Suudi Arabistanlı-Alman Raşa Hayyat, çift kimliklilik ve anavatana dönüş hakkında bir roman yazdı

Suudi Arabistanlı-Alman roman yazarı Raşa Hayat (Actes Sud)
Suudi Arabistanlı-Alman roman yazarı Raşa Hayat (Actes Sud)
TT

Suudi Arabistanlı-Alman Raşa Hayyat, çift kimliklilik ve anavatana dönüş hakkında bir roman yazdı

Suudi Arabistanlı-Alman roman yazarı Raşa Hayat (Actes Sud)
Suudi Arabistanlı-Alman roman yazarı Raşa Hayat (Actes Sud)

* Abduh Vazin
Suudi Arabistanlı-Alman yazar Raşa Hayat’ın Almanca kaleme aldığı ilk romanı ‘Çünkü Biz Uzun Zamandır Başka Bir Yerdeyiz’ (Dumont Yayınevi), bir sürpriz etkisi uyandırıyor. Bu kitap, Tayyib Salih’in ‘Kuzeye Göç Mevsimi’ ve Süheyl İdris’in ‘Latin Mahallesi’ adlı romanı ile görünürlüğünün zirvesine ulaşmış Doğu-Batı çatışmasını konu alan roman türü bağlamında değerlendirebilir. Bununla birlikte Hayat’ın romanı, bu medeniyet çatışmasını tamamen farklı bir yaklaşımla ele alarak buna bir de ideolojik söylemden uzak bir şekilde kişisel varoluşsal eğilimi de ekliyor. Bu çatışmaya yönelik bu yeni yaklaşım, Batı’nın birçok Arap göçmen için gönüllü bir sürgün yeri haline gelmesi ve romancıların ve şairlerin sürgünde oldukları yerin dilini benimseyerek bu dili, düşüncelerini ifade etmek için alternatif bir araç haline getirmesinden sonra meydana gelen dönüşümün özelliklerini ortaya koyan bağımsız bir araştırmaya ihtiyaç duyabilir. 
Raşa Hayat’ın romanı, Alman okurlara hitap etmekle kalmadı ve Fransızcaya da tercüme edildi. Fransızca baskısı yakın zamanda ‘Öteki Yerimiz’ kısa adıyla Paris’te yayımlandı (Actes Sud Yayınevi, 2019) ve böylece Fransız ve büyük bir kesimi Arap olan Frankofon okurların da okuyabilecekleri bir hale geldi. Isabelle Liber’in ortaya koyduğu Fransızca tercüme oldukça iyi ve akıcı bulundu. Şaşırtıcı bir şekilde Fransız gazeteciler ve okurlar tarafından kayda değer bir ilgi gördü. Nitekim hakkında Le Monde, Liberation, Lire gibi gazete ve dergiler ile L’Express internet sitesi ve daha birçok yerde sayısız  makale kaleme alındı. Bir ilk romanın bu kadar ilgi görmesi ender karşılaşılan bir durumdur. Bu ilgiyi teşvik eden şey, belki de romanın konu ettiği meselenin güncelliğidir.
Roman, çift veya bölünmüş kimlik meselesini ele alıyor. Bu mesele, Batı çevrelerinde meydana gelen ve yer değiştirme, zorunlu göç ve sığınma selinin kökleştirdiği yeni bir kültürel olgudur. Romancı Hayat, bu meseleyi derinlikli, basit, estetik bir şekilde ve yüksek tekniklerle ele almayı başarmış. Zira kendisi, kişisel durumundan dolayı bu durumu yakından yaşadı.
Roman kahramanı Leyla’yı kendine benzeterek baba tarafından Suudi, anne tarafından Alman kimliği arasında dağılmış bir genç kız olarak kendi zihnini meşgul eden düşünceleri ona giydirdi. Ancak genç yazar anavatanına dönmeyerek Almanya’da kalmayı ve Almanca yazmayı tercih ederken kendisi gibi genç olan kahramanı Almanya’dan göç ederek Suudi Arabistan’da yaşamayı ve orada yeni bir hayata başlamayı seçiyor. Yazar, seçmediği kaderi kahramanına giydirerek  onun üzerinden dönüş tecrübesini hayal dünyasında veya roman kurgusu ile deniyor.
Anlatıcı Basil

Raşa Hayat’ın romanının Fransızca tercümesi (Actes Sud)
Kitapta, romanın kahramanı Leyla’nın kardeşi, 30'lu yaşlardaki Basil konuşuyor. Basil de kız kardeşi gibi Suudi-Alman kimlikleri arasında ikili bir durum yaşıyor. Suudi Arabistan baba ve dede yurdu, Almanya ise anne yurdu. Baba Tarık, Almanya’da tıp eğitimi aldığı sırada Barbara’ya âşık olarak onunla evleniyor. Bu iki kardeş, Almanya’da doğuyor ancak çok geçmeden babaları ve Alman anneleri ile birlikte Suudi Arabistan’a, aile memleketi Cidde’ye dönüyorlar. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını orada geçirerek Suudi gelenekleri ve asıl ailenin şemsiyesi altında yetişiyorlar. Bununla birlikte bir süre sonra anne yurduna dönüyorlar. Babalarının ölümü onları Almanya’nın Rur bölgesinde yaşamak zorunda bırakıyor ve Cidde’deki yaşamlarından tamamen farklı yeni bir hayata başlıyorlar.
Almanca Arapçanın, Alman toplumunun adetleri de Suudi toplumunun adetlerinin ve annenin ailesi de babanın ailesinin yerini alıyor. Çok da uzun olmayan bir süre içerisinde Basil ve Leyla, Alman vatandaşı oluyor ama Suudi geçmişe özlem, hatta Suudi bir kimlik ve görünüş ile...
Evet, oldukça esmer değiller ancak Leyla’da bir Arap güzelliği, Basil’de de Arap özellikleri göze çarpıyor. Baba artık yok belki ama iki kardeş de anneleri ile yaşıyor. Bu farklılık, okulda ve toplumda eğlence konusu oluyor. Bu eğlence, çift kimlikli olmalarına rağmen bir miktar ırkçılık da barındırıyor. Burada bir kültürel zenginlik ve çoğulculuk belirtisi olması beklenen çift kimliklilik, içsel, varoluşsal ve entelektüel bir çatışma hali doğuruyor. Nitekim taşınan iki kimlik, birbirine yakın olmayıp aksine medeniyet, din ve toplum bakımından oldukça uzak...
Bununla beraber Basil ve Leyla, yeni gerçekliklerine kapılıyor ve İslam ve İslamcılara dair yüzleştikleri sorulara rağmen Alman olarak yaşamayı tercih ediyorlar. Hamburg’daki üniversite hayatı sırasında Basil ve Leyla âşık oluyor. Ancak Basil, kendisinden farklı olan sevgilisi Julie ile bir gelecek planlamanın zor olduğunun farkına varıyor. Alman genç Alex’e âşık olan Leyla ise ilişkilerinin sosyal ve kültürel sorunlardan kurtulamayacağını fark ediyor. Bu ikilinin ilişkisi, Basil ile Julie’nin ilişkisinin uğradığı sonla başarısız oluyor.
Almanya’dan ayrılış
Özgüvenli ve güçlü bir kişilik olan genç Leyla, çocukluk ve baba yurduna duyulan özlem ve anne yurdunda hissedilen garipseme veya yarı garipseme hali arasında acılı bir iç çatışma ile boğuştuktan sonra Almanya’dan göç etmeye karar veriyor. Önce Arapça eğitimi almak üzere Kahire’ye, sonra da yaklaşık yirmi yıllık ayrılıktan sonra Cidde’ye gidiyor. Amacı orada evlenerek bir aile kurmak. Leyla, geleneksel bir biçimde ancak tam bir gönül rahatlığı ile evleniyor. Annesi Barbara, Leyla’nın Almanya’daki hayatına yıllardır uyum sağlayamadığını iyi bilmesine rağmen kızının bu yaptığını kabullenmiyor. Kendisinin âşık olduğu bir Suudi genç ile evlenip ondan çocuk doğurduğunu ve Cidde’de birkaç yıl boyunca rahat bir hayat sürdüğünü de unutmuyor. Ama kızının kendisinin tanımadığı bir Suudi genç ile olan evlilik törenine katılmak üzere Cidde’ye gitmeyi de reddediyor.
Basil ise sevdiği kız kardeşinin düğününde bulunmak istiyor. Bunun yanı sıra baba toprağına yolculuk etmeyi ve geçmişini hatırlamayı tam bir merakla arzuluyor. Basil, Cidde’de tıpkı Arapça gibi neredeyse unuttuğu ailesini görüyor ve onlarla İngilizce konuşmak zorunda kalıyor. Kardeşinin eşi ile, yani İngiltere’de mühendislik eğitimi alan damadıyla tanışıyor ve onun kökenlerini muhafaza etmekle birlikte modern bir hayata ayak uyduran, seçkin bir genç olduğu kanaatine varıyor. Onun şahsında köklülük ile modernliği bir araya getiren Cidde şehrini buluyor. Leyla, eşini kardeşi Basil’e tanıtırken şu ifadeyi kullanıyor:
“Bizden biri. O da iki yarıma ayrılmış durumda.”
Nitekim damat da hem Suudi hem de İngiliz uyruğu taşıyor.

