Erdoğan: Türkiye ve ABD, Suriye'nin kuzeydoğusunda bir 'barış koridoru' kuracak

Suriye’nin kuzeyindeki ABD ve Türk araçları görüntüleri (AFP)
Suriye’nin kuzeyindeki ABD ve Türk araçları görüntüleri (AFP)
TT

Erdoğan: Türkiye ve ABD, Suriye'nin kuzeydoğusunda bir 'barış koridoru' kuracak

Suriye’nin kuzeyindeki ABD ve Türk araçları görüntüleri (AFP)
Suriye’nin kuzeyindeki ABD ve Türk araçları görüntüleri (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgeye ilişkin yaptığı açıklamada Türkiye’nin ABD’lilerle bir “barış koridoru” oluşturmak için operasyon merkezi kurma kararı aldığını açıkladı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Sean Robertson da Türkiye ile uzlaşı sağlanan güvenlik mekanizmasının kademeli olarak uygulanacağını duyurdu.
Erdoğan, ABD askeri heyetiyle “Suriye’deki barış koridoru” konusunda 3 günlük bir görüşme periyodunun gerçekleştiğini belirtti. Görüşmelerin olumlu geçtiğini ifade etti.
Savunma Bakanlığı’nın Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulmasını koordine etmek ve yönetmek için Türkiye’de mümkün olan en kısa sürede müşterek harekat merkezinin kurulması hususunda ABD ile uzlaşı sağlandığı yönündeki açıklaması sonrasında, 7 Ağustos’ta Ankara’da açıklamada bulunan Erdoğan, “Amerikalılar ile birlikte bir harekat merkezinin kurulması kararı verildi. Bu harekat merkezini kurmak suretiyle buradaki süreç başlatılacaktır” dedi.
Türkiye Savunma Bakanlığı, geçen çarşamba günü yayınladığı bir bildiride, Suriye’nin kuzeyinde ABD ile koordineli bir şekilde tesis edilmesi planlanan Güvenli Bölge’ye yönelik olarak ABD askeri yetkilileriyle görüşmelerin tamamlandığını, ilk amada Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek tedbirlerin bir an önce uygulanması için bir anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği de Türkiye ve ABD askeri heyetlerinin, Ankara’daki müzakereler sırasında Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge hususunda bir anlaşmaya vardıklarını, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki güvenlik endişelerini ele alan ilk önlemlerin hızlı bir şekilde uygulanmasına karar verildiğini bildirdi.
Yayınlanan bildiride güvenli bölgenin inşasını koordine etmek ve yönetmek için mümkün olan en kısa sürede Türkiye’de müşterek harekat merkezinin kurulması hususunda anlaşma sağlandığı, bölgenin yerinden edilmiş Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşleri için bir barış koridoru olacağı belirtildi.
8 Ağustos’ta açıklamada bulunan Pentagon Sözcüsü Sean Robertson, Türkiye ile Suriye hakkında anlaşmaya varılan mekanizmanın kademeli alarak uygulanacağını, ABD’nin Türkiye ile görüşmelerine devam ederken aynı zamanda bazı faaliyetlere de başlamaya hazır olduğunu vurguladı.
Ankara’daki askeri görüşmelerde “Suriye'nin kuzeydoğusunda NATO müttefiki Türkiye’nin meşru güvenlik endişelerine cevap verecek sürdürülebilir bir güvenlik mekanizmasının kurulmasına yönelik ilerleme sağlandığını” belirten Robertson, planlamaya ve uygulamaya devam edebilmek için Türkiye’de bir ‘ABD-Türkiye Müşterek Harekat Merkezi’ kurmayı amaçladıklarını söyledi. Sözcü, Suriye’deki ABD ordusunun amacının ayrıca DEAŞ terör örgütünü hezimete uğratmak olduğunu kaydetti.
Robertson, Washington’da Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Türkiye ile görüşmeler devam ederken aynı zamanda ABD’nin de bazı faaliyetleri hızla ortaya koymaya hazır olduğunu belirterek geçen çarşamba günü ilan edilen anlaşmanın, taraflar arasındaki büyük farklılıkların ve göze çarpan noktaların çözümünü içermediğine dikkat çekti.
Sean Robertson açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bu hafta Ankara’daki askeri görüşmelerde Suriye'nin kuzeydoğusunda NATO müttefikimiz Türkiye’nin meşru güvenlik endişelerine cevap verecek sürdürülebilir bir güvenlik mekanizmasının kurulmasına yönelik ilerleme kaydedildi.”
Ankara’daki 3 günlük müzakerelere öncülük eden ABD Savunma Bakanlığı’ndan doğrudan bir pozisyon ortaya koyulmaması çerçevesinde Türkiye ve ABD’nin ulaştığı anlaşmanın niteliği hakkında önemli sorular ortaya atılmıştı. Ancak bu sorular, ABD Büyükelçiliği tarafından yayınlanan bir bildiriyle sonlandı.
Siyasi çevreler, güvenli bölgenin oluşturulmasına başlamak için Ankara- Washington arasındaki anlaşmayı “asgari bir uzlaşı” olarak niteledi. Aynı şekilde anlaşmanın, mevcut gerilimin fitilini yok ettiği ve taraflar arasında müzakere devamlılığı için kapıları araladığı belirtildi. Türkiye, ABD ve genel olarak Avrupa ile ilişkilerinde yol açacağı karışıklıkların yanı sıra yüksek maliyeti ve çözümün hızlı şekilde sağlanamayacağı bilinciyle askeri bir çatışmadan da kaçınıyor.
Siyasi çevreler ayrıca, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “ABD ile varılan bu anlaşmanın Münbiç’teki gibi olmayacağı” uyarısında bulunduğu açıklamasının, Ankara’nın Washington’ın anlaşmayı uygulaması hususunda duyduğu endişelerini yansıttığını söyledi. Aynı şekilde Türkiye’nin acil bir alternatifi olmadığını, bu alternatifi Suriye’nin kuzeyinde veya doğusunda masaya koymadığını öne süren söz konusu çevreler, Kürtlerin de Suriye’nin geleceği için göz ardı edilemeyecek önemli bir siyasi güç haline geldiği görüşünde.



Trump, Pakistan’ın en güçlü komutanına baskıyı artıyor: Gazze’ye asker gönderin

Hamas lideri İsmail Haniye'nin İsrail tarafından geçen yıl öldürülmesinin ardından Pakistan'da protesto gösterileri düzenlenmişti (AP)
Hamas lideri İsmail Haniye'nin İsrail tarafından geçen yıl öldürülmesinin ardından Pakistan'da protesto gösterileri düzenlenmişti (AP)
TT

Trump, Pakistan’ın en güçlü komutanına baskıyı artıyor: Gazze’ye asker gönderin

Hamas lideri İsmail Haniye'nin İsrail tarafından geçen yıl öldürülmesinin ardından Pakistan'da protesto gösterileri düzenlenmişti (AP)
Hamas lideri İsmail Haniye'nin İsrail tarafından geçen yıl öldürülmesinin ardından Pakistan'da protesto gösterileri düzenlenmişti (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Asım Münir'e Gazze'deki güvenlik gücüne asker göndermesi için baskıyı artırıyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla Reuters'a konuşan yetkililer, Mareşal Münir'in gelecek haftalarda Beyaz Saray'da Trump'la bir araya geleceğini söylüyor. Toplantının düzenlenmesi halinde Trump ve Münir, son 6 ay içinde üçüncü kez görüşmüş olacak.

Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar, geçen ayki açıklamasında, Gazze'de oluşturulacak Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) katılmak istediklerini ancak Hamas'ın silahsızlandırılmasının Filistin kolluk kuvvetlerinin meselesi olduğunu söylemişti.

Münir, mayısta mareşalliğe terfi ettirildikten sonra hava kuvvetleri ve donanmanın başına da atanmıştı. Savunma Kuvvetleri Komutanı olarak ordudaki en güçlü isme dönüşen 56 yaşındaki Münir'in görev süresi 2030'a kadar uzatılmıştı.

