Gözyaşı kanal tıkanıklığına dikkat

Gözyaşı kanal tıkanıklığına dikkat
TT

Gözyaşı kanal tıkanıklığına dikkat

Gözyaşı kanal tıkanıklığına dikkat

Op.Dr. Şeyda Atabay, gözyaşı kanal tıkanıklığına dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulundu. 
Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şeyda Atabay, “Biz ağlamasak da gözümüzde sürekli bir gözyaşı üretimi olur. Biz bu durumun farkında olmayız, çünkü bu gözyaşı üretimi dengeli bir biçimde üretilip gözyaşı kanalından atılır. Göz kemik boşluğunun üst dış kısmındaki lakrimal bez ve göz kapakları kenarındaki yardımcı gözyaşı bezleri sayesinde gözyaşı üretimi olur. Bu gözyaşı yüm göz yüzeyini ıslatıp temizleyerek göz kapakları iç kısmında bulunan ve halk arasında gözyaşı pınarı denilen alandan uzaklaştırılır. Gözyaşı pınarının iç kısmında gözyaşı emilimin gerçekleştiren ve adeta bir pompa görevi gören gözyaşı kanalı ve punktumlar aracılığıyla burun arka kısmından genzimize akarak uzaklaştırılır” dedi. 
Göz pınarından başlayan ve burun içi kısmına kadar devam eden bu yolun gözyaşı kanalı olarak adlandırıldığını ifade eden Op.Dr. Atabay, “Bu yoldaki herhangi bir tıkanıklık gözyaşının akışını bozarak gözümüzde sulanmaya neden olur. İleri evrelerde ise çapaklanma ile birlikte şiddetli enfeksiyonlara neden olmaktadır. Tedavisiz kalındığında göz çevresinde şişlik ve ciddi enfeksiyonlar meydana gelebilir. Bu yoldaki tıkanıklık bazen en üst seviyede punktum düzeyindedir. Bu durumda çok daha küçük bir müdahale ile punktum genişletilir ve sorun çözülür. Ancak çoğu durumda tıkanıklık burundaki açıklık öncesi kemik doku içindedir. Bu durumda daha kapsamlı bir ameliyat ile sorun çözümlenebilir. Gerekli koşullar olduğunda açılan kanala açıklığın devamını sağlamak amacıyla tüp yerleştirilebilir. Göz kanalı tıkanıklığı yeni doğan bebeklerde de görülebilmektedir. Bebeklerde tedavimiz çok daha az travmatik olan sondalama probing işlemi şeklindedir” açıklamalarında bulundu. 



5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
TT

5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)

Tunç Çağı'nda Avrasya'da yaşanan veba salgının yayılmasında koyunların kritik bir rol oynamış olabileceği tespit edildi. 

İnsanlara bulaşan pek çok hastalık hayvansal kökenli. Hayvanlarda bulunan patojenler bir noktada insanlara geçerek onlar arasında yayılıyor. 

Tarihteki en ölümcül zoonotik hastalıklardan biri olan veba da sıçanların üzerinde yaşayan pireler yoluyla insanlara bulaşarak milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. 

Diğer yandan 14. yüzyıldaki Kara Ölüm diye bilinen salgından sorumlu patojen, yaklaşık 5 bin yıl önce yayılmaya başlayan patojenden genetik olarak farklı. İnsanlar arasında yayılan bu Yersinia pestis türünün yaklaşık 2 bin yıl önce ortadan kaybolduğu düşünülüyor.

Ancak uzmanlar bu patojenin insanlara nasıl sıçradığını bilmiyordu. Bilim insanları hayvanlardaki hastalıkların geçmişte insanlara nasıl bulaştığını öğrenerek gelecekte yaşanabilecek bu tür olaylara karşı hazırlıklı olabilir.

Aralarında Harvard Üniversitesi'nden isimlerin de yer aldığı bir araştırma ekibi, Tunç Çağı'ndaki Yersinia pestis'in kökenini saptamak için bugünkü Rusya'da bulunan Arkaim arkeolojik kazı alanındaki hayvanlarının kemiklerini ve dişlerini inceledi.

Araştırmacılar 4 bin yıllık bir koyunda, o dönemde insanlara bulaştığı bilinen Y. pestis türünü tespit etti.

Bilim insanları koyundan alınan Y. pestis genomunu diğer eski ve modern genomlarla karşılaştırdı. Koyundan alınan örnek, aynı zamanlarda yakın bir bölgede yaşayan bir insana bulaşan patojenin genomuna çok benziyordu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de dün (11 Ağustos) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Christina Warinner şöyle diyor:

Bir koyuna ait olduğunu bilmeseydik, herkes bunun başka bir insan enfeksiyonu olduğunu varsayardı; neredeyse ayırt edilemezler.

Ekip, patojenin henüz bilinmeyen bir yaban hayvanından koyunlara ve oradan da insanlara sıçradığını tahmin ediyor. Öte yandan hastalığın insanlardan koyunlara bulaşmış olması da muhtemel. 

Sözkonusu patojen, diğer veba salgınlarından farklı olarak pireler aracılığıyla bulaşmasını sağlayacak genetik materyalden yoksun. Araştırmacılar bu nedenle başka bir kaynaktan yayılmış olması gerektiğini söylüyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden makalenin bir diğer yazarı Dr. Felix Key "Elimizdeki bulgular eski koyun ve insan enfeksiyonlarının, hâlâ bilinmeyen bir kaynaktan muhtemelen münferit olaylarla yayıldığını gösteriyor" diyerek ekliyor:

Sıradaki adım, o kaynağı bulmak.

Araştırmacılar o dönemde bölgede yaşayan Sintaşta-Petrovka halkının sığır, koyun ve at yetiştiriciliğiyle ilgilendiğine de dikkat çekiyor.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Taylor Hermes "Bu erken dönem çoban topluluklarının tahıl depoları, fareleri ve pireleri çekmezdi ve daha önce Sintaşta bireylerinde Y. pestis enfeksiyonları bulunmuştu" diyerek soruyor: 

Kayıp halka çiftlik hayvanları olabilir mi?

Bu toplulukların kullandığı hayvanların yabandaki canlılarla temasa geçmesi hastalığın yayılmasını sağlamış olabilir.

Bilim insanları bunu ve patojenin kısa sürede nasıl geniş bir alana yayıldığını anlamak için çalışmalarına devam etmeyi planlıyor.

Independent Türkçe, Popular Science, Cosmos Magazine, Cell