Almanca aslı ile roman (Youtube)
Babanın Cidde’deki ailesi, Basil ve Leyla’yı büyük bir memnuniyetle karşılıyor ve gerçekten yakın olduklarını, onları kendilerine yabancı bulmadıklarını hissettiriyor. Basil, geçmişinden bazı kesitler ve gelenek-görenekleri anımsıyor. Ama yine de ilk kökenlerinin iç dünyasında uyumuş haldeyken uyandığını hisseden kız kardeşinin aksine Almanya’daki hayatında ısrarcı oluyor. Basil, kız kardeşini, özgür bir Batılı kadınken muhafazakâr geleneklere boyun eğen bir kadına dönüşme halini tecrübe etmek üzere geride bırakarak Almanya’ya dönüyor. Leyla ise katlandığı çift kimlik yükünden gerçekten de kurtulmayı başararak şöyle diyor:
“Ben burada mutluyum. Yetmez mi?”.
Cidde şehrinin geçirdiği dönüşümler
Romancı, çocukluk ve ilk gençlik dönemlerinden aşina olduğu Cidde şehrine kapsamlı ve panoramik bir bakış atıyor ve şehir halkının adetlerine ve yerel kültürlerine uzanan gelişim ve modernleşmeye ışık tutuyor. Sanat, sinema ve modern hayat da dahil olmak üzere şehirde meydana gelen havanın bir kısmını betimliyor ancak İyiliği Emredip Kötülükten Sakındırma Kurumu'nu (Emr-i Bi’l-Maruf Nehy-i Ani’l-Münker) ve yüksek sesle konuşan bir ergen grubun bir restorana nasıl baskın yapar gibi girdiğini de belirtmekten geri durmuyor. Bunun yanı sıra Suudi gençliğinin, değişim ve gelecek için yeni bir ufuk arayışı isteği karşısında hissettiği duyguları da dile getiriyor.
Yazar, eksik de olsa neredeyse kendisinin resmini ortaya koyan kahramanı üzerinden Almanya ile Suudi Arabistan arasında yaşadığı farklılığı keşfediyor. Görmezden gelinemeyecek bu farklılıktan hareketle çift kimlik sorununu, bir diğer deyişle orada doğup burada yetişme denklemini yaşayan kişinin kimliği meselesini ortaya kkoyuyor. Böyle bir kişi, doğduğu ile büyüyüp yetiştiği yerlere bağlılık konusunda şaşırıp kalır.
Bu, Suudi Arabistanlı-Alman yazar Raşa Hayat’ın ilk kitabı olsa da ifade, teknik ve dil bakımından epey olgun, derinlikli ve bilinçli bir roman. Üstelik garipseme, sosyoloji ve siyasete dair sağlam bir kültürü yansıtıyor.
1978 doğumlu olan yazar, Bonn Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat, Alman dili ve edebiyatı ve felsefe eğitimi aldı. 2005 yılından beri Hamburg’da yaşayıyor. Yazarlık ve çeviri alanlarında çalışmalar yürütüyor. Anavatanı Suudi Arabistan’ın durumu, kültürü ve edebiyatı hakkında sürekli olarak bilgi ediniyor. Kendisine ait internet sitesinde roman yazarı Reca Alem’in bir fotoğrafını paylaşıyor...



