Yemen hükümeti, Abyan ve Aden’in Geçiş Konseyi’nden geri alındığını açıkladı

Başbakan Muin Abdul Melik, 28 Ağustos’ta Marib’deki yerel makamın yürütme ofisi toplantısına başkanlık etti (SABA)
Başbakan Muin Abdul Melik, 28 Ağustos’ta Marib’deki yerel makamın yürütme ofisi toplantısına başkanlık etti (SABA)
TT

Yemen hükümeti, Abyan ve Aden’in Geçiş Konseyi’nden geri alındığını açıkladı

Başbakan Muin Abdul Melik, 28 Ağustos’ta Marib’deki yerel makamın yürütme ofisi toplantısına başkanlık etti (SABA)
Başbakan Muin Abdul Melik, 28 Ağustos’ta Marib’deki yerel makamın yürütme ofisi toplantısına başkanlık etti (SABA)

Meşru Yemen hükümeti güçleri, 28 Ağustos’ta Konsey’e bağlı bazı kampların meşru hükümete geçmesiyle birlikte Güney Geçiş Konseyi yandaşı bazı kuvvetlerle çatışmaların ardından Abyan vilayetinden geçici başkent Aden’e doğru ilerledi.
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, yaptığı açıklamada hükümet güçlerinin Aden’e “tüm halk için bir zaferle” dönme taahhüdünde bulunarak, hükümetin ellerini herkese uzattığını vurguladı. Başbakan, “kamusal ve özel alanları koruduklarını, insanların güvenliğini sağladıklarını ve her türlü kaosun önüne geçtiklerini” ifade etti. Başbakan Abdulmelik, “Devletin ve hukukun üstünlüğü altında güvenlik, istikrar ve yapıcı diyaloglar çerçevesinde vatanın herkesi kapsadığına” dikkati çekti.
Abyan’da kontrol sağlandı
Yerel ve askeri kaynaklar da hükümet kuvvetlerinin Abyan’ın doğusundaki Şukra kasabasından batıya doğru ilerlediklerini ve Abyan’ın vilayet merkezi Zanzibar’da kontrolünü sağladıklarını ifade etti.
Kaynaklar, ulusal ordunun Geçiş Konseyi tarafından yürütülen isyan eylemlerinin sonlanması için Aden’in kuzeyindeki Lahic vilayetine kadar ilerlediğini söyledi.
Kaynaklara göre ordu, şehirdeki birçok ana mevziye yönelik ayaklanmaları engellemek için Aden’e büyük askeri takviyeler yapıldı. Ordu ayrıca özel kuvvetlere, sivillerin güvenliğini koruyarak, isyancıların ele geçirdiği mevziileri hedef alan askeri operasyonlar düzenleme çağrısı yaptı.
Yemen silahlı kuvvetler sözcüsü Tuğgeneral Abduh Macali, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Geçiş Konseyi tarafından kontrol edilen çok sayıdaki askeri birliğin, 28 Ağustos’ta yaşanan çatışmaların ilk anından bu yana ulusal orduya katıldığını söyledi.
Aynı şekilde Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, subayların ve cumhurbaşkanlığı koruma tugaylarının Aden ve çevre bölgelerdeki başkanlık sarayını tam olarak kontrol ettiklerini açıkladı.
İryani, güvenlik güçlerinin “devlet kurumlarının güvenliğini sağlamak ve Yemen devletinin kurumlarını korumak için yapılan plan çerçevesinde” 14 Ekim gazetesi ve Enformasyon Bakanlığı binalarının güvenliğini sağladıklarına dikkati çekti.
Aden’de uçuşlar iptal edildi
Öte yandan Aden Havaalanındaki kaynaklar da Şarku’l Avsat’a, havaalanından tarifeli uçuşların bir sonraki duyuruya kadar iptal edildiğini duyurdu.
Güney Geçiş Konseyi sözcüleri de hükümetin, Aden’in kontrolünü sağladıkları yönündeki haberleri küçümseyerek, kendilerine bağlı unsurların şehrin kontrolünün hükmet güçlerinin ellerine geçmesinden birkaç saat sonra Aden’i kurtardıklarına dikkati çekti. Sözcüler, aynı şekilde Har Maksar kasabasını da kontrol ettiklerini ifade etti.
Yemen Enformasyon Bakanı, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Aden’de zafer kazanan ordu kuvvetlerinin, 39. Zırhlı Tugay komutanı Tuğgeneral Abdullah el-Subeyhi önderliğinde olduğunu ve 115. Piyade Tugayı komutanı General Seyf el-Kafiş’in de Abyan vilayetini geri alma operasyonuna öncülük ettiğini duyurdu.
Lahic vilayetinde sağlandı
Muammer el-İryani, Lahic vilayeti güvenlik müdürü Tuğgeneral Hamdi Hasan Muhammed Şukri önderliğindeki ulusal ordunun, bölgenin güvenlik kemeri kampının kontrolünü sağladığını belirtirken, Lahic vilayetinin merkezi Havtede tam kontrolün sağlandığını ifade etti.
