Yemen hükümeti, Geçiş Konseyi güçlerinin geri çekilmesi konusunda kararlı

Aden’deki el-Hasva elektrik santrali (AFP)
Aden’deki el-Hasva elektrik santrali (AFP)
TT

Yemen hükümeti, Geçiş Konseyi güçlerinin geri çekilmesi konusunda kararlı

Aden’deki el-Hasva elektrik santrali (AFP)
Aden’deki el-Hasva elektrik santrali (AFP)

Yemen hükümeti, Güney Geçiş Konseyi kuvvetlerinin Aden ve Abyan'daki hükümet merkezlerinden ve kamplarından çekilmedikleri sürece Suudi Arabistan'ın davetiyle önceki gün Cidde'ye ulaşan Konsey heyeti ile diyalog başlatmayı kabul etmedi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE); Aden, Abyan ve diğer güney bölgelerindeki meşru yönetimi devirmesi için Güney Geçiş Konseyi’ne destek verdiği yönündeki iddiaları yalanladı. Ayrıca meşruiyeti desteklemek ve Husi darbesiyle yüzleşmek hususunda Abu Dabi'nin koalisyon içindeki pozisyonun değişmediğini vurguladı.
Yemen meşru hükümetinin Güney Geçiş Konseyi ile diyaloga başlamayı reddettiği yönündeki tutumu, ABD'nin Sana Maslahatgüzarı Cuneyd Munir ile görüşen Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed el-Hadrami tarafından yapılan resmi açıklamada dile getirildi. Kaynakların aktardığına göre taraflar arasında gerçekleşen görüşmede, Güney Geçiş Konseyi tarafından başlatılan silahlı direniş ışığında Aden ve Abyan illerindeki gelişmeler ve barış süreci ele alındı.
Güney Geçiş Konseyi’ne bağlı güçler önceki gün Zanzibar şehrindeki iki kampın kontrolünü ele geçirmeden önce Aden’deki meşru hükümet merkezlerinin ve kamplarının kontrolünü sağladı.
Yemen resmi kaynaklarının aktardığına göre el-Hadrami, hükümetin Yemen'in güvenliğini ve istikrarını tehdit eden her durum ile yüzleşmekten geri durmayacağını ve BAE tarafından desteklenen Güney Geçiş Konseyi’nin silahlı isyanına son vereceğini söyledi. Hadrami, Yemen hükümetin bu tutumunun ülkenin güvenliğini, istikrarını ve toprak bütünlüğünü koruma konusundaki sorumluluklarına dayandığını ifade etti.
Resmi Saba haber ajansının haberine göre Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed el-Hadrami, Güney Geçiş Konseyi’ni ve BAE'yi, Aden ve Abyan'daki silahlı isyanın sonuçlarından sorumlu tuttu. BAE’den Güney Geçiş Konseyi’ne yönelik maddi desteğin ve askeri yardımın durdurulması talebinde bulunan el-Hadrami, Yemen hükümetinin uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’na uygun olarak gerekli önlemleri almak üzere harekete geçtiğini belirtti.
Dışişleri Bakan Yardımcısı, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası topluma, uluslararası arenada tanınan meşru hükümete karşı olan bu silahlı isyanı kınamaları çağrısında bulunarak bunun sadece Suudi Arabistan’ın ateşkes yönündeki çabalarını değil, aynı zamanda BM'nin Husi isyanını sona erdirme çabalarını da baltalayacağını söyledi.
Yemen hükümetinin Güney Geçiş Konseyi ile diyalog başlatılması hususundaki tutumunu yineleyen el-Hadrami sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hükümet Suudi Arabistan tarafından gelen bu davet konusundaki memnuniyetini sürdürüyor. Ancak bu bağlamda gerçekleştirilecek bir diyalog için Güney Geçiş Konseyi kuvvetlerinin kontrol altına aldığı alanlardan çekilmesini öngören Koalisyon bildirisine uyulması gerekmektedir. Bunun yanı sıra silahlar teslim edilmeli, hükümet güçleri pozisyonlarına geri dönmeli ve gazeteciler de dahil olmak üzere masum vatandaşlara yönelik ihlallere son verilmelidir.”
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani de Aden'deki hükümete karşı isyanın kabul edilemez bir kaos olduğu değerlendirmesinde bulunarak hükümetin vatandaşların güvenliğini sağlama ve çıkarlarını koruma yükümlülüğü olduğunu vurguladı. İryani, Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir dizi paylaşımda, Aden’de olup bitenlerden faydalanan tek tarafın şu anda maruz kaldığı ablukadan dolayı kriz içerisinde bulunan İran olduğunu söyledi. Halkın meşru hükümetle aynı safta durduğunu belirten el-İryani, Aden veya kurtarılmış diğer bölgelerdeki kaosa yönelik herhangi bir desteğin doğrudan İran’a ve terörist militanlarına destek anlamına geleceğini vurguladı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın Güney Geçiş Konseyi ile Cidde gerçekleştirilecek diyaloga ev sahipliği yapma davetini “samimi bir kardeşlik girişimi” olarak nitelendiirdi. Ancak Güney Geçiş Konseyi’nin tüm unsurlarının hükümet kurumlarından ve illerden çekilmedikleri sürece kendileri ile herhangi bir diyaloga girilmeyeceğini vurguladı.
Yemen hükümetinin ve halkının Suudi Arabistan Krallığı'na ve bilge rehberliğine olan güvenine dikkat çeken el-İryani açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Yemen halkı, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi tarafından sağlanan cömert yardımları ve Suudi ordusunun kahramanlarının Yemenli kardeşleriyle birlikte sahada verdikleri büyük fedakârlığı unutmayacak.”
BAE'den yalanlama
BAE, Aden’de yaşanan gelişmelerden ötürü kendisine yöneltilen suçlamalara dikkat çektiği açıklamada hakkındaki bütün iddiaları yalanladı. Koalisyon'un bir ortağı olarak sahip olduğu tutumu tekrar yineleyen BAE, Yemen'in güney bölgesindeki durumun sakinleşmesi için elinden gelenin en iyisini yapmaya kararlı olduğunu vurguladı.
BAE'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vekili Saud Hamad eş-Şemsi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), ‘Uluslararası barış ve güvenliğin sürdürülmesi’ başlığı altında dün yapılan özel bakanlar toplantısında bu konuya değindi.
Eş-Şemsi, BAE'nin birkaç gün önce yaptığı resmi açıklamasında ifade ettiği gibi yine Aden’de meşru Yemen hükümeti ile Güney Geçiş Konseyi arasındaki silahlı çatışmalarla ilgili olarak duyulan derin endişeyi dile getirdi. Yemen vatandaşlarını korumaya yönelik itidal çağrısını yineledi.
BAE’nin Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu çerçevesindeki kilit ortak duruşunun aynı olduğunu dile getiren eş-Şemsi, bunu başarmak için BAE tarafından yapılan büyük fedakarlıkları hatırlattı.
Eş-Şemsi, bu durumun, BAE'nin kendisini bir taraf olarak görmediği anlaşmazlık ve bölünmeler bağlamında bugün öne sürülen iddiaları çürüttüğünü söyledi. Eş-Şemsi, BAE’nin meşru Yemen hükümetinin resmi talebi üzerine Arap Koalisyonu’nun bir üyesi olarak hükümeti desteklemek için Husi saldırılarına karşı kararlı eylemlerde bulunduğunu belirtti.
Saud Hamad eş-Şemsi sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Ülkemin, Aden ve darbeci Husilerin işgal ettiği bölgelerin çoğunun kurtarılmasında ve ardından terörist grupların bu hassas ve zor aşamalarda güvenlik boşluğunu kullanmalarının önlenmesinde oynadığı önemli rolü unutmuyoruz. BAE, kurtarılan bölgelerin yeniden inşa edilmesi için yürütülen çabalarda büyük rol oynayarak, Yemen halkına cömert maddi ve teknik destek sağladı. Arap Yarımadası'nda El Kaide’nin yarattığı tehditlerle mücadele büyük bir rol oynadı. Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz'de seyrüsefer özgürlüğünü korumak için Arap Koalisyonu’nun yürüttüğü çabaları destekledi.”
Eş-Şemsi, Yemen'deki meşru hükümetin içişlere yönelik yönetiminde düşük performans göstermesinin yanı sıra bölgesel ve iç bölünme atmosferine rağmen BAE’nin tüm bunları gerçekleştirebildiğini söyledi. BAE’nin BM Daimi Temsilcisi Vekili, güvenlik ve istikrarı korumak amacıyla BAE tarafından tüm taraflara içteki farklılıkları sona erdirme ve birliği sağlamaları yönünde defalarca yapılan ciddi diyalog çağrısını yeniledi.
Eş-Şemsi, “Yemen hükümetinin bugün yapılan olumsuz açıklamasına yansıdığı biçimde siyasi ve idari başarısızlığını BAE'nin üzerine atması uygun değil" dedi.
BAE’nin Arap Koalisyonu’nun bir ortağı olarak Yemen'in güneyindeki gerginliği azaltmak için elinden geleni yapacağını vurgulayan eş-Şemsi, Güney Geçiş Konseyi’nin eylemleri sırasında Suudi Arabistan ile Aden’deki kamu kurumlarını korumaya çalıştıklarını hatırlattı.
Ülkesinin, BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in yürüttüğü çabalara verdiği desteği yineleyen eş-Şemsi, BAE'nin bütün tarafları Yemen'deki ortak hedeflere odaklanmaya çağıran tutumunun altını bir kez daha çizdi.
BM Yemen Özel Temsilcisi Griffiths, Koalisyon'un ülkede sakinliğin hakim olması yönünde gösterdiği çabaları ve Suudi Arabistan'ın sorunlarını çözmek üzere Cidde'de diyalog kurma çabalarını övdü. Bununla birlikte durumun daha fazla kötüleşmesinin önüne geçilmesi ve yönetim, güvenlik ve temel hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması için toplantının gerekliliğinin altını çizdi.
Aden'in eski Valisi Aidarous Zubaidi başkanlığındaki Güney Geçiş Konseyi heyeti, daha önce Cidde’ye gelmiş ve Suudi Arabistan Savunma Bakanı Yardımcısı Prens Halid bin Selman ile görüşmüştü. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre taraflar arasında gerçekleştirilen görüşmede, Suudi Arabistan'ın Yemen meşruiyetine, devlet kurumlarının korunmasına ve ülkede güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına verdiği destek teyit edildi.
Prens Halid, Güney Geçiş Konseyi’nin Suudi Arabistan'ın diyalog çağrısını kabul etmesini ve koalisyonun ateşkes talebine cevap vermesini memnuniyetle karşıladı. Güç kullanımından uzak bir şekilde diyalog yoluyla anlaşmazlıkları çözme gereğini vurgulayan Prens Halid, güney meselesini diyalog yoluyla çözmenin önemine dikkat çekerek aksi takdirde böyle bir durumdan sadece İran’ın ve onun Yemen’deki kolu olan Husilerin faydalanacağını belirtti.



İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)

İsrail Kabine Sekreteri Yossi Fuchs dün yaptığı açıklamada, iktidardaki Likud Partisi’nden Adalet Bakanı Yariv Levin’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısıyla ilgili başarısızlıkları soruşturmakla görevli tartışmalı hükümet komisyonunun yetki alanını belirlemek üzere bir bakanlar komisyonuna başkanlık edeceğini duyurdu. Bu karar, hükümetin muhalifleri tarafından sert şekilde eleştirildi.

Fuchs, hükümet üyelerine gönderdiği mektupta, komisyonda Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yanı sıra Smotrich’in lideri olduğu Dini Siyonizm Partisi’nden Yerleşim ve Ulusal Görevler Bakanı Orit Strook ve Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nden Miras Bakanı Amihay Eliyahu’nun yer alacağını belirtti.

Komisyon, Adalet Bakanı Levin’in Likud Partisi’nden meslektaşları da dahil olacak. Bunlar arasında Tarım Bakanı Avi Dichter, Bilim ve Teknoloji Bakanı Gila Gamliel, Diaspora İşleri Bakanı Amichai Shikli ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar liderliğindeki Yeni Umut partisinden Maliye Bakanı Ze'ev Elkin yer alıyor.

İsrail gazetesi The Times of Israel'e göre bakanlar komisyonuna, 7 Ekim’i soruşturan komisyonun görev tanımı, araştırılacak konular ve zaman çerçevesi dahil olmak üzere tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verilecek.

Elkin dışında komisyondaki tüm bakanlar, Hamas liderliğinde binlerce unsurun Gazze çevresindeki yerleşim yerlerine saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 251 kişiyi rehin aldığı 7 Ekim saldırısı sırasında görevdeydiler.

Başbakan Binyamin Netanyahu'ye eleştirenler, Hamas saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri de dahil olmak üzere, saldırı öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan siyasi ve istihbarat alanlarındaki başarısızlıkları araştırmak üzere resmi bir komisyon kurulmasını talep ediyorlar. Kamuoyu yoklamaları, İsraillilerin büyük çoğunluğunun saldırıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonu kurulmasını desteklediğini gösteriyor, ancak Netanyahu, komisyonun kurulmasının yargı tarafından belirleneceği gerekçesiyle bunu reddediyor. Netanyahu liderliğindeki mevcut hükümeti, yargı reformu yoluyla yargıyı zayıflatmaya çalışıyor.

İsrail hükümeti geçtiğimiz pazar günü ‘mümkün olan en geniş halk desteğiyle2 kendi özel soruşturma komisyonunu kurmak için oylama yaptı.

Fuchs’un açıklamasına yanıt olarak, diğer muhalefet yetkilileriyle birlikte hükümetin soruşturmasını reddeden ana muhalefet lideri Yair Lapid, bakanların ‘soruşturmayı yürütmek için ahlaki veya yasal yetkiye sahip olmadıklarını’ söyledi.

Bazı komisyon üyelerini de eleştiren Lapid, önce komisyon başkanı Levin'e, 7 Ekim'den önce ‘güvenliğin ihmal edilmesinin’ nedeninin onun yargı reformu olduğunu söylediğini hatırlattı, ardından ‘Gazze'ye nükleer bomba atılmasını öneren’ Miras Bakanı Eliyahu'ya eleştirilerde bulunan Lapid, Strook’u “İsrail ordusunu, rehinelerin bulunduğu bölgelerde, bu onların hayatını tehlikeye atsa bile savaşmaya çağırdı” diyerek eleştirdi. Son olarak Smotrich'e değinen Lapid, “(Smotrich) çocukları aç bırakmanın haklı ve etik olduğunu açıkladı” dedi ve Ben Gvir'in, ‘rehinelerin istismara uğramasına neden olduğunu’ söyledi.

Tüm bu kişilerin Netanyahu'nun kendisini aklamak ve 7 Ekim olayının sorumluluğundan kurtulmak için atadığı bakanlar olduğunu söyleyen Lapid, “Bu işe yaramayacak” diye ekledi.


Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
TT

Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ne yönelik barış planını onaylaması, bölgeye uluslararası istikrar güçlerinin gönderilmesinin önünü açtı. Karar, Arap ve resmi Filistin makamları tarafından desteklenirken, Hamas başta olmak üzere bazı Filistinli gruplar çekincelerini korudu.

Hamas ve diğer Filistinli grupların çekinceleri, söz konusu güçlerin rolü ve özellikle Gazze Şeridi’nde silahsızlandırma görevini üstlenme olasılığıyla ilgili. İsrail ise bu sürecin hızla uygulanmasını talep ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, güçlerin rolünün, ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlığında kurulacak Barış Konseyi ile netleşeceğini, bu süreçte BM’nin herhangi bir denetiminin bulunmayacağını belirtti. Uzmanlar, “Silahsızlandırma krizi öncelikle siyasi uzlaşı ve bölgesel katılım gerektiriyor; böylece güçlerin gelecekteki rolüne dair herhangi bir kararın güvenilirliği ve uygulanabilirliği sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

Güçlerin rolü

BM Güvenlik Konseyi, 13 üyenin onayı ve Rusya ile Çin’in çekimser kalmasıyla, ABD tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’ne ‘geçici bir uluslararası istikrar gücü’ gönderilmesine izin veren karar tasarısını kabul etti.

gt
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (Arşiv – AFP)

BM Güvenlik Konseyi, Barış Konseyi’nin kurulmasını da memnuniyetle karşıladı. Konsey, ‘uluslararası hukuki kişiliğe sahip geçici bir idari organ’ olarak tanımlandı ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yönelik kapsamlı plan çerçevesinde çalışma yapacak, finansmanı koordine edecek bir yapı olarak öngörüldü. Konseyin, Filistin Yönetimi reform programını tatmin edici biçimde tamamlamasının ardından Gazze Şeridi’nde kontrolü yeniden sağlayabilmesi hedefleniyor.

Karar, Barış Konseyi ile iş birliği yapan üye devletlere ve Barış Konseyi’ne, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak üzere ‘Barış Konseyi tarafından kabul edilen geçici uluslararası bir güç oluşturma’ yetkisi veriyor. Bu güç, katılımcı ülkeler tarafından sağlanan askerlerden oluşacak, Mısır ve İsrail ile yakın iş birliği ve danışma içinde faaliyet gösterecek. Ayrıca, uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde gerekli tüm tedbirleri alma yetkisine sahip olacak.

Karara göre uluslararası güç, Barış Konseyi’ne ateşkesin uygulanmasını izleme ve kapsamlı planın hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli düzenlemeleri yapmada destek sağlayacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP ve Reuters’tan aktardığı son karar tasarısı, istikrar gücünün İsrail, Mısır ve yeni eğitilmiş Filistin polisi ile iş birliği içinde sınır bölgelerini güvence altına almak ve Gazze’de silahsızlandırmayı sağlamakla görevlendirileceğini; bunun içinde silahların imha edilmesi ve askeri altyapının yok edilmesi gibi görevlerin de bulunduğunu ortaya koyuyor.

xscdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Deyr el-Balah'ın batısındaki yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Mısırlı askeri uzman Semir Ragıb, BM kararının onaylandığını ancak güçlerin rolünü detaylı biçimde açıklamadığını söyledi. Ragıb, bunun, gücün BM tarafından doğrudan denetlenmeyeceği anlamına geldiğini belirterek, ilerleyen dönemde bu önemli detayların açıklanmasının tüm endişeleri netleştireceğini ifade etti.

Amerikalı strateji uzmanı Irina Tsukerman ise Gazze’de görevlendirilen istikrar güçlerinin, geçici bir güvenlik mekanizması olarak tasarlandığını söyledi. Tsukerman’a göre bu güçlerin rolü sadece devriye gezmek veya düzeni sağlamakla sınırlı değil; aynı zamanda insani yardım, yeniden inşa ve yönetim reformlarının uygulanabilmesi için gerekli koşulları hazırlamak.

Tsukerman, bu gücün amacının ‘silahlı grupların hemen müdahale edemeyeceği bir ortamda teknokrat bir yönetimin çalışabilmesi için zaman ve alan sağlamak’ olduğunu vurguladı.

Çelişkiler

Güçlerin silahsızlandırma konusundaki rolüne ilişkin tartışmalar devam ederken, Hamas, karar tasarısının kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Karar, Gazze Şeridi üzerinde uluslararası vesayet mekanizması dayatmaktadır; bu, halkımız ve güçlerimiz ile gruplarımız tarafından reddedilmektedir” ifadelerini kullandı.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Uluslararası gücün Gazze’deki görevleri, özellikle direnişin silahsızlandırılması, gücün tarafsızlığını ortadan kaldırmakta ve onu işgal lehine çatışmanın bir tarafı haline getirmektedir” denildi.

Aynı şekilde, İslami Cihad Hareketi de dün ABD kararını reddettiğini duyurdu. Hareket, uluslararası bir gücün Filistinli grupları silahsızlandırma görevini üstlenmesinin, onu tarafsızlıktan çıkarıp İsrail’in gündemini uygulayan bir ortak haline getireceğini belirtti. Ayrıca, Filistinlilerin ‘işgale karşı her türlü meşru direniş hakkının’ uluslararası hukuk tarafından garanti edildiğini ve grupların silahlarının bu hakkı güvence altına aldığını vurguladı.

Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, Trump’ın Gazze planını memnuniyetle karşıladı ve planın bölgeye ‘barış ve refah’ getireceğini belirtti. Ofis, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan, silahsızlandırmayı, Gazze’nin askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasını ve bölgede aşırılıkların kökünün kazınmasını öngörüyor” ifadelerini kullandı.

Semir Ragıb, İsrail’in karara karşı çıkmasına rağmen özellikle istikrar güçleri maddesine odaklandığını belirterek, bunun temel yükümlülüklerden kaçış niteliği taşıdığını ve en başta Gazze’den tam çekilmenin ertelendiğini ifade etti. Ragıb, Hamas ve İslami Cihad’ın itirazının ise anlaşmayı tamamen reddetmekten değil, silahsızlandırma konusuna karşı durmaktan kaynaklandığını ve silahsızlandırmanın önceden sağlanacak uzlaşılarla yürütülmesi gerektiğini vurguladı; aksi takdirde güçlerin rolü Filistinlilerle çatışmaya dönüşebilir.

Tsukerman ise gücün rolünü iki yönlü olarak değerlendiriyor: “Güç, güvenilir, kapsayıcı ve bölgesel destekle birlikte çalışırsa yeniden inşa ve siyasi normalleşme için bir nefes alanı sağlayabilir.”

Çözümün bölgesel katılımda yattığını belirten Tsukerman, “Bölgesel katılım yoksa, gücün meşruiyeti çöker, uygulanması aksar ve Hamas’ın etkisi güçlenir. Böylece görev, Filistin egemenliğine köprü olmak yerine dış kontrolün simgesi haline gelir. Bölgesel katılım bir lüks değil, zorunluluktur. Yoksa görev hedeflerine ulaşmakta zorlanır ve anlaşmanın özü zayıflar” dedi.


Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
TT

Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)

Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanı General Rudolf Heykel, İsrail ve ABD Kongresi'ndeki yetkililerin orduya karşı iki operasyon başlatması ve programındaki birçok toplantının iptal edilmesinin ardından dün planlanan ABD ziyaretini erteledi.

Lübnan askeri kaynakları Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, "Ordu komutanlığı son iki haftada İsrail'in orduya ve Lübnan ordusunun ulusal rolüne yönelik saldırısını gözlemledi. Bu saldırı önyargısız ve Lübnan ordusunu hedef alıyordu" dedi. Harekatın ABD Senatörleri Lindsey Graham ve Joni Ernst tarafından başlatılan "bir başka sürpriz harekatla" eş zamanlı olarak geldiği de ifade edildi.

Heykel, Beyaz Saray, Kongre ve Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşmek üzere yola çıkmadan önce, Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Washington ziyareti için planlanan birkaç toplantının iptal edildiğini doğruladı. Kaynaklar, "Bu nedenle Kara Kuvvetleri Komutanı, ziyaretin başarısını güvence altına almak için durum netleşene kadar ziyareti ertelemeye karar verdi" dedi.