British Airways, Mısır seferlerini neden askıya aldı: Siyasi tutum mu, güvenlik önlemi mi?

British Airways, Mısır seferlerini neden askıya aldı: Siyasi tutum mu, güvenlik önlemi mi?
TT

British Airways, Mısır seferlerini neden askıya aldı: Siyasi tutum mu, güvenlik önlemi mi?

British Airways, Mısır seferlerini neden askıya aldı: Siyasi tutum mu, güvenlik önlemi mi?

İngiliz havayolu şirketi British Airways, geçtiğimiz Cumartesi günü sürpriz bir açıklamayla Kahire’ye yapılan seferleri bir haftalığına askıya aldıklarını duyurdu. Bu açıklamanın hemen ardından Alman havayolu şirketi Lufthansa da Kahire'ye yapılan uçuşları askıya aldıklarını açıkladı.
Pazar sabahı iptal olan uçuşlar, Mısır’ın başkenti Kahire’de karışıklığa neden olurken, olay, 2015 yılında Sina Yarımadası'nda Rusya’ya ait bir yolcu uçağının düşürülmesi ve çok sayıda Batılı havayolu şirketinin Kızıldeniz sahili boyunca uzanan tatil beldesine yönelik uçuşları askıya almasının ardından, Mısır'ın yaşadığı atmosferin tekrarlanmasına neden oldu.
Independent Arabia’dan Ahmed Abdulhekim’e konuşan Kahire’deki üst düzey kaynaklar, British Airways ve Lufthansa Havayolları’ndan yapılan kısa açıklamalardaki ‘güvenlik nedeniyle’ şeklindeki gerekçe karşısında şaşırdıklarını söyledi. British Airways tarafından yapılan açıklamada, İran’ın Arap Körfezi'ndeki tehditleri ve bölgedeki deniz seyrüseferlerini tehlikeye sokan eylemlerinin yanı sıra bu durumun Kahire Uluslararası Havaalanı ile bağlantısından dolayı seferlerin askıya alındığı belirtilmişti. Söz konusu kaynaklardan biri, Kahire'nin atılan adımın arkasındaki nedenleri netleştirmek için İngiliz ve Alman yetkililerle yoğun temaslarda bulunması gerektiğini vurguladı.
Kriz nasıl başladı?
British Airways, Cumartesi akşamı sürpriz bir açıklamayla, ‘Mısır'ın başkenti Kahire'ye yapılan uçuşları’ İran ile İngiltere arasında Körfez bölgesinde yaşanan gerginlik sonucunda durum değerlendirmesi yapılmasını sağlayacak bir tedbir olarak’ askıya aldığını duyurdu.
İngiltere’nin İran’a ait bir petrol tankerini alıkoymasının ardından Londra ile Tahran arasında yaşanan gerilimin gölgesinde sivil havacılığa yönelik terör saldırılarından endişe duyulduğunu belirten British Airways, Kahire'ye yapılan uçuşları ihtiyati bir tedbir olarak askıya almaya karar verdiklerini kaydetti. Açıklamada, ayrıca, “Yolcuların emniyeti ve güvenliği bizim için bir önceliktir. Seyahatin tamamen güvenli olduğundan emin olmadan, dünyanın hiçbir noktasına seyahat etmeyeceğiz” ifadeleri yer aldı.
British Airways’ın açıklamasının öncesinde İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Mısır'a seyahat edecek olan İngiliz vatandaşlarını ‘uçuşlara yönelik artan terör riski’ konusunda uyarmış ve Mısır'dan İngiltere'ye yapılan uçuşlara ek güvenlik önlemleri getirildiğini duyurmuştu. Bakanlık, ayrıca Mısır’daki İngiliz vatandaşlarına Sina Yarımadası ve Nil Deltası’nın batısına gitmemeleri yönünde uyarıda bulunmuştu.
2018 yılında 415 bin İngiliz’in Mısır’ı ziyaret ettiğine dikkat çekilen açıklamada, bu ülkeye seyahat eden yolculara güvenlik birimleri ve Mısır devlet kurumları ile işbirliği yapmaları tavsiye edilirken, Mısır'daki dini ve turistik noktaların yeniden terör saldırılarının hedefi olabileceği vurgulandı.
British Airways’ın açıklamasının hemen ardından Alman havayolu şirketi Lufthansa da Münih ve Frankfurt'tan Kahire’ye yapılan uçuşları askıya aldığını açıkladı. Sadece Cumartesi günü geçerli olan ve herhangi bir sebep belirtilmeyen Kahire uçuşlarının askıya alınması kararının ertesi günü şirket sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, uçuşların devam edeceği belirtildi. Açıklamada, “Güvenlik her zaman Lufthansa'nın birinci önceliğidir. Bu nedenle, durum değerlendirmesi yapılması için Kahire uçuşları geçici olarak askıya alınmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan Mısır Sivil Havacılık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, British Airways’ın Kahire’ye yönelik uçuşların, 7 günlüğüne askıya almasıyla ilgili olarak bazı yabancı haber sitelerinde yer alan haberlere atıfta bulunularak, İngiltere’nin Kahire Büyükelçiliği ile koordinasyon halinde oldukları ve kararın Ulaştırma Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığı gibi İngiliz resmi makamlarınca alınmadığı vurgulandı. Sivil Havacılık Bakanlığı, ayrıca Mısır Havayolları’nın Kahire’den Londra’ya yaptığı uçuşların sayısını artırdığını da aktardı. Ayrıca yeni bir Boeing 787 Dreamliner model uçağın bu süreç zarfında yolcu taşımacılığını kolaylaştırmak için Pazar gününden itibaren Londra'daki Heathrow Havaalanı'na ek uçuşlar gerçekleştirmesinin planlandığı kaydedildi.
