ABD askerlerinin varlığı için 'haram' fetvası veren Iraklı Şii din adamı tepki çekti

ABD askerlerinin varlığı için 'haram' fetvası veren Iraklı Şii din adamı tepki çekti
TT

ABD askerlerinin varlığı için 'haram' fetvası veren Iraklı Şii din adamı tepki çekti

ABD askerlerinin varlığı için 'haram' fetvası veren Iraklı Şii din adamı tepki çekti

Irak'ın Şii dini mercilerden Ayetullah Kazım el-Hairi’nin, ABD askerlerinin danışman veya eğitmen olarak dahi Irak'ta varlık göstermesinin haram olduğu fetvasını veren ve onlara karşı yaptığı savaş çağrısı büyük tepki çekti.
İran’da yaşayan Hairi, Haşdi Şabi'nin son zamanlarda üslerinin hedef alınmasının ardından yayımladığı fetvada, "Açıkça söylüyorum; meşru sorumluluk gereği, hangi isim altında olursa olsun ABD askerleri ve onun benzerlerinin danışman, eğitmen ve terörle mücadele bahanesiyle Irak'ta kalmaları haramdır” demişti.
Hairi’nin fetvasına tepki gösteren takipçileri ile İran’a yakın çevrelerin neredeyse tamamı, İran’da ikamet eden bir din adamının, Iraklı Şiilerin dini lideri Ayetullah Ali Sistani’nin yanı sıra ülkenin yürütme ve yargı organları dururken Irak’ın siyasi işlerine karışması, ABD askerlerine karşı savaş fetvası çıkarma hakkının olmadığı eleştirisinde bulunuyor.
Eleştiriler arasında Hairi’nin 1980-1988 yıllarında verdiği fetvaları da yer alıyor. Sözgelimi Hairi, İran-Irak savaşının yaşandığı yıllarda ‘Irak askerlerine işkence yapmanın, yemeklerine zehir koymanın veya trafik polislerini öldürmenin dinen caiz olduğu’ yönünde fetvalar vermişti. Hairi 2003 sonrası ise Irak’ta yapılacak seçimlerini ‘laiklerin seçimi’ diye yaftalayarak oy kullanmanın haram olduğunu söylemişti.
“Düşmanın ayak izlerini takip ediyorlar”
Hairi’nin ofisi, artan tepkiler üzerine yayımladığı açıklamada, “Hairi’den yapılan açıklama Irak’ın güvenliği, egemenliği ve bağımsızlığını ihlal edenlere karşı bu değerleri savunma amacını taşıyor. Açıklamaları zayıflatmaya çalışanlar ya halkımızın çıkarlarını bilmiyor ya da kasıtlı olarak düşmanın ayak izlerini takip ediyor” denildi.
Hairi’nin açıklamalarına karşı hükümet kanadından henüz bir yorum yapılmadı. Ancak Asaib Ehli Hak Genel Sekreteri Kays el-Hazeli, Hairi’nin ifadelerine destek açıklamasında bulundu.
Hazeli, Twitter hesabı üzerinden paylaştığı mesajda şu ifadeleri kulalndı: “Taklit mercii seyyid Hairi, şehit Muhammed Bakır es-Sadr medresesinden ve şehit Muhammed Muhammed es-Sadr’ın vasiyetinden kalmıştır. O, çok sayıda Iraklının taklit merciidir. Kendisine yapılacak bir saygısızlık tüm bu unvanlara yapılmıştır. Onun asıl günahı, Irak düşmanlarına özellikle de İsrail ve ABD yönetimine düşman olmasıdır.”
Irak’ta Şii lider Mukteda es-Sadr'a bağlı Sadr Hareketi'nde geniş bir tabana sahip olan Ayetullah Hairi genel itibarıyla İran’daki Velayet-i Fakih’in ideolojisi kapsamında fetvalar yayınlıyor.
Irak’ta önceki gün Sadr’ın Hairi’nin ifadeleriyle ilgili bir açıklamaya yapacağı yönünde haberler yapıldı ancak Sadr’ın sözcüsü Salah el-Ubeydi bu iddiayı reddetti.
Ubeydi, dünkü açıklamasına, “Bir gazeteci bana Sadr’ın bu konuda açıklama yapıp yapmayacağını sordu. Ben de onun sözcüsü olduğumu ve bu konuda bir şey söylemenin hakkım olmadığını belirttim. Sadece Sadr’ın bu konuda açıklama veya bir tweet atabilme ihtimalinin olduğunu söyledim. Ancak bazı internet siteleri bu ihtimal ifadesini sanki resmi ve gerçekmiş gibi yazdı” dedi.
Sadr taraftarlarının, 1997’de vefat eden Muhammed Sadık es-Sadr’ın – Mukteda es-Sadr’ın babası –  ‘fıkıhta yetkin biridir’ ifadesiyle övdüğü Hairi’yi taklit merciinde görüyor. Fakat Irak’ta ABD güçlerine karşı savaşın zirve yaptığı 2006-2008 yıllarında hiçbir destek açıklamasında bulunmaması nedeniyle Hairi’nin son yıllarda Sadr taraftarlarından sıklıkla eleştirildiği gözlemleniyor.
Sadr Hareketi’ne yakınlığıyla bilinen Şii din adamı Esad en-Nasıri, Facebook hesabından Hairi’nin fetvasına cevaben yaptığı paylaşımda, “Dini mercii eğer yaşının ilerlemesi veya hastalık sebebiyle hafızası zayıflamaya başlamışsa ondan taklit mercii düşer. Taklit merciiliğin şartları sanıldığı gibi sadece adalet ve ilim ehli olmakla sınırlı değildir, bundan başka şartlar da var” diye yazdı.
Iraklı televizyonlarında program sunucusu Sadun Muhsin Damd, Facebook hesabından paylaştığı mesajda, “Irak’ta herhangi bir yabancı gücün bulunmasına ve ABD askerlerinin buradaki varlığının danışmanlık sınırlarının dışına çıktığını düşünmekle birlikte, bu fetva rejimi sarsmayı ve daha çok gencin sebepsiz yere kurban verilmesini amaçlıyor” ifadelerini kullandı.
Damd, Sistani ve Hairi’yi de karşılaştırdığı yazısının devamında şunları söyledi: “Bu adam (Hairi) Iraklıları savaşa ve direnişe iterken, Sistani siyasi süreçlere katılıma, kanunlara uymaya ve devlet kurumlarına saygı duymaya teşvik ediyordu. Bunun sebebi Sistani’nin fetvalarının satılık ve baskı altında olmamasıydı.”



Yılda 200 bin kişiyi öldürüyor... Trump, fentanili "kitle imha silahı" olarak sınıflandırıyor

ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
TT

Yılda 200 bin kişiyi öldürüyor... Trump, fentanili "kitle imha silahı" olarak sınıflandırıyor

ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, dün, uyuşturucu madde fentanili resmen kitle imha silahı olarak ilan ederek, yönetiminin Latin Amerika'daki uyuşturucu kartellerine karşı yürüttüğü kampanyayı yükseltti.

Başkan, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken, "Fentanili resmen kitle imha silahı olarak ilan ediyoruz" dedi. "Bu bombanın yaptığı etkiyi yapan başka bir bomba yok. Bilgilerimize göre, bu uyuşturucu madde yüzünden her yıl 200 bin ila 300 bin kişi ölüyor." Başkanlık kararnamesinde, fentanilin "uyuşturucudan çok kimyasal bir silaha benzediği" ve üretiminin ve dağıtımının "ulusal güvenliğimizi tehdit ettiği, bölgemizde ve sınırlarımız boyunca kaosa yol açtığı" belirtildi.

Analistler, bu hamlenin Trump yönetiminin "uyuşturucu teröristleri" olarak adlandırılanlara karşı yürüttüğü savaşla bağlantılı olduğuna inanıyor. Bu savaş, Washington'un uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığını söylediği tekneleri hedef alan askeri bir harekatı da içeriyor. Bu harekat, eylül ayının başından bu yana yaklaşık 90 kişinin ölümüne yol açtı.

Ancak Trump, imha edilen her teknenin (20'den fazla tekne imha edildi) 25.000 Amerikalının hayatını kurtardığını söylese de bu teknelerin daha ölümcül olan fentanil değil, kokain taşıdığına inanılıyor. Fentanil ise öncelikle Meksika'dan ABD'ye kaçak olarak sokuluyor, Kolombiya veya Venezuela'dan deniz yoluyla değil.

