Cezayir’in Afrika Uluslar Kupası’ndaki şampiyonluğu halk hareketine nasıl yansıyacak?

Başkent meydanındaki binlerce Cezayirli, Afrika Uluslar Kupasını kazanan Cezayir Milli Takım konvoyunu bekliyor (AFP)
Başkent meydanındaki binlerce Cezayirli, Afrika Uluslar Kupasını kazanan Cezayir Milli Takım konvoyunu bekliyor (AFP)
TT

Cezayir’in Afrika Uluslar Kupası’ndaki şampiyonluğu halk hareketine nasıl yansıyacak?

Başkent meydanındaki binlerce Cezayirli, Afrika Uluslar Kupasını kazanan Cezayir Milli Takım konvoyunu bekliyor (AFP)
Başkent meydanındaki binlerce Cezayirli, Afrika Uluslar Kupasını kazanan Cezayir Milli Takım konvoyunu bekliyor (AFP)

Bazı gözlemci ve siyasi aktivistler, Cezayir Milli Takımı’nın 2019 Afrika Uluslar Kupası’nı kazanmasının Cezayir’deki halk hareketine desteği artıracağını düşünüyor.
Onları böyle düşünmeye iten, Mısır’daki Cezayir Büyükelçiliği Askeri Ateşesi’nin, Kahire Uluslararası Stadı'nda oynanan şampiyonluk karşılaşmasının sonunda futbolcuların yanına giderek zaferleri nedeniyle tebrik etmesi oldu. 
Bu durum, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın istifasının ardından ülkedeki tüm kurum ve kuruluşların kontrolünü elinde bulunduran ‘Cezayir'deki fiili iktidardan gelen siyasi bir mesaj olarak” değerlendirildi.
Cezayir takım kaptanı Riyad Mahrez’in kupayı teslim almadan önce Albay rütbeli askeri bir subayın stadyumdaki varlığının, UEFA Genel Sekreteri Gianni Infantino ve Afrika Futbol Konfederasyonu (CAF) Başkanı Ahmed Ahmed'in yanında bulunan Cezayir geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih’ten rol çaldığı düşünüldü.
Mısır'daki Cezayir Büyükelçiliği’nin ‘diplomatik kanadı’ yerine ‘askeri kanat’ ile temsil edilmesi de gözlerden kaçmadı. Cezayir’in Kahire Büyükelçisi Nazir el-Arbavi sahadaki futbolcuların yanına gitmeyerek, tribünde kalmayı tercih etti. 
Bu ‘rol çalma’ sahada görünenin aksine ‘sivil yönetim üzerinde askeri kontrol’ olarak algılandı. 
Ancak bu durum, her Cuma ‘Askeri değil sivil bir devlet istiyoruz’ sloganı atan Cezayirlileri pek de şaşırtmadı. 
Cezayir Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih, bu sloganı atanlara her defasında şiddetle tepki göstermiş ve kızgınlığını dile getirmişti.
Genelkurmay Başkanı ayrıca, Cezayir ve anayasal kurumlarına düşman göstericiler tarafından dikte edilen zehirli fikirlere de dikkat çekmişti.
Milli Takım’a karşılama töreni
Diğer yandan, Kahire’den dönen 2019 Afrika Uluslar Kupası şampiyonu Cezayir Milli Takımı’na büyük bir karşılama töreni düzenlendi.
Çok sayıda Cezayirlinin yanı sıra Başbakan Nureddin Bedevi, Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum ile Gençlik ve Spor Bakanı Rauf Bernavi futbolcuları havaalanında karşıladı. 
Bedevi, Buteflika tarafından Mart ayı sonunda göreve atanmasından bu yana ilk kez bir kamuya açık bir etkinliğe katıldı.
Bin Salih ise, Kahire'deki futbol karşılaşmasına katılma vesilesiyle ilk kez Cezayir’i terk etti. Beklenenin aksine, binlerce Cezayirli taraftarlar kendisine karşı slogan atmadı.
Cezayir Milli Takımı, ülkeye adım attıktan sonra kendilerini elde ettikleri tarihi başarı için tebrik eden geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih tarafından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul edildi.
Futbolcuları taşıyan konvoy, rejimde değişiklik talebiyle her cuma göstericilerin toplandığı ‘1 Mayıs Meydanı’ndan geçti.
Bu bağlamda gözlemciler, 23. cuma protestosunun (26 Temmuz), futbol zaferinin çoşkusuyla büyük bir kalabalığı toplayacağını tahmin ediyor. 



Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Hamas ile Lübnan otoritesi arasındaki ilişki iç savaştan bu yana görülmemiş bir noktada. Mart ayında İsrail'e roket fırlatmasının ardından Lübnan Yüksek Savunma Konseyi'nin Cuma günü hareketin adını anarak Lübnan topraklarını ülkenin “ulusal güvenliğine zarar verecek eylemler” için kullanmaması konusunda uyarıda bulunması, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bu ayın 21'inde Beyrut'a yapması beklenen ziyareti sırasında akıbetine karar verilmesi beklenen Lübnan'daki Filistin silahları meselesine yaklaşımda önemli bir gelişme teşkil ediyor.

Lübnan'daki Hamas liderleri Yüksek Savunma Konseyi'nin duyurusu hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, Şark'l Avsat'a konuşan kaynaklar hareketin liderliği tarafından daha sonra bir açıklama yapılacağını söyledi.

Lübnan ordusu geçen ay yaptığı açıklamada 22 ve 28 Mart 2025 tarihlerinde işgal altındaki Filistin topraklarına yönelik iki roket fırlatma operasyonu gerçekleştiren, aralarında Lübnanlı ve Filistinlilerin de bulunduğu grubun tespit edildiğini duyurmuş, bunun sonucunda bazı grup üyelerinin tutuklandığını ve iki operasyonda kullanılan mekanizma ve ekipmanların ele geçirildiğini kaydetmişti. Daha sonra AFP'ye konuşan bir güvenlik kaynağı da Lübnan ordu istihbaratının ikisi Filistinli, biri Lübnanlı olmak üzere Hamas mensubu üç kişiyi tutukladığını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın kısa süre önce üst düzey bir Lübnanlı kaynaktan aktardığına göre Lübnanlı yetkililer Hamas'tan roket saldırısına karıştıkları gerekçesiyle aranan diğer kişileri de teslim etmesini isteyecek.

Hamas'ın Katar kararı

Siyasi yazar Kasım Kassir Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte Yüksek Savunma Konseyi'nin tutumunun Lübnan'ı bir çatışma arenasına dönüştürmeyi reddeden resmi tutumla uyumlu olduğunu ve son gelişmelerden sonra bunun Lübnan'ın çıkarına olduğunu belirterek edindiğimiz bilgilere göre Hamas Lübnan'ın güvenliğine önem veriyor ve Lübnan'ın güvenliğine zarar vermeyi reddetiğini belirtti. Bir soruya cevaben Kassir, “Hamas'ın kararının şu anda liderliğinin bulunduğu Katar'da olduğunu” açıkladı.

Sınırlı seçenekler

Hamas'ın Lübnan'daki mevcut durumunu yakından izleyenler, örgütün kuşatıldığı ve çok sınırlı seçeneklere sahip olduğu, Lübnan devletinin kendisinden silahlarını teslim etmesini istemeye kadar varan taleplerine yanıt vermekten başka çaresi olmadığı konusunda hemfikir.

Filistinli bir araştırmacı olan Tatweer Studies Center direktörü Hişam Dabsi Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmelerde bulundu: “Yüksek Savunma Konseyi'nin kararları, Lübnan topraklarındaki Filistin silahlarının dosyasını açmayı amaçladığı için doğru yönde atılmış bir adımdır. Karar bir uyarı ve yargı denetimi içermekle birlikte, Filistinli olsun ya da olmasın, Hamas olsun ya da olmasın, herhangi bir tarafın yasalar dışında yürüttüğü herhangi bir askeri faaliyete karşı kesin bir siyasi duruş da taşımaktadır. Dolayısıyla bu adımın herkesi sorumluluklarının önüne koyduğuna ve Hamas'ın Ayn el-Hilve kampında arananların teslim edilmesi konusunda işbirliği yapması gerektiğini vurguladığına inanıyorum.

Bu gerçekleşmediği takdirde sürecin katı bir güvenlik ve yargı yoluna gireceğine şüphe yoktur.”

