Filistin'de üniversiteler uçurumun kıyısında

Filistin'de üniversiteler uçurumun kıyısında
TT

Filistin'de üniversiteler uçurumun kıyısında

Filistin'de üniversiteler uçurumun kıyısında

Zılgıt ve davul sesleri… Filistin’de sınava girerek hatırı sayılır puanlar alarak üniversiteye kayıt yaptırmaya hak kazanan öğrenciler, sevinçlerini bu şekilde ifade ediyorlar. Bu yıl sınava giren 70 bini aşkın öğrencinin yaklaşık 50 bini üniversiteye adım atmaya hazırlanıyor. Bu oran, başarı tablosunda yaklaşık yüzde 70’e tekabül ediyor.
Teşvik kampanyaları
Independent Arabia’dan İzeddin Ebu Eyşe’nin haberine göre Gazze Şeridi’ndeki üniversiteler, öğrenci çekebilmek için teşvik kampanyalarına hız verdi. Bu teşvikler, daha çok maddi durumu elverişli olmayan öğrencilere üniversite kayıtlarında indirim yapılması şeklinde gerçekleşiyor. Zira istatistikler, Gazze’deki işsizlik oranının yüzde 65’e dayandığını gösteriyor.
Birçok üniversite, öğrencilerin ödediği her bir dolara sonuna kadar ihtiyaç duysa da düşük harç ücretlerinde kampanya uygulayarak, öğrenci çekmeye çalışıyor. Üniversiteler, 12 yıldan bu yana süren ve son iki yıldır ekonomi alanında etkisini iyice hissettiren Gazze kuşatmasının yol açtığı mali krizle boğuşuyor.
Gazze Şeridi’ndeki 26 yükseköğretim kurumunda yaklaşık 85 bin öğrenci eğitim görüyor ve yılda 18 bine yakın öğrenci mezun oluyor. Filistin Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı’nın verilerine göre 5 binin üzerinde öğrenci mezuniyet sonrasında akademik ve idari kurumlarda memur olarak işe başlıyor.
Gazze’deki üniversiteler
Gazze’deki üniversiteler üçe ayrılıyor: kâr amacı gütmeyen devlet üniversiteleri (yaklaşık 25 bin öğrenci), bakanlık kayıtlarında kâr amacı gütmeyen devlet üniversitesi olarak sınıflandırılan özel üniversiteler (yaklaşık 35 bin öğrenci) ve özel üniversiteler (20 bin öğrenci eğitim görüyor).
İlk tercih devlet üniversiteleri
Üniversite tercihleri ile ilgili yapılan bir analizde, sınavdan iyi bir puan alarak yükseköğretim kurumlarına kayıt yapmaya hak kazanan öğrencilerin, neredeyse hepsinin tercih sıralamasının en tepesine devlet üniversiteleri yazdıklarına dikkat çekiliyor.
Milli Eğitim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı Yüksek Öğrenim İşleri Müsteşar Yardımcısı Eymeni el-Yazuri, analizde ortaya çıkan tablonun nedenini, “Söz konusu üniversitelerde uygulanan düşük harç ücretleri” diye gerekçelendiriyor.
Yükseköğretim kurumları üzerinde derinlemesine yapılan bir araştırma, özel üniversitelerin ekonomik krizden etkilenmediğine işaret ediyor. Yazuri, söz konusu veriyi ise, “Bu üniversitelere kayıt olanların maddi durumları iyi” diye yorumladı.
Filistin Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı’na bağlı olan üniversitelerin karşılaştığı ekonomik krizin etkisinin hafif olduğu söylenebilir. Yazuri, konuyla ilgili olarak, “Bu üniversitelerde (Akademik ve idari) görevlilerin maaşlarını hükümetin üstlenmesi, harç parasını ödemekte zorlanan öğrencinin üzerindeki yükü hafifletiyor” dedi.
Devlet üniversitelerinde ekonomik krizin hissedilmeye başlaması, çalışan maaşlarının kısılmasında neden oldu. Yazuri, bu hususta, “Filistin yönetimi ve Gazze’deki paralel hükümetin içinden geçtiği mali kriz sebebiyle bu üniversite çalışanlarının hepsi maaşlarının yarısını alıyor” ifadelerini kullandı.
Devlet üniversiteleriyle ilgili yapılan bir araştırmaya göre diğer öğretim kurumlarına kıyasla harç parası düşük olması nedeniyle, daha çok toplumun alt tabakasındaki ailelerden gelen öğrenciler tarafından tercih ediliyor. Bu üniversitelerde harç miktarlarının düşük olmasına rağmen öğrencilerin yüzde 50’si istenilen ücreti yatıramıyor.
Öğrenciler eğitimini erteliyor
Ekonomik kriz,  bakanlık kayıtlarında kâr amacı gütmeyen devlet üniversitesi olarak sınıflandırılan özel üniversitelerde kendini daha çok hissettiriyor. Yaklaşık 40 bin öğrencinin kayıtlı olduğu bu üniversiteler, diğerlerine kıyasla daha yüksek harç parası talep etmekte. Bunların orta sınıf ailelere hitap ettiği söylenebilir.
Yazuri, bu üniversitelerin içinde bulunduğu krizle ilgili olarak şunları kaydetti;
“Bu üniversitelerin fon kaynağı öğrencilerin ödedikleri harç paralarından oluşuyor. Öğrenciler bunu ödeyemiyor. Bu durumla ilgili yapılan bir çalışma, bu üniversitedeki öğrencilerin yüzde 85’inin harç parasını tam olarak ödeyemediğini, bunların yüzde 50’sinin ise bu borcu ödeyecek gücü olmadığını söylüyor.”
Filistin Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen araştırmada iki öğrenci profili olduğunu gözlemledik. Birinci kısım, üniversite taksitini ertelemeyi talep eden öğrencilerden oluşuyor. İkinci profilde ise eğitim dönemi için ödediği harç parasını geri çekmek isteyen öğrenciler yer alıyor. Yazuri’ye göre Filistin’in içinden geçtiği mali kriz nedeniyle yüzde 10’luk bir kesim eğitimini ertelemek zorunda kalıyor.
Biriken borçlar
Genel olarak Filistin’deki üniversitelerin içinde bulunduğu ekonomik kriz, durumun kötüye gittiğini gösteriyor. İstatistikler, bütün yükseköğretim kurumlarının mevcut ekonomik şartlar altında iflas etmek üzere olduğuna işaret ediyor.
Gazze Ezher Üniversitesi
Gazze Ezher Üniversitesi Rektörü Abdulhalık el-Ferra, daha önce yaptığı açıklamada, “Üniversitemizin bütçesi 20 milyon dolarken, biriken borçları daha da artarak 44 milyon dolara ulaştı. Bu borcun çoğu yatırılan memur maaşlarından oluşuyor” ifadelerini kullanmıştı.
16 bin kişinin eğitim gördüğü Ezher Üniversitesi’nin içinde bulunduğu kriz, üniversitelere yönelik mali desteğin olmadığını ve kayıtlı öğrencilerden harç paralarını tahsil edilemediğini gösteriyor.
Ferra, sözlerinin devamında, “Üniversitenin bütçesi halen öğrenci harçlarıyla sınırlı ve bu da 5 milyon dolara gerilemiş durumda. Buna ek olarak kayıtlı öğrenci sayısında yaşanan yüzde 25'lik bir gerileme ile öğrenci sayısı 14 bine düştü” dedi.
Tek mali kaynak: Öğrenci harçları
Gazze İslam Üniversitesi Halkla İlişkiler Müdürü Said En-Nemruti ise yaşanan bu kriz ortamına, kendi çalışmalarıyla direndiklerini söyledi.
Bünyesinde 11 fakülte bulunduran Gazze İslam Üniversitesi, yılda 4 bin öğrenci kabul ediyor.
Ekonomik bakımdan zor koşullara rağmen öğrenci sayısında herhangi bir düşüş yaşanmadığını belirten Nemruti, üniversite bütçesinin öğrencilerden tahsil edilen harç parasıyla döndüğünü kaydetti.
Nemruti’nin ifadesine göre 18 bin öğrencinin öğrenim gördüğü üniversitede 4 binin üzerinde öğrenci harç parasını yatırmakta zorluk çekiyor.
Namruti, çalışanların ise bin 500 dolar olan maaşlarının yüzde 60’ını aldıklarını söyledi.
Üniversitedeki akademisyenlerin görevlerini bıraktıkları yönündeki iddiaları reddeden Nemruti, “İslam Üniversitesi ile dünyanın diğer üniversiteleri arasında akademik geçişler oluyor. Bu konuda bir araştırma yapılsa 2015’te üniversitemizde çalışan sayısıyla 2019 arasında bir fark olmadığı, hatta belki de daha fazla olduğu görülecektir” diye konuştu.
Ancak Nemruti de ‘bütün yükseköğretim kurumlarının çöküşün eşiğinde olduğu ve iki ay sonra başlayacak yeni öğretim dönemin bir trajediye dönüşeceği’ konusunda Ferra ile aynı görüşü paylaşıyor.
Ezher, İslam ve diğer üniversite yönetimleri, hükümetin, yıllık bütçe planında kendilerine ayrılan 20 milyon dolarlık payı ödememesinden dert yakınıyor.



Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye’nin Lazkiye ilinde güvenlik güçleri ve sivillere yönelik silahlı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 4’e, yaralı sayısı ise 108’e yükseldi.

Lazkiye İl Sağlık Müdürlüğü, pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve vatandaşları hedef alan silahlı saldırılar sonrası bilanço güncelledi.

Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, pazar günü yaptığı açıklamada, kendini Gazzal Gazzal olarak tanıtan kişinin çağrısıyla düzenlenen gösteriler sırasında, devrik rejimin kalıntılarına bağlı bazı terör unsurlarının Lazkiye ve Ceble’de iç güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini söyledi. El-Ahmed, saldırılarda bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görevler ve polis birimlerine ait araçların tahrip edildiğini belirtti.

El-Ahmed ayrıca, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı ile Ceble’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini ifade ederek, bu kişilerin Sarayet Diru’s-Sahil (Sahil Kalkanı Tugayı) ve Sarayet el-Cevad (Cevad Tugaylar) adlı terör hücrelerine mensup olduğunu kaydetti. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre söz konusu hücreler, otoyol M1 üzerinde saha infazları ve el yapımı patlayıcı saldırılarından sorumlu tutuluyor.

cdrgt
Lazkiye’deki protestolar sırasında güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik silahlı saldırıda yaralananlardan biri hastanede tedavi görüyor (EPA)

Suriye Savunma Bakanlığı da pazar günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırıların ardından, batı sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı araçlar ve askeri birlikler sevk edildiğini duyurdu.

Suriye televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin konuşlandırılmasının “kanun dışı grupların halkı ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, birliklerin görevinin “iç güvenlik güçleriyle iş birliği içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu vurgulandı.


“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.