Suudi kadınların 'velayet'ten özgürleşme mücadelesi

Bir kadın mahkûmun, velisinin onayı veya kabulü şart koşulmaksızın serbest bırakılması yönündeki öneri Şura Meclisi’ne sunulacak (Şura Meclisi)
Bir kadın mahkûmun, velisinin onayı veya kabulü şart koşulmaksızın serbest bırakılması yönündeki öneri Şura Meclisi’ne sunulacak (Şura Meclisi)
TT

Suudi kadınların 'velayet'ten özgürleşme mücadelesi

Bir kadın mahkûmun, velisinin onayı veya kabulü şart koşulmaksızın serbest bırakılması yönündeki öneri Şura Meclisi’ne sunulacak (Şura Meclisi)
Bir kadın mahkûmun, velisinin onayı veya kabulü şart koşulmaksızın serbest bırakılması yönündeki öneri Şura Meclisi’ne sunulacak (Şura Meclisi)

Suudi Arabistan parlamentosu Şura Meclisi’nin kadın üyeleri, ülkelerindeki yetkililerin, kadınlar üzerindeki vesayetin (başkası adına tasarrufta bulunma yetki ve sorumluluğu) kaldırılması kararına işlerlik kazandırmak için faaliyetlerine hız kazandırarak geçmişte meclis çatısı altında etkisi azaltılan kadına yeniden imkân tanınmasına ilişkin öneriler sunuyor.
Independent Arabia'dan Suad el-Ya'la'nın haberine göre söz konusu önerilerden biri, kızların ortadan kaybolmasının ceza olmaktan çıkarılması iken bir diğeri kadın mahkûmların, mahkûmiyet süreleri sona erdikten sonra bir erkek veli (sorumlu) tarafından teslim alınması şartı koşulmaksızın serbest bırakılması çağrısında bulunuyor.
Adalet Bakanlığı’ndan, kendilerine zarar vermek için kullanılmasını önlemek adına kaybolma, evden kaçma ve ebeveyne karşı çıkma davaları ile ilişkili olan kadına yönelik şikâyet sunulmasını durdurma talebinde bulunan Şura Üyesi Doktor İkbal Darenderi, Bakanlığa sunduğu bu önerisinin birçok sebepten hareket ettiğini belirtti. Söz konusu sebeplerin başında, bazı genç kızların velileri tarafından sunulan düzmece şikâyetlerin sayısında artış görülmesi geliyor. Darenderi’ye göre bu tür veliler, kendilerine yönelik şiddetin, zorbalığın ve istismarın ortadan kaldırılmasını talep eden genç kızlara zarar vermek için şikâyetlerinde evden kaçma ve ana-babaya asi olma gibi gerekçeler öne sürüyor.
Birçok erkeğin zorbalık yoluyla kızları ile eşlerinin mallarını ele geçirmesi, şiddet ve haksız olarak kadının evlenmesine engel olunması gibi vakalar da işaret edilen sebepler arasında yer alıyor. Bunların yanı sıra bu kimseler, mağdur olan kızları, kendilerini şikâyet ettikleri takdirde, haklarında ana-babaya asi olma davası açıp hapsedilmesini ve kırbaçlanmasını sağlamakla tehdit ederek kendi onayları olmadan hapisten çıkamayacakları veya genç kız bakım evlerine gönderilecekleri konusunda gözdağı veriyor.
Darenderi, konuya ilişkin açıklamasına göre, “Çalışmak, okumak, zorla evlendirilmemek, tacize uğramamak ve evden mecburen ayrılmak gibi haklarını talep eden genç kızların, kendilerini koruyacak bir tarafın ve alternatifin bulunmaması bir yana, velilerinin ana-babaya asi olma veya ortadan kaybolma gibi düzmece şikâyetlerde bulunmasından ötürü uğradıkları haksızlığın giderilmesini isteyen genç kız ve kadınların sayısında bir artış söz konusu.”
Suudi Arabistan’daki Ulusal İnsan Hakları Kuruluşu, yakın zamanda, ele aldıkları pek çok davanın olduğunu açıkladı. “Bazı velilerin, ana-babaya asi olma gibi tutuklamayı gerektiren suçlara ilişkin yasayı kötüye kullanması ile ortaya çıkan ciddi bir sorunun varlığına” işaret eden Darenderi, bu önerisine uluslararası insan hakları örgütlerinin bu sorunu ‘halen çözülmemiş’ kabul etmesini gerekçe gösterdi.
Kadın mahkûmun, velisi teslim almadan serbest bırakılması
Şura Meclisi’ne yeniden sunulacak olan ikinci öneri, kadın mahkûmun velisinin onayı ve kabulü şart koşulmaksızın serbest bırakılması çağrısında bulunuyor. Dr. İkbal Darenderi, bu önerinin yeniden sunulması için birkaç gerekçe öne sürerek şu ifadeleri dile getirdi: “Bu şartın talep edilmediği söylense de gerçek bu şekilde değil. Halihazırda hapishane yönetimi, mahkûmiyet süresi sona eren kadın mahkûmun, teslim kağıdının imzalanmasından sonra sadece velisine teslim edilmesini kabul ediyor. Akrabalarından biri veya tamamı kadını teslim almayı reddediyorsa ya da kadının kimsesi yoksa konumu veya görevi ne olursa olsun kadın, ya belirsiz bir süre hapiste tutuluyor ya konukevine nakledilerek velisi veya bir yakınını kendisini teslim almaya ikna edene kadar tutuklu bırakılıyor ya kaçmak için rastgele biri ile evleniyor ya da veliye yönelik karar davası açılıyor. Reddetmesi halinde velinin hapsedilmesine dair bir dava da söz konusu. Bu da uzun bir zaman alıp her zaman işe yaramayabiliyor.”
Meclis Üyesi Doktor Latife Şalan, Çalışma ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı’na, cezaları sona erdikten sonra serbest bırakılan kadınların, kendilerini teslim almak üzere bir velinin hazır bulunmasına gerek olmadan, tıpkı cezası biten erkek mahkûmlar gibi konukevinden hemen ayrılmalarına izin verilmesini talep eden bir öneride bulundu.
Hapis ve tutuklamaya ilişkin maddede şu ifade yer alıyor: “Bir mahkûm veya tutuklunun, tutuklama emrinde belirtilen sürenin bitiminden sonra hapishane veya tutukevinde tutulmaması gerekir”. Darenderi, bu maddenin kadın ile erkek arasında bir ayrım yapmadığını söyleyerek kadın mahkûmu velisinin ya da bir akrabasının teslim alması talebinin sürdürülmesinin yasal bir dayanağının bulunmadığına işaret ediyor. Mağdur olan kadınların ifadelerine göre hapishane yönetimi bu duruma, velinin ya da bir yakının bir nevi kefalet olarak imzalaması gereken bir sözleşmenin olduğunu gerekçe gösteriyor.
Darenderi’ye göre kadın mahkûmun tutukluluk süresinin bitiminden sonra serbestliğinin reddedilmesinin Suudi Kral Selman Bin Abdulaziz ile Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın yönelimlerine de uygun düşmüyor. Bilindiği üzere Kral ile Veliaht Prens, Suudi kadınına kolaylık sağlamayı ve velisinin onayı şart koşulmaksızın hizmetlerden faydalanmasını mümkün kılmayı hedefliyor. Bir insanı, sebep ne olursa belirli bir süreden daha fazla cezalandırmak ise haksızlıktır.
Kadın mahkûmu, cezası bittikten sonra hapiste tutmak, onun haklarına yönelik bir ihlal olarak da kabul edilmektedir. Üstelik veli, kızını teslim almaya mecbur edilemez; hele de kızını evlatlıktan reddettiyse. Darenderi, bazı ailelerin herhangi bir suç işlediğinde genç kızları reddetmelerine karşılık cinayet suçu işlese bile erkeğe aynıyla muamele etmediğine, velinin bu erkeği hapisten çıkarmak için şart koşmadığına ve kadın için yeterli gözetim ve bakımın olmadığına da dikkat çekiyor. Bazı durumlarda kadın mahkûm, hayatı için endişelenerek kendisini öldürmeye yemin eden veli tarafından teslim alınmayı reddediyor. Ayrıca bazı mahkûmların, velisini isteği hilafına kendisini teslim almaya zorlaması sonucu hapisten çıktıktan sonra işkenceye ve cinayete kurban gittiği durumlar da yaşanıyor. Aynı şekilde genç kızlar, konukevlerinde birkaç kişinin kaçmasına, intihar girişiminde bulunmasına veya sadece çıkmak için dolandırıcılarla evlenmesine sebep olan zorlu yaşam koşullarına ve sert muameleye maruz kalıyor (son örneği bu ay yaşandı).
Birçok avukat, mahkûmun yakınlarının, ceza süresi bittikten sonra kadını teslim almayı reddetmesi halinde mahkûmun ailesi ile görüşüp anlaşmazlığın bitirilmesi konusunda ikna etmek üzere hapishanedeki sosyal hizmet uzmanlarının devreye girdiğini belirtiyor. Ailenin tutumunda ısrarcı olması durumunda ise mahkûmun bulunduğu bölgenin ‘Emiri’ ile temasa geçilerek kadın, Sosyal Kalkınma Bakanlığı’na bağlı bir evde ağırlanıyor.



