​Irak’ta kimliği belirsiz cesetler mezhep tartışmalarına neden oldu

​Irak’ta kimliği belirsiz cesetler mezhep tartışmalarına neden oldu
TT

​Irak’ta kimliği belirsiz cesetler mezhep tartışmalarına neden oldu

​Irak’ta kimliği belirsiz cesetler mezhep tartışmalarına neden oldu

Irak’ta bir sivil toplum kuruluşunun kimliği belirsiz kişilere ait cesetleri defnetme işini üstlendiği haberleri, Sünni ve Şii gruplar arasında tartışmalara yol açtı.
Fatımatü'z Zehra isimli sivil toplum kuruluşu, geçtiğimiz günlerde Babil İl Sağlık Müdürlüğü’nden teslim aldığı cesetlerinin defin işlemlerini tamamladığını duyurmuştu.
Kuruluş tarafından yapılan açıklamada, Babil Sağlık Müdürlüğü tarafından morgda tutulan ve yasal bekleme süresi dolmasının ardından ilk seferde 125, ikincide 75 ve üçüncüde ise 31 cesedin teslim alınarak defnedildiği belirtildi.
Açıklamada, defin işlemi yapılan cesetlerin kimlik tespitinin yapılmadığı kaydedildi.
Irak’ta Sünni gruplar, kimlik tespitinin yapılmamasına tepki göstererek, 2016’da Anbar vilayetinin Rezzaza bölgesinde yaklaşık bin 700 vatandaşın Şii milisler tarafından kaçırılarak Babil’e götürüldüğü yönündeki şikâyetlere dikkati çektiler.
Defnedilen cesetlerle mezhep çatışmaları arasında ilişki kurulmasını reddeden Iraklı Şii gruplar ise kimlikleri tespit edilmediği gerekçesiyle bu cesetlerin Sünni mi yoksa Şiilere mi ait olduğunun bilinmediğine işaret ederek, meselenin objektif bir biçimde araştırılmasını talep ediyor.
Anbar Milletvekili Abdullah el-Harbit, Salı günü yaptığı açıklamada, konuyu uluslararası boyuta taşıyacaklarının sinyalini verdi.
Karar Koalisyonu yöneticilerinden ve Musul’un eski Valisi Esil Nuceyfi, dünkü açıklamasında, cesetlerle mezhep çatışmaları arasında ilişki olmadığını ifade eden Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi’yi sert sözlerle eleştirdi.
Nuceyfi, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Buradaki mesele, kimliği belirsiz 31, 50 veya 130 cesedin meselesi değil. Asıl mesele, kayıp ve kaçırılan binlerce kişinin alıkonulması veya Babil’in kuzeyine götürülmesidir. Bunların akıbeti Parlamento Başkanı veya beraberindekilerin açıklamalarıyla özetlenemez” diye yazdı.
Şii milis gücü Asaib Ehli Hak örgütünün lideri Kays el-Hazeli, dünkü açıklamasında, bazı Sünni siyasetçileri ‘ergen tavırlar’ sergilemekle suçladı.
Hazeli, Twitter’dan paylaştığı mesajda, “Halen benzer mezhepsel gerekçelere dayanan bir siyasi nesil var. Mezhepçi söylemlerin (kendi mezhebinin) müntesipleri üzerinde ve genel olarak Irak’ta yol açtığı yıkımı henüz öğrenememişler” dedi.
Hazeli, açıklamasının devamında ise ‘ergen siyasetçiler’ olarak tanımladığı bir kesimin, böyle durumlarda aceleci davrandığını ifade etti.
Babil Valisi Karrar Sabah el-İbadi, Salı günü yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı;
 “Irak’ta mezhep dosyasının tamamen kapanması, ülkede barış ve güvenliğin sağlanmasının ardından, son günlerde halk arasında fitne çıkarmaya çalışan bazı seslerin yükseldiğine şahit olduk. Geçtiğimiz günlerde defnedilen kimliği belirsiz cesetler, geçen dört yıl içerisinde aşiret ve kabile çatışmaları gibi toplumsal olaylarda hayatını kaybederek, Adli Tıp Kurumu’na ait özel morglarda bekletilen cesetlerdi. Bunlar gerekli hukuki ve tıbbi işlemlerin yapılması ve parmak izlerinin alınması amacıyla Babil İl Sağlık Müdürlüğü’ne teslim edildi. Belediyeden mali fon tahsisi olmayınca bir sivil toplum kuruluşu gönüllü olarak ve insan hakları örgütü gözetiminde yasal ve hukuki yollardan defin işlemlerini yerine getirdi.”
Sünni Iraklı Güçler Koalisyonu, Salı günü yaptığı açıklamada, 120 cesede ait bilgileri yayınlayarak, hükümetten mezarların açılmasını ve mağdurların yakınlarının cesetleri tespit etmesini talep etti.
Anbar Milletvekili Mahallavi’den uyarı
Anbar Milletvekili Adil Humeys el-Mahallavi, önceki gün, hükümetin cesetlere yönelik tavrının bu şekilde sürmesi halinde söz konusu suçları uluslararası toplumun gündemine getireceği uyarısında bulundu.
“Hükümet, hukuki ve ahlaki görevlerini yerine getirmemiştir” diyen Mahallavi, söz konusu ölümlerin nedenlerine ilişkin hükümetten hiçbir açıklama yapılmadığını ve konu hakkında soruşturma başlatılmadığını söyledi.
Buna karşılık Bina Koalisyonu üyesi Abdulemir et-Taibani, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Kendi bölgelerinde yapılan Spyker katliamında Nasıriyye, Şatra ve Garraf’tan bin 700 genç gözleri önünde öldürülürken neredeydiler?” ifadelerini kullandı.
Daha önce Selahaddin vilayetinin merkezi Tikrit'i ele geçiren DEAŞ, 12 Haziran 2014'te yüzlerce kişinin kurşuna dizilirken çekilen görüntülerinin yer aldığı bir video paylaşmış, öldürülen kişilerin Spyker Askeri Hava Üssü’ndeki güvenlik görevlileri olduğu belirtilmişti.



Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
TT

Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)

Resmi raporlara göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ni (UBH) çevreleyen yolsuzluk suçlamalarının ortasında, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ‘vatandaşların çıkarlarına zarar veren hiçbir uygulamaya’ müsamaha göstermeyeceğine ve tüm sektörlerdeki suiistimallerin üzerine gideceğine söz verdi.

Libya Denetim Bürosu, UBH de dahil olmak üzere ülkedeki birçok tarafın kamu parasını ‘israf’ ettiğini ortaya çıkardı. Ancak Libya Avukatlar İttifakı’na atfedilen bir raporda UBH Sağlık Bakanlığı öne çıkarıldı ve ‘mali ve idari yolsuzluk vakaları’ bu bakanlığa atfedildi.

Libya Avukatlar İttifakı tarafından yalanlanan raporda, ‘zimmete büyük miktarda para geçirme’ ve ‘500 milyon dinardan fazla değeri olan kanser ilacı kaçakçılığı’ (1 dolar = 5,47 dinar) suçlamalarının yanı sıra böbrek hastaları için ilaç ve tıbbi malzeme alımında ve hastane bakımında yolsuzluk ve suiistimal suçlamaları da yer aldı.

Bu suçlamalar karşısında Dibeybe pazar akşamı sağlık sektörü yetkilileriyle genişletilmiş bir toplantı yaparak sağlık sektöründeki yolsuzlukla mücadelenin hükümetinin en önemli önceliği olduğunu vurguladı. Dibeybe, ‘bu hassas dosyaya herhangi bir şekilde karışılmaması ya da gevşeklik gösterilmemesi’ konusunda uyarıda bulunarak, ‘vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmemesi’ gerektiğini belirtti.

UBH’nin bazı bakanları yolsuzluk davalarında hapis cezasına çarptırıldı. Son olarak Eğitim Bakanı Musa Mugaryif, mart ayı ortasında Trablus'taki bir mahkeme tarafından ders kitaplarının basım ihalelerinde ‘kayırma yaptığı’ gerekçesiyle üç yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı.

Dibeybe o dönemde, “Eğitim Bakanı, bakan olarak dokunulmazlığı olmasına rağmen kitapların tedarikini geciktirdiği için birkaç yıl hapis cezasına çarptırıldı” demişti.

 Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)

Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, UBH Kültür Bakanı Mebruke Tuği Osman ile eski Sağlık Bakanı Ali ez-Zanati ve yardımcısı Semir Koko'nun ‘yolsuzluk’ davalarına karıştıkları, mali ve idari ihlallerde bulundukları suçlamasıyla tutuklu yargılanmalarına karar vermiş, ancak bu kişilerin tamamı serbest bırakılmıştı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2021 raporuna göre Libya, yolsuzluktan en çok etkilenen ülkeler listesinde 180 ülke arasında 172. sırada yer alıyor.

Bakanlığın yanıtı

Sağlık Bakanlığı kendisine yöneltilen suçlamalara cevaben, ilaç ve tıbbi malzeme tedarikinde yolsuzluk yapıldığına dair tüm haberleri ‘ulusal sağlık kurumunun itibarını zedeleyecek bir iftira’ olarak nitelendirdi ve ‘personelinin çabalarının dürüstlüğünü sorgulamayı ve kişisel çıkarlar ya da dar siyasi kazanımlar elde etmek için hastaların acılarını istismar etmeyi’ amaçladığını söyledi.

Bakanlık, ‘özellikle onkoloji hastaları için yapılan tüm ilaç ve tıbbi ekipman ithalatının sıkı kontrol prosedürlerine uygun olarak ve ilgili düzenleyici makamlarla koordinasyon içinde gerçekleştirildiğini ve tüm yetkili makamların denetimine açık resmi kayıtlarla belgelendiğini’ kaydetti.

UBH dün yaptığı açıklamada, yeni kurumların kurulması da dahil olmak üzere tıp sektörünü geliştirmek için çalıştığını söyledi. UBH ayrıca, ‘temel sağlık hizmetlerinin etkinliğini arttırmak amacıyla’ çeşitli bölgelerdeki klinikleri ve sağlık merkezlerini denetleyecek bir temel tıbbi bakım otoritesinin kurulacağını duyurdu.

Libyalıların yurtdışında tedavi edilmesi konusuna da değinen UBH, Dibeybe'nin ‘yurtdışına gönderilen hasta sayısındaki artışı sınırlandırmak için ek kontroller oluşturulması’ gerektiğini vurguladığını belirterek, ‘ulusal sağlık kurumlarının kapasitelerini arttırmak ve yurtdışında tedaviye bağımlılığı azaltmak için bu dosyayı ülke içinde tedaviyi yerelleştirme planlarıyla ilişkilendirmenin’ önemini vurguladı.