İngiliz Büyükelçi önceden bilgilendirme yapılmadığı için özür diledi
Mısır Sivil Havacılık Bakanı Yunus el-Mısri ile Kahire Büyükelçisi Jeffrey Adams’ın bir araya geldiği görüşmede, Adams, Kahire'ye yönelik uçuşların askıya alınma kararını açıklamadan önce Mısırlı yetkilileri bilgilendirmedikleri için özür diledi. Kararın, Mısır’daki havaalanlarında alınan güvenlik önlemleriyle ilgili olmadığını söyleyen İngiliz Büyükelçi, kararın nedenlerine ilişkin başka detay vermedi. Buna karşın British Airways’ın kararından duyduğu rahatsızlığı ifade eden Mısır Sivil Havacılık Bakanı Mısri, kararı, Mısır havaalanlarının güvenliğini etkileyen tek taraflı bir karar olarak nitelendirdi. İki tarafın da sorunu en kısa zamanda çözmek için ortak çalışmaların devam ettirmesi gerektiğini vurgulayan Mısri, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve bağların derinliğine atıfta bulunarak, yolcuların güvenliğini ve emniyetini korumak için işbirliğini sürdürdüklerinin altını çizdi.
‘Krizin’ perde arkası
British Airways'in sürpriz kararının nedenlerine ilişkin yapılan açıklamanın kısa olması ve yine Mısır Sivil Havacılık Bakanlığı’ndan da aynı şekilde kısa bir açıklama yapılmasıyla birlikte Mısır hükümetinden bir kaynak, alınan kararın siyasi olduğunu ve sivil havacılık güvenliği veya Mısır havaalanlarındaki güvenlik önlemleriyle ilgisi olmadığını söyledi.
Adının açıklanmasını istemeyen kaynak, İngiliz şirketinin en yüksek güvenlik tedbirleri ve uluslararası standartlara sahip Mısır havaalanlarını Arap Körfezi'nde yaşananlarla ilişkilendirerek, Kahire’ye yapılan uçuşlarını askıya almasının çifte standart uygulamak olduğuna inanıyor. Bununla birlikte Kahire Uluslararası Havaalanı’ndan bir kaynak, yetkili makamlara gönderilen bildirinin herhangi bir sebep içermediğini söyledi.
Reuters’ın Kahire Uluslararası Havaalanı’ndaki üç güvenlik kaynağından aktardığı bilgilere göre İngiliz güvenlik yetkilileri, 17-18 Temmuz tarihlerinde Kahire Havaalanı’ndaki güvenlik prosedürlerini incelediler. Reuters, kaynakların daha fazla detay vermediklerini aktardı.
British Airways'in uçuşları askıya almasından iki gün sonra, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, vatandaşlarına yaptığı seyahat uyarısını güncelledi ve havayolu şirketinin aldığı karardan etkilenen yolculara tavsiyede bulundu.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia kaynaklı haberin gröe Kahire Uluslararası Havaalanı’ndan kaynak, Mısır’daki havaalanlarının sivil havacılık yasalarına uygun bir şekilde güvenlik hizmetleri sunduğunu ve uluslararası standartlar uyguladığını söyledi. İngiliz şirketin ani kararının aksine, diğer tüm uluslararası havayollarının Kahire Havaalanı’nı kullanmaya devam ettiklerinin altını çizdi.
Öte yandan İngiliz Hükümeti Sözcüsü, British Airways'in Kahire uçuşlarını geçici olarak bir haftalığına askıya alma kararının ardından Kahire ile Londra arasında yakın ve yoğun bir iletişim trafiği yaşandığını vurguladı. British Airways'in kararına İngiliz hükümetinden herhangi bir müdahale olmadığının altını çizen Sözcü, Dışişleri Bakanlığı’nın İngiltere’yi Mısır’a uçmayı planlayan İngiliz vatandaşlarının olası bir terör saldırısı riski altında olduğu uyarısı yaptığını söyledi.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı, 2015 yılında bir Rus yolcu uçağının düşürülmesinin ardından Mısır'ın Şarm eş-Şeyh beldesine gidilmemesi tavsiyesinde bulunmuştu.
Turizm, Mısır'ın başlıca gelir kaynaklarından biri. Mısır, 2011'deki ayaklanma ve 2015 yılında 224 kişinin hayatına mal olan Rus yolcu uçağının düşürülmesi olayının ardından yaşanan olumsuz süreci yeni yeni toparlamaya başladı.
Rusya'nın Mısır'a düzenlenen tüm uçuşları birkaç yıl boyunca askıya almasına neden olan saldırının sorumluluğunu DEAŞ üstlenirken, olay, İngiltere de dahil olmak üzere bazı ülkeleri, Şarm eş-Şeyh'e yönelik uçuşları askıya almak zorunda bıraktı. Bununla birlikte bu ülkeler, söz konusu uçuş yasakları henüz kaldırmadı.



