Son 6 yılda 12 Arap ülkesine yapılan toplam yabancı yatırım hacmi 203 milyar dolar oldu

Mısır’daki ekonomik reformlar, onu Afrika'da en fazla yabancı yatırım çeken ülkesi yaptı (Husam Ali - İndependent Arabia)
Mısır’daki ekonomik reformlar, onu Afrika'da en fazla yabancı yatırım çeken ülkesi yaptı (Husam Ali - İndependent Arabia)
TT

Son 6 yılda 12 Arap ülkesine yapılan toplam yabancı yatırım hacmi 203 milyar dolar oldu

Mısır’daki ekonomik reformlar, onu Afrika'da en fazla yabancı yatırım çeken ülkesi yaptı (Husam Ali - İndependent Arabia)
Mısır’daki ekonomik reformlar, onu Afrika'da en fazla yabancı yatırım çeken ülkesi yaptı (Husam Ali - İndependent Arabia)

12 Arap ve Körfez ülkesi, son 6 yılda yaklaşık 203 milyar dolar hacminde doğrudan yabancı sermaye yatırımları (DYY) çekti.
Washington Post son raporunda, “Küresel ekonomik büyümedeki mevcut yavaşlama, Almanya, İngiltere, İtalya, Meksika, Brezilya, Arjantin, Singapur, Güney Kore ve son olarak da Rusya'nın başını çektiği 9 büyük ekonomi üzerinde olumsuz etki yarattı” ifadeleri yer aldı.
Buna karşın Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı Örgütü (UNCTAD) 2019 Dünya Yabancı Yatırım Raporu, 12 Arap ve Körfez ülkesinin, 2013'ten geçen yılın sonuna kadar toplam 202.955 milyar dolarlık DYY çekmeyi başardığını kaydetti.
Afrika'nın DYY çekmeyi başardığına dikkati çeken rapor, kıtadaki yatırım akışlarının 2018'de bir önceki yıla kıyasla yüzde 11 artarak yaklaşık 46 milyar dolara yükseldiğini aktardı.
BAE, 59 milyar dolar hacminde yabancı yatırım çekti
DYY çeken Arap, Asya ve Afrika ülkelerinin başında gelen BAE, 2013 yılından geçtiğimiz yıl yaklaşık 59.732 milyar dolar hacminde yabancı yatırım çekmeyi başardı.
Rapora göre BAE, 2013 yılında 9.765 milyar doları bulan yabancı yatırım hacmini 2018 yılının sonunda 10.385 milyar dolara çıkardı.
BAE,  2014 yılında ise yaklaşık 11.072 milyar dolarlık yabancı yatırım çekerken 2015 yılında 8.551 milyar dolar, 2016 yılında 9.605 milyar dolar ve 2017'de 10.354 milyar dolar hacminde yabancı yatırım çekti.
38 milyar dolarlık DYY, Mısır’ı Afrika’nın zirvesine taşıdı
Listenin ikinci sırasında ise Afrika kıtasının DYY çeken ülkeleri arasında zirveye oturan Mısır geliyor. Mısır, 2013'ten 2018'in sonuna kadar 6 yıllık süreçte yaklaşık 38.098 milyar dolarlık DYY çekmeyi başardı.
Mısır’a yapılan yatırımın, Mısır Yatırım ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı tarafından alınan genel tedbirlerin yanı sıra Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yönetilen uluslararası kurumların denetiminde Mısır hükümetince uygulanan ekonomik reformlar sayesinde gerçekleştiğini söylemekte fayda var.
Mısır’ın çektiği yabancı yatırım hacmi 2013 yılında 4.256 milyar dolar, 2014 yılında 4.612 milyar dolar, 2015 yılında 6.925 milyar dolar, 2016 yılında 8.107 milyar dolar, 2017 yılında 7.409 milyar dolar ve 2018’de 6.789 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Suudi Arabistan’a 37 milyar dolarlık DYY
Söz konusu listenin üçüncü sırasında gelen Suudi Arabistan, son 6 yıl içinde en fazla yabancı yatırım çeken üçüncü Arap ülkesi oldu. 2013’ten geçtiğimiz yılın sonuna kadar Suudi Arabistan’a yapılan yabancı yatırım hacmi 37.099 milyar dolara ulaştı.
Suudi Arabistan, ekonomisini yalnızca petrole bağımlı kalmaktan kurtarmak ve turizm, emlak ve madencilik gibi diğer zenginliklerinden yararlanmak isterken DYY çekmek için çabalıyor.
UNCTAD raporuna göre Suudi Arabistan, geçtiğimiz yıl 1.419 milyar dolarlık DYY çekerken 2017’de 3.209 milyar dolar, 2016 yılında 7.452 milyar dolar, 2015’te 8.141 milyar dolar, 2014’te 8.012 milyar dolar ve 2013 yılında 8.865 milyar dolarlık yabancı yatırım çekmeyi başardı.
Lübnan’a 15 milyar dolarlık DYY