Ayrıca Parlamento'nun geçen ay kabul ettiği yasayla mareşal unvanını ömür boyu koruyacak ve hakkında hiçbir cezai kovuşturma yapılmayacak.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nden Michael Kugelman, Münir'in "Anayasal koruma altında sınırsız bir güce sahip olduğuna" dikkat çekiyor.

Trump'ın bu güçlü pozisyonu nedeniyle Münir'i kendi tarafında tutmak istediği belirtiliyor.

Ancak Washington destekli plan kapsamında Gazze'ye asker gönderme kararının, Pakistan'daki ABD ve İsrail karşıtı İslamcı partilerin protestosuna yol açabileceğine işaret ediliyor.

Singapur'daki S. Rajaratnam Uluslararası Çalışmalar Okulu'ndan Abdul Basit, Gazze'ye asker gönderilmesi halinde eylemlerin hızla yayılabileceğini söylüyor:

Halk 'Asım Münir İsrail'in emirlerini yerine getiriyor' diyecek. Bunu öngöremeyenler aptalca davranmış olur.

Öte yandan Münir'in, Trump'ın Gazze'ye birlik gönderme talebini geri çevirmesi, Pakistan-ABD ilişkilerine zarar verebilir.

Kugelman, İslamabad yönetiminin Washington'dan yatırım ve güvenlik desteği almayı sürdürmek için ISF'ye katılması gerekeceğini belirtiyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti. Trump'ın bu konudaki tutumunu değiştirmesi için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya baskı yaptığı aktarılmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Times of Israel


ABD’nin Venezuela’ya petrol ablukası: Nicolas Maduro’nun günleri sayılı

Chevron'a ait tankerler Venezuela açıklarında ticarete devam ediyor (Reuters)
Chevron'a ait tankerler Venezuela açıklarında ticarete devam ediyor (Reuters)
TT

ABD’nin Venezuela’ya petrol ablukası: Nicolas Maduro’nun günleri sayılı

Chevron'a ait tankerler Venezuela açıklarında ticarete devam ediyor (Reuters)
Chevron'a ait tankerler Venezuela açıklarında ticarete devam ediyor (Reuters)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki tankere el koymasıyla tırmanan gerginlik sürerken, Latin Amerika ülkesinin petrol nakliyat ağı felç oldu.

ABD Başkanı Donald Trump, 11 Aralık'taki açıklamasında Venezuela açıklarında petrol taşıyan bir tankere el koyduklarını duyurmuştu. Beyaz Saray, Skipper adlı tankerin "yasadışı petrol taşımacılığı" yaptığını öne sürmüştü.

Venezuela lideri Nicolas Maduro ise tankerin ülkeden çıkarılan 1 milyon 900 bin varil petrolü taşıdığını belirterek ABD'nin hamlesini "hırsızlık ve korsanlık" diye nitelemişti. Karakas yönetimi, olayla ilgili dün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) resmi mektup da gönderdi.

Trump ise Venezuela limanlarında yaptırıma tabi olan petrol tankerlerinin ablukaya alınacağını dün duyurdu.

ABD Başkanı, Maduro yönetimini "yabancı terör örgütü" olarak gördüklerini belirtip şöyle devam etti:

Venezuela, Güney Amerika tarihinin en büyük donanması tarafından tamamen kuşatılmıştır. Bu donanma giderek büyüyecek ve onlara daha önce hiç görmedikleri bir şok yaşatacaktır.

Wall Street Journal'ın aktardığına göre Washington'ın son hamleleri nedeniyle Venezuela'nın petrol nakliyat ağı felce uğradı. Abluka ve yaptırımlar yüzünden tanker trafiğinin büyük ölçüde sınırlandırıldığı belirtiliyor.

Bu durumun uzaması halinde Karakas yönetiminin önemli bir gelir kaynağından yoksun kalacağına dikkat çekiliyor. Venezuela'nın ihracat gelirinin yüzde 90'ından fazlası ham petrol satışlarından elde ediliyor.

Venezuela devletine ait enerji şirketi PDVSA'nın eski direktörü Evanan Romero, ambargonun Maduro rejiminin sonunu getirebileceğini söylüyor:

Uyuşturucu gelirlerini halihazırda kestiyseniz, bir de üzerine petrol gelirlerini devreden çıkarırsanız o zaman nihai çöküş başlar. Gemileri ele geçirirseniz günleri sayılıdır.

