Sisi: Filistin davasının adil bir çözüme ulaşmasını destekliyoruz

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başdanışmanı Jared Kushner ve beraberindeki heyetle bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı sayfası)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başdanışmanı Jared Kushner ve beraberindeki heyetle bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı sayfası)
TT

Sisi: Filistin davasının adil bir çözüme ulaşmasını destekliyoruz

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başdanışmanı Jared Kushner ve beraberindeki heyetle bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı sayfası)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başdanışmanı Jared Kushner ve beraberindeki heyetle bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı sayfası)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, dün, Mısır'ın Filistin davasında adil ve kapsamlı bir çözüme ulaşmak için ortaya koyulan gayretleri ve iki devletli çözüm temelinde ve uluslararası referanslara dayanarak Filistin ile İsrail arasındaki müzakerelerin tekrar başlatılması konusundaki çabaları desteklediğini belirtti.
Mısır’ın, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması noktasında yapılan çalışmaları desteklediğini belirten Cumhurbaşkanı Sisi, tüm bunların Ortadoğu’ya istikrarın yeniden hâkim olmasına katkı sağlayarak bölge halkı için yeni ufuklara kapı aralayacağını dile getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner ile Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelen Sisi görüşme sırasında ‘Mısır ile ABD arasındaki köklü stratejik ilişkilerin gücüne’ vurgu yaptı.
Beraberindeki heyetle Kahire’ye ulaşan Kushner’ın Mısır ziyareti birkaç saat sürdü. Kushner öncesinde Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) de kapsayan Ortadoğu turu kapsamında Ürdün ve İsrail’i ziyaret etmişti.
Görüşmeye, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Mısır Genel İstihbarat Şefi Abbas Kamil, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook da katıldı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bassam Radi konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Sisi, özellikle Ortadoğu’daki kaos ve yaşanan sayısız kriz ışığında, bölgede barış ve istikrarın yeniden sağlanması için ABD yönetimi ile koordinasyon ve istişarenin sürdürülmesi gerektiğinin altını çizdi‘’ ifadelerini kullandı.
Kushner’ın, Trump’ın Sisi’ye selamlarını ilettiğini ve Mısır-ABD ilişkilerinin önemine dikkat çekerek Sisi’nin bu ilişkileri geliştirmek için gösterdiği çabaları takdir ettiğini dile getirdiğini söyleyen Radi, “Kushner, Mısır’ın bölgede istikrar ve barışın temellerini güçlendirme ve her türlü terör ve radikalizm faaliyetleriyle mücadele etme konusunda üstlendiği önemli role ve çabalara övgüde bulundu. Ayrıca Mısır devletinin, bölgedeki kritik vaziyete rağmen ülkedeki dengeleri sağlamlaştırmayı başardığını ifade ederek, Mısır’ın ekonomik reform programını hayata geçirme noktasında gözle görülür bir başarıya imza attığına ve tüm alanlarda bir sıçrayış kaydettiğine işaret etti” ifadelerini kullandı.
Kushner görüşme sırasında, Filistin ile İsrail arasındaki müzakerelerin tekrar başlatılmasına yönelik bir adım atmak amacıyla ABD heyetinin bölgedeki çeşitli taraflarla yaptığı temaslara değinerek, “ABD, bu konuyla ilgili tüm taraflarla iletişimde deneyim ve tecrübesi göz önüne alındığında Ortadoğu’nun ağırlık merkez olan Mısır’la istişareye son derece önem veriyor” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynaklar ise “ABD Başkanı Trump, iki devletli çözüm, İsrail'in yerleşimci politikasını sona erdirmesi, Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak kabul edilmesi ve Filistinli mültecilerin dönüş hakkının onaylanmasını kapsayan uluslararası referansları görmezden gelerek aldığı karardan vazgeçmediği sürece bir çözüm yolu gözükmüyor” ifadelerini kullandı.
Öte yanda Arap Birliği Filistin İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Said Ebu Ali, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Kushner’ın bölgeye yaptığı ziyaret Bahreyn çalıştayının devamı niteliğinde. Siyasi arenaya sunduğu (Yüzyılın Anlaşması) planına dair kamuoyu yoklaması yapıyor. Ancak onun uluslararası referanslara ve Arapların kırmızıçizgisi olan Arap Barış Girişimi çağrısına kulak tıkayarak ortaya attığı şey barış getirmeyecek. Trump’ın Manama Çalıştayı’nın sonuçlarına tepkisiz kalmasının ardından bu konuda, ABD heyetinin temaslarına yeniden başlamasının dışında önemli bir gelişme yaşanmadı. ABD Başkanı, kendi deyimiyle ‘daha doğmadan ölen’ planından vazgeçti. Belki de barışı sağlayabilirdi. Eğer Kudüs’ü, yerleşimciliği ve uluslararası referansları çözümün dışında tutan İsrail’in tarafında olmaya devam ederse kısır bir döngüye gireceğiz’’ dedi.
Filistin-İsrail anlaşmazlığının, çözümü ablukaya alıp almayacağı ve Filistin yönetiminin Tel Aviv’le imzalanan ikili anlaşmalara uyup uymayacağıyla ilgili Ebu Ali, “İsrail, Filistin yönetimiyle arasındaki ikili anlaşmaların içini boşalttı, artık bir mana ifade etmiyor. İsrail’in günlük ihlalleri, Filistin’in tek taraflı olarak, anlaşmalardan çekilmesine neden oldu” dedi.



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.