Bilim insanları: Eskimolar aşırı soğuklara adapte olmalarını sağlayan ender bir gene sahip

Nunavik Eskimoları'nın ataları 11 bin yıl önce Avrupa'dan geldi (Marika Wheeler/CBC)
Nunavik Eskimoları'nın ataları 11 bin yıl önce Avrupa'dan geldi (Marika Wheeler/CBC)
TT

Bilim insanları: Eskimolar aşırı soğuklara adapte olmalarını sağlayan ender bir gene sahip

Nunavik Eskimoları'nın ataları 11 bin yıl önce Avrupa'dan geldi (Marika Wheeler/CBC)
Nunavik Eskimoları'nın ataları 11 bin yıl önce Avrupa'dan geldi (Marika Wheeler/CBC)

Kanada Kutup Bölgesi’nde yaşayan eskimoların bilinen diğer gruplardan genetik açıdan farklı olduğunu ortaya koyan bir çalışma yayımlandı.
Kanada Kutup Bölgesi’ndeki yerli popülasyonun kurucusu Nunavik Eskimoları'nın binlerce yıldır coğrafi açıdan izole biçimde yaşaması, aşırı soğukta yüksek yağlı yiyeceklerle beslenmeye adapte olacak biricik bir gen geliştirmeleri anlamına geliyordu.
ABD Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri adlı bilimsel yayında yer verilen makaleye göre Nunavik Eskimoları’nın en yakın akrabaları Paleo-Eskimoları. Kuzey Kutup Bölgesi’nde 4 bin yıl boyunca tamamen yalıtılmış biçimde yaşayan bu grup, 700 yıl önce yok oldu.
Genlerine bakılırsa günümüzden yaklaşık 10 bin 500 yıl önce Grönland Eskimoları’ndan ayrılan Nunavik Eskimoları’nın ataları, yaklaşık 11 bin yıl önce Avrupa’dan geldi.
Independent’a konuşan Montreal Nöroloji Enstitüsü’nden (The Neuro) Dr. Patrick Dion, “Binlerce yıl önce bu popülasyon Kanada’da batıdan doğuya, şu anda yaşadıkları yere göç etti ve yavaşça genetik değişim geçirdiler ve çevredeki popülasyonlarla birbirlerine çok fazla karışmadılar” dedi.
Dion, “Başka herhangi bir popülasyonda bulamayacağınız genetik değişikliklere sahipler. Bu değişikliklerin bazıları kuzeydeki yaşam biçimlerine adaptasyon açısından hayli faydalı. Ancak bu eğer batılı beslenme tarzına ve yaşam biçimine geçerlerse belli hastalıklar için daha fazla risk altında olabilecekleri anlamına geliyor” diye ekledi.
Yüksek düzeyde kardiovasküler bozukluklara ve beyin anevrizmasına sahip olma eğilimleri bunun bir örneği. Anevrizma beyindeki atardamar duvarının zayıfladığında oluşabilir ve muhtemel ölümcül bir iç kanamaya neden olacak şekilde yırtılabilir.
Şu ana dek yaklaşık 3 bin kişiden oluşan bu popülasyonun genetik geçmişi bilimsel araştırma merkezlerinin uzağında yaşadıklarından iyi anlaşılamadı.
McGill Üniversitesi’nde bulunan The Neuro’dan bilim insanları Quebec’in kuzey bölgesinde bulunan Nunavik’te yaşayan 170 eskimo gönüllüsünün genetik özelliklerini inceledi.
Dion, “Daha fazla risk altında oldukları zaten biliniyordu ancak şimdi buna dair genetik bir açıklamaya sahibiz” dedi.
100 yıl öncesine kadar Nunavik nüfusu binlerce yıldır genetik açıdan hiç karışmamış haldeydi. Ancak şu anda popülasyonun yüzde 10 ila 15’i farklı yerlerden gelen genlere sahip.
Dünyanın uzak bölgelerinde yaşayan, Avrupalı olmayan izole nüfuslar genetik açıdan genellikle az temsil ediliyor ya da genetik çalışmalara hiç dahil edilmiyor. Eskimolar’ın genetik yapılarını anlamak tıp uzmanlarına Eskimolar’a daha iyi hizmet sağlamak için yardımcı olacak.
Çalışmanın kıdemli yazarı, McGill Üniversitesi’nden Dr. Guy Rouleau, “Nunavik Eskimoları örneğindeki bulgularımız etkili nörolojik hizmetlerin sağlanması gerektiğine vurgu yapıyor. Bu biricik genlerin anevrizma riskini artırıp artırmadığını belirlemek için yapılacak ileri çalışmalar, bu bulguların üstüne inşa edilecek ve eğer yapılırsa riski azaltmak için ne tip müdahalelerin geliştirilebileceğine bakacak” dedi.
Çalışma Kuujjuaq’da bulunan Nunavik Besin ve Sağlık Komitesi’nin onayıyla gerçekleşti.



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science