Romero, muhalefet lideri Maria Corina Machado'ya petrol sektörünü kurtarma planı konusunda danışmanlık yapıyor.

Diğer yandan ülkedeki durumdan Amerikan petrol devi Chevron'un etkilenmediğine işaret ediliyor. Venezuela'da faaliyet gösteren tek ABD'li firma olan Chevron'la PDVSA'nın çıkardığı petrolden elde edilen gelirlerin yarısı Maduro yönetimine gidiyor.

Washington, Amerikan şirketlerinin ülkede petrol ticareti yapmasını yasaklayan yaptırımlar uygulamıştı. Ancak Trump'ın selefi Joe Biden, Chevron'a 2022'de muafiyet sağlamıştı.

Chevron yetkilileri, ülkedeki faaliyetlerin sorunsuz şekilde sürdüğünü ve firmanın varlığının Venezuela ekonomisine istikrar kazandırdığını savunuyor.

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Halihazırda ABD'nin 11 savaş gemisi ve çok sayıda savaş jeti bölgede. 

Bölgede eylülden bu yana en az 25 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 95 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


İsrail ordusu sarı hattın yerini değiştiriyor: Duvarlar üzerimize kapanıyor

İsrail ordusu, savaşın başından beri 70 binden fazla kişiyi katlettiği Gazze'de işgal alanını genişletiyor (AP)
İsrail ordusu, savaşın başından beri 70 binden fazla kişiyi katlettiği Gazze'de işgal alanını genişletiyor (AP)
TT

İsrail ordusu sarı hattın yerini değiştiriyor: Duvarlar üzerimize kapanıyor

İsrail ordusu, savaşın başından beri 70 binden fazla kişiyi katlettiği Gazze'de işgal alanını genişletiyor (AP)
İsrail ordusu, savaşın başından beri 70 binden fazla kişiyi katlettiği Gazze'de işgal alanını genişletiyor (AP)

İsrail ordusu, geri çekildiği sarı hattın yerini uyarı yapmadan değiştirerek işgal alanını genişletiyor.

Haaretz'in aktardığına göre İsrail ordusu, sarı hattı Gazze'de nüfusun yoğun olduğu bölgelere doğru kaydırarak sivillerin yaşadığı alanları daraltıyor.

Filistinliler ve bölgede çalışan yardım kuruluşları, hattın çoğu zaman bir gecede ve herhangi bir duyuru yapılmadan değiştirildiğini söylüyor.

Normalde erişime izin verilen bazı mahallelerin İsrail kontrolündeki bölgelere dahil edildiği ve buralara giren Filistinlilere ateş açıldığı aktarılıyor.

Gazze Şeridi'nin doğusundaki Şucaiyye ve Tuffah yakınlarında yaşayanlar, birkaç gün önce erişilebilir olan sokakların aniden yasaklı bölge ilan edildiğini söylüyor.

Benzer durumların güneydeki Han Yunus ve Bani Süheyla'yla kuzeydeki Beyt Hanun ve Cibaliye'de de yaşandığı aktarılıyor.

Habersizce değiştirilen bölgelere giren kadın ve çocukların da İsrail ordusu tarafından öldürüldüğü belirtiliyor.

Analizde, Gazzeliler için bu hattın "yaşam ve ölüm arasındaki değişken bir sınır haline geldiğine" dikkat çekiliyor.

Birçok aile yiyecek aramak, odun toplamak veya daha iyi barınaklar bulmak için sarı hatta yakın bölgelere gitmek zorunda kalıyor.

Nuseyrat mülteci kampına sığınan Filistinli anne Ouda, şunları söylüyor:

Biz savaşçı değiliz. Biz sadece yaşamaya çalışan sıradan, yoksul insanlarız. Gazze önceden de çok kalabalıktı. Şimdiyse duvarlar üzerimize kapanıyor gibi hissediyoruz.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Haaretz, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) hattın yerinin habersizce değiştirildiğine yönelik iddialarla ilgili yorum talebine yanıt vermediğini aktarıyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Reuters