Ürdün'deki basın özgürlüğü kıskaçta

Ürdün’ün başkenti Amman’ın merkezinde günlük hayata dair bir kare (Getty Images)
Ürdün’ün başkenti Amman’ın merkezinde günlük hayata dair bir kare (Getty Images)
TT

Ürdün'deki basın özgürlüğü kıskaçta

Ürdün’ün başkenti Amman’ın merkezinde günlük hayata dair bir kare (Getty Images)
Ürdün’ün başkenti Amman’ın merkezinde günlük hayata dair bir kare (Getty Images)

Ürdün’deki basın özgürlüğüne dair yayımlanan bir rapor, özgürlüklerde hafif bir iyileştirme ile birlikte gazetecilere yönelik kaydedilen ihlallerin sayısında bir düşüş yaşandığını gösterdi.
Ürdün Gazetecilerin Korunması ve Özgürlüğü Merkezi, basın özgürlüklerinin 2018 yılındaki durumuna dair raporunu, ‘Kıskaçtaki Özgürlük’ başlığıyla yayımladı. 68 ihlalin kaydedildiği raporda 2017 yılında gerçekleşen 173 ihlale göre kayda değer bir düşüş gözlemlendi.
Raporda belirtildiğine göre Ürdün’deki basın mensupları ile gazetecilerin çoğunluğu, basını düzenleyici mevzuatın, özgürlüklerinin ihlaline ve kısıtlanmasına katkı sağladığını düşünüyor. Bunun yanı sıra Ürdün hükümetinin özgür bir basın yaratma konusunda ciddi olmadığı yönünde bir kanaat söz konusu ki rapora göre bu, Ürdünlü gazetecilerin işlerini yaptıkları sırada özdenetim hali göstermelerine yol açıyor.
Basın kuruluşları ve süreklilik mücadelesi
Independent Arabia'dan Tarık Deylevani'ye konuşan Ürdün Gazetecilerin Korunması ve Özgürlüğü Merkezi Genel Müdürü Nidal Mansur’a göre, “Gazeteciler arasında halen yaygın olan düşünce ülkelerindeki özgürlüklerin gerilediği yönünde. Onlar hükümetlerin, kendilerine kısıtlama getirsinler diye mevzuatı seferber ettiklerini düşünüyor. Basın kuruluşları varlıklarını sürdürmek için pek çok zorlukla karşılaşırken ihlal biçimleri ve tarzları belirgin bir şekilde tekrarlanıyor. Kolluk kuvvetleri, oturma eylemleri ve gösterilerin yapıldığı yerlerde basın mensuplarına yönelik muamelesini iyileştirse ve emniyet görevlilerinin, gazetecilerin bağımsız yayın hakkını korumasını gerektiren ‘bir davranış kuralı’ olsa ihlaller azalır, oldukça önemli ve olumlu sonuçlar doğardı. Basın özgürlüğü, halen farklı görüşler, zıt yönelimler ve süregelen çekişmeler arasında sıkışmış durumda. Kral II. Abdullah’ın anayasal yetkilerini devralırken dile getirdiği, “Basın özgürlüğünün sınırları gökyüzüdür” sözünü hatırlatmakta fayda var. Gelgelelim bu ifade, hükümetler ve devlet organları tarafından pratik adımlara dönüştürülmedi.” 
2018 zor bir yıldı
Gazetecilerin Korunması ve Özgürlüğü Merkezi’nin peş peşe 18 yıl hazırladığı rapor, medya çalışanlarının meslekî koşulları ile siyasi ve ekonomik çevresini, bu alanı düzenleyen mevzuatı ve etkisini, Ürdün’ün uluslararası gereklilikleri ne derece yerine getirdiğini ve gayri resmi ve yarı resmi kuruluşların Ürdün medyasının durumuna bakışını inceledi.
Raporda belirtildiği üzere 2018, Ürdün ve özel olarak gazeteciler için kolay bir yıl olmadı. Nitekim ülke, zorlu ekonomik koşullara yönelik itirazların dile getirilerek ekonomik ve siyasi yaklaşımların değiştirilmesinin talep edildiği geniş çaplı gösterilere sahne oldu.
Rapora göre, “Ürdün’deki yasama yapısı, basın özgürlüklerine elverişli bir yapı değil. Hükümet, yalan ve çarpıtıcı haberleri, söylentileri, nefret söylemini ve kişilik gaspını internet ağı üzerindeki ifade özgürlüğünü kısıtlamak için bahane olarak kullandı. Hem de sosyal medya platformlarının ‘iyi yönde’ kullanımı ile karşılaştırmak suretiyle bu sorunların gerçek boyutuna bakmaksızın.”
Belirtmek gerekir ki Ürdünlü gazeteciler, mahkeme karşısına çıktıklarında şu üç yasaya maruz kalıyorlar: Siber suçlar yasası, ceza kanunu ve yayın yasası.
İletişim platformları, basın tekelini kırıyor
Gözlemciler, sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasının düşünce ve ifade özgürlüğünün tavanını yükselttiğini düşünüyor. Zira bu platformlar, basın otoritesine paralel bir baskı ve denetim aracı haline gelerek hükümetin bu alandaki kontrolünü kırmaya çalıştı.