“Hamas önümüzdeki günlerde Lübnan meşruiyetinin egemenliğine bağlılığı ve Lübnan devleti ve kurumlarıyla işbirliği yapma konusundaki iyi niyetinin bir göstergesi olarak aranan kişileri teslim edip etmeyeceği ya da bundan kaçınmaya devam edip etmeyeceği konusunda bir sınavla karşı karşıya” diyen Dabsi, ”Hareketin önünde çok fazla seçenek yok, ya kendisini Lübnan meşruiyetine karşı çıkma ve isyan etme kategorisine sokacak ki bu da Ya kendisini Lübnan'ın meşruiyetine itiraz ve isyan kategorisine sokar ki bu çok maliyetli bir seçenektir ya da pozisyonunu yeniden gözden geçirir ve Lübnan devletinin taleplerine yanıt verir ki bu benim açımdan en olası seçenektir, özellikle de sağlam olmayan iç durumu ve bu aşamadaki zayıf durumu göz önüne alındığında şu anda tırmandırıcı bir itirazda bulunmak için gerçek bir fırsatı olmadığı için. Ayrıca İran ile çalışmaya devam eden aşırılık yanlısı eğilimler ile bu askeri çıkmazdan kurtulmaya çalışan ve Müslüman Kardeşler'in daha geniş çerçevesi içinde siyasi bir hareket olarak yeniden dönmeyi arzulayan diğer eğilimler arasında ciddi iç bölünmelerden muzdarip.”

Abbas'ın Beyrut'a yapacağı ziyaretin hedefleriyle ilgili olarak Dabsi şunları söyledi: “Yeni dönem, devletin egemenliğini Filistin kampları da dahil olmak üzere tüm topraklara yayma ve Suriye rejiminin Bekaa ve Nameh'teki Filistin askeri varlığının tasfiyesini tamamladıktan sonra kamplardaki silah olgusunu sona erdirmek için Filistin Yönetimi tarafından desteklenen bir Lübnan yol haritası geliştirmeye çalışma gibi tarihi bir görevle karşı karşıya olduğundan, iki meşruiyet arasındaki resmi ilişkilerin uluslararası, bölgesel ve Lübnan'daki gelişmeler ışığında yeniden düzenlenmesinden daha önemli bir hedef yoktur.”

Hamas'ın Lübnan'daki rolünün evrimi

Hamas'ın Lübnan'daki varlığı geçtiğimiz yıllarda medya, siyasi, kültürel, sosyal ve kitlesel faaliyetlerle sınırlı kalırken, hareketin güvenlik ve askeri faaliyetlerdeki yükselişi Aralık 2022'de Kuzey Kulesi kampında meydana gelen patlamadan sonra ortaya çıkmaya başladı; o dönemde patlamanın dizel yakıt deposunda çıkan ve Hamas'a ait bir mühimmat deposuna sıçrayan bir yangından kaynaklandığı bildirilmiş, Hamas ise konuyu yalanlayarak Koronavirüse (COVID-19) karşı koruma sağlayan malzemelerin bulunduğu bir depodaki elektrik kontağından kaynaklandığını söylemişti.

Güney Lübnan'daki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampındaki ortak güvenlik gücü dışında Hamas'ın hiçbir askeri ya da güvenlik operasyonu kaydedilmedi. Ancak El-Aksa Tufanı Operasyonu ve Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampını dönüştürmesiyle durum tamamen tersine döndü. Güney Lübnan, Gazze'ye destek cephesine dönüştü. Bu durum, hareketin askeri kanadı olan Kassam Tugayları ve diğer silahlı grupların, Hizbullah'ın gözetimi ve kontrolü altında kalmasına rağmen, Lübnan topraklarından işgal altındaki Filistin topraklarına askeri operasyonlar düzenlemesine ve roket fırlatmasına yol açtı.

Ekim 2023'ten bu yana hareket, Lübnan'daki üyelerine ve liderlerine yönelik birçok suikasta maruz kalmıştır ve bu suikastlar devam etmektedir. İsrail, Ocak 2024'ün başlarında Beyrut'un güney banliyölerinde hareketin başkan yardımcısı Salih el-Aruri'yi hedef almıştı.