‘Narnia Operasyonu’ ve ‘Kızıl Düğün’… Netanyahu ve Trump İranlıları bir ‘Hollywood hayali’ ile nasıl kandırdı?

İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından Tahran'dan yükselen dumanlar, 15 Haziran 2025 (Reuters)
İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından Tahran'dan yükselen dumanlar, 15 Haziran 2025 (Reuters)
TT

‘Narnia Operasyonu’ ve ‘Kızıl Düğün’… Netanyahu ve Trump İranlıları bir ‘Hollywood hayali’ ile nasıl kandırdı?

İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından Tahran'dan yükselen dumanlar, 15 Haziran 2025 (Reuters)
İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından Tahran'dan yükselen dumanlar, 15 Haziran 2025 (Reuters)

İsrailli generaller 13 Haziran günü gece yarısı İsrail Hava Kuvvetleri karargâhının altındaki bir sığınakta toplandılar ve ‘Kızıl Düğün’ adını verdikleri bir operasyonla füzelerin Tahran'a inişini izlediler.

Saatler sonra, bin mil (yaklaşık bin 609 kilometre) ötede, İran'ın üst düzey askeri liderleri Wall Street Journal'ın (WSJ) ‘toplu katliam’ olarak tanımladığı ve Game of Thrones'daki ünlü düğün sahnesine benzettiği olayda öldürüldü.

WSJ'nin 18 mevcut ve eski İsrailli ve ABD'li güvenlik yetkilisiyle yaptığı görüşmelere dayandırdığı haberinde, İsrail'in İran'a saldırmasının, görevde başarılı olamama korkusundan kaynaklandığı vurgulandı.

Şarku’l Avsat’ın WSJ’den aktardığı habere göre, saldırının gerçekleştirilmesini sağlayan istihbarat ve askeri hassasiyetin birleşimi dünyayı şaşırttı. Ancak İsrail'in İran'a karşı 12 gün süren savaşının başlangıcındaki tek beklenmedik başarı bu değildi.

Haberde şu ifadelere yer verildi: “Planlayıcılarının C.S. Lewis'in tamamen kurgusal bir dünyada geçen ünlü roman serisine atfen ‘Narnia Operasyonu’ adını verecek kadar hayalperest olduğu düşünülen ilk saldırının önemli bir bölümünde, uygulayıcılar İran'ın en önde gelen dokuz nükleer bilim adamına başkent Tahran'daki evlerinde neredeyse aynı anda suikast düzenlemeyi başardılar.”

WSJ'ye göre, nükleer tesislere verilen zarar konusunda çelişkili raporlar var. İsrail ile ABD'nin İran'ın yıkılanları yeniden inşa etmesini engelleyip engelleyemediği henüz belli değil.

İsrail Askeri Operasyonlar Direktörlüğü Başkanı ve operasyonun ana mimarı General Oded Pasiuk, “Bunu ayrıntılı olarak planlamaya başladığımızda, işe yarayıp yaramayacağını bilmek çok zordu” dedi.