UNCTAD rakamları, Lübnan’ın yaklaşık 15.653 milyar dolar tutarında DYY çekmeyi başardığına işaret etti. Rapora göre Lübnan, 2013 yılında 2.661 milyar dolarlık yabancı yatırım çekerken, 2014 yılında 2.863 milyar dolar, 2015’te ise 2.159 milyar dolarlık yabancı yatırım çekmeyi başardı. Rapor ayrıca Lübnan’a yapılan yabancı yatırım hacminin 2016 yılında yaklaşık 2.568 milyar dolara yükseldiğini, 2017 yılında 2.522 milyar dolar ve 2018 sonunda ise 2.880 milyar dolarlık DYY çektiğini kaydetti.
Ürdün ise yabancı yatırımlardan son 6 yılda 9,8 milyar dolarlık pay aldı
Raporda, Ürdün'deki DYY hacminin son 6 yılda yaklaşık 9.8 milyar dolar olduğuna dikkat çekildi.
Ürdün, turizm sektöründen yararlanarak ve yerel pazar açarak işadamlarını bilişim teknolojisine yatırım yapmaya çekerek Arap ülkelerinin bu alandaki deneyimlerinden faydalanmak istiyor.
Ürdün’ün en yüksek DYY çektiği ikinci yıl olan 2014’teki 2.030 milyar dolarlık hacme kıyasla 2017 yılında 2.178 milyar dolarlık yabancı yatırım çekmeyi başardığına işaret edilen raporda 2013 yılında 1.947 milyar dolar, 2015 yılında yaklaşık 1.600 milyar dolar ve 2016’da yaklaşık 1.553 milyar dolarlık DYY çektiği belirtildi. Rapora göre Ürdün'e yapılan DYY, 2018 sonunda 950 milyon dolara geriledi.
Bahreyn’e 1.5 milyar dolarlık yabancı yatırım
UNCTAD raporu, Bahreyn’in 2015 ve 2016 yıllarında düşen DYY hacminin yeniden toparlandığına işaret etti. Rapora göre Bahreyn, 2017 yılında 1.426 milyar DYY çekerken 2018 yılında da 1.515 milyar dolarlık yabancı yatırım çekti.
Bahreyn'e yapılan DYY’nin 2015 ve 2016 yılları arasında önemli ölçüde azaldığına işaret eden rapor, sırasıyla 65 milyon dolar ve 243 milyon dolar olan DYY hacminin 2014 yılında 1.519 milyar dolara ulaştığını belirtti. Bahreyn, 2013 yılında ise en yüksek DYY hacmini kaydederek 3.729 milyar dolar çekti.
Kuveyt sadece 346 milyon dolarlık DYY çekebildi
Raporda, Kuveyt'e geçtiğimiz yılın sonunda yapılan DYY hacminin, 2013 yılında kaydedilen 1.434 milyar dolarlık hacme kıyasla yaklaşık 346 milyon dolara gerilediği belirtildi.
Kuveyt’in, 2014 yılında doğrudan yabancı yatırımda yaklaşık 953 milyon dolar topladığına işaret eden rapor, 2015'ten 2018'in sonuna kadar DYY hacminde düşüş yaşandığının altını çizdi. Kuveyt’e 2015 yılında yapılan DYY girişi ise yalnızca 311 milyon dolar olarak gerçekleşirken 2016'da 419 milyon dolara yükseldi. Ardından 2017 yılının sonunda yaklaşık 348 milyon dolara gerileyen DYY hacmi, 2018'in sonuna kadar daha da düştü.
UNCTAD, Cezayir'in son 6 yılda doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının toplamda sadece 7.6 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, Libya’nın ise sadece 702 milyon dolarlık yabancı yatırım çekebildiğini belirtti. Bununla birlikte UNCTAD’a göre Fas, 18.5 milyar dolarlık DYY çekerken Sudan 8 milyar dolar, Tunus ise 6 milyar dolarlık DYY çekebildi.
Irak 36 milyar dolarlık DYY hacmini kaybetti
Tüm bu iyi gelişmelere karşın rapor, Irak’ın siyaset ve güvenlik alanlarındaki istikrarsızlığının yanı sıra DEAŞ ve diğer terörist unsurlarla devam eden mücadelenin bir sonucu olarak 2013'ten 2018'in sonuna kadar yaklaşık 36 milyar dolarlık DYY hacmini kaybettiğini belirtti.
Irak ekonomisinde, bölgedeki güvenlik ve siyaset alanlarındaki huzursuzluk ve savaşlar nedeniyle son yıllarda sert bir şekilde gerileme yaşandı.
UNCTAD raporuna göre Irak, 2017 yılında 5.032 milyar dolar, 2018 yılında ise 4.885 milyar dolarlık DYY hacmini kaybetti.
Ayrıca 2016 yılında 7.556 milyar dolar, 2016 yılında ise 6.256 milyar dolarlık yabancı yatırımdan mahrum kaldı.
Irak,  yaklaşık 10.176 milyar dolarlık DYY hacmiyle 6 yıllık süreçte en büyük kaybı 2014 yılında yaşadı. Ayrıca 2013 yılında 2.335 milyar dolarlık DYY hacmi kaybetti.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?