Kolombiya yargısı, Meta'ya dava açan yetişkin filmi yıldızını haklı buldu

Esperanza Gómez'in Instagram'da 1,6 milyon, TikTok'taysa 1,7 milyon takipçisi var (Instagram/@yoesperanzagomez)
Esperanza Gómez'in Instagram'da 1,6 milyon, TikTok'taysa 1,7 milyon takipçisi var (Instagram/@yoesperanzagomez)
TT

Kolombiya yargısı, Meta'ya dava açan yetişkin filmi yıldızını haklı buldu

Esperanza Gómez'in Instagram'da 1,6 milyon, TikTok'taysa 1,7 milyon takipçisi var (Instagram/@yoesperanzagomez)
Esperanza Gómez'in Instagram'da 1,6 milyon, TikTok'taysa 1,7 milyon takipçisi var (Instagram/@yoesperanzagomez)

Kolombiya Anayasa Mahkemesi, ülkenin en meşhur yetişkin filmi yıldızlarından birinin açtığı davada vardığı kararı cuma günü açıkladı. 

Esperanza Gomez'in 5 milyon takipçili Instagram hesabının kapatılmasının, onun ifade özgürlüğünü ihlal ettiği sonucuna varıldı. 

İç çamaşırlı fotoğraflar paylaşmasının işinin bir parçası olduğunu savunan 45 yaşındaki oyuncu, net bir açıklama yapılmadan hesabının kapatılmasının çalışma kabiliyetini etkilediğini vurgulamıştı. 

Meta ise çıplaklığa dair kurallarının ihlal edildiğini öne sürmüştü. 

Ancak Kolombiya Anayasa Mahkemesi, diğer hesaplarda benzer fotoğrafların paylaşıldığını belirterek Meta'nın politikalarını tutarsızca uyguladığı kanaatine vardı. 

Mahkeme, bu sosyal medya platformunun yanı sıra Facebook ve WhatsApp'ı da çatısında barındıran şirkete gizlilik politikalarını değiştirme emri verdi.

Meta'nın kurallarını daha net bir şekilde kullanıcılara aktarması gerektiği bildirildi. 

Sosyal medya devinin bu karara uymaması durumunda hangi yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği net değil. 

Şirket henüz konuya dair herhangi bir yorum yapmadı. 

Meta daha önce de Güney Amerika mahkemelerinden politikalarını değiştirmesi yönünde uyarı almıştı.

Kısa süre önce Brezilya Yüksek Mahkemesi, yasadışı içeriklerden sosyal medya platformlarının sorumlu olduğunu belirtmiş, nefret söyleminin kullanımı gibi durumlarda hem bu paylaşımların hem de ilgili hesapların kaldırılması gerektiğini vurgulamıştı. 

Bu karar öncesinde onlarca X hesabının, dezenformasyon yaptıkları gerekçesiyle kapatılması emredilmişti. Başta karara uymayan sosyal medya platformu kısa bir süreliğine yasaklandıktan sonra Brezilya yargısını dinlemiş ve 5,1 milyon dolarlık ceza ödemişti. 
Independent Türkçe, BBC, AFP


İkinci sezonuyla dönen dizi Netflix'te zirveye oynuyor

Beauty in Black'te Kimmie'yi canlandıran 32 yaşındaki Taylor Polidore Williams, suç dizisi Snowfall'daki rolüyle de tanınıyor (Netflix)
Beauty in Black'te Kimmie'yi canlandıran 32 yaşındaki Taylor Polidore Williams, suç dizisi Snowfall'daki rolüyle de tanınıyor (Netflix)
TT

İkinci sezonuyla dönen dizi Netflix'te zirveye oynuyor

Beauty in Black'te Kimmie'yi canlandıran 32 yaşındaki Taylor Polidore Williams, suç dizisi Snowfall'daki rolüyle de tanınıyor (Netflix)
Beauty in Black'te Kimmie'yi canlandıran 32 yaşındaki Taylor Polidore Williams, suç dizisi Snowfall'daki rolüyle de tanınıyor (Netflix)

Tyler Perry'nin karanlık drama dizisi Beauty in Black'in ikinci sezonu Netflix'te izleyiciyle buluştu ve kısa sürede platformun en popüler yapımları arasına girdi.

