Filistin: Mahmud Abbas, Yüksek Yargı Konseyi'ni feshetti

Geçici Yargı Konseyi’nin Başkanlığına getirilen Ebu Şerar yemin etti (WAFA)
Geçici Yargı Konseyi’nin Başkanlığına getirilen Ebu Şerar yemin etti (WAFA)
TT

Filistin: Mahmud Abbas, Yüksek Yargı Konseyi'ni feshetti

Geçici Yargı Konseyi’nin Başkanlığına getirilen Ebu Şerar yemin etti (WAFA)
Geçici Yargı Konseyi’nin Başkanlığına getirilen Ebu Şerar yemin etti (WAFA)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın, yargıçların emeklilik yaşını 60'a düşürme ve Yüksek Yargı Konseyi'ni feshederek bir yıl süreyle görev yapacak geçici yargı konseyi oluşturma kararı, Filistin kamuoyunda temkinle karşılandı.
Anayasa uzmanları, Abbas’ın aldığı kararın yargıya müdahalenin önünü açmasına neden olabileceğine dikkat çekerek uyardı.
Filistin Devlet Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Geçici Yargı Konseyi görev tanımında şunlar yer alıyor: Mahkeme heyetlerini yeniden şekillendirme, yargının görevlerini yerine getirme, yargı reformu için gerekli kanun tasarılarını hazırlama, vatandaşların yargıya olan güvenini yeniden tesis etmek ve dava sürelerini kısaltma.
Filistin resmi haber ajansı WAFA'da yer alan habere göre, Abbas’ın yargıyla ilgili aldığı kararın gerekçesi şu şekilde sıralanıyor:
-Mevcut Yüksek Yargı Konseyi’nin yargıda hızlanan çöküşü durdurma, düzeltme ve geliştirmede başarısız olması
-Yargı reformu konusunda artan talepleri karşılama
-Yargının işleyişi ve davaların uzunluğu sebebiyle kamuda yargıya olan güvenin istikrarlı bir şekilde düşmesi.
Bir yıl süreyle görev yapacak geçici yargı konseyinin başına Eski Yüksek Mahkeme ve Yüksek Yargı Konseyi Başkanı İsa Ebu Şerar getirildi.
Konsey üyeleri arasında Eski Yüksek Mahkeme üyesi Azmi Tancir, Yüksek Mahkeme üyesi Selva es-Sayed, Temyiz Mahkemesi Başkanı Huseyin Ubeydat, Temyiz Hakimi Abdulkerim Hanun, Başsavcı ve Adalet Bakanı Yardımcısı bulunuyor.
Independent Arabia’dan Halil Musa’nın haberine göre Filistin lideri Mahmud Abbas’ın kararname yoluyla aldığı kararların arkasında, halkın yargının işleyişinden memnun olmaması yatıyor . 
Yargı reformları akamete uğradı
Independent Arabia’ya konuşan anayasa uzmanları, feshedilen Yüksek Yargı Konseyi’nin yargı reformlarını gerçekleştirme irade ve isteğine sahip olmayışını yürütme organının yargıya müdahalesine zemin hazırladığını söylediler. 
Uzmanlara göre, “Yüksek Yargı Konseyi’ndeki yargıçların yargının ıslahı noktasında birçok girişimi başarısızlıkla sonuçlandı” ve “reform çalışmalarının başlaması için bu yargıçların emekliye ayrılması şarttı.”
Uzmanlar, eski yargıçların yargı reformu konusunda duyduğu isteksizliğin yürütme organının Yüksek Mahkeme’nin kararlarını etkilemesine neden olduğunu belirtiyorlar.
Aynı uzmanlar Yüksek Mahkeme’nin felç olduğunu ve geçen yıl aldığı kararların yüzde 95’inde yürütme organının müdahalesi bulunduğunu ifade ettiler.
Abbas’ın yargıçların emeklilik yaşını 60'a düşürme kararı ise çoğu Yüksek Mahkeme yargıcı olan 48 yargıcın emekliye ayrılmasıyla sonuçlandı.
Anayasaya aykırı
