Polypill haplar kalp krizini önlüyor mu?

Polypill haplar kalp krizini önlüyor mu?
TT

Polypill haplar kalp krizini önlüyor mu?

Polypill haplar kalp krizini önlüyor mu?

Bilim insanları tarafından yapılan son araştırmalarda, bileşik hap diye Türkçe’ye çevirilen ‘polypill’ haplarını kullanan kişilerin yarısından fazlasında kalp krizi oranının düştüğü belirtildi. Bu haplar, Kalp damar hastalıklarından korunmadaki etkinliği saptanmış 5 ilacın düşük dozdaki bileşiminden oluşuyor.
Şu anda test aşamasında olan diğer araştırmalar da benzer sonuçlara ulaşıyor.
Her yıl 18 milyon kişi kalp ve damar rahatsızlıklarından ölüyor. Bu kişilerin yüzde 80’i obezite, şeker hastalığı, tütün kullanımı ve düzensiz yaşamın tehdidi altında olan refah seviyesi düşük ülkelerde yaşıyor.
Bununla birlikte uzmanlar, polypill kavramı etrafında şiddetli bir şekilde bölünüyor. Aralarında bazı önemli kalp doktorlarının da bulunduğu polypill savunucuları, yapılan araştırmaya dayanarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu hapların reçetesiz dağıtımına destek vermesi gerektiğini savunuyor. Dünyadaki 50 yaş üstü yüzlerce kişinin bu hapı kullanmasıyla kalp hastalıklarından kaynaklı ölüm oranlarının yüzde 60 ila 80 oranında düşürülebileceğini söylüyorlar.
Ancak bazı önemli kalp doktorları bu yöntemi tehlikeli buluyor. Çünkü aspirinler, düşük dozlu kolesterol hapları ve tansiyon ilaçlarının tümü yan etkilere sahip olduklarından, risk faktörleri değerlendirmeden bu hapların alınmaması gerektiğini söylüyorlar.



Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
TT

Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)

Araştırmacılar 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti.

Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden bilim insanları 2011'de, fosilleşmiş çene kemiğini ortaya çıkardıkları bu canlının, artık Kuzey Amerika'da bilinen en eski teruzor türü olduğunu belirledi.

Arizona'daki Taşlaşmış Orman Milli Parkı'ndaki ücra bir kemik yatağında keşfedilen bu canlının çene kemiği 209 milyon yıl önce volkanik kül içinde korunmuş.

Yeni türün, bir insanın omzuna rahatça tüneyebilecek kadar küçük olduğu düşünülüyor.

Bu olağanüstü fosili, müzenin FossiLab bölümünde 18 yıldır gönüllü olarak çalışan Suzanne McIntire keşfetti.

McIntire şöyle diyor:

Bu örneği ortaya çıkarmanın heyecan verici tarafı, dişlerin hâlâ kemiğin içinde olmasıydı, bu yüzden hayvanı tanımlamanın çok daha kolay olacağını biliyordum.

Ekip, diş uçlarının aşınmış olmasından yola çıkarak teruzorun, çoğu zırh benzeri pullarla kaplı balıklarla beslendiği sonucuna vardı.

Ekip yeni teruzor türüne Eotephradactylus mcintireae adını verdi. "Kül kanatlı şafak tanrıçası" anlamına gelen bu isim, fosilin bulunduğu alandaki volkanik küle atıf yapıyor.

Arizona'nın kuzeydoğusundaki bu bölge, 209 milyon yıl önce Pangaea'nın ortasında ve ekvatorun hemen üzerinde yer alıyordu.

Küçük nehir kanallarının kesiştiği bölge muhtemelen mevsimsel sellere maruz kalıyordu; bu seller kanallara tortu ve volkanik kül taşıyarak muhtemelen kemik yatağında muhafaza edilen canlıları gömdü.

Ekip toplamda kemikler, dişler, balık pulları ve koprolitler yani fosilleşmiş dışkılar da dahil 1200'den fazla fosil ortaya çıkardı.

Araştırmacılar ayrıca sivri uçlu zırhı ve ayakkabı kutusuna sığabilecek kabuğuyla, eski bir kaplumbağanın fosillerini de tanımladı. Kara kaplumbağası benzeri bu hayvan, fosilleri daha önce Almanya'da keşfedilen, bilinen en eski kaplumbağayla aynı zamanlarda yaşamıştı.

Kligman, "Bu, kaplumbağaların Pangea genelinde hızla yayıldığını gösteriyor ki bu çok büyük olmayan ve muhtemelen yavaş bir tempoda yürüyen bir hayvan için şaşırtıcı" diyor.

Independent Türkçe