Tunus cumhurbaşkanlığına aday isimlerin yabancı uyrukları siyasi tartışma yarattı

Nahda Hareketi Partisi’nin Tunus'taki genel merkezi (Reuters)
Nahda Hareketi Partisi’nin Tunus'taki genel merkezi (Reuters)
TT

Tunus cumhurbaşkanlığına aday isimlerin yabancı uyrukları siyasi tartışma yarattı

Nahda Hareketi Partisi’nin Tunus'taki genel merkezi (Reuters)
Nahda Hareketi Partisi’nin Tunus'taki genel merkezi (Reuters)

Tunus’un geçici Cumhurbaşkanı olan ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koyan Yusuf Şahid’in aday olmadan önce Fransız vatandaşlığından vazgeçtiğini açıklaması, diğer adayların başta Fransa olmak üzere ikinci vatandaşlıklarını gizleyebileceğine yönelik geniş bir siyasi tartışma başlattı.
Ülkede yıllardır hükümette görev almalarına rağmen bunu açıklamayan isimler bulunurken, bazı insan hakları örgütleri, yabancı uyruğa sahip adayların, 15 Eylül 'de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar beklemeden bunu açıklamalarını istedi.
Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önde gelen adaylarından biri olan Şahid, daha önce hiç bahsetmediği Fransız vatandaşlığından vazgeçtiğini açıklamıştı.
2016 yılında Başbakanlık koltuğuna oturan Şahid, eski cumhurbaşkanı El-Beci Kaid es-Sibsi’nin Temmuz ayında hayatını kaybetmesiyle geçici cumhurbaşkanı olarak yemin etmişti.
Şahid, yurtdışında yaşayan ve çalışan binlerce Tunuslu gibi ikinci bir vatandaşlığı olduğunu ancak adaylığı öncesinde bundan vazgeçtiğini söylese de bu durum, hükümette geniş yetkiye sahip olduğu geçmiş yıllarda Fransa vatandaşlığına sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakiplerine hitap eden Şahid, ikinci vatandaşlığa sahip olan adaylara aynı adımı atmaları çağrısında bulunarak, Fransa vatandaşlığına sahip eski Başbakan Mehdi Cuma ve İngiltere merkezli Muhabbet Akımı Partisi Başkanı İngiltere vatandaşı Haşimi el-Hamidi’ye atıfta bulundu.
Tunus anayasasının 74. maddesi, Tunus’tan başka yabancı bir ülke vatandaşlığına sahip adayların seçimleri kazanması durumunda ikinci vatandaşlığından feragat etmesini öngörüyor.
Öte yandan Tunus merkezli Arap Kurumsal Başkanlar Enstitüsü, dün, cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koyan isimler ile ‘Cumhurbaşkanlığı kurumunun ekonomik rolü’ hakkında bir toplantı düzenledi.
Her adaya seçim programını tanıtmak üzere yarım saat verilen toplantıda, işletme sahipleri ve ekonomistler tarafından adaylara sekiz soru yöneltildi. Söz konusu toplantının üç gün sürmesi bekleniyor.
Tunus Genel İşçi Sendikaları (UGTT) Genel Sekreteri Nureddin Tabbubi, toplam 26 adaya yöneltmek üzere 101 soru hazırladığını açıkladı.
Tabbubi, ayrıca adayların bu sorulara verdikleri cevapların bir sonraki Tunus Cumhurbaşkanı'nın özelliklerini belirleyeceğini ve önümüzdeki 5 yıl için Kartaca Sarayı'na girmesi yönünde destekleyecekleri ismin kişiliğini ortaya çıkaracağını söyledi.



Bedeviler ve Dürziler... Tarih ve Coğrafyanın "Haksızlıkları"

Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
TT

Bedeviler ve Dürziler... Tarih ve Coğrafyanın "Haksızlıkları"

Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)

Suriye'nin Süveyda vilayetindeki kanlı olaylar, Bedevi aşiretleri ile Dürzi toplumu arasındaki eski gergin ilişkilerin iç içe geçtiği yönündeki tartışmaları yeniden canlandırdı. Bu tartışmalar, kötüleşen ekonomik durum ve temel hizmetlerin yetersizliği gibi günümüz zorluklarıyla daha da derinleşti.

Yerel gruplar ve güvenlik güçleri arasında son dönemde yaşanan çatışmalar, bu topluluklar arasındaki derin ayrışmayı ve güven eksikliğini yansıtan çelişkili anlatıları ve "şikayetleri" ortaya çıkardı.

Uzmanlar ve Suriye sahnesindeki aktörler “Bedevi kabilelerin kendilerini tarihsel ve süregelen ötekileştirmeden muzdarip bir bileşen olarak sunduklarını”, Dürzi toplumunun ise her azınlık gibi “sürekli bir tehlike ve tehdit hissiyle yaşadığını, bunun da onları kümelenmeye ve izole olmaya ittiği” değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre hükümetin olaylara yaklaşımı “devletin egemenliği, silah sahibi olma hakkı ve güvenliği sağlama görevi” üzerine kurulu olsa da Suriye'nin farklı kesimlerinden analistler “bölünmenin kökenine inen sosyo-politik bir çözüm” çağrısında bulunuyor.