Arap Birliği ve Afrika Birliği arasında işbirliğini güçlendirme konusunda uzlaşı sağlandı

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt
TT

Arap Birliği ve Afrika Birliği arasında işbirliğini güçlendirme konusunda uzlaşı sağlandı

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki, 22 Temmuz’da Etiyopya’nın başkenti Addis Abada’da bir araya geldi. Gayt ve Faki, ‘iki kuruluş arasındaki yüksek siyasi koordinasyon mekanizmasını temsil eden Arap-Afrika İşbirliği Genel Toplantısı’nın çalışmalarını’ ve ‘Arap-Afrika ortaklığından kaynaklanan işbirliğinin tüm yönleri de dahil işbirliğinin genel çerçevesini’ ele aldı.
Toplantıda, ortak koordinasyonun artırılmasını, Arap Birliği ve Afrika Birliği arasındaki entegre çalışmalarının sıklaştırılmasını sağlayacak bazı adımlara dair iki taraf arasında bir anlaşma imzalandı. Arap Birliği’nde yetkili bir kaynağa göre toplantıda, Afrika Boynuzu’nda istikrar, kalkınma ve bölgesel işbirliğini teşvik etme çabaları, Çad ve Sahel bölgelerinde terörle mücadele, ortak Arap-Afrika bölgesindeki güvenlik ve istikrarı tehdit eden zorluklarla mücadele meselelerinin yanı sıra Libya krizine siyasi bir çözüm bulma da dahil Arap ve Afrika bölgelerinde yaşanan kriz ve zorluklar, Sudan’da demokratik geçiş sürecini destekleme, Somali’de güvenlik ve istikrarı güvence altına alma meseleleri görüşüldü.
Tarafların, Filistin hususunda son gelişmeleri de masaya yatırdığına dikkati çeken kaynak, Ebu Gayt’ın Afrika Birliği’nin Filistin’i ve Filistin halkının başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma haklarını destekleme konusundaki kararlı tutumlarına dair takdirlerini dile getirdiğini vurguladı. Aktarılana göre Ahmed Ebu Gayt, ayrıca özellikle de Birlemiş Milletler (BM) Genel Kurulu ve diğer uluslararası forumlarda Filistin davasının savunulmasında Arap Birliği ve Afrika Birliği arasındaki ileri koordinasyon ve iki devletli çözüm parametrelerine övgüde bulundu.
Kaynak, özellikle de siyasi, ekonomik, ticari, toplumsal ve kültürel bağlamda iki taraf arasındaki bir dizi işbirliği alanı, proje ve ortak faaliyetleri belirleyecek olan Arap-Afrika ortaklığının iyileştirilmesine yönelik ortak çalışma planının oluşturulması başta olmak üzere toplantının büyük ölçüde Arap ve Afrika dünyası arasındaki çeşitli programların ve işbirliği çerçevelerini aktifleştirme ve tamamlama yollarına odaklandığını ifade etti. Söz konusu planı, (1977 yılında Arap ortaklığının kurulmasından bu yana beşinci olacak) gelecek Kasım ayında Riyad’da düzenlenecek Arap-Afrika zirvesi sırasında Arap- Afrika liderlerine ve devlet başkanlarına taşınması amacıyla, Arap-Afrika devletleri Dışişleri Bakanlarına sunmak üzere hazırlıklar sürüyor.
Aynı şekilde söz konusu kaynak, Ebu Gayt’ın Arap Birliği ve Afrika Birliği arasındaki işbirliğine son derece değer verdiğini belirtirken, iki kuruluşun da ortak hedeflerine hizmet edecek her durumda, bu ortaklığın geliştirilmesi hususunda taahhüt verildiğini vurguladı. Aktarılana göre Ebu Gayt ve Musa Faki, bu bağlamda 2007 yılında Arap ve Afrika birlikleri arasında imzalanan resmi işbirliği anlaşmasını güncelleme, iki kuruluş arasındaki daha fazla koordinasyon ve entegre mekanizmaları kurma hususunda uzlaşı sağladı. Taraflar, ayrıca 2020 yılının ortalarında Kahire’de ortak başkanlıklar altında iki kuruluş arasında işbirliği toplantısı yapmayı kabul etti.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.