Keşmir’deki çatışmalar devam ediyor

Keşmirli Müslümanlar, Cuma Namazı sonrasında Hindistan hükümetini protesto etti (AP)
Keşmirli Müslümanlar, Cuma Namazı sonrasında Hindistan hükümetini protesto etti (AP)
TT

Keşmir’deki çatışmalar devam ediyor

Keşmirli Müslümanlar, Cuma Namazı sonrasında Hindistan hükümetini protesto etti (AP)
Keşmirli Müslümanlar, Cuma Namazı sonrasında Hindistan hükümetini protesto etti (AP)

Pakistan ile Hindistan arasında Keşmir’deki ayrım hattı boyunca yaşanan çatışmaların ardından bölgede artan gerginlik 16 Ağustos’ta da devam etti. Pakistan ordusu, Keşmir’deki 1 askerinin Buttal kasabasında Hindistan’ın saldırısında öldüğünü duyurdu. Askerin ölümü öncesinde, geçen perşembe günü de Pakistan ve Hindistan arasındaki Cammu Keşmir Kontrol Hattı’nda çıkan çatışmada 5 Hint ve 3 Pakistanlı asker ile 2 sivil ölmüştü.
Pakistan Ordu Sözcüsü Tuğgeneral Asaf Gafur, Hint güçlerin Keşmir’in Pakistan’a ait olan kısmında, şehre ve askeri mevziilere saldırmasını Hindistan hükümetinin “Keşmir’de ateşkes uygulamalarını, Keşmir’in Hindistan kısmında sokağa çıkma yasağını gizleme girişimlerini, yerel halkla iletişimin kesilmesini ve bölgede yüzlerce politikacı ve eylemcinin tutuklanmasını tartışan” Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) toplantısının dikkatini çekme girişimi olarak niteledi.
Keşmir’de çatışmalar yaşanırken Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh de bölgedeki çatışmaların tırmanması halinde Hindistan'ın nükleer silahını kullanma olasılığına dikkati çekti. Bakan, Pokhran Çölü'nün eski Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee’nin Hindistan’ı nükleer bir güç haline dönüştürme hususundaki ısrarına tanık olduğunu hatırlatırken, “Şu an bu ilkeye bağlıyız. Nükleer silahı kullanan ilk taraf olmama politikasını kararlı bir şekilde uyguluyoruz. Ancak gelecekte neler olacağı şartlara bağlı” ifadelerini kullandı.
Hindistan hükümeti, 1998 yılında Pokhran Çölü'nde, Pakistan’ı yaklaşık 2 hafta sonra benzer denemeler yapmaya zorlayan çok sayıda nükleer deneme gerçekleştirmişti.
Hindistan Savunma Bakanının bu örtülü tehdidi, BMGK’nın Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir’e dair gergin durumu görüştüğü bir zamana denk geldi. Hindistan hükümetinin Keşmir’in ayrıcalıklı statüsüne son vermesi sonrasında BMGK, uluslararası yasalara aykırı gördükleri söz konusu kararı ele almak üzere kapalı oturum düzenledi.
Hint yazar Arundhati Roy konuya dair açıklama yaparak, Hindistan’ın uygulamalarıyla Keşmirliler için büyük bir cezaevi kurduğuna ve hükümetin haydut haline dönüştüğüne vurgu yaptı. Roy, kararı uluslararası yasalara da aykırı olarak niteledi.
Pakistan Başbakanı İmran Han, “Dünya, Keşmir’de ikinci bir Srebrenitsa benzeri bir diğer katliam ve etnik temizliğe sessizce tanıklık mı edecek?” diye sordu. Twitter üzerinde açıklamada bulunan Han, “Uluslararası toplumu, buna izin vermesi halinde gelişmelerin Müslüman dünyasında radikalleşme ve şiddet döngülerine yol açacak sert yankılar ve tepkiler doğuracağı konusunda uyarmak istiyorum” diyerek bölgede savaş patlak verirse uluslararası toplumun, BM’nin Keşmir hususundaki kararlarının uygulanmasında yaşanan başarısızlıktan sorumlu olacağını ifade etti. İmran Han ayrıca, uluslararası topluma Keşmir’in “Güney Asya’da nükleer bir yanma noktası olduğunu” hatırlattı.
Aynı şekilde 16 Ağustos’ta Srinagar’daki Keşmirliler Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptıkları açıklamada, Hindistan hükümetinin bölgedeki baskın kampanyalarını sürdürmesi dolayısıyla camilere erişimin engellendiğini aktardı.
Keşmir’e 12 gündür kuşatma uygulanıyor. Yetkili makamlar, internet ve telefon iletişimini kesti. Bölgeye çok sayıda barikatlar kuruldurumda. Aynı zamanda Müslüman çoğunluğa sahip bölgenin kendi özel statüsünden çıkarılması sonrasında 500’den fazla yerel lider ve aktivist de gözaltına alındı. 16 Ağustos sabahı Cammu Keşmir’deki en büyük şehir olan Srinagar’daki bir cami kapalı tutulurken ağır silahlarla yüklü bir aracın da cami yakınlarında olduğu görüldü. Bölgede dükkanlar kepenklerini açmadı ve çok sayıda cadde boş kaldı.
Srinagar sakini olan Beşir Ahmed, “Bugün cuma. Ama camiye girip namaz kılmamıza izin vermiyorlar. Bu yüzden birçok sorunla karlı karşıyayız. Bu dini bir mesele ve bu sebeple bunu yapmamalılar” dedi.
Hindistan’daki hükümet yetkilileri, Keşmir’de Hindistan’ın iletişim hatlarında uyguladığı kısıtlamaların 16 Ağustos itibariyle kaldırılacağını duyurmuştu. Hindistan yönetimindeki Keşmir’le ilgili açıklamalarda bulunan Hint yönetici R. Subrahmanyam, Srinagar’daki gazetecilere bölgedeki okulların hafta sonundan sonra yeniden açılacağını bildirdi. Yetkili, telefon hatlarının 16 Ağustos akşamı itibariyle yenilendiğini ve vatandaşlara yönelik kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılacağını vurguladı.
Pakistan Başbakanı İmran Han, ABD Başkanı Donald Trump ile BMGK’nın ilgili toplatışı öncesinde Hindistan ile tartışmalı Keşmir bölgesindeki durum hakkında görüştü.
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada “Bugün (Han), Trump ile görüştü. Bölgedeki ve Keşmir’deki durum hakkında karşılıklı görüş alışverişi yaptılar” dedi.



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.