Kurban Bayramı'nda et tüketirken bunlara dikkat!

Kurban Bayramı'nda et tüketirken bunlara dikkat!
TT

Kurban Bayramı'nda et tüketirken bunlara dikkat!

Kurban Bayramı'nda et tüketirken bunlara dikkat!

Et tüketiminin arttığı Kurban Bayramı’nda aşırıya kaçılması durumunda ciddi sağlık sorularının baş gösterebileceğini kaydeden Prof. Dr. Ayşegül Yıldırım Kaplanoğlu, kurban etlerinin en az 24 saat bekletildikten sonra pişirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kurban Bayramı'nda artacak olan kırmızı et tüketimine karşı uyarılarda bulunan Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Yıldırım Kaplanoğlu, dinlendirilmeden tüketilen etin sindirim problemlerine yol açabileceğini söyledi. Et tüketiminde öğün aralarının en az 4 saat olması gerektiğini de belirten Prof. Dr. Kaplanoğlu, etin nasıl saklanması ve tüketilmesi gerektiği konusunda önemli uyarılarda bulundu.
“Et en az 24 saat dinlendirilmeli”
Dinlendirilmemiş etin sindirim sorunu yaşanmasına neden olacağından taze kesilmiş et tüketimini önermediğini ifade eden Kaplanoğlu, “Dinlenmiş kırmızı etler 2 saatte sindirilirken, kesilir kesilmez yenen etler 7 saate kadar sindirilemiyor. Ette oluşan ölüm katılığı durumu etin sindirimini zorlaştırıyor. Bu nedenle yeni kesilmiş etler serin ortamda en az 24 saat bekletilmeli. Buna uymayıp, kurbanı kesildiği gün yiyecek olanlar ise sabah mutlaka hafif bir kahvaltı yapsınlar. Kavurmayı yerken de yanında mutlaka salata tüketsinler. Ayrıca sağlıklı bir insanın haftada 750 gram çiğ, 500 gram da pişmiş etten fazla kırmızı et tüketmesini önermiyoruz. Tüketilecek olan et mutlaka sebzelerle, lifli gıdalarla tüketilmeli. Eti sadece ekmek ve herhangi bir karbonhidrat içeren yiyecekle tüketmelerini önermiyoruz” dedi.
“Kurban eti 6 ay içinde tüketilmeli”
Etin uzun süre buzlukta bekletilmemesi gerekliğinin altını çizen Kaplanoğlu,“6 aydan daha fazla buzlukta bekletilen etlerin protein yapısı bozuluyor. Yapılan bir hata da kullanılmak üzere buzluktan çıkarılan eti kesilebilmesi için bir süre dışarıda bekletip, kullanılacak miktarının alınıp geri kalanının ise tekrardan buzluğa kaldırılmasıdır. Protein buzluktan bir kere çıkarıldıktan sonra tekrardan buzluğa konulmaz. Etler 6 aydan daha kısa bir zamanda kullanmak kaydıyla kullanılacak miktarlarda ayarlayıp, dolap poşetleriyle muhafaza edilmeli” diye konuştu.
Kronik hastalığı olanlar dikkat!
Kronik hastalığı olanları öğün aralarına dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyaran Kaplanoğlu, “Kırmızı ette öğün arası herkes için en az 4 saattir. Kalp rahatsızlığı, yüksek tansiyonu, damar sertliği olanlar veya diyabet teşhisi konulan hastalar öğün aralarına daha da dikkat etmeli. Bu rahatsızlıkları bulunanlar sık sık yemesinler ve az yesinler. Yemek miktarını avuç içiyle ölçebilirler. Her birey avucunun içi büyüklüğünde porsiyonlar yemeli. Tabii bu porsiyonlar yalnızca et olmamalı. Et zaten başlı başına sindirilmesi zor bir besindir. Buna bayramda diğer ikramlık yiyeceklerde eşlik ettiğinde sindirim problemi yaşanma olasılığı artacaktır. Bu durum da başta safra kesesi bozukluklularına neden olacaktır. Ayrıca sindirilmemiş gıdalar kalın bağırsaklarda birikerek kabızlığa neden olur. Kabızlık da kansere kadar giden başka hastalıklara yol açabilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.



Büyük keşfin ardından bilim insanlarından "yoga hapı" adımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Büyük keşfin ardından bilim insanlarından "yoga hapı" adımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Çığır açan bir beyin devresi keşfi, anksiyete ve stres bozuklukları için yeni tedavilere ve potansiyel olarak yoganın faydalarını sağlayan bir hapa önayak olabilir.

