AK Parti'nin kurucu isimlerinden ikisi istifa etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv)
TT

AK Parti'nin kurucu isimlerinden ikisi istifa etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv)

Recep Tayyib Erdoğan hükümetinin eski Adalet ve Dışişleri Bakanları Sadullah Ergin ve Beşir Atalay, Adalet ve Kalkınma Partisi’nden istifa etti.
Türk basını, 29 Ağustos’ta eski Adalet Bakanı Ergin’in eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de destek verdiği yeni bir parti kurulmasına hazırlık olarak 8 Temmuz’da istifa eden eski Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın yanında yer almak üzere AK Parti genel merkezine istifa dilekçesini sunduğunu duyurdu.
Sadullah Ergin, iktidar partinin istifasını onayladığını belirtirken Dışişleri Bakanı Beşir Atalay'ın istifası Ergin'den sonra geldi. Yapılan yorumlar Ergin’in Ali Babacan’ın kuracağı yeni partide yer almasının beklendiği yönünde.
Yeni Çağ gazetesinin haberine göre AKP’li bazı eski bakanlar da Ergin’e katılma ve yeni partiye katılmak üzere AKP’den istifa etme kararı aldı. Öyle ki eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in AK Parti’den istifası öncesinde eski bakanlardan Nihat Ergün, Hüseyin Çelik ve Beşir Atalay ile birer görüşme yaptığı, söz konusu üç eski bakanın da Sadullah Ergin gibi kamuoyuna herhangi bir açıklamada bulunmadan istifa edecekleri öne sürüldü. 
Eski Başbakan Ahmed Davutoğlu da kurucusu oldukları partinin ilkelerinden sapmasını ve Erdoğan’ın üstünlüğüne maruz kalmalarını eleştirdikten sonra AK Parti’ye alternatif sunmak üzere eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’la eş zamanlı olarak hareket ediyor. Son aylarda Erdoğan ile açık bir savaş başlatan Davutoğlu “sırların ifşa edileceği” tehdidinde bulunmuştu.
Abdullah Gül ve Ali Babacan, sonbaharda yeni bir parti kurmayı planlıyor. Ancak İngiliz Financial Times gazetesine “Erdoğan’ın yaygın bir mutsuzluktan mustarip” olduğunu söyleyen Davutoğlu’nun aksine Gül ve Babacan, Erdoğan ile doğrudan yüzleşmemeye özen gösteriyor.
Erdoğan ise 3 yoldaşının iktidar partisiyle geçmişini göz ardı ederek, geçen haftalarda 18'inci kuruluş yıl dönümü kutlamaları sırasında söz konusu milletvekillerinin görüntülerine yer vermemeyi tercih etti.
Kayyum atamaları
Yerlerine kayyum atanan 3 belediye başkanı, 29 Ağustos’ta “terör” suçlamasıyla görevden alınmalarını “siyasi bir darbe” olarak nitelerken protesto amacıyla yargıya şikayette bulunacaklarını duyurdular. Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) mensup Diyarbakır Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Van Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan, 19 Ağustos’ta “terör faaliyetleri yürüttükleri” suçlamasıyla görevden alınmıştı.
Erdoğan'dan F-35 açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin “Rus savaş uçaklarının satın alınıp alınmayacağı” yönündeki soruları yanıtladı.
Erdoğan, Rus S-400  savunma sisteminin alınması sebebiyle ABD'nin F-35 savaş uçaklarını tedarik etmeyi reddetmesi halinde ülkesinin Rus Sukhoi Su-35 ve Su-57 savaş uçaklarını alabileceğini söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ülkesinin savaş uçaklarına ihtiyaç duyduğunu ve F-35 savaş uçağını alamadıkları taktirde alternatif arayacaklarını belirtti. Ülkesinin ABD Patriot füze savunma sistemi satın alamadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Rusya savunma sistemi (S-400) satın almak zorunda kaldık. Türkiye, F-35 programında bir ortaktır. F-35’lerin bazı parçalarını Türkiye üretiyor. Biz bunları satın almak için yaklaşık 1,4 milyar dolar ödemede bulunduk” dedi. Çavuşoğlu açıklamasında “Sonuç olarak bizim savaş uçağına ihtiyacımız var. Eğer F-35 satın alamazsak yeni alternatifler aramamız gerek. Bu bizim tercih ettiğimiz şey değil” ifadesini kullandı.
Rusya Federal Askeri Teknik İşbirliği Servisi Başkanı Dmitriy Şugayev de geçen çarşamba günü, Rusya ve Türkiye’nin Su-35 ve Su-57 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslimatı olasılığını görüştüklerini açıkladı.
ABD Savunma Bakanı Mark Esper ise Türkiye’nin Rus S-400 sisteminden vaz geçene kadar F-35 üretim programına yeniden katılmayacağını belirtti.



