İtalya açıklarında göçmen krizi

Belirsizlik 134 göçmenin kaderini etkiliyor

İtalya'nın Lampedusa Adası yakınında bekleyen İspanyol yardım kuruluşu Proactiva Open Arms'ın gemisinden dün gece tahliye edilen kişiler (EPA)
İtalya'nın Lampedusa Adası yakınında bekleyen İspanyol yardım kuruluşu Proactiva Open Arms'ın gemisinden dün gece tahliye edilen kişiler (EPA)
TT

İtalya açıklarında göçmen krizi

İtalya'nın Lampedusa Adası yakınında bekleyen İspanyol yardım kuruluşu Proactiva Open Arms'ın gemisinden dün gece tahliye edilen kişiler (EPA)
İtalya'nın Lampedusa Adası yakınında bekleyen İspanyol yardım kuruluşu Proactiva Open Arms'ın gemisinden dün gece tahliye edilen kişiler (EPA)

İspanyol sivil toplum kuruluşu Proactiva Open Arms tarafından dün yapılan açıklamada, iki hafta boyunca İtalya’nın Lampedusa Adası yakınlarında limana yanaşabilmek için bekleyen gemiden, dün, 4 kişinin tahliye edilmesine izin verildiği bildirildi. Ancak gemide hala 134 göçmen bulunuyor.
Proactiva Open Arms’ın Twitter hesabı üzerinden yapılan açıklamada, sağlık sorunları nedeniyle 3 kişinin acil olarak tahliye edildiğini ve 1 kişinin de onlara refakat ettiği belirtilerek, kalan 134 kişinin de en kısa sürede tahliye edilmesi gerektiği ifade edildi.
Gemide, daha önce 160 göçmen bulunuyordu, ancak bazı kişiler sağlık sorunları nedeniyle İtalya ve Malta’da tahliye edilmişti.
İki ülke, diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin gemideki göçmenleri kabul etmemesi nedeniyle limanları kapattı. Avrupa Komisyonu, dün, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte'nin yaptığı açıklamayı doğrulayarak, geçtiğimiz 48 saat içinde Fransa, Almanya, Lüksemburg, Portekiz, Romanya ve İspanya’nın Open Arms'ın gemisindeki göçmenleri almayı kabul ettiğini belirtti.
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Vanessa Mock, bu kararla birlikte göçmenlerin inişi için henüz bir çözüm bulanamadığını ifade ederek, Avrupa Komisyonu’nun bu süreci koordine etme talebinde bulunmadığını belirtti.
Alman hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada, 2015’te başlatılan Sofya Operasyonu’na uygun olarak Akdeniz’deki göçmenleri kurtarmak için yeni bir devlet misyonu oluşturma çabaları ile ilgilenildiği, fakat bu yılın başlarında askıya alındığı ifade edildi.
Komisyon, AB’deki ülkeler arasında Akdeniz’den kurtarılanların nasıl yerleştirileceği konusunda anlaşmaya varılmadığına dikkati çekti.
Öte yandan komisyon, şu anda toplamda 356 göçmenin bulunduğu Ocean Viking gemisi ile ilgili görüşmelerin devam ettiğini ifade ederek, “Durum zor bir hal aldı. İnsanlar günlerdir hatta haftalardır denizde mahsur kaldı” açıklamasında bulundu. Komisyon, üye devletleri, hızlı ve güvenli bir şekilde tahliye edilmeleri ve ihtiyaç duydukları bakımın sağlanabilmesi için ‘öngörülebilir’ çözümler bulmaya çağırdı.
Avrupa Komisyonu, Malta sahilinde küçük bir tekne ve aralarında hamile bir kadının da olduğu 14 göçmenin cesetlerinin bulunduğunu ifade ederek, teknedeki göçmenlerin yaptığı yardım çağrılarının diğer gemiler tarafından görmezden gelindiğini belirtti.
Etiyopyalı Muhammed Adem Ocha, Times of Malta gazetesine yaptığı açıklamada, Malta ve Libya arasındaki teknede bulunan arkadaşlarının yemek, yakıt ve suları bittiğinde öldüğünü söyledi. 38 yaşındaki Ocha, Malta ordusunun, teknedeki cesetlerin fotoğraflarını yayınladığını söyledi. Ocha, “Yiyeceğimiz, suyumuz ve yakıtımız yoktu. Deniz suyu içmeye başladık. 5 gün sonra iki kişi öldü. Daha sonra her gün 2 kişi ölüyordu” diye konuştu. Hastanede açıklama yapan Ocha, 11 gün boyunca denizde olduklarını ifade ederek, oradan geçen gemi ve helikopterlerden yardım istediklerini fakat hiçbirinin cevap vermediğini söyledi.



İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
TT

İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)

Maira Butt 

Geçmişte İrlanda'nın Galway Kontluğu'nun Tuam bölgesinde bekar anneler ve çocuklarının kullanımına ayrılmış bir kuruluşta, bir mezara dair kanıtlar bulundu.

Anne ve bebek evi, yerel tarihçi Catherine Corless'in başını çektiği araştırmanın, 796 bebek ve küçük çocuğun defin kaydı olmadan orada öldüğünü ortaya koymasının ardından, 2014'te uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmişti.

Temmuzda tesisteki çalışmalarına başlamasından bu yana dördüncü güncellemesini yapan Tuam Yetkili Müdahale Direktörlüğü (Office of the Director of Authorised Intervention, Tuam/ODAIT), "Bu bölgedeki mezarların varlığı artık doğrulandı" diye yazdı.

1925'ten 1961'e kadar faaliyet gösteren tesisin kenarında "çocuk veya bebek büyüklüğünde mezarlar" bulunduğu yeni güncellemede belirtildi:

Mezarların yerleşimi ve büyüklüğü, tesisin bu bölümünde anne ve bebek kurumunun faaliyet gösterdiği zamandan kalma bir mezarlık bulunduğuna dair tutarlı bir kanıt.

İlk değerlendirmelere göre kazıda 4 grup bebek kalıntısı bulundu ve bunlar hepsi geçen ay keşfedilen tabutlara gömülmüş 7 grup insan kalıntısına eklendi. Adli analiz çalışmaları sürdürülüyor.

ODAIT'in aktardığına göre, tarihi belgeler bir mezarlık olasılığını işaret etse de bunun varlığına dair ilk işaretler zemin veya yüzey seviyesinde görünmüyordu.

2017'de yürütülen resmi bir soruşturmada, tesisin başka bir yerine sadece 100 metre mesafedeki yeraltı odalarında "önemli miktarlarda" insan kalıntısı bulunmuştu.

ODAIT Direktörü Daniel MacSweeney, cesetlerin kimlere ait olduğunun belirlenmesi için en az 160 kişinin DNA örnekleri vermeyi teklif ettiğini RTÉ'ye söyledi:

Deneyimlerimden biliyorum ki bazen kalıntıların keşfi, insanların öne çıkması için bir katalizör görevi görebilir.

Görsel kaldırıldı.Pembe dikdörtgenle çevrilen alan, kazı çalışmalarında mezarlara dair kanıtların bulunduğu çadırı gösteriyor (ODAIT)

2021'de İrlanda lideri Micheal Martin, ülke genelindeki anne ve bebek evlerine yerleştirilen kadın ve çocuklara gösterilen muameleden dolayı devlet adına özür dilemişti.

Bu özür, evlilikdışı hamile kalan anneleri barındıran 18 anne ve bebek evinde 9 binden fazla çocuğun öldüğü sonucuna varılan bir soruşturmanın nihai raporunun ardından gelmişti.

İrlanda parlamentosunda "Orada olmamalıydılar" demişti:

Devlet sizi, bu evlerdeki anneleri ve çocukları hayal kırıklığına uğrattı.

Bu evlerdeki tüm çocukların yüzde 15'inin hastalık ve mide gribi gibi enfeksiyonlardan öldüğü, raporda belirtilmişti. Bu rakam, ülke çapındaki bebek ölüm oranının neredeyse iki katı.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news/uk


Papa: İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmayacağız

Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
TT

Papa: İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmayacağız

Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)

Papa XIV. Leo, bugün yeni atanan büyükelçilere, Vatikan'ın dünya çapındaki insan hakları ihlalleri karşısında kayıtsız kalmayacağını söyledi.

Bu, Papa Francis'in ölümünün ardından mayıs ayında Katolik Kilisesi'nin başına seçilen Amerikalı Papa'nın felsefesini ortaya koyan en net açıklamalardan biri.

Papa, 13 büyükelçiden oluşan gruba hitaben yaptığı konuşmada, "Kutsal Makam'ın, giderek bölünen ve çatışmalarla dolu küresel toplumumuzda yaşanan ciddi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve temel insan hakları ihlalleri karşısında kayıtsız kalmayacağını bir kez daha vurgulamak isterim" ifadelerini kullandı.

Kutsal Makam, Papa başkanlığındaki Kilise'nin yönetim organıdır ve 1,4 milyar Katolik üzerinde manevi otoriteye sahiptir.

Papa, "Kutsal Makam'ın diplomasisinin, özellikle vicdanlara hitap ederek ve yoksulların, güvencesiz koşullarda yaşayanların ve toplumun dışına itilenlerin seslerini dinleyerek, sürekli olarak insanlığın iyiliğine hizmet etmeye yönelik olduğunu" ifade etti.

Leo, eşitsizliğe odaklanarak, papalık dönemi boyunca göçmenlerin ve diğer savunmasız grupların haklarını savunan selefi Papa Francis'in önceliklerini temel alıyor.

Peru'da yaklaşık 20 yıl misyonerlik yapan Leo, Başkan Donald Trump döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nde göçmenlere yönelik "saygısız" muameleyi eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Vatikan tarafından bugün kabul edilen yeni akredite büyükelçiler arasında Özbekistan, Moldova, Bahreyn, Sri Lanka, Pakistan, Liberya, Tayland, Lesotho, Güney Afrika, Fiji, Mikronezya, Letonya ve Finlandiya vardı.


UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
TT

UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dün yaptığı açıklamada, 1986’daki Çernobil felaketinin ardından radyoaktif maddelerin sızmasını önlemek için inşa edilen Çernobil nükleer santralindeki koruyucu kalkanın artık temel güvenlik işlevini yerine getiremediğini bildirdi. Ajans, bu hasarın bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle oluştuğunu ve Ukrayna’nın, sorumluluğun Rusya’da olduğunu öne sürdüğünü belirtti.

UAEA, geçen hafta tamamlanan çelik izolasyon yapısının denetiminde, şubat ayında meydana gelen İHA saldırısının, Ukrayna’daki Rusya kaynaklı çatışmanın başlamasından üç yıl sonra yapıyı olumsuz etkilediğini ortaya koyduğunu duyurdu.

UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi yaptığı açıklamada, “Denetim heyeti, koruma yapısının temel güvenlik işlevlerini, özellikle de radyoaktif maddeyi izole etme kapasitesini kaybettiğini doğruladı. Ancak yapının taşıyıcı sistemleri veya izleme cihazlarında kalıcı bir hasar bulunmadığı sonucuna varıldı” dedi.

Grossi, onarımların yapıldığını, ancak uzun vadeli nükleer güvenliği sağlamak ve daha fazla bozulmayı önlemek için kapsamlı bir restorasyonun gerekli olduğunu vurguladı.

BM, 14 Şubat’ta yayımladığı açıklamada, Ukrayna yetkililerinin, yüksek patlayıcı başlığa sahip bir İHA’nın tesise saldırdığını, yangına yol açtığını ve 1986 felaketinde hasar alan 4 numaralı reaktörü çevreleyen koruyucu kaplamaya zarar verdiğini bildirdiğini aktarmıştı.

Ukrayna yetkilileri, İHA’nın Rusya’ya ait olduğunu belirtirken, Moskova saldırıyı reddetti.

BM, şubat ayında yaptığı açıklamada, radyasyon seviyelerinin normal ve stabil olduğunu, herhangi bir sızıntı rapor edilmediğini bildirdi.

1986’daki Çernobil patlaması, radyasyonun Avrupa’nın dört bir yanına yayılmasına yol açmış ve Sovyet yetkililerini olaya müdahale etmek için büyük sayıda insan ve ekipman seferber etmeye zorlamıştı. Santraldeki son çalışan reaktör ise 2000 yılında kapatılmıştı.

Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Rusya, Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ilk haftalarında santrali ve çevresini bir aydan fazla süreyle işgal etmiş; kuvvetleri başlangıçta başkent Kiev’e ilerlemeye çalışmıştı.

UAEA, Ukrayna ile Rusya arasında yaklaşık dört yıldır süren savaşın elektrik trafo merkezlerine verdiği hasarı ülke çapında araştırırken, aynı zamanda bu incelemeyi de gerçekleştirdi.