ABD'deki Salk Enstitüsü'nden araştırmacılar, farelerin beyinlerinde istemli nefes alma ve duygusal düzenlemenin arkasındaki yolu keşfetti.

Nature Neuroscience adlı akademik dergide kısa süre önce yayımlanan çalışmalarında, beynin daha karmaşık bölgeleriyle nefes almanın duygusal durumla koordinasyonunu sağlayan ilkel beyin sapının nefes alma merkezi arasındaki bağlantıları ortaya çıkardılar.

Nefes almak çoğunlukla otomatik olsa da insanlar ve bazı hayvanlar soluk almayı yavaşlatarak kendi kendilerini sakinleştirebiliyor. Bu yaklaşım farkındalık ve yoga gibi uygulamaların ana parçalarından biri.

Beynin nefes almayı tam olarak nasıl düzenlediği ve bunun anksiyeteyi ve kişinin duygusal durumunu nasıl etkilediği çok az anlaşılmış durumda. Bilim insanları şimdiye kadar sadece beyin sapındaki bilinçaltı nefes alma mekanizmalarının tam olarak anlaşıldığını söylüyor.
 

cyju
Fare beyninde nefes almayı düzenleyen nöronlar (Salk Enstitüsü)

Yeni çalışmada araştırmacılar, duygusal düzenleme ve nefes almayı birbirine bağlayan, bilinçli yukarıdan aşağıya mekanizmaları bulmak için yola çıktı.

İlk olarak farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantıları araştırmak için bir beyin bağlantı veri tabanını değerlendirdiler. Analiz, anterior singulat korteks adı verilen frontal bir bölgeyi, daha sonra hemen altındaki medullaya bağlanan bir ara beyin sapı bölgesine bağlayan potansiyel bir solunum devresini ortaya çıkardı.

Önceki çalışmalar, medullanın aktif olduğunda nefes almayı başlattığını ancak beyin sapı bölgesinden gelen sinyallerin bu aktiviteyi engellediği ve nefes almayı yavaşlattığını ortaya koymuştu.

Araştırmacılar, belirli duyguların veya davranışların beyin sapı bölgesinin aktivasyonuna yol açabileceğini, bunun da medulladaki aktiviteyi azaltabileceğini ve nefesi yavaşlatabileceğini varsaydı.

Teoriyi test etmek için, farelerde koklama, yüzme ve içme gibi aktivitelerin yanı sıra korku ve endişe uyandıran koşullar sırasında nefes alış verişleri değiştiğinde beyin aktivitesini kaydettiler.

Araştırmacılar, korteks ve beyin sapı bölgesi arasındaki bağlantı aktive edildiğinde, farelerin daha sakin olduğunu ve daha yavaş nefes aldığını buldu.

Kaygı uyandıran durumlardaysa bu iletişim azaldı ve nefes alma hızları arttı.

Araştırmacılar bu yolu takip ederek, farelerin beyninin ön korteksinde beyin sapına bağlanan ve nefes alma gibi temel işlevleri yöneten bir grup nöron keşfetti.

Araştırmacılar, bu bağlantının farelerin nefes alış verişlerini mevcut davranışları ve duygusal durumlarıyla koordine etmelerini sağladığını söylüyor.

Bağlantının daha ileri analizleri, bilim insanlarının ilaçlarla hedeflenebileceğine inandığı yeni bir dizi beyin hücresi ve molekülü ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bulguların anksiyete, stres ve panik bozukluğu olan insanlar için uzun vadeli çözümlere yol açabileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Jinho Jhang, "Bulgularımız beni düşündürdü: Bu nöronları aktive edecek ve panik bozukluğunda nefesimizi kendi kendimize yavaşlatacak veya hızlı solumayı önleyecek ilaçlar geliştirebilir miyiz?" dedi.

Çalışmanın başka bir yazarı Sung Han, "Bu bulguları bir yoga hapı tasarlamak için kullanmak istiyorum. Kulağa aptalca gelebilir ve çalışmamızın pazarlanabilir bir ilaca dönüştürülmesi yıllar alacak ancak artık nefes almayı anında yavaşlatabilecek ve huzurlu, meditatif bir durumu başlatabilecek ilaçlar üretmek için potansiyel olarak hedeflenebilir bir beyin devresine sahibiz" dedi.

Independent Türkçe