İsrail'in riski

Haber, İsrail'in saldırıyı gerçekleştirirken iki seçenekle karşı karşıya kaldığı için ‘ciddi bir risk aldığını’ ortaya koydu: Ya insani hedeflerini bir kerede vuracaktı ya da başarısız olup Tahran'a hedeflenen unsurları dağıtma şansı verecekti. Eğer bu hedefler dağıtılsaydı, İran'ın tepkisi daha sert olacak ve Tahran'ın nükleer hedeflerine dokunulmayacaktı.

Ancak kayıplarına rağmen İran halen toparlanma kapasitesine sahip ve nükleer silah elde etmek için her zamankinden daha kararlı bir şekilde geri dönebilir.

Uzun bir yol

Haberde operasyonun kökenlerinin 1990'ların ortalarına, İsrail istihbaratının ‘İran'ın nükleer silah programı inşa etmeye yönelik yeni girişimlerini’ ilk kez tespit ettiği döneme dayandığı belirtiliyor.

Şarku’l Avsat’ın WSJ’den aktardığı haberde şu ifadeler yer aldı: “İsrail istihbaratı, İran'ın ana zenginleştirme tesislerinden birinde iki patlamaya neden olmak ve bazı bilim adamlarına suikast düzenlemek de dahil olmak üzere bir sabotaj kampanyasını kolaylaştırmak için İran içinde geniş bir ajan ağı kurmaya başladı. Ancak İsrailli yetkililer sonunda bu faaliyetlerin yetersiz olduğuna ve İran'ın nükleer programını ve İran'ın nükleer faaliyetlerinin beynini hava yoluyla yok etmeleri gerektiğine karar verdiler. Bunu yapmak son derece zor olacaktı. İsrail'in vurması gereken yerler kendi topraklarından bin milden daha uzaktaydı; pilotların tek bir yakıt ikmal uçağının etrafında altı ila on uçaktan oluşan formasyonlar halinde uçmayı ve uçuş sırasında birkaç kez sırayla yakıt ikmali yapmayı öğrenmeleri gerekiyordu. Ayrıca uçaklarının hassas bir şekilde konumlandırılmasında ustalaşmaları gerekiyordu ki füzeler hedeflerini vurmak üzere fırlatılabilsin ve her vuruş arasında 15 ila 20 saniyelik bir aralık bırakarak etkinliklerini en üst düzeye çıkarabilsinler.”

sdfrgt
Tahran'da Humeyni heykelinin bulunduğu bir meydan (EPA)

Gazze savaşı sırasında İsrail neredeyse iki yılını Hamas'ı ezerek geçirdi ve geçen yıl Lübnan savaşı sırasında Hizbullah'ı ciddi şekilde zayıflattı. Daha sonra Suriye muhalefeti Suriye hükümetini devirerek İran karşıtı bir hükümet kurdu ve İsrail uçaklarının ülkenin hava sahasından engelsiz bir şekilde geçmesinin önünü açtı.

O zamana kadar İsrail'in İran içindeki casusluk ağları, askeri liderlerinin hareketlerini izleyebilecek ve ülke içinde bir saldırı sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini yok etmede önemli bir rol oynayabilecek insansız hava aracı (İHA) üsleri kurabilecek kadar genişti.

Haberde şöyle deniyordu: “Tüm bu unsurlar mevcutken saldırı planları yoğunlaştı.”

Narnia Operasyonu

İsrail'de İran'ın uranyum zenginleştirmeye başlamasıyla birlikte, eğer isterse nükleer bomba yapmasına sadece aylar kalacağı hissi durumun aciliyetini arttırdı.

Haberde, “İran'ın uranyum zenginleştirmesini durdurma savaşını çoktan kaybettiğinden korkan İsrail, İsrail saldırıları nükleer tesisleri yok etse ya da devre dışı bıraksa bile ülkelerinin bu nükleer yakıtı bir nükleer silah yapmak için kullanmasına yardımcı olabilecek İranlı bilim adamlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir operasyon başlattı” denildi.

Haberde bu görevin Narnia Operasyonu olarak adlandırıldığı belirtildi.

Haberde, İsrail savaş uçaklarının 12 gün boyunca hedef listesini yoğun bir şekilde bombalamaya devam etmesinin önünü açmak için ilk andan itibaren hava üstünlüğünü sağlamanın da bir öncelik olduğu ifade edildi. Bu amaçla İsrailli yetkililer İran'ın hava savunma sistemlerinin kapsamlı bir haritasını çıkarmak için binlerce istihbarat kaynağını referans aldı.

