SDG ve ABD heyeti Fırat'ın doğusunda görüştü

SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKinsey tokalaşırken
SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKinsey tokalaşırken
TT

SDG ve ABD heyeti Fırat'ın doğusunda görüştü

SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKinsey tokalaşırken
SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKinsey tokalaşırken

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani (Abdi) ile ABD heyeti, Fırat’ın doğusundaki Ayn el Arab (Kobani) kentinde bir araya geldi.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKinsey, ABD Büyükelçisi William Robak ve Savunma Bakanlığı yetkililerinin yer aldığı heyet, önceki gün SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve YPG’li üst düzey yöneticilerle görüştü.
Abdi, görüşmeye ilişkin Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “McKinsey ile yapılan görüşmede, Türkiye ile ortak sınırdaki güvenlik durumuna, ortak koordinasyona, gelecek planlarının tartışılmasına ve uluslararası koalisyonun yöneticileriyle görüş alışverişine odaklanıldı” dedi.
Abdi, görüşmede, ayrıca mülteci kampları, SDG’nin elindeki DEAŞ esirleri ve ailelerinin durumun ele alındığını belirtti.
Jeffrey’in Ankara ziyareti ile eşzamanlı görüşme
Uluslararası koalisyon yöneticilerinden oluşan heyetin, McKinsey başkanlığında Kobani’ye düzenlediği ziyaret, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Ankara'da yaptığı görüşmelerle eşzamanlı gerçekleşti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Jeffrey’in Ankara’daki temasları sırasında Suriye’nin kuzeydoğusunda kurulması planlanan güvenli bölgenin masaya yatırıldığı bildirildi.
Washington, YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu SDG güçlerini destekliyor.
Uluslararası koalisyondaki ortaklarla bakış açılarının büyük ölçüde örtüştüğünü belirten Abdi, ABD ve uluslararası koalisyon yetkililerine, halihazırda Rakka ve Deyr-i Zor’da bulunan DEAŞ’a karşı mücadele hususunda ABD ile bir anlaşmalarının olduğunu hatırlattığını söyledi.
Abdi, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik olası bir askeri operasyonunda SDG bünyesindeki savaşçılarının savunma hattı için sınır bölgesine çekileceklerini, bunun DEAŞ ile mücadelenin sonu anlamına geleceğini ve anlaşmaya zarar vereceğini ifade etti.
8 yıldır devam eden kanlı iç savaş sonrasında Kürtlerin Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk yönetim kurmasından ve bunun Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürtlere örnek teşkil etmesinden endişe eden Türk hükümeti, son 40 yıldır silahlı mücadele yürüttüğü PKK’nın Suriye’deki ayağı olarak tanımladığı YPG güçlerin Fırat’ın doğu ve batısından çekilmesi talebini birçok kez Washington’a iletmişti.
Mazlum Abdi, Hollanda’da yayınlanan ‘Yeni Özgür Politika’ adlı Kürt dergisine verdiği demeçte, “Türk ordusunun Tel Abyad’a saldırması, Menbiç’ten Derik’e kadar uzanan bölgeyi geniş bir savaş cephesine çevirir” dedi.
Abdi, “Fransa ve ABD başta olmak üzere tüm uluslararası çevrelere, bize saldırılırsa 600 kilometrelik sınır hattının savaş alanına dönüşeceğini ilettik. Bu da Suriye içinde ikinci iç savaş anlamına gelir” ifadesini kullandı.
SDG Komutanı Abdi, Türkiye’nin Tel Abyad ve Kobani’yi ‘işgal’ stratejisine karşı uyararak, olası bir saldırının Türkiye devleti çekilene dek sürecek bir kalıcı bir savaşa yol açacağını kaydetti.
ABD ve uluslararası koalisyonun bu senaryonun gerçekleşmesini istemediğini belirten Abdi, “Koalisyon içerisindeki 73 devlet bu anlaşmanın zarar görmemesini istiyor. Bu, uluslararası bir mesele. Bu nedenle Türk devleti üzerinde büyük bir baskı var. Bu baskı Afrin konusunda yoktu” dedi.
Abdi, Suriye'nin kuzeyinde kurulması planlanan güvenli bölge ile ilgili olarak şunları kaydetti;
“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’den bu yana Türk ordusunun hazırlıklarını tamamladığı ve Fırat’ın doğusuna operasyon başlatacağını açıklıyor. Bizim tarafımızdan Türkiye’ye yönelik hiçbir saldırının yapılmadığını biliyoruz. Ancak varlığımız Erdoğan ve Türkiye devleti için sorun ve problem teşkil ediyor. Yeni bir savaş istemiyoruz, ama gerçekleşirse de büyük bir savaşa dönüşecek ve ateşkes olmayacak. Müttefiklerimize bu mesajları iletmelerini istedik. Bunu James Jeffrey’den talep ettik. Kendisi de bu görevi yerine getirmekten memnuniyet duyacağını ifade etti.”
Güvenli bölgeyi yönetmenin bir sınır meselesi olduğunu söyleyen Kobani, “Türk devleti, 30 kilometre derinliğinde güvenli bir bölge oluşturulmasını istiyor. Biz ise 5 kilometre derinlikte bir güvenli bölge oluşturulmasının yanı sıra YPG’nin bölgeden çekilmesi ve yerlerini yerel güçlere bırakmasını istiyoruz. Burada kastettiğimiz yerel güçler; Kobani, Serekaniye (Resulayn), Qamişlo (Kamışlı), Girê Sipi ve Derik'in yerel halkıdır. Top ve tanklar gibi Türkiye'ye ulaşan menzillerdeki tüm ağır silahları bölgeden çıkaracağız. 20 kilometre menzilli silahlarımız var. Eğer bunların da tehdit oluşturduklarını söylerlerse onları da çekeceğiz. Türkiye, bu bölgeyi yönetenlerin yerel halk olmadığını, ancak yerel halkın bu bölgeyi yönetmesine izin verebileceğini ve böylece sorunun çözüleceğini söylüyor” diye konuştu.
Abdi, güvenli bölge meselesinde tarafsız bir tutum sergilenmesi ve uluslararası çevrelerin sınır hattındaki devriye görevlerini yerine getirmesi çağrısında bulundu.
Abdi, “Türkiye’nin sınırdaki devriyelere katılımını kabul etmemizin temel şartı Türk işgalci güçlerin Afrin’den çıkmasıdır” dedi.