Suudi Arabistan, İran ve Çin ekonomik ve siyasi iş birliğini genişletecek

Suudi Arabistan-Çin-İran üçlü komitesinin Pekin anlaşmasını takip etmek amacıyla düzenlediği üçüncü toplantı Tahran'da yapıldı. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Arabistan-Çin-İran üçlü komitesinin Pekin anlaşmasını takip etmek amacıyla düzenlediği üçüncü toplantı Tahran'da yapıldı. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
TT

Suudi Arabistan, İran ve Çin ekonomik ve siyasi iş birliğini genişletecek

Suudi Arabistan-Çin-İran üçlü komitesinin Pekin anlaşmasını takip etmek amacıyla düzenlediği üçüncü toplantı Tahran'da yapıldı. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Arabistan-Çin-İran üçlü komitesinin Pekin anlaşmasını takip etmek amacıyla düzenlediği üçüncü toplantı Tahran'da yapıldı. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)

Suudi Arabistan, İran ve Çin, ekonomik ve siyasi alanlar da dahil olmak üzere iş birliğini genişletme arzusunu dile getirdi. Üç ülke, bölgedeki güvenlik, istikrar, barış ve ekonomik refahın artırılması amacıyla diyalog ve bölgesel iş birliğinin önemine vurgu yaptı.

Bu açıklamalar dün Tahran’da düzenlenen Suudi Arabistan-Çin-İran üçlü komitesinin üçüncü toplantısı sırasında yapıldı. Toplantıya İran adına Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. Mecid Taht Revançi başkanlık ederken, Suudi heyetine Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hureyci, Çin heyetine ise Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Miao Deyu başkanlık etti.

Üç ülke, Filistin, Lübnan ve Suriye’deki İsrail saldırılarının derhal durdurulmasını talep ederek, İran’a yönelik saldırı ve ihlalleri kınadı. Tahran, Suudi Arabistan ve Çin’in İsrail saldırılarına yönelik net tutumlarını takdirle karşıladı.

Suudi Arabistan ve İran tarafları, Pekin anlaşmasının tüm hükümlerini uygulama taahhüdünü yineleyerek, Birleşmiş Milletler (BM) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tüzükleri ile uluslararası hukuka uygun olarak iki ülke arasında iyi komşuluk ilişkilerini geliştirme çabalarını sürdüreceklerini vurguladı. Taraflar, bu kapsamda egemenlik, toprak bütünlüğü, bağımsızlık ve güvenliğe saygı göstereceklerini ifade etti.

Üç ülke, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinde kaydedilen sürekli ilerlemeyi ve bunun iki ülke arasında doğrudan iletişim için sağladığı fırsatları memnuniyetle karşıladı. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)Üç ülke, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinde kaydedilen sürekli ilerlemeyi ve bunun iki ülke arasında doğrudan iletişim için sağladığı fırsatları memnuniyetle karşıladı. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve İran, Çin’in Pekin anlaşmasının uygulanmasını destekleme ve takip etmedeki olumlu rolünü memnuniyetle karşıladı. Çin ise Suudi Arabistan ve İran’ın ilişkilerini farklı alanlarda geliştirme yönünde attıkları adımları desteklemeye ve teşvik etmeye devam etme taahhüdünde bulundu.

Üç ülke, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinde kaydedilen sürekli ilerlemeyi memnuniyetle karşıladı ve bunun iki ülke arasında tüm düzeylerde doğrudan iletişim imkânı sağladığını vurguladı. Taraflar, özellikle bölgedeki mevcut gerginliklerin bölge ve dünya güvenliğini tehdit ettiği bir dönemde, üst düzey yetkililer arasında yapılan temasların ve karşılıklı ziyaretlerin önemine dikkat çekti.

Katılımcılar, iki ülke arasındaki konsolosluk hizmetlerinde sağlanan ilerlemeyi de memnuniyetle karşıladı. Bu hizmetler sayesinde 2025 yılında 85 binden fazla İranlı hac ibadetini ve 210 binden fazla İranlı umre ibadetini güvenli ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebildi.

Ayrıca, Suudi ve İranlı merkezler ile bireyler arasında yürütülen araştırma, eğitim, medya, kültür ve fikir alanlarındaki diyaloglarda kaydedilen ilerleme de memnuniyetle karşılandı. Taraflar, iki ülke arasında heyetlerin karşılıklı değişimini ve söz konusu alanlardaki etkinliklere katılımı olumlu buldu.