Uzmanların kanaatine göre devlet, sosyal medyanın yaygın bir şekilde kullanılmasından tedirgin olmaya başladı ki bu, düşünce ve ifade özgürlüğü ile internet serbestîsi için gerçek bir tehdit oluşturuyor. Bunun yanı sıra toplum da internet üzerinde dokunulmaz konular (tabular) ve din ile cinsiyet gibi hakkında konuşmanın zor olduğu kırmızıçizgilere dair ifade özgürlüğüne kayıtlamalar getirmektedir.
Medya okulları geleneksel gazetecilik sunuyor
Uzmanlar, medya okullarındaki eğitim sisteminin yalnızca geleneksel medyacılık eğitimi verilmesi sorunu ile uğraştığı kanaatinde. Ayrıca bu okullardan mezun olanlar, işgücü piyasasına girmeye hazır olmuyor ve basın kuruluşları da bu mezunlara yeterli eğitim sağlamıyor. Rapor, Ürdün medyasının, gazetecilerin yaşam güvenliğini de etkileyen mesleki sorunlarının, hükümetin basın üzerindeki kontrolü ile bağımsızlığını ortadan kaldırma girişimlerinden kaynaklandığı sonucuna varıyor. Üstelik editoryal politikalardaki mercilerin çeşitliliğinin yanı sıra basının genel anlamda iletişim araçları ve modern basın teknolojisinde meydana gelen büyük gelişimlere ayak uyduramaması da bunda etkilidir.
Otosansür
Gazetecilerin Korunması ve Özgürlüğü Merkezi’nin hazırladığı ve 2018 yılı raporuna eklediği anketin sonuçlarına göre ankete katılan basın mensuplarının yüzde 92’si çalıştıkları sırada otosansür uyguluyorlar. Yüzde 34’ü ise bilgiye erişim hakkının Ürdün’de hiçbir şekilde koruma altında olmadığını düşünüyor. Anket örnekleminin yüzde 82’si de hükümetin, gazetecilerin sorularına, farklı derecelerde olmakla birlikte karşılık vermeye devam ettiği kanaatinde.
Sonuçlar, 2018 yılında Ürdün’deki basın özgürlüklerinin durumunu tarif ederken gazetecilerin tutumlarının ve izlenimlerinin farklılık gösterdiğini ortaya koydu. Nitekim basın özgürlüklerinin ‘iyi’ ve ‘orta’ olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 40 iken, ‘kabul edilebilir’ ve ‘düşük’ olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 58. Bununla birlikte kimse ‘mükemmel/çok iyi’ yorumunda bulunmadı.
Ankete katılanların yüzde 61’i, hükümetin özgür bir basın yaratma konusunda ciddi olmadığına inanıyor. 76’lık bir kesim de Ürdün’de basını düzenleyen mevzuatın basın özgürlüğüne bir sınırlama getirdiğini dile getiriyor. Siber suçlar kanununu düzenleyen yasa tasarısı ise örneklemdeki gazetecilerin yüzde 77’sinin itirazına uğradı.
Rakamlarla ihlaller
Geçen yıl gazeteciler hakkında 68 ihlal kaydedildi. Basın özgürlüğü ve basın mensuplarının hakkına yönelik tecavüzler alanında tanık olunan ve tüm medya varlığını hedef alan 8’i bireysel, 3’ü kitlesel olmak üzere 11 ihlal vakası belgelendirildi. Gazetecilere uygulanan ve onları Dört Yol bölgesindeki halk eylemlerini görüntülemekten men eden baskı, bu ihlal vakaları arasında ön sıralarda yer alıyor.
Görüntüleme yasağı, şiddetli ve aşağılayıcı muamele ile bedensel saldırı, en belirgin ihlaller arasında. Bununla birlikte özgürlükten alıkoyma, baskı, iş malzemelerine saldırı, keyfî tutuklama ve işkence ile tehdit de önemli ihlaller olarak görülüyor.
Raporda Ürdün’de güvenlik güçlerinin basın özgürlüğüne yönelik saldırılarının, 2018 yılında belgelendirilen tüm ihlallerin yüzde 63.6’sını oluşturduğu belirtildi.
Ürdün’de basın özgürlüğü alanında faaliyet yürütenler, şu beş yasanın değiştirilmesini talep ediyor: Basın ve Yayın Yasası, Ceza Kanunu, Devlet Güvenliği Mahkemesi Kanunu, Terörü Önleme Yasası ve Siber Suçlar Yasası. Bu doğrultuda özellikle de elektronik yayınların ruhsatlandırılmasını gerektiren Yayın Yasası’nın 49/a/1 maddesinin yürürlükten kaldırılması isteniyor. Buna ek olarak 49. Maddenin (C) fırkasının da iptal edilmesi talep ediliyor. Bu fıkra, internet sitelerinde yayınlanan yorumları, sitenin yorumcusu, editörü ve sahibine sorumluluk yükleyen bir basın meselesi olarak kabul ediyor.



