Suriyeli mülteci genç kızdan ‘akıllı can yeleği’ buluşu

Saba İmad el-Ubeyd, kendi buluşu olan ‘akıllı can yeleğini’ giyiyor
Saba İmad el-Ubeyd, kendi buluşu olan ‘akıllı can yeleğini’ giyiyor
TT

Suriyeli mülteci genç kızdan ‘akıllı can yeleği’ buluşu

Saba İmad el-Ubeyd, kendi buluşu olan ‘akıllı can yeleğini’ giyiyor
Saba İmad el-Ubeyd, kendi buluşu olan ‘akıllı can yeleğini’ giyiyor

Ürdün’ün başkenti Amman’ın yaklaşık 85 kilometre doğusundaki el-Azrak Mülteci Kampı’nda yaşayan Suriyeli Saba İmad el-Ubeyd, sosyal medya aracılığıyla yaptığı çağrıya, Ürdünlü yetkililer tarafından hızlı bir dönüş yapılmasını beklemiyordu. Avusturya’nın Amman Büyükelçiliği’nin 18 yaşını geçen Saba İmad ve kendisinden bir yaş küçük kardeşi Abdullah dışında, el-Ubeyd ailesine göçmen vizesi vermesinin ardından Ürdün makamları genç kızın ülkede kalmasına izin verdiklerini duyurdu.
Sınır dışı edilerek Suriye’ye gönderilme tehlikesinden uzaklaşmasına rağmen, Saba’nın mutluluğu çok uzun sürmedi. Kardeşiyle birlikte, 2013 yılının Temmuz ayında Suriye’den Ürdün’e göç eden ailesinden ayrı kalacağı korkusu Saba’nın peşini bırakmıyor.
Saba ayrıca, annesi ve diğer kardeşlerinin gelecek ay Avusturya’da oturma izni alan babalarına katılmak üzere ülkeyi terk ettiklerinde kendisini ve Abdullah’ı nelerin beklediği konusunda da endişe duyuyor. 2015 yılında baba el-Ubeyd’in daha güvenli bir gelecek inşa etmek için süresiz ikamet izni almak üzere Avusturya’ya gittiği sırada Viyana, ailenin bir araya gelmesine izin vermemişti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Saba İmad el-Ubeyd, “Ürdünlü yetkililer, ülkeden yalnızca istediğim takdirde ayrılacağımı bildirdikleri zaman çok mutlu oldum. Hâlbuki Suriye’ye iade edilmem kaçınılmazdı. Bu süreçte üniversite eğitimimi tamamlayacak ve kampa gidip geleceğim. Ancak sonrasında hayatımı nasıl idame ettireceğimi bilmiyorum. Suriye’ye iade edilmem talebi en büyük korkumdu” ifadelerini kullandı.
Zor şartlar altında yaşıyor
Ailesiyle birlikte rahat şartlarda istikrarlı bir yaşam sürdüğü Suriye’nin Humus kentinden nasıl kaçtığını Şarku’l Avsat’a anlatan el-Ubeyd, Ürdün’e sığınmadan önce babasının bir lokanta işlettiğini ve ayrıca giysi satışı yaptığını söyledi. Lise eğitimini tamamlayamayan annesinin ise psikolojik destek alanında ve özel ihtiyaçları olan kişilere yardım etme konusunda birçok kursa katıldığını dile getirdi. Saba, annesinin bu sayede mülteci kamplarındaki örgütlerle birlikte çalıştığını aktardı.
El-Ubeyd’in 2 kız ve 4 erkek kardeşi de el-Azrak Mülteci Kampı’ndaki diğer Suriyeli aileler gibi zor şartlar altında yaşıyor. Ancak Saba, lisedeki üstün başarısı ve Amman’daki bir üniversiteye gitmeye hak kazanmasıyla yaşıtları arasından kolayca sıyrılmayı başardı.
Üniversiteyi bitirdikten ve ailesi Avusturya’ya gittikten sonra onu bekleyen geleceğe dair ise Saba,  “Her ay sonu, ulaşım masrafımı elimden geldiğince en aza indirmeye çalışarak kampa dönüyorum. Aylık izin günlerimi orada ailemle geçiriyorum. Ancak kısa bir süre sonra, tekrar kampa döndüğümde ailem orada olmayacak. Tek başıma kalacağım. Gelecekte beni neyin beklediğini bilmiyorum” dedi.
Saba, ailesinden zorunlu olarak ayrılacağı günlere çok az kalmasına rağmen -ki bunun en kötü koşullarda dahi başına gelmesini beklemiyordu- masrafını çıkarmak ve ailesinin geçimine katkı sağlamak için üniversiteden arta kalan vaktini bir giysi dükkânında çalışarak geçiriyor.
‘Akıllı can yeleği’ geliştirdi
El-Ubeyd’in ailesinden kaçınılmaz ayrılığına bir çözüm bulmak adına Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) de dâhil hiçbir uluslararası kuruluş adım atmazken, Saba konuşması sırasında bir ülkeye sığınma arzusuyla denize açılan Suriyeli mültecilere yardım etmek için ‘akıllı can yeleği’ geliştirdiğini açıkladı. ‘Savaşın ateşini denizin suyuyla söndürmeye çalışan’ çocukların hikâyelerinden ve kendi yaşamından etkilenerek bu buluşu gerçekleştiren Saba’nın küçük yaşlarda ödül ve madalyalar kazandığı dalışa ve okumaya merakı da hala devam ediyor.
Söz konusu buluşun, babasının 2015 yılında Avusturya’ya gitmeye karar verdiği döneme dayandığını söyleyen Saba, güvenli bir sığınak bulma umuduyla açıldıkları denizde boğularak hayatını kaybedenlerin sayısının azalmasına katkıda bulunacak alarm ve detektör ile donatılmış ‘akıllı can yeleğini’ tasarladı.
Saba’nın hikâyesi, yaklaşık 650 bin sığınmacıyı ağırlayan Ürdün’deki Suriyeli mülteci kamplarında yaşanan hiçbir hikâyeye benzemiyor. Ancak bir buçuk yıl önce yine Suriyeli bir genç kızın başından geçen acı bir hikâye bunun dışında kalıyor. Ailesinin, 18 yaşından büyük erkek kardeşi dışında- ardından Sudan’a gitmek zorunda kalıyor- bir Avrupa ülkesine giriş vizesi almayı başarmasının ardından Ürdün’de bir başına kalan genç kız, o zamandan beri aile fertlerinden ve kardeşinden haber alamıyor.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.