​Trump, Grönland'ı Danimarka'dan satın almak istiyor iddiası

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

​Trump, Grönland'ı Danimarka'dan satın almak istiyor iddiası

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)

ABD basınına göre ABD Başkanı Donald Trump, danışmanları ile Danimarka'nın parçası olan Grönland'ı satın alma fikrini görüştü.
Reuters’a bilgi veren kaynaklara göre Kuzey Atlantik ile Arktik Okyanusu arasında yer alan Danimarka’nın özerk bölgesi Grönland’ı satın alma fikri bazı danışmanlar arasında şaka olarak yayıldı ama bazıları bunu daha ciddiye aldı.
New Jersey’in Bedminster şehrinde bulunan Trump Ulusal Golf Kulübü'nde tatilde bulunan Trump, Eylül ayı başlarında Danimarka'ya ziyarette bulunacak. Ancak, Grönland konusunun Trump’ın  Danimarkalı yetkililerle yapılacağı görüşmelerin bir parçası olacağına ilişkin herhangi bir gösterge yok.
ABD, Grönland'ı satın almakla ilk kez ilgilenmiyor.
ABD eski Başkanı Harry Truman, 1946 yılında 2,1 milyon kilometrekarelik Grönland’ı 100 milyon dolar karşılığında satın almak istemiş ancak Danimarka bu teklifi geri çevirmişti.
ABD’nin Grönland’ın kuzeybatısında Pituffik Havaalanı olarak bilinen Thule Hava Üssü bulunuyor.
Kuzey Atlantik ve Kuzey Kutbu arasındaki yer alan 56 bin nüfusa sahip Grönland, dış politika, savunma ve para politikası konularında hala Danimarka’nın sorumluluğu altında olmasına rağmen özerk bir ülke.
Grönland, Danimarka'dan yılda yaklaşık 560 milyon dolar yardım alıyor ve bu da ada gelirinin yarısından fazlasını oluşturuyor.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times