Saldırılarla eş zamanlı olarak, Amerika Birleşik Devletleri Karayipler'de güçlerini artırıyor, dünyanın en büyük uçak gemisini ve birkaç savaş gemisini konuşlandırıyor. Amerikan askeri uçakları da son haftalarda Venezuela kıyıları üzerinde uçuyor.

Trump, askeri konuşlandırmanın uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleyi amaçladığını söyleyerek, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu bir kaçakçılık karteline liderlik etmekle suçladı. Karakas ise bunu reddederek, Washington'u Venezuela'da rejim değişikliği ve petrol rezervlerinin kontrolünü ele geçirmeye çalışmakla suçladı.

Amerika Birleşik Devletleri, merhum solcu lider Hugo Chávez'in siyasi mirasçısı Maduro'nun yakalanmasına yol açacak bilgi için 50 milyon dolarlık ödül teklif etti.


Albanese: Sidney saldırısının DEAŞ ideolojisinden kaynaklandığı anlaşılıyor

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
TT

Albanese: Sidney saldırısının DEAŞ ideolojisinden kaynaklandığı anlaşılıyor

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka bayramını kutlayan kalabalığa yapılan saldırının "DEAŞ ideolojisinden kaynaklanmış gibi göründüğünü" söyledi.

Avustralya polisi bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı saldırganları olduğundan şüphelenilen baba ve oğulun kullandığı araçta iki DEAŞ bayrağı ve patlayıcı madde bulunduğunu belirtti. Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon gazetecilere yaptığı açıklamada, Sidney plajı yakınlarında bulunan aracın oğul adına kayıtlı olduğunu ve içinde "iki el yapımı DEAŞ bayrağı" ile birlikte el yapımı patlayıcı cihazlar bulunduğunu söyledi.

Sajid Akram ve oğlu Naveed, pazar akşamı popüler plajda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlamasına yönelik toplu silahlı saldırıda 15 kişiyi öldürdü. Yetkililer saldırıyı Yahudi karşıtı bir terör eylemi olarak nitelendirdi, ancak saldırganların daha derin motivasyonları hakkında şimdiye kadar çok az ayrıntı verdi.

Ancak Albanese bugün, iki adamın "toplu katliamı" gerçekleştirmeden önce nasıl devşirildiğine dair ilk işaretlerden birini verdi ve şunları söyledi: "Görünüşe göre bu, DEAŞ ideolojisinden kaynaklanıyordu... on yıldan fazla bir süredir yaygın olan ve nefret ideolojisine ve bu durumda toplu cinayete girişme isteğine yol açan bir ideoloji."

Albanese, 24 yaşındaki Naveed Akram'ın 2019 yılında "başkalarıyla olan bağlantıları nedeniyle" Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı'nın (ASIO) dikkatini çektiğini, ancak o dönemde acil bir tehdit olarak görülmediğini açıkladı. "Bağlantılı olduğu iki kişi suçlandı ve hapse atıldı, ancak o sırada şüpheli olarak değerlendirilmedi" diye belirtti.

Sajid ve oğlu, polis tarafından vurularak öldürülmeden önce 10 dakika boyunca sahildeki kalabalığa ateş açtı. Polis tarafından vurulan Naveed ise hastaneye kaldırıldı ve durumu kritik.


Türkiye Savunma Bakanlığı, Karadeniz üzerinde bir insansız hava aracının düşürüldüğünü duyurdu

Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).
Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).
TT

Türkiye Savunma Bakanlığı, Karadeniz üzerinde bir insansız hava aracının düşürüldüğünü duyurdu

Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).
Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).

Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, Karadeniz'den Türk hava sahasına yaklaşan "kontrol dışı" bir insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğünü duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre bakanlık açıklamasında, İHA, yerleşim yerlerinden uzakta, güvenli bir bölgede düşürüldü" ifadelerini kullandı.

Ankara, Karadeniz üzerinde “rutin prosedürler kapsamında bir hava cisminin tespit edildiğini ve izlendiğini”, “söz konusu hava cisminin kontrolsüz bir insansız hava aracı olarak tanımlandığını” belirtti. Açıklamada, “Hava sahamızın güvenliğini sağlamak için NATO ve ulusal komuta altında F-16 savaş uçaklarımız önleme görevine gönderildi” denildi.

Bu olay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son haftalarda gemilere yönelik çeşitli saldırıların ardından Karadeniz'in Rusya ve Ukrayna arasında bir “çatışma bölgesi” haline gelebileceği uyarısının ardından gerçekleşti.