Yargı Bağımsızlığı ve Hukukun Üstünlüğü için Ulusal Yürütme Kurulu Direktörü Macid Aruri, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Abbas’ın Yüksek Yargı Konseyi’ni feshederek yerine geçici yargı konseyi kurmasına emsal teşkil edecek bir uygulama yok çünkü bu anayasaya aykırı” ifadelerini kullandı.
Ancak Aruri, seçilmiş meclisin olmadığı bir ortamda Abbas’ın “geçici adalet seçeneğine başvurabilme imkanına sahip olduğunu” söyledi.
Aruri, geçici konseyin gerçekten yargıyı ıslah etme amacıyla mı yoksa Başkan Abbas’ın yargı üzerinde tahakküm kurmak için mi kurulduğunu anlamak için, konseyin önümüzdeki haftalarda alacağı kararları takip etme çağrısında bulundu.
Adalet Bakanı
Filistin Adalet Bakanı Muhammed Eş-Şelalde, Abbas’ın aldığı kararların bağımsız ve adil bir yargı organının inşasını hedeflediğini belirtti.
Şelalde, “Geçici konsey, mahkeme heyetlerini yeniden şekillendirme görevini yerine getirerek, yargının güvenirliğine gölge düşüren yargıçların uzaklaştırılmasını sağlayacak” dedi.
Yürütme organının yargının yetkilerine müdahalesiyle ilgili eleştirileri reddeden Şelalde, “Başkan Abbas kararlarını Filistin halkının yüksek çıkarlarından hareketle alır” ifadesini kullandı.
Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Müdürü Ammar Ed-Devik de, Abbas’ın toplumdan gelen yargı reformu taleplerine kulak vererek söz konusu kararları aldığını söyledi. Ancak Devik, konseyin alacağı kararların takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.
Yürütme organını zapt etmek 
Devik, geçici konseyin yapacağı atamalarda siyasi parti üyeliğini değil liyakat esasını gözetmesi gerektiğini belirterek, yürütme organının yargı üzerindeki etkisini kısıtlayacak sınırlamaların getirilmesini ümit ettiğini söyledi.
Yargı Islahı ve Korunması için Ulusal Koalisyon, yaptığı açıklamada, geçici konseyin yargı reformlarının hayata geçirilmesinde gerçek bir fırsat olmasını arzu ettiklerini ancak konseyin görevlerini yerine getirirken bir dizi kural ve denetime tabi tutulması gerektiğine dikkat çekti.
Koalisyon, yürütme organı ve güvenlik birimlerinin yargıya müdahalesini engellenmesi, yargıçları dış veya iç müdahaleye karşı koruyacak tedbirlerin alınması ve yapılan müdahalelerin cezalandırılmasını sağlayacak bir mekanizmanın inşa edilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.
Koalisyon ayrıca hakim ve savcıların vereceği kararlarda liyakat, profesyonellik, güvenirlik ve bağımsızlık ilkelerinin esas almalarını sağlayacak ortamın sağlanması gerektiğini kaydetti.
Koalisyonun açıklamasında Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki yargının mümkün olan en kısa sürede birleştirilmesi için belirli bir plan ortaya konulması talep ediliyor. Aynı şekilde atama ve terfilerde herhangi bir siyasi çıkar gözetmeksizin şeffaflık ve dürüstlük kriterlerine uyulması gerektiği belirtilen açıklamada, yapılacak yargı reformlarında Yüksek Mahkeme yapılanmasının yeniden gözden geçirilmesi talebi dile getiriliyor.



Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi’nde işgal ettiği yeni bölgelerden çekilme görüşmelerinin son iki aydır tıkanması, Katar’ın başkenti Doha'daki (yedinci gününe giren) ateşkes müzakerelerini yeni bir ‘karanlık tünele’ soktu. Hamas Hareketi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından önerilen yeniden konuşlandırmayı reddetti.