Adolescence yapım ekibinin kirasını Stephen Graham ödemiş

Fotoğraf: Netflix
Fotoğraf: Netflix
TT

Adolescence yapım ekibinin kirasını Stephen Graham ödemiş

Fotoğraf: Netflix
Fotoğraf: Netflix

Stephen Graham, kendisinin ve eşi Hannah Walter'ın şirketi Matriarch Productions'ın, Adolescence ekibinin Yorkshire'daki popüler Netflix dizisini çekerken kiralarını ödediğini açıkladı.

4 bölümlük drama, kadın düşmanı çevrimiçi topluluklara maruz kalmasının kız sınıf arkadaşını öldürmesine katkıda bulunmuş olabileceği 13 yaşındaki Jamie Miller'ın rahatsız edici yolculuğunu izliyor.

Adolescence bir anda büyük başarı kazandı ve incel kültürü, kadın düşmanlığı ve çevrimiçi "manosfer" (erkek hakları ve erkeklik konusu çevresinde yoğunlaşan/bir araya gelen grup -ed.n.) üzerine ülke çapına yayılan tartışmanın merkezi haline geldi.

Parlamento'da tartışıldığı üzere, dizinin okullarda zorunlu olarak izlenmesi yönünde çağrılar bile yapıldı.

Graham ve Walters diziyi hazırlarken kendileriyle benzer geçmişe sahip kişiler için fırsatlar yaratmak istemiş. Film ve TV endüstrisindeki işçi sınıfı kökenlilerin oranı son 10 yılın en düşük seviyesine inerek sektördeki toplam çalışan sayısının yalnızca yüzde 8'ine kadar geriledi.

Graham, GQ'ya şunları söyledi:

Bunu kendimi övmek için söylemiyorum... [Biz] insanları ağırlamak için para ödedik, çünkü bunu karşılayamazlardı. 'Bakın, ne kadar istediğinizi biliyoruz, kirayı biz karşılarız' demek, o kişiye para biriktirme fırsatı verir ve bir sonraki işte kirayı ödeyebilir.

Kendisini "apartmandan gelen karışık ırktan işçi sınıfı çocuğu" diye tanımlayan This Is England'ın 51 yaşındaki yıldızı, Liverpool'un yaklaşık 9 km dışındaki Kirkby'de doğdu ve bir sosyal hizmet görevlisi olan annesi Marie tarafından büyütüldü.

Sheffield Üniversitesi Yaratıcı Endüstriler Politika ve Kanıt Merkezi tarafından 2024'te yapılan araştırmaya göre, film ve TV endüstrisinde çalışanların büyük çoğunluğu orta veya üst sınıf kökenli.

rthyjuı
Owen Cooper ve Stephen Graham, Adolescence'ta (Netflix)

Danimarkalı Kız'ın (The Danish Girl) oyuncusu Eddie Redmayne 2016'da, kalacak yer sıkıntısı çeken oyuncuların kirasını zaman zaman ödediğini itiraf etmişti.

Kendisi şöyle açıklamıştı:

Sahip olduğum en büyük ayrıcalık ailemin Londra'da yaşamasıydı. Bu yüzden üniversiteyi bitirip bir yıl işsiz kaldığımda, bir barda çalışıyordum, kira ödemiyordum ve tiyatro okuluna gitmeye çalışıp kiralarını ödemeleri gereken kişilerden mektuplar alıyordum. Bu da ara sıra yaptığım bir şey. Londra'da yaşamak inanılmaz pahalı.

Independent Türkçe