Hükümete bağlı askeri kaynaklar da Tuğgeneral Ebu Bekir el-Cubuli önderliğindeki ulusal ordu ve el-Sabiha bölgesi halkının, meşru hükümete teslim olması amacıyla Lahic’deki Salih el-Seyyid’in önderlik ettiği tugayı kuşattığını açıkladı.
Görgü tanıklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre Krater, Brega ve diğer bölgelerdeki Güney Geçiş Konseyi’ne bağlı kamplar ise yağma faaliyetlerine maruz kalmadan geri çekildi.
Kaynakların aktardığına göre hükümet güçleri, Güney Geçiş Konseyi’ne ait güvenlik noktalarının çöküşüne paralel olarak Aden’in girişindeki bayrak noktasına ulaşmadan önce Şukra’dan Geçiş güçlerinin geri çekildiği Zanzibar’a doğru ilerleme kaydetti.
Aden sakinleri, evlerine sığınırken, farklı mahallelerde de çatışma ve patlamalar yaşandı. Sağlık yetkilileri, 28 Ağustos’ta birkaç saat süren çatışmalarda ölü ve yaralıları hastanelere sevk ettiklerini açıkladı.
Validen halka sükûnet çağrısı
Aden Valisi Ahmed Salim Rabi, yerel halka sükûnet çağrısı yaptı. SABA haber ajansına açıklamada bulunan Vali, devletin Aden ve diğer vilayetlerde güvenliği sağlayacağını, kamu ve özel mülkleri koruyacağını ifade etti. Ahmed Salim Rabi, güvenliğin ve istikrarın sağlanması, herkes arasında huzur, hoşgörü ve kardeşlik ruhunun pekiştirilmesi için işbirliğinin önemine vurgu yaptı.
Bir görgü tanığı ise, Geçiş güçlerinin Aden’in kuzeybatısındaki Brega kasabasında bulunan Aden rafinerisinden geri çekildiklerini ve batıdaki Selahaddin kampına yöneldiklerini belirtti.
Geçiş güçleri, uğradıkları hezimeti hemen kabul etmezken, Abyan’da yaşadıklarını da Aden’e geri çekilmelerine neden olan “hain bir saldırı” olarak niteledi. Görgü tanıdıkları da Yirmi Kamp ismiyle bilinen Krater kasabasındaki “güvenlik kemeri” güçleri kampının boşaltıldığını vurguladı.
Söz konusu gelişmeler, hükümet güçlerinin Şebve vilayetindeki savaşı kazanıp, merkez şehir Atak’ı kontrol etmesinden birkaç gün sonra yaşandı.
Yemen Hükümeti, Aden’deki isyanı kısa sürede bastırdı
Güvenlik kemeri güçleri ve Geçiş yanlısı unsurlar, bu ay hükümet kampları ve genel merkezlerini işgal ettikten sonra Aden’in kontrolünü ele geçirdi. Daha sonra ise uluslararası meşruiyete sahip hükümete karşı güç kullanarak varlığını kabul ettirme girişimi çerçevesinde Abyan ve Şebve’de ilerleme kaydettiler. Bu bağlamda askeri ve güvenlik kaynakları Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Abyan valisi ve Abyan ekseni Güvenlik Komitesi Başkanı Tuğgeneral Ruken Ebu Bekir Huseyn, askeri birliklerin ve özel güvenlik kuvvetlerinin Abyan’daki Dofas bölgesinden batıdaki Aden’e uzanan uluslararası hattın güvenliğini sağlama görevini üstlendiğini açıkladı.
Yemen ordu sözcüsü Tuğgeneral Abduh Macali, “Ordu, Aden’i rekor sürede kurtarmaya çalıştı. Kurtuluş süreci, hükümete karşı bu isyanın sona ermesinde bir ayrım noktası olacak” dedi.
Yetkili, havaalanı yakınlarındaki Hor Maksar’da silahlı çatışmaların gerçekleştiğine ve bazı mevziilerin tamamen temizlendiğine dikkati çekerken ordunun, üç ana eksende isyancıları sıkıştırdığını ve onları geri çekilmeye zorladığını vurguladı.
Macali, dördüncü bölgedeki cumhurbaşkanlığı koruma tugayı ve birliklerin, ilerleyen saatlerde anayasa uyarınca güvenliği yeniden sağlama rolünü yerine getireceğini ifade etti.
Ordu sözcüsü, meşru hükümete yönelik isyanın sona ermesinin, yalnızca Yemen’i destekleme ve güvenliğini sağlamada büyük çabalar sarf eden Arap koalisyonu ve Suudi Arabistan’ın desteğiyle gerçekleşeceğini vurguladı.
Suudi Arabistan, diyalog çağrısını sürdürüyor
Abduh Macali, “Suudi Arabistan, devleti yeniden inşa etme ve darbeci milisler tarafından işgal edilen tüm topraklardaki nüfuzunu genişletme aşamasında önemli bir role sahiptir. Aynı zamanda güneydeki durumu normale döndürmek için çalışıyor ve askeri eylemleri reddettiğini belirterek, diyalog çağrısını sürdürüyor” dedi



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.