejimine yönelik endişeleri için Moskova ile Tel Aviv arasında daha fazla anlayış ve koordinasyonun sağlanmasına da açılıyordu. 
Mültecilerin durumu
Peki, savaşın değişken bölümlerinde Suriye’nin içindeki durum nasıl? Uluslararası verilere göre “siyasi çözüm sürecine liderlik etmesi” gereken Suriyeliler için Suriye'den geriye ne kalıyor? Ülkelerinde yerlerinden edilen ve yurtdışında mülteci konumuna düşen Suriye nüfusunun yarısına ne olacak? Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre Suriyelilerin yüzde 80'i yoksulluk, bunların yüzde 70'i ise aşırı yoksulluk sınırının altında ve yüzde 60'ı işsizken yerlerinden edilmiş olanlar ve mültecilerin yaşadığı insani trajedide son durum ne? 
Bu karmaşık durumdaki öğelerin doğası, siyasi uzlaşı çabalarının askeri çözümler ve savaşa katılan ve yöneten güçlerin stratejik hesaplamalarıyla çarpışması nedeniyle tam bir muammadır.
Hiçbir şey mevcut BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in koşullarının daha iyi olduğunu öne süremez. Pedersen göreve gelmesinden bu yana yüzde 60'ı rejimin, yüzde 30'u Kürtlerin ve yüzde 10'u ise Türkiye’nin kontrolünde olan Suriye topraklarında “siyasi bir çevirisi olmayan tamamlanmamış bir askeri zafer” gördü. Bununla birlikte savaşta ne olduğu ve savaştaki değişimi bir kenara bırakarak “savaşın ana nedeninin hala mevcut olduğunu” itiraf etti.
Peki, Pedersen’in aylar süren çalışmalar ve dünya başkentlerinde rejim ile muhalifler arasındaki müzakereler ve son olarak Moskova, Şam ve Ankara ziyaretlerinden sonra açıkladığı “ilerleme” ne anlama geliyor? Elbette bu, “uzlaşıya çıkan kapı” olarak gördüğü “Anayasa Komitesi”nin 150 üyesinden 6’sıyla ilgili anlaşmazlıkların çözülmeye başlamasıydı. Ancak Moskova'nın büyük heyecanla beklediği  “Anayasa Komitesi”, Şam tarafından “Anayasa Tartışma Komitesi” olarak isimlendiriliyor. Yani bu komitenin mevcut anayasayı gözden geçirmekten fazla bir vasfı yok. Bununla birlikte Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in  “Anayasa, ülkenin kaderidir ve pazarlık konusu edilemez. Buradaki herhangi bir uyuşmazlığın savaştan daha ağır bir bedeli olur” demesi de sürpriz değildir. 
Temelde rejime ilişkin çatışmalara dayanan savaşlar, sürekli kaos veya iki gelişmeden biri tarafından yönetilir. Bu gelişmeler; ya savaşı bitiren bir anlaşmaya varmak ya da güç dengesi kurulan bir çözüme ulaşmaktır. Fakat Suriye savaşı bu denklemin dışında gibi görünüyor. 
Zorlu İdlib savaşında görüldüğü üzere yakın gelecekte Suriye savaşının biteceğine dair bir öngörü yok. Uygun çözüm için gerekli şartlar oluşmuş değil. Şam büyük uzlaşıya hazır değil. Muhalifler de büyük bir uzlaşıya, hatta kısmi bir uzlaşıya varacak durumda değiller. Bununla birlikte oyun sadece Suriyeliler arasında da oynanmıyor.
Peki ya Rusya, İran, Türkiye, ABD ve diğerleri?  “Cenevre görüşmelerinin” ötesine geçen ve “Astana-Soçi görüşmelerini” geride bırakan ve son görüşmeleri de atlatan gelişmeler nasıl seyredecek? İyimser bir hava sergileyen Moskova, oyunun kontrolünün büyük bir kısmının elinde olduğunu düşünüyor. Pedersen'in görevlerinden biri de iyimser olmak, aksi takdirde istifa etmek zorunda kalır. Ancak Suriye'deki insani trajedi, algılardan daha derin bir sorun ve Suriye savaşındaki resim tamamlanmadan coğrafi çizgiler ve bölgedeki tarihi ipler arasındaki bağlantıların ortaya çıkması oldukça zor. 
*Independnet Arabia'dan Refik Huri'nin analizi



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.