Fransa’dan Amazonlar için uluslararası fon önerisi

Fransa’dan Amazonlar için uluslararası fon önerisi
TT

Fransa’dan Amazonlar için uluslararası fon önerisi

Fransa’dan Amazonlar için uluslararası fon önerisi

Fransa hükümeti, Brezilya’daki Amazon ormanlarında çıkan yangınlar için yeni bir uluslararası fon kurulmasını önerdi. 
Fransa’dan Brezilya’daki Amazon ormanlarındaki yangınlar için yeni bir uluslararası fon kurulması önerisi geldi. Fransa Denizaşırı Ülkeler Bakanı Annick Girardin’ın sunduğu öneride, Brezilya Ulusal Kalkınma Bankası'nın (BNDES) büyük yangınlar karşısında mevcut fon yönetiminin başarısızlığına dikkat çekildi. Girardin, kurulacak fon yönetiminin devletlere bağlı kalmaksızın yerel aktörlere yangını engellemeye ve yeniden ağaçlandırmaya yönelik doğrudan somut bir şekilde mücadele eylemlerine tahsis edilebileceğini ifade etti. 
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Biarritz kentinde düzenlenen G-7 Zirvesi’nde liderlerin Amazon’daki yangınlardan etkilenen ülkelere mümkün olduğunca çabuk yardım edilmesine karar verdiğini açıkladı. 
2008'de oluşturulan Amazon fonuna katkı sağlayan ana aktörler arasında yer alan Norveç ve Almanya, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'nun politikaları nedeniyle ödemeleri askıya aldıklarını açıklamıştı. 
Bin 633 yeni yangın daha çıktı 
Öte yandan Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü (INPE), yarısı Brezilya’nın Amazon bölgesini etkileyen bin 663 yeni yangın tespit etti. Resmi rakamlara göre Brezilya’da bu yılın başından bu yana 78 bin 383 orman yangını çıktı. Bu rakam 2013 yılından bu yana rekor seviyeye ulaştı. Amazonlar’da son yıllarda 550 bin kilometreden fazla yağmur ormanının kaybolduğu, sadece geçen Temmuz ayında 2 bin 500 kilometrekareden fazla ormanlık alanın kaybolduğu bildirildi. 
Ülkenin Amazon bölgesinde yer alan Par, Rondônia, Roraima, Tocantns, Acre ve Mato Grosso eyaletleri ise yangınları söndürmek için askeri yardım talep etti. 



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP