Cubeyr, Arap ve İslam ülkelerine Sudan’ın arkasında durmaları çağrısında bulundu

​Suudi Arabistan'ın Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr ve Askeri Geçiş Konseyi (AGK) Üyesi Şemseddin Kebaşi (AFP)
​Suudi Arabistan'ın Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr ve Askeri Geçiş Konseyi (AGK) Üyesi Şemseddin Kebaşi (AFP)
TT

Cubeyr, Arap ve İslam ülkelerine Sudan’ın arkasında durmaları çağrısında bulundu

​Suudi Arabistan'ın Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr ve Askeri Geçiş Konseyi (AGK) Üyesi Şemseddin Kebaşi (AFP)
​Suudi Arabistan'ın Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr ve Askeri Geçiş Konseyi (AGK) Üyesi Şemseddin Kebaşi (AFP)

Suudi Arabistan'ın Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr, ismini terörü finanse eden ülkeler listesinden çıkarmak için Sudan ile yakın işbirliği içerisinde çalıştıklarını vurguladı.
Cubeyr dün Hartum’da düzenlenen basın toplantısında, Arap ve İslam ülkelerinden, tarihinde yeni bir sayfa açan Sudan’ın arkasında durmalarını talep etti. Sudan’da geçiş dönemine ilişkin siyasi anlaşmanın ve anayasa bildirisinin imzalandığı resmi törenin ardından konuşan Cubeyr, ülkesinin Sudan’ı terörü finanse eden ülkeler listesinden çıkarmaya yönelik çabalarını sürdürdüğünü söyledi. Bunun bir zaman meselesi olduğuna dikkat çeken Cubeyr, çabalarını sürdüreceklerini ve bunun Sudan'da birçok alanda yatırımların kapısını açacağını belirtti.
Afrika Birliği (AFP) ve Etiyopya’nın Sudan içişlerine yönelik yabancı müdahaleleri reddeden tutumunu desteklediklerini dile getiren Cubeyr, Sudan halkının istikrar ve güvenliğinin sağlanmasının gerekliliği ve önemi konusundaki inançları doğrultusunda tüm Sudanlı taraflarla temasları sürdürdüklerini belirtti. Öte yandan Suudi Arabistan Krallığı adına Arap ve İslam ülkelerini ve uluslararası toplumu Sudan’ın yanında durmaya çağıran Cubeyr, Sudan’ın tarihinde kararlılıkla yeni bir sayfanın kapısını araladığını ve ülke halkının terörizm ve radikalizmden uzak bir şekilde ülkenin hak ettiği büyüme ve istikrarı dört gözle beklediklerini kaydetti.
Cubeyr, tarihi bir başarı ve ülkenin güvenliği, barışı ve istikrarı için yeni bir şafak olarak nitelendirdiği durumdan dolayı tebriklerini dile getirerek, “Size, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın selamlarını iletiyorum. Kendileri bu aziz ülkenin her yanında barış, istikrar ve güvenliğin hüküm sürmesini temenni ediyorlar” ifadelerini kullandı. Ülkede olayların başlamasından bu yana Sudan halkının özlemlerine ulaşmasına katkıda bulunmak ve taraflar arasında bir anlaşmaya varılmasını sağlamak için çaba sarf ettiklerini dile getiren Cubeyr, halkın güvenliğinin ve ülkenin toprak bütünlüğünün sağlanması için ellerinden geleni yaptıklarını ifade etti. Krallığın Sudanlı tarafların yanında olduğunu bir kez daha vurgulayan Cubeyr, “Sudan halihazırda, halkın birliğini hedef alan etkilerden uzak bir şekilde çocukları için daha iyi bir geleceğin eşiğinde duruyor” dedi.
Afrika Birliği'nin (AfB) Sudan Özel Temsilcisi Muhammed el-Hasan Lebat, düzenlenen ortak basın toplantısı sırasında gazetecilere verdiği demeçte, Suudi Arabistan’ın Sudanlı tarafların bir anlaşmaya varması konusunda sarf ettiği çabalara övgüde bulundu. Lebat, “Suudi Arabistan'ın bu anlaşmayı destekleme çabalarını takdir ediyoruz. Bu meseleyi büyük bir ciddiyetle ele aldık. Çünkü Sudan gerek Afrika’da gerekse de Arap ve İslam dünyasında merkezi bir öneme sahiptir” ifadelerini kullandı.
Lebat, Suudi Arabistan’ın Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr, Etiyopya'nın Sudan Özel Arabulucusu Mahmud Derir, Askeri Geçiş Konseyi (AGK) Üyesi Salah Abdulhalık ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nden (ÖDBG) İbrahim el-Emin de hazır bulunduğu basın toplantısında, Suudi liderliğinin devrim hedeflerinin gerçekleşmesi için gerekli bütün desteği seferber ettiğini söyledi.
Buna karşılık ÖDBG liderlerinden İbrahim el-Emin, taraflarca imzaların atıldığı ve nihai anlaşmanın yapıldığı bugünün -1956’da kazanılan bağımsızlığın ardından- Sudan için ikinci bir milat olduğunu dile getirerek, gerçekleştirilen halk devriminin, daha önce zulme, zorbalığa ve adaletsizliğe karşı girişilen devrimlerin bir uzantısı olduğunu söyledi. Sudan'ı çevreleyen tehlikelere ve maruz kaldığı güvenlik tehditlerine dikkat çeken el-Emin, “Kızıldeniz, uluslararası çatışmalara tanık olan bir arenaya ve bir dizi askeri üssün kurulduğu bir karargaha döndü. Bu durum, Sudan'ın batı kıyısı ve Suudi Arabistan'ın doğu kıyısı için tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca Sudan’ın ve Suudi Arabistan'ın entegre bir gelişim çerçevesi içinde yeni bir vizyona ihtiyacı olduğunu belirterek, Krallık ekonomisinin büyük ölçüde Sudan ekonomisine entegre edilebileceğini söyledi.
Bunun yanı sıra başta İran’ın bir dizi Arap başkentindeki faaliyetleri olmak üzere son yıllardaki yabancı müdahaleler konusunda uyarılarda bulunan el-Emin, İran'ın Irak'ın istikrarsızlaştırılmasında büyük rol oynadığını ve buna benzer bir durumu Suudi Arabistan'da da tekrarlamaya çalıştığını belirtti. Kızıldeniz kıyılarındaki dev Suudi projelerine dikkat çeken el-Emin, bunun Sudan ve Suudi ekonomilerinin entegre edilmesinin önemini vurguladığına işaret etti.
Öte yandan Askeri Geçiş Konseyi (AGK) Üyesi Salah Abdulhalık, Sudan’ın İran tarafından desteklenen Husi projelerine karşı Suudi Arabistan’ın yanında olacağını belirterek, Krallığının güvenliğinin Sudan güvenliğinin bir parçası olduğunu vurguladı.



Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.


Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü Albay Myles Caggins, Palmira'daki ortak Suriye-Amerikan devriyesine yapılan saldırının sürpriz olduğunu belirterek, Washington'un Suriye ile uzun vadeli güvenlik ilişkileri kurmak istediğini kaydetti.

Suriye devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında Caggins, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye güvenlik güçlerini DEAŞ’a karşı mücadelede destekleme konusunda özel ve devam eden bir misyonu var ve bu, Suriye hükümetiyle iş birliği içinde yapılacak” dedi. Caggins, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Savunma Bakanlığı ile bütünleştirilmesinin gerekliliğini de vurguladı.

Ayrıca, “Amerikan mevzilerine sık sık saldırılar düzenleniyor ve İran milisleri, güçlerimizin bulunduğu bölgelerde gerilim yaratmaya çalışıyor ve çalışmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Amerikalı yetkili, Suriye Devlet Başkanı Ahmed elş-Şara'nın bölgede barışa yönelik önemli çalışmalar yaptığını ve Suriye-Amerika ilişkilerinin güçlü olduğunu, ekonomiyi ve refahı güçlendirmenin terörizmle mücadelede önemli bir unsur olduğunu açıkladı.

Şam, cumartesi günü Suriye'nin merkezindeki Palmira kenti yakınlarında ABD-Suriye ortak askeri heyetine yönelik düzenlenen ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercümanları) öldüğü, birçok personelin ise yaralandığı silahlı saldırıyı "terör saldırısı" olarak kınadı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Suriye, Palmira yakınlarında Suriye-ABD ortak terörle mücadele devriyesini hedef alan terör saldırısını şiddetle kınıyor" dedi. Şeybani, sözlerine şöyle devam etti: "Kurbanların ailelerine, Amerikan hükümetine ve halkına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifa temenni ediyoruz."