Üç ülke, BM himayesinde uluslararası olarak kabul edilen ilkeler çerçevesinde, Yemen’de kapsamlı siyasi çözüm için desteğini bir kez daha vurguladı.

Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Velid el-Hureyci, Çinli mevkidaşı ile bir araya gelerek ikili ilişkileri gözden geçirdi ve tüm alanlarda iş birliğinin güçlendirilmesi ile çok taraflı koordinasyonun artırılması yollarını görüştü.

El-Hureyci ayrıca İranlı mevkidaşı Taht Revançi ile de bir araya gelerek Suudi Arabistan-İran ikili ilişkilerini değerlendirdi ve iş birliği yollarını ele aldı.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi, "Kral Salman Hava Üssü"ndeki tesislerin açılışını yaptı

Prens Muhammed bin Salman, Kral Salman Hava Üssü'nün açılışını gerçekleştirdi (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Kral Salman Hava Üssü'nün açılışını gerçekleştirdi (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, "Kral Salman Hava Üssü"ndeki tesislerin açılışını yaptı

Prens Muhammed bin Salman, Kral Salman Hava Üssü'nün açılışını gerçekleştirdi (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Kral Salman Hava Üssü'nün açılışını gerçekleştirdi (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Salman, dün Riyad'da, Suudi Arabistan Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin muharebe hazırlığını artırmaya yönelik stratejik geliştirme projeleri kapsamında, merkez sektördeki "Kral Salman Hava Üssü" tesislerinin açılışını gerçekleştirdi.


Riyad ve Doha, yüksek hızlı trenle stratejik ortaklığı pekiştiriyor

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, dün Kral Halid Uluslararası Havalimanı'nda Şeyh Temim'i karşıladı (SPA)
Veliaht Prens Muhammed bin Selman, dün Kral Halid Uluslararası Havalimanı'nda Şeyh Temim'i karşıladı (SPA)
TT

Riyad ve Doha, yüksek hızlı trenle stratejik ortaklığı pekiştiriyor

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, dün Kral Halid Uluslararası Havalimanı'nda Şeyh Temim'i karşıladı (SPA)
Veliaht Prens Muhammed bin Selman, dün Kral Halid Uluslararası Havalimanı'nda Şeyh Temim'i karşıladı (SPA)

Suudi Arabistan ve Katar, iş birliğini ve kalkınma bütünleşmesini güçlendirme, sürdürülebilir kalkınmayı pekiştirme ve bölgede daha geniş kalkınma ve refah beklentilerine yönelik ortak taahhütte bulunma yönünde stratejik bir adım attı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad, dün Riyad'da düzenlenen Suudi-Katar Koordinasyon Konseyi'nin sekizinci toplantısına eş başkanlık ederek, siyasi, güvenlik, askeri, enerji, sanayi, ekonomi, yatırım, ticaret, teknoloji, altyapı, kültür, turizm ve eğitim gibi öncelikli alanlarda ortak koordinasyonu desteklemeye ve geliştirmeye devam etmenin önemini vurguladılar.

İki taraf, Riyad ve Doha arasında yolcu taşımacılığı için yüksek hızlı elektrikli tren projesinin hayata geçirilmesine ilişkin bir anlaşma da dahil olmak üzere mutabakat zaptı ve anlaşmalar imzaladı.

Uluslararası alanda ise taraflar, uluslararası barış ve güvenliğin korunması için koordinasyonun sürdürülmesi ve çabaların yoğunlaştırılması yönündeki kararlılıklarını yinelediler. Bölgesel ve uluslararası düzeyde karşılıklı çıkarları ilgilendiren konularda görüş alışverişinde bulundular.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Katar Emiri'ni dün el-Yemame Sarayı'nda kabul etti ve burada resmi bir görüşme gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre görüşmede, iki ülke arasındaki yakın ikili ilişkiler gözden geçirildi ve ortak iş birliği olanakları ile çeşitli alanlarda ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği ele alındı. Her iki taraf da iki ülke arasındaki iş birliği düzeyinin yükselmesine katkıda bulunan karşılıklı ziyaretlerin olumlu sonuçlarına övgüde bulundu.

Taraflar, iki ülke arasındaki savunma ortaklığını güçlendirme ve geliştirme kararlılıklarını teyit ederken, aralarındaki tüm güvenlik alanlarında mevcut iş birliği ve güvenlik koordinasyonunun düzeyini ve ticaret alışverişini çeşitlendirmek ve artırmak ve karşılaşılabilecek her türlü zorluğun üstesinden gelmek için ortak çalışmaları güçlendirmenin önemini vurguladılar.