Rus Rambo, İdlib'de saklanıyor

Rusya’da Altenative ismi ile bilinen örgütün Başkanı Olag Melnikov, İdlib’te ortadan kayboldu (Şarku’l Avsat)
Rusya’da Altenative ismi ile bilinen örgütün Başkanı Olag Melnikov, İdlib’te ortadan kayboldu (Şarku’l Avsat)
TT

Rus Rambo, İdlib'de saklanıyor

Rusya’da Altenative ismi ile bilinen örgütün Başkanı Olag Melnikov, İdlib’te ortadan kayboldu (Şarku’l Avsat)
Rusya’da Altenative ismi ile bilinen örgütün Başkanı Olag Melnikov, İdlib’te ortadan kayboldu (Şarku’l Avsat)

Moskova, geçtiğimiz yıl Suriye’deki petrol sahalarını kontrol altına alma çalışmaları sebebiyle yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan Wagner ordusunun paralı askerlerinin Suriye’deki varlığını tanımıyordu. Rus insan hakları aktivistleri, Suriye rejim güçlerinin karadan, Rusya’nın ise havadan  kuşattığı İdlib'e ulaşmak ve buradaki insanları kurtarmak için bölgeye gitti.
Rusya’da kayıt dışı olan 'Alternative' adlı kuruluşun başındaki isim olan Rambo lakaplı Oleg Melnikov, ne Suriyelilerin ne de Rusların büyük çoğunluğu tarafından bilinmiyordu. Daha birkaç gün öncesine kadar taraflar arasında Melkinov’un adı dahi anılmazken Rus hükümet ajansları, Rambo’nun İdlib’e ulaştıktan sona ortadan kaybolduğu haberini verdi.
Oleg Melnikov’un İdlib’teki gizli görevinin ne olduğu ve ayrıntılarının açıklanmaması nedeniyle durum belirsizliğini koruyor. Rus gazetelerde yer alan habere göre Melnikov geçen hafta İdlib’te faaliyet gösteren Rus kökenli savaşçıların ‘çocuklarını kurtarmak’ için bölgeye gitti. Aktarılan bilgilere göre ertesi gün Melnikov ile temas koptu. Güvenliği açısından kendisine verilen iki telefona ulaşım da sağlanamadı. Bu durum basın tarafından kendisinin ortadan kaybolduğu olarak değerlendirildi.
Alternative adlı kuruluşun yetkililerinden Maxim Vaganov, Melnikov’un ortadan kaybolduğunu bölgeye gittikten 9 saat sonra fark ettiklerini, ‘bölgeye vardıklarında kaçırılmış veya öldürülmüş’ olabileceğini belirtti. Nerede ve ne zaman kaybolduğuna dair bilgi eksiklerinin olduğunu söyledi.
Alternative'in önceki yıllarda Rus bölgelerinde adeta köle gibi çalıştırılan işçiler için çalışmalar yaptığı belirtiliyor. Aktivistler ayrıca Rusya'dan ve Bağımsız Devlet Topluluğu’ndan gelen göçmenlerin çeşitli bölgelerde kölelikten kurtarma girişimine de dahil oldular.
Kuruluşun faaliyetlerini Suriye’ye neden taşıdığı ise net değil. Maxim Vaganov, Suriye hükümetinin kontrolü dışındaki alanlarda kayıp kişilerin bulunması da dahil olmak üzere farklı görevler yürütüldüğü bilgisini verdi.
Rus aktivistin ortadan kaybolmasına yönelik çarpıcı bilgiler mevcut. Kendisinin söz kousu görevi Rus askeri makamlarla veya bölgeyi çevreleyen rejim güçleriyle koordinasyon içerisinde yürütmek isteyip istemediği net değil. Melnikov’un ortadan kaybolma haberi, önceki gün kendisi ile birlikte olan arkadaşlarından birinin ortaya çıkması ile geldi. Kuruluştaki arkadaşlarından biri Melnikov’un silahlı militanlar tarafından öldürülme korkusu ile İdlib’te saklandığını belirtti. Ayrıca Melnikov’un silahlı militanların, yerini bildirenlere ödül verileceğini duyurmasının ardından saklandığı iddia ediliyor.
Söz konusu haberlere göre Oleg Melnikov’un nerede saklandığı, saklandığı yerden ise çıkmanın neredeyse imkansız olduğu ve gizli bir dairede saklanıyorsa bile bunu çocukların ebeveynlerinden birinin yaptığı yönünde bilgiler var. Ancak bu insanların onu rejim tarafından kontrol edilen bölgeye taşıyamayacakları belirtiliyor. Zira risk oldukça büyük. Özellikle kendisinin yerini bildirene ödül verileceğinin açıklamasının ardından bunun imkansıza yakın olduğu kaydediliyor.
Sağlanan verilerin ve ödülün kim tarafından verileceği ise belirsiz. Mesele Nusra cephesi Rus aktivistin hareketlerini izliyor mu ? Nerede olduğu hakkında kimin bilgisi olduğunun duyurulmasından korkuluyor mu?
Haberlerde öne çıkan ise bu ve benzeri durumlarda insan haklarını savunmak için İdlib’e giden aktivistin hikayesinden ziyade Rus müdahalesi...
Alternative, faaliyetlerinin her türlü çağdaş köleliğe karşı koymak olduğunu açıkladı. Kuruluş 2011’den bu yana bin 300'ü aşkın insanın kurtarılmasına katkıda bulunduğunu söylüyor. Kuruluş açıklamasında, 2013 ila 2016 yılları arasında  militanlar tarafından esir tutulan Constantine Goravliov gibi Rus vatandaşlarını da (turistlerin) aramaya başladıklarını belirtti.
2011 yılında faaliyete başlayan Alternative adlı kuruluş, Dağıstan’daki tuğla fabrikalarındaki işçileri ve Rusya’nın başkentindeki bir tesiste zorla çalıştırılan 11 göçmeni kurtarmasının ardından ün kazandı. Kuruluş geçen yıl zor durumda olan bini aşkın kişinin kurtulmasına da yardımcı oldu. Rusya, faaliyetlerinden şüphe ettiği Alternative'i sivil toplum kuruluşu olarak görmüyor. Aktivistler, yasa dışı göçü desteklemekle suçlanıyor.
Kuruluş, geçen yıl dolandırıcılık suçlaması ile Rusya’daki sosyal ağlardan men edildi. Grup Başkanı'nın Suriye’de aniden ortadan kaybolması ve başına ödül koyulması kuruluşun faaliyetleri hakkındaki belirsizliği daha artırdı.



Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times


İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.