Ürdün İletişim Bakanı: İsrailli yerleşimciler Gazze'ye giden Ürdün yardım kamyonlarını engelliyor

Ürdün İletişim Bakanı Muhammed el-Mumini (X platformundaki hesabı)
Ürdün İletişim Bakanı Muhammed el-Mumini (X platformundaki hesabı)
TT

Ürdün İletişim Bakanı: İsrailli yerleşimciler Gazze'ye giden Ürdün yardım kamyonlarını engelliyor

Ürdün İletişim Bakanı Muhammed el-Mumini (X platformundaki hesabı)
Ürdün İletişim Bakanı Muhammed el-Mumini (X platformundaki hesabı)

Ürdün İletişim Bakanı Muhammed el-Mumini, İsrailli yerleşimcilerin Gazze Şeridi'ne giden Ürdün yardım kamyonlarını durdurmaya devam ettiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Ürdün Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Mumini açıklamasında, “Yerleşimciler pazar günü ana caddede toplandı ve kamyonların hareketini engelledi, ardından 4 kamyonu yere keskin nesneler atarak hareket edemez hale getirdi ve lastiklerini patlattı” ifadelerini kullandı.

Gazze'deki hükümet basın bürosu daha önce, İsrail'in 27 Temmuz'da yardımların girişine izin verdiğini duyurduktan sonra, asgari insani ihtiyaçları karşılamak için girmesi gereken 4.800 kamyondan sadece 674'ünün Gazze'ye girdiğini açıklamıştı.

Ofis, bu sayının günlük ortalama olan 84 kamyonu geçmediğini, yani ihtiyaç duyulan miktarın sadece yüzde 14'ünü karşıladığını, çoğunun “işgalin sistematik olarak uyguladığı kaos ve açlık politikası sonucu” yağma ve hırsızlığa maruz kaldığını ifade etti.