Netanyahu Washington'a gidiyor: Trump Gazze'de bir anlaşmaya varılmasına yardımcı olabilir

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu Washington'a gidiyor: Trump Gazze'de bir anlaşmaya varılmasına yardımcı olabilir

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump ile yarın (Pazartesi) yapacağı görüşmelerin, İsrailli müzakerecilerin Pazar günü Katar'da yeniden başlattığı rehine serbest bırakma ve Gazze'de ateşkes görüşmelerinin ilerlemesine yardımcı olacağına inandığını ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre Netanyahu bugün Washington'a gitmek üzere uçağına binmeden önce yaptığı açıklamada, ateşkes görüşmelerine katılan İsrailli müzakerecilerin İsrail tarafından kabul edilen şartlar üzerinde bir anlaşmaya varmak için açık talimatları olduğunu söyledi.

“Başkan Trump ile yapacağım görüşmenin bu sonuçların elde edilmesine kesinlikle katkıda bulunacağına inanıyorum” diyen Netanyahu, Gazze'de tutulan rehinelerin geri dönmesini sağlamaya ve Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) İsrail'e yönelik tehdidini ortadan kaldırmaya kararlı olduğunu vurguladı.

Bu, Trump'ın yaklaşık altı ay önce iktidara gelmesinden bu yana Netanyahu'nun Beyaz Saray'a yaptığı üçüncü ziyaret olacak.

Netanyahu'nun kalıcı bir ateşkesi kabul etmesi ve Gazze'deki savaşı sona erdirmesi için kamuoyu baskısı artarken, iktidardaki sağcı koalisyonun bazı sertlik yanlısı üyeleri buna karşı çıkıyor, Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar da dahil olmak üzere bir kesimde kalıcı atşkesi destekliyor.

Hamas Cuma günü yaptığı açıklamada, Trump'ın İsrail'in 60 günlük bir ateşkesi sonuçlandırmak için gerekli koşulları kabul ettiğini söylemesinden birkaç gün sonra, ABD destekli Gazze ateşkes önerisine verdiği yanıtın olumlu olduğunu söyledi.

Hamas resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Hamas, arabulucuların Gazze'deki halkımıza yönelik saldırganlığı durdurmaya yönelik son önerisi üzerine Filistinli gruplar ve güçlerle iç istişarelerini tamamladı ve hareket, arabuluculara olumlu olan yanıtı iletti ve hareket, bu çerçeveyi uygulama mekanizması üzerinde derhal bir müzakere turuna girmeye tüm ciddiyetiyle hazırdır.”

Ancak Hamas'ın müttefiki olan silahlı bir gruptan Filistinli bir yetkili, iki tarafın hala karşı karşıya olduğu potansiyel zorlukların bir işareti olarak, insani yardım, Mısır sınırındaki Refah sınır kapısından geçiş ve İsrail güçlerinin geri çekilme takviminin netleştirilmesi konularında endişelerin devam ettiğini söyledi.

Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada Hamas'ın ateşkes önerisinde yapmak istediği değişikliklerin “İsrail için kabul edilemez” olduğu belirtildi. Bununla birlikte ofis, heyetin İsrail'in kabul ettiği Katar önerisi temelinde rehinelerimizin geri dönüşünü güvence altına alma çabalarını sürdürmek üzere Katar'a gideceğini söyledi.

Netanyahu defalarca Hamas'ın silahsızlandırılması gerektiğini ifade etmiş, Hamas ise bu talebi tartışmayı reddetmişti.

Trump ile birlikte geçen ay İran'a karşı 12 gün süren hava savaşının sonuçlarını geliştireceklerine ve Tahran'ın nükleer silah edinmemesini sağlamaya çalışacaklarına inandığını ifade eden  Netanyahu Ortadoğu'daki son gelişmelerin barış çemberini genişletmek için bir fırsat sunduğunu da sözlerine ekledi.

Rehineler

Cumartesi akşamı Tel Aviv'de Savunma Bakanlığı merkezinin yakınındaki meydanda toplanan kalabalık ateşkes ve Gazze'de halen alıkonulan 50 kadar rehinenin iadesini talep etti.  İsrail bayrakları sallayan protestocular sloganlar attarak rehinelerin resimlerinin bulunduğu pankartlar taşıdı.

Savaş, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyine düzenlediği ve İsrail istatistiklerine göre yaklaşık bin 200 kişinin öldüğü ve 251 kişinin rehin alındığı saldırıyla patlak vermişti.

Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in o tarihten bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik askeri harekâtının 57 binden fazla Filistinlinin ölümüne, açlık krizine, Gazze nüfusunun tamamının yerinden edilmesine ve Şerit genelinde yıkıma yol açtığını söylüyor.

Kalan rehinelerden yaklaşık 20'sinin hala hayatta olduğuna inanılıyor. Rehinelerin çoğu diplomatik müzakereler yoluyla serbest bırakıldı ve İsrail ordusu da bazılarını Gazze'den çıkarmayı başardı.