Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışma sürüyor

Pakistan sınırındaki Hint güvenlik görevlileri (AFP)
Pakistan sınırındaki Hint güvenlik görevlileri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışma sürüyor

Pakistan sınırındaki Hint güvenlik görevlileri (AFP)
Pakistan sınırındaki Hint güvenlik görevlileri (AFP)

Hindistan ve Pakistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yaklaşık 50 yıl aradan sonra düzenlediği Keşmir oturumunun ardından bugün sınır bölgesinde çatışma yaşadı. Oturum, Yeni Delhi’nin Keşmir’in özerklik statüsünü kaldırması sebebi ile yaşanan gelişmelerin ardından düzenlenmişti.
İki ülkenin 1947 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasının ardından çıkan çatışmalar Keşmir'de halen sürüyor.
Son çatışma, Hindistan hükümetinin 5 Ağustos’ta Keşmir’in özerklik statüsünü kaldırmasından sonra yaşandı. Yerel halk, alınan kararın ardından Pakistan’ın öfkesi ve Çin’in memnuniyetsizliği ile eş zamanlı olarak protesto gösterileri başlattı.
AFP’ye konuşan Hindistanlı üst düzey bir yetkili, çatışmanın halen devam ettiğini belirterek bir Hint askerinin öldürüldüğü bilgisini verdi. Pakistan'dan ise olaya dair bir açıklamayapılmadı.
Hint yetkililer, Başbakan Narendra Mondi’nin özerkliği kaldırma kararından birkaç önce bölgedeki kesilen haberleşme altypayısının bugün tamire başlandığını aktardı. Keşmir'de yaklaşık iki haftadır iletişim ağlarında sorun yaşanıyordu.
Yerel bir polis şefi, AFP’ye yaptığı açıklamada 100 telefon şebekesinden 17’sinin yeniden çalışmaya başladığını belirtti. Cep telefonlarındaki ve internetteki sorunun sürdüğünü söyledi.
İletişim araçları, merkezi hükümetin protesto gösterilerinden ve huzursuzluktan duyduğu endişeyle birlikte kesintiye uğramıştı.
Keşmir halkı, Yeni Delhi’nin özerklik statüsünü kaldırmasından rahatsız.
Hindistan yönetimi, Srinagar’a on binlerce asker takviye etmesinin yanı sıra bölgedeki bazı alanlara da barikat yerleştirdi. Bazı bölgeleri de dikenli tel ile çevirdi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP