​Prens Andrew, Epstein’ı savundu: İstismardan haberim yok

İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in ikinci oğlu Prens Andrew (Arşiv – Reuters)
İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in ikinci oğlu Prens Andrew (Arşiv – Reuters)
TT

​Prens Andrew, Epstein’ı savundu: İstismardan haberim yok

İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in ikinci oğlu Prens Andrew (Arşiv – Reuters)
İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in ikinci oğlu Prens Andrew (Arşiv – Reuters)

İngiliz gazetelerinin Jeffrey Epstein’le bağlantısı olmakla suçladığı Prens Andrew, ABD’li iş insanının cinsel istismarda bulunduğunu “görmediğini ve böyle bir şeyden şüphelenmediğini” söyledi. Epstein, hücresinde ölü bulunmadan önce pedofili suçundan yargılanıyordu.
Buckingham Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre York Dükü, “Birlikte geçirdiğimiz kısa süre zarfında tutuklanmasına sebep olacak bu tarz bir faaliyette bulunduğunu görmedim ve de şüphelenmemiştim” dedi.
Kraliçe Elizabeth’in ikinci oğlu olan Prens, Epstein’le olan arkadaşlığını savundu ve hakkındaki şüpheleri ortadan kaldırmak için bir açıklama yayınladı.  
Prens Andrew Epstein’ın davranış ve fiillerinden zarar görenlerin acısını paylaştığını ifade ederek, “intiharı, ardında birçok cevapsız soru bıraktı.” dedi. Ve “Olayla ilgisi olan herkes için zor bir dönem, Epstein’ın yaşam tarzını anlayabilmem ya da açıklayabilmem mümkün değil, çocuklara istismar suçu işleyen herhangi bir insana anlayış göstermem, ona katılmam ya da onun bu türlü davranışlarını desteklemem” ifadelerini ekledi.
Bununla birlikte, Prens Andrew, Epstein ile 1999’da tanıştığını ve onunla düzenli olarak değil yılda bir ya da iki kez görüştüğünü açıkladı. Aynı şekilde Epstein 2010 yılında hapisten çıktığında kendisiyle yaptığı görüşmeden de pişmanlık duyduğunu söyledi.
Epstein, 2008 yılında Florida’da 18 yaşından küçük genç kızları fuhuşa zorlamaktan hapis cezasına çarptırılmıştı. Ardından çocuk istismarı ile suçlanan Epstein, Temmuz ayında tutuklandı. Epstein, onlarca genç kızı tuzağa düşürerek onlarla cinsel ilişki kurmakla suçlanıyor. 10 Ağustos’ta New York’taki hücresinde ölü bulunan Epstein’in otopsi raporları kendini astıktan sonra öldüğünü gösteriyor.



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe