İç korkular ve dış önemler arasında Cezayir’de terörle mücadele

(AP)
(AP)
TT

İç korkular ve dış önemler arasında Cezayir’de terörle mücadele

(AP)
(AP)

Cezayir Savunma Bakanlığı’nın terörle mücadele operasyonlarına dair yayınladığı haberler, ülkedeki güvenlik durumu hakkında soru işaretlerine neden oldu. Resmi makamlar, terör faaliyetlerinin düşüşe geçmesine rağmen hala tehdit oluşturduğuna inanıyor.
Sokakların ilgisi
Teröristlerin ortadan kaldırıldığını ilan etmek, Cezayir sokaklarının ilgisini çekmiyor. Kara bir 10 yılın yaş ve kuru her şeyi yakmasından sonra teröristlerin ulusal uzlaşının ardından silah bırakıp sivil hayata tekrar dönmesiyle birlikte terör, Cezayirliler açısından bir tehdit olarak görülmemeye başladı, hatta bazı girişimlere rağmen onları rahatsız etmiyor.
Savunma Bakanlığı, konuya dair aylık sayılara değinirken, Cezayir askeri birliklerinin Haziran 2019’da 6 teröristi yakaladığını, 32 teröristlere destek unsurunu tutukladığını, 11 terörist sığınağını ortaya çıkarıp imha ettiğini, 16 silaha, 11 makineli tüfeğe, 142 bombaya, 10 roketatara, 1 insansız hava aracına ve bir miktar mühimmata el koyduğunu açıkladı.
Bakanlık, söz konusu sonuçların, ordu yüksek komutanlığı tarafından terörizm olgusunu ortadan kaldırmak, tüm Cezayir topraklarında güvenlik ve huzurun tesis edilmesini sağlamak amacıyla sarf edilen çabaları gösterdiğine dikkati çekti.
Savaş devam ediyor
Güvenlik uzmanı Ali el-Vazi, Independent Arabia’dan Ali Yahi’ye yaptığı açıklamada, Cezayir Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan haber ve istatistiklerin, uluslararası bir boyuta sahip olan bu olgu nihai olarak yok edilene kadar ordunun büyük bir kararlılıkla ortaya koyduğu teröre karşı savaşın devamlılığı çerçevesinde geldiğini belirtti.
Bakanlık, Cezayir’in, dünya 11 Eylül 2001 olaylarına uyanana kadar on yıl boyunca yalnız başına terörizmle mücadele ettiğine dikkati çekti. Aktarılana göre bölgesel ve uluslararası açıdan geçerli olan koşullar göz önüne alındığında ordu, tam sınır güvenliğini sağlamak, ülkeyi teröristlerin sızmasından, silah geçişinden ve teröre dair her şeyden korumak için çalıştı.
Cezayir Savunma Bakanlığı, ordunun, terör gruplarının hedeflerini yok etmek için de Cezayir yapımı uçakları kullandığını vurguladı.
Düzenlemeler
Siyasi analist Kemal Zavaki de Independent Arabiye’ye yaptığı açıklamada, Cezayir sokakları için güvenlik haberlerinin önemli olmadığını, ancak Libya ve Sahel bölgesindeki güvenlik durumunun kötüleştiği göz önüne alındığında Güney Avrupa ülkeleri ve komşu ülkeler başta olmak üzere bu haberlerin yabancı çevrelerde büyük ilgi gördüğünü ifade etti.
Yerel düzeyde ise haber ve istatistiklerin, her zamanki gibi korkutma bağlamında geldiğini söyleyen Zavaki, her kriz ve güvenlik patlamasıyla birlikte güvenlik haberlerinin ve terör faaliyetlerinin servis edildiğine dikkati çekti. Kemal Zavaki, terör örgütlerinin artık Cezayir topraklarında bulunmadığını belirtirken, ülkede terörist ideolojileri benimseyen ancak bunları faaliyete dökmeyen bireylerin olduğunu ifade etti.
Olası bir gevşekliğe karşı uyarı
Cezayir ordusu, 2019 yılının, terör gruplarının kalıntılarını yok etme, Cezayir’deki varlıklarını ve faaliyetlerini sonlandırma yılı olacağını ifade etti. Bu durum ise ordunun lojistik ve saha tecrübesiyle olabilir görünüyor.
Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih de askeri kuruluşların liderlerine yaptığı konuşmada, “2019 yılında terör belası ve kalıntıları ülkemizden kazılacak. Bu nihai hedeftir. Dünya, büyük dönüşümler yaşıyor, güvenliği korumak için daha dikkati olmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Bu ifadeler, ordunun, hala ana hedef olan dağınık terör gruplarını yok etme meselesini de ortaya koydu. Genelkurmay Başkanı ayrıca, ülkedeki silahlı grupların faaliyete başlamasının üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen, terörizm ve güvenlik tehditleri meselesinin, Cezayir’deki askeri, güvenlik ve siyasi liderlik açısından bir endişe sebebi olmaya devam ettiği belirtti. Bu endişeler ise ordunun ülkenin iç güvenliğinde pahalıya mal olabilecek herhangi bir gevşekliğe karşı uyarı yapmayı sürdürmesine neden oldu.



Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.


Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
TT

Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)

Hamas'tan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, hareketin İsrail ile varılan ateşkes anlaşması kapsamında silah cephaneliğinin "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Yetkili, böylece ABD arabuluculuğundaki anlaşmanın en karmaşık konularından birini çözmek için olası bir formül önerdiğini söyledi.

Hareketin siyasi büro (karar alma organı) üyesi Basem Naim'in açıklamaları, tarafların anlaşmanın ikinci ve daha karmaşık aşamasına geçmeye hazırlandığı bir zamanda geldi.

Naim, hareket liderlerinin çoğunun bulunduğu Katar'ın Doha kentinde Associated Press'e (AP) verdiği demeçte, "Daha fazla gerilimi veya daha fazla çatışma veya patlamayı önlemek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemeye açığız" ifadelerini kullandı.

Naim, Hamas'ın "direnme hakkını" koruduğunu, ancak hareketin Filistin devleti kurma sürecinin bir parçası olarak silah bırakmaya hazır olduğunu ifade etti. Naim, bunun nasıl uygulanacağı konusunda ayrıntı vermese de müzakerelere olanak sağlamak için beş ila on yıllık uzun vadeli bir ateşkes önerdi.

Naim, "bu sürenin ciddi ve kapsamlı bir şekilde kullanılması gerektiğini" vurgulayarak, Hamas'ın silahlarıyla ilgili mevcut seçeneklere "çok açık" olduğunu belirtti. Naim, "Filistin'in ateşkes veya müzakere süresince silahların hiçbir şekilde kullanılmayacağına dair garanti vermesiyle, silahların dondurulması, depolanması veya imha edilmesi hakkında konuşabiliriz" ifadesini kullandı.

Ateşkes, ABD Başkanı Donald Trump'ın ekim ayında sunduğu ve "garantör devletler" olarak hareket eden uluslararası tarafların da katılımıyla hazırlanan 20 maddelik bir plana dayanıyor. Naim, "planın çok fazla açıklığa kavuşturulması gerektiğini" belirtti.

Uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılması şu anda en acil endişeler arasında.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre en önemli konulardan biri, bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmaktan sorumlu olup olmayacağı.

Naim, bunun Hamas için kabul edilemez olduğunu ve hareketin, söz konusu gücün anlaşmanın uygulanmasını izlemesini beklediğini vurguladı. Naim, "Ateşkes anlaşmasını izlemek, ihlalleri bildirmek ve olası bir gerilimi önlemek için sınıra yakın bir BM gücünün bulunmasını memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. "Ancak, bu güçlere Filistin topraklarında silahsızlanma veya bu tür eylemlerde bulunma yetkisi verilmesini kabul etmiyoruz" diye ekledi.

Naim, ilerlemenin bir işareti olarak, Hamas ve rakibi Filistin Yönetimi'nin, Gazze'deki günlük işleri yönetecek yeni teknokrat komiteyi kurma konusunda ilerleme kaydettiğini açıkladı.

Yönetim ve Hamas'ın, Batı Şeria'da ikamet eden ancak aslen Gazzeli olan Filistin hükümetinden bir bakanın komiteye başkanlık etmesi konusunda anlaştıklarını söyledi.


Netanyahu, ikinci aşamanın Hamas iktidarının sona ermesine bağlı olduğunu ileri sürüyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
TT

Netanyahu, ikinci aşamanın Hamas iktidarının sona ermesine bağlı olduğunu ileri sürüyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin yakın olduğunu öngörmesine rağmen, bunu Hamas'ın iktidarının sona ermesine bağladı.

Netanyahu, dün İsrail'de Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile düzenlediği basın toplantısında, "Kimse Trump'ın rehineleri serbest bırakması için Hamas'a baskı yapmasını beklemiyordu ama başardık. Şimdi ikinci aşama, Hamas'ı ve Gazze'yi silahsızlandırmak" ifadelerini kullandı.

Merz'in İsrail ziyareti, Netanyahu'nun Gazze Savaşı'nın ardından yaşadığı göreceli Avrupa izolasyonuna son verdi. Merz, Tel Aviv'in yanında durmanın "Almanya politikasının ayrılmaz ve temel bir parçası olduğunu ve öyle kalacağını" belirtti, ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze'de işlendiği iddia edilen savaş suçları nedeniyle çıkardığı tutuklama emrine atıfta bulunarak, Netanyahu'ya Berlin'i ziyaret daveti göndermeyi reddetti.