Medyada yer alan sızıntılara göre arabulucular, özellikle Washington, müzakerelerin sonuna kadar çekilme maddesinin ertelenmesini talep ettiler. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar bu durumu, müzakereleri ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin istemediği yeni bir başarısızlıktan kurtarmak için son bir girişim olarak görüyorlar ve bu yüzden Netanyahu'ya esneklik göstermesi için baskı yapabileceğini düşünüyorlar. Uzmanlara göre bunun aksi bir durum söz konusu olursa Hamas, İsrail'in bu şekilde kalmasının, sürgün planını hızlandırmak, olası ateşkesin sona ermesinden sonra askeri bölgeler dayatmak ve anlaşmayı bozmak için bir manevra olduğunu düşünerek bunu reddedecek.

İki Filistinli kaynak cumartesi günü, Doha’daki müzakerelerin, İsrail'in cuma günü sunduğu, İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması ve konumlandırılması için hazırladığı çekilme haritasında ısrar etmesi nedeniyle, karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Bu plan, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasında kalmasını öngörüyor, ancak Hamas bunu reddediyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan kaynaklardan biri, ‘Hamas’ın müzakere heyetinin İsrail'in sunduğu haritaları kabul etmeyeceğini, çünkü bu haritaların Gazze Şeridi'nin yaklaşık yarısının yeniden işgalini meşrulaştırdığını ve İsrail'in insani olduğunu söylediği ve Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alacak ve yaklaşık 600 bin Filistinliyi barındıracak olan şehre atıfla Gazze Şeridi'ni Nazi kampları gibi geçiş noktaları ve seyahat özgürlüğü olmayan izole bölgeler haline getirdiğini’ vurguladı.

Diğer kaynak, Hamas'ın İsrail güçlerinin 2 Mart'tan sonra, yani iki ay süren ateşkesin çökmesinden sonra yeniden kontrol altına aldığı tüm bölgelerden çekilmesini talep ettiğini belirtti. İsrail’i, ‘soykırım savaşını sürdürmek için oyalamaya devam etmek ve anlaşmayı engellemekle’ suçladı.

Kaynak, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların ‘taraflara, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Doha'ya gelene kadar çekilme müzakerelerini ertelemelerini’ istediklerini, ancak ‘yardımlar ve esir takası konusunda ilerleme’ kaydedildiğini belirtti.

ABD merkezli haber sitesi Axios, bazı kaynaklardan, ABD'nin Hamas'tan İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini tartışmayı ertelemesini ve diğer konulara geçmesini istediğini, böylece esir takası anlaşması müzakerelerinin çökmesini önlemeye çalıştığını aktardı.

juı
Yaralıları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan Kızıl Haç kliniğine taşıyan Filistinliler (AFP)

Reuters, cumartesi günü Filistinli ve İsrailli kaynaklardan benzer bir doğrulama aktardı. Doha görüşmelerinin, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi konusunda tıkanma yaşadığını, Hamas Hareketi’nin İsrail'in önerdiği çekilme haritalarını reddettiğini, çünkü bu haritaların toprakların yaklaşık yüzde 40'ını İsrail kontrolünde bırakacağını, bunların arasında güneydeki Refah bölgesi ve Gazze'nin kuzeyindeki ve doğusundaki diğer bölgelerin de bulunduğunu belirtti. Kaynaklar, ‘görüşmelerin devam etmesinin beklendiğini’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, İsrail'in, güneydeki Morag Ekseni de dahil olmak üzere birçok yerden çekilmeyerek Filistinlileri sürmeye devam etmek gibi kendi şartlarını dayatmak istediğini düşünüyor. Kuzey bölgesini askeri olarak kontrol altına alarak buradaki nüfusu sürme olasılığı olduğunu ifade eden Hasan, böylece ateşkes sona erdikten sonra Filistinlilerin sürülmesinin kolaylaşacağına dikkati çekti. Hasan, ABD'nin İsrail'e baskı yapmamasının müzakerelere zarar verdiğini ve bu tür konuların ertelenmesinin bir fayda sağlamayacağını, bunların erken çözülmesi gerektiğini, çünkü bu konuların belirleyici olduğunu vurguladı.

Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya varılmasının gecikmesi, engellerin devam etmesi ve Filistinlilerin hedef alınması nedeniyle, direnişin İsrail'e teslim olmasını isteyen bir manevra ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz ve Hamas bunu kabul etmeyecektir. ABD’nin İsrail'e baskı yapmaktan başka seçeneği yok. Özellikle Kahire'nin talep ettiği Mısır sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme gibi henüz çözülmemiş ve belirsizliği devam eden başka konular da var.”

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Hamas'ın talebi olan İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesinin gerçekleşmemesi halinde bunun müzakereleri engelleyebileceğini düşünüyor. Nazzal, çekilme maddesinin ertelenmesinin müzakereleri kurtarmak için yapılan bir girişimden ibaret olduğunu ve Netanyahu hükümetinin çekilme gibi siyasi konularda taviz vermediği sürece, Washington veya İsrail'in iddia ettiği gibi anlaşmanın yakın zamanda imzalanmayacağını belirtti.

Cuma günü ABD ziyaretinden dönmeden önce, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Birkaç gün içinde (anlaşmayı) tamamlayabileceğimizi umuyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da Netanyahu ile iki kez görüşen Trump, yakın zamanda ateşkes sağlanacağına dair açıklamalarını yineledi ve bu haftayı (yani birkaç gün sonra) olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmaya varılması konusunda ‘büyük umutları’ olduğunu söyledi.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Ancak sahada durum bu umutların aksine gelişiyor. Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada cumartesi günü 20'den fazla Filistinlinin öldüğünü ve İsrail ordusunun son 48 saat içinde Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşık 250 terörist hedefi vurduğunu’ söyledi.

Hamas, İsrail ordusuna karşı operasyonlarını sürdürürken, İsrail ordusu cuma günü, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde çıkan çatışmalarda Golani Tugayı'na bağlı keşif biriminden bir subayın öldürüldüğünü, ayrıca Gazze'nin kuzeyinde çıkan çatışmada iki askerin yaralandığını açıkladı. Bu açıklamadan iki gün önce Gazze'nin güneyinde kaçırılmak üzere olan bir İsrail askerinin öldürüldüğü bildirilmişti.

Birleşmiş Milletler (BM), cumartesi günü yaptığı ortak açıklamada, Gazze'deki yakıt kıtlığının kritik seviyelere ulaştığı konusunda uyarıda bulundu. BM’nin aralarında İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) da bulunduğu yedi ayrı kuruluşu tarafından yapılan ortak açıklamada, “Yakıt, Gazze'de hayatta kalmanın bel kemiğidir” denildi.

Bu olumsuz gelişmeler devam ederken Reha Ahmed Hasan, Trump'ın dün değil, bugün bir anlaşma sağlayabileceğini düşünüyor. Hasan’a göre ABD'nin tutumu, İsrail'e baskı uygulayarak bir anlaşma sağlamaya ve Gazze'yi yerinden etme ve yok etme planlarından vazgeçmeye yönelik gerçek bir adım atarak tüm bu sorunları sona erdirebilir.

Bu görüşe katılan Nizar Nazzal da Washington'ın, Nobel Barış Ödülü almayı uman Trump'ın çabalarının başarısız olmaması için müdahale edeceğini ve Netanyahu'yu daha geniş çaplı yayılma haritasını kabul etmeye zorlayacağını (bu cümle tuhaf geldi ama böyle yazıyordu) vurguladı. Ateşkes yapılmaması halinde İsrail Başbakanı’nın popülaritesinin daha da zarar göreceği ve İran'a karşı savaşından elde ettiği son siyasi kazanımlarını kaybedebileceği uyarısında bulunan Nazzal, bu nedenle Netanyahu'nun çıkarlarına en uygun olanın anlaşmayı geçici olarak kabul etmek olduğunu belirtti.