Saldırının ilk aşamalarında İsrail kendi topraklarından büyük İHA’lar fırlattı. Operasyon hakkında bilgi sahibi bir kaynağa göre, saldırıdan önceki gece bu İHA’lardan bazılarının uzun menzilli görevler gerçekleştirme kabiliyetleri ilk kez test edildi.

İsrail kamuflajı

İsrailli bir güvenlik yetkilisine göre Netanyahu ve askeri danışmanları saldırı kararını 9 Haziran'da aldı. Yetkiliye göre Netanyahu'nun ekibi, İranlıların bilim adamlarını ve askeri liderlerini dağıtmak gibi önlemler almamalarını sağlamak için planlarını gizlemek zorunda kalacaklarını biliyordu.

Bu arada İsrailli yetkililer, Netanyahu ile Trump arasında bir saldırı konusunda anlaşmazlık olduğunu gösteren raporları medyaya sızdırdı. Sızıntılar, operasyonun başlamasından dört gün önce Netanyahu ile Trump arasında yapılan bir telefon görüşmesinin ayrıntılarını içeriyordu; Trump, İsrail Başbakanı’na askeri seçeneklere başvurmadan önce diplomasinin yoluna girmesini istediğini bildirdi.

Saldırıların gerçekleştiği gün Trump gazetecilere ABD ve İran'ın ‘bir anlaşmaya nispeten yakın’ olduğunu ve ‘İsraillilerin bu işe karışmasını’ istemediğini söyledi.

İsrailli yetkililer de gazetecilere bir saldırının yakın olduğunu, ancak Washington ile Tahran arasında pazar günü yapılması planlanan altıncı tur nükleer görüşmelerin nihai sonucunu görmek için bekleyeceklerini belirtti.

Operasyonun planlamasına aşina bir güvenlik yetkilisi, aldatmacanın sırrının İranlıların zihninde İsrail'in ABD'nin izni ve müdahalesi olmadan saldırmayacağı fikrinin yattığını söyledi. ABD harekete geçmediği ve müzakerelerle meşgul olduğu sürece, İsrail sürpriz unsurunu kaybetmeden İranlıların gözü önünde saldırı tehdidinde bulunabilir ve hatta harekete geçebilirdi. Nitekim İsrail uçakları havalanırken Trump Truth Social'da şu paylaşımı yaptı: “İran'ın nükleer sorununa diplomatik bir çözüm bulmaya kararlıyız!”

İranlı yetkilileri ölüme mahkûm eden bir hata

Nihai planın önemli bir parçası, Kızıl Düğün olarak bilinen bir hamleyle İran Silahlı Kuvvetleri’nin liderliğini ortadan kaldırmaktı. Habere göre bu hamlenin amacı, İran'ın karşılık verme kabiliyetini ortadan kaldırarak İsrail savaş uçakları ve İHA’larının İran füze rampalarını imha etmesinin önünü açmak ve böylece beklenen karşılığın boyutunu en aza indirmekti.

Ancak İsrail uçakları yaklaştıkça ani bir meydan okuma ortaya çıktı ve İran Hava Kuvvetleri komutanları aniden hareketlenmeye başladı. İsrail komuta merkezinde gerginlik vardı; tüm plan çöküyor ve İranlılar planı açığa çıkarmış gibi görünüyordu.

Ancak İsrailli komutanları şaşırtan sürpriz, İranlı yetkililerin dağılmak yerine kendilerini ölüme mahkûm etmek için aynı yerde toplanmış olmalarıydı. Dakikalar sonra İsrail füzeleri fırlatıldı.

Aynı anda İranlı nükleer bilim adamlarının evlerinde patlamalar meydana geldi ve neredeyse eş zamanlı saldırılarda dokuz bilim adamı öldürüldü.

Daha sonra İsrail füzeleri radar alanlarını, hava savunma bataryalarını ve İran'ın karadan karaya füzelerini hedef aldı. İsrail istihbaratı geçen kasım ayından bu yana belirlenen insani hedeflerin çoğunun öldürüldüğünü teyit edebildi. Yaklaşık dört saat içinde başlangıç operasyonu sona erdi.

Takip eden günlerde İsrail savaş uçakları ateşkes ilan edilene kadar balistik füze üretim sahalarını, nükleer tesisleri ve fırlatma rampalarını bombalamaya, İranlı askeri liderleri ve nükleer bilim adamlarını takip etmeye ve öldürmeye devam etti.