Filistin’de yaşanan ekonomik kriz sebebiyle bu yılki kurban alımında ciddi bir düşüş yaşandı

Kurban satın alma ve dağıtma genellikle bayramın ilk günü yapılmaz. Kurbanlar çoğu zaman akraba ziyaretlerin sonlanmasını takiben bayramın 3’üncü gününde kesilir (Independent Arabia)
Kurban satın alma ve dağıtma genellikle bayramın ilk günü yapılmaz. Kurbanlar çoğu zaman akraba ziyaretlerin sonlanmasını takiben bayramın 3’üncü gününde kesilir (Independent Arabia)
TT

Filistin’de yaşanan ekonomik kriz sebebiyle bu yılki kurban alımında ciddi bir düşüş yaşandı

Kurban satın alma ve dağıtma genellikle bayramın ilk günü yapılmaz. Kurbanlar çoğu zaman akraba ziyaretlerin sonlanmasını takiben bayramın 3’üncü gününde kesilir (Independent Arabia)
Kurban satın alma ve dağıtma genellikle bayramın ilk günü yapılmaz. Kurbanlar çoğu zaman akraba ziyaretlerin sonlanmasını takiben bayramın 3’üncü gününde kesilir (Independent Arabia)

“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk”
“Buyur Allah'ım buyur! Buyur ki senin ortağın yok, emrine amadeyim buyur!” anlamına gelen bu sözleri Kudüs'ün 63 km kuzeyindeki Nablus şehrinde yer alan dükkanlardaki eski elektronik cihazlardan duyabilirsiniz. Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla birlikte bölgede dolaştığınız vakit kulağınıza bu sözlerin geldiğine tanık olursunuz.
Bu bayramda büyükbaş veya küçükbaş hayvanlar kurban edilerek yoksullara ve fakirlere yardım olarak dağıtılır. Birçok sofrada ana yemek olarak maşavi (mangalda et ve kebap) bulunur. Bunun yanı sıra arife günü oruç tutan kimseler iftar sofralarında fesik adı verilen balık yemeği bulundurur. Bayramdan günler önce pazarlar alıcılarla dolup taşar. Yolların kenarında tatlı, şeker ve meşavi satan seyyar satıcılara denk gelirsiniz. Kıyafet ve ayakkabılarda indirimler olurken, bazı mahalleler hurma, ceviz ve badem kokuları ile dolar.
Kurban Bayramı sabahı insanlar, tekbir nidalarıyla birlikte bayram namazını eda etmek için toplanırlar. Namazın öncesinde veya sonrasında kabirler ziyaret edilir. Kabir ziyareti sırasında özellikle de yaşlılar ölenlerin ruhu için mezar taşlarına gül bırakır ve tatlı dağıtır. Bunun ardından akrabalar ve arkadaşlar ziyaret edilir. Bu ziyaretler bazen ev ev dolaşarak yapılır, bazen de bayramlaşmak veya zaman geçirmek amacıyla ailenin en büyüğünün evinde bir araya gelinir.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre çocukların bayram günü ise biraz daha farklı olur. Mesela 10 yaşındaki Ahmed, bayram sabahı ailesiyle birlikte vazifelerini yerine getirdikten sonra arkadaşlarıyla buluşur. Akşam ezanı okunana kadar onlarla vakit geçirir. 12 yaşındaki Lana ise köy yerinde kızların gidebileceği alanlar sınırlı olduğu için eve daha erken döner.
Kurbanlar genellikle bayramın 3’üncü günü kesilir
Koyun satışı ve kesimi alanında çalışan Emir Savalha, kurban satın alımının ve dağıtımının genellikle bayramın ilk günü yapılmadığını, kurbanların genellikle akraba ziyaretlerinin ardından bayramın 3’üncü gününde kesildiğini dile getiriyor. Ayrıca kurbanın üçte birini kurbanı kesen ailenin aldığını, üçte birinin dost ve akrabalara dağıtıldığı ve kalan üçte birlik kısmın ise muhtaç olanlara verildiğini söylüyor.
Kurban satışında büyük düşüş
Independent Arabia'dan Phantina Sholi'nin görüştüğü herkes bu bayramın diğer bayramlardan farklı olduğu konusunda hemfikir. Filistinlilerin, İsrail hükümetinin vermesi gereken paraya el koyması dolayısıyla yaşadığı ekonomik kriz, kurban satışında diğer senelere göre büyük düşüş yaşanmasına yol açtı. Savalha, insanların yeterli mali olanaklara sahip olmamalarından ötürü bu yılki satışlarla büyük bir düşüş olduğuna dikkat çekerken, bir kasap, bu yılki kurban bayramında geçen yıllara oranla en düşük kurban alımının gerçekleştiğini söyledi.
Okul döneminin yaklaşmasıyla birlikte özellikle İsrail hükümetinden kaynaklı yaşanan kriz gibi çeşitli sebepler her ne kadar bu yılki kurban alımlarında düşüş yaşanmasına yol açmış olsa da, Tarım Bakanlığı bünyesindeki Tarımsal Pazarlama Genel Müdürü Tarık Ebu Leben, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, “Çiftlik hayvanlarının ithalatı hususunda önceki yıllara kıyasla bir düşüş yaşanmadı. Bakanlık sadece bayram döneminde değil, periyodik olarak Portekiz ve Fransa gibi diğer ülkelerden kurbanlık hayvanlar ithal ediyor. Böylece pazardaki açığı kapatmaya çalışıyor” açıklamasında bulundu. Kurban Bayramı hazırlıkları sırasında çekilen bir fotoğraf (Independent Arabia)
Vatandaşlar yüksek fiyatlardan şikayetçi
Kurban Bayramı için hazırlık yapan vatandaşlar, bazı dükkanların fiyatları açıklamamasından şikayetçi olduklarını ve bu durumun manipülasyonlara karşı kendilerini savunmasız bıraktığını söyledi.
Tüketici Koruma Derneği Başkanı Fahya el-Bahş, resmi makamlarca malların, özellikle de kurbanlık hayvanların fiyatlarının denetiminde bazı noksanlıkların mevcut olduğunu düşündüğünü belirtti. Ayrıca ithal ve yerli kırmızı et fiyatları arasında bir tutarsızlık bulunduğuna dikkat çekti. Ancak Ebu Leben, böyle bir iddianın asılsız olduğunu belirterek, Tarım Bakanlığı’nın yerli ve ithal kurban hayvanların fiyatlarını denetlediğini ve kurban kesme sürecini izlediğini vurguladı.
Sadece et fiyatları değil, İsrail’den yapılan ithalatın sonucu olarak sebze ve meyve fiyatlarının da arttığı gözleniyor. Bu dönemde yerleşimcilerin ürünlerinin pazara girişinin denetiminde birtakım zorlukların yaşandığını dile getiren el-Bahş, bunun sebebinin, bu tür pazar girdilerinin kurumlar ve dükkanlardan ziyade kontrolü zor olan bireyler tarafından yapılması olduğunu söyledi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.