Şikago'da geçen hikaye, genç yaşta evden atılan ve seks işçiliğine zorlanan Kimmie'nin hayatını anlatıyor. 

Netflix, 18 yaş altına uygun olmadığını belirttiği dizinin konusunu şöyle özetliyor:

Sorunlu bir aile ile yolu kesişen bir egzotik dansçının kaderi değişir. Bir kozmetik imparatorluğunu yöneten aile aynı zamanda girift bir kaçakçılık işinin de arkasındadır.

Taylor Polidore Williams ve Crystal Stewart'ın başrollerini paylaştığı dizi, yeni sezonun ilk bölümleri yayımlandıktan sadece birkaç gün sonra izlenme listelerinde zirveye çıktı.

İlk kez Ekim 2024'te yayına giren Beauty in Black, ilk 4 günde 8,7 milyon izlenmeye ulaşarak önce platformun en çok izlenen 4. dizisi olmuş, ardından zirveye yükselmişti.

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'ta diziyi değerlendiren izleyicilerden biri, "Normalde şiddet dolu yapımları sevmem, romantik dizileri tercih ederim. Ama bu diziye başladım ve ilk sezonu bir günde bitirdim. Bağımlılık yaptı" diye yazdı. 

Bir başka izleyici ise "Benzersiz bir konu, harika bir oyuncu kadrosu ve izletme gücü var. Yeni sezonlarda neler olacağını merakla bekliyorum" yorumunda bulundu.

Başka bir Netflix abonesi ise "Beauty in Black, Tyler Perry'nin şimdiye kadar yaptığı en iyi iş. Gerilim, dram ve karakterlerin inatçılığı olağanüstü. Evet, bazı kusurları var ama çılgınlığı ve sürükleyiciliğiyle bunu telafi ediyor" dedi. 

Ancak her eleştiri olumlu değil. Birleşik Krallık merkezli Guardian gazetesi, bir yıldız verdiği ilk sezonu "ahlaksızlıkla övünen, kasıtlı olarak pornografik ve kaotik bir karmaşa" diye niteliyor. Ready Steady Cut ise "yarım yamalak" bulduğu dizinin senaryosunu "gülünç" diye tanımlıyor. Decider, ana karakter Kimmie için "tek boyutlu" ifadesini kullanıyor.

Yine de bu olumsuz eleştiriler, izleyicilerin ikinci sezona büyük ilgi göstermesine engel olmadı. Beauty in Black, Türkiye'de en çok izlenen diziler arasında 7. sıraya yerleşti. ABD'de tüm rakiplerini geride bırakarak zirveye oturan dizi, Netflix'in küresel izlenme listesinde ise üçüncü sırada yer alıyor. 

Tyler Perry, yeni bölümlerle ilgili Netflix'in resmi sitesi Tudum'a yaptığı açıklamada, "Kimmie, asla küçümsenmemesi gereken bir karakterin ruhunu temsil ediyor. Hayranların onun hikayesini izlemeye devam etmesi için sabırsızlanıyorum. Eğer ilk sezon size çılgınca geldiyse, ikincisine hazır değilsiniz" dedi.

Independent Türkçe, Metro, ScreenRant, Decider, Guardian, Ready Steady Cut, Tudum


Başrol oyuncusu anlattı: Tarihin en kötü 100 filminden biri nasıl çekildi?

Ünlü rapçi ve aktör Ice Cube, Büyük Hayaller (The High Note), Yeni Nesil Ajan: Xander Cage'in Dönüşü (xXx: Return of Xander Cage) ve Zor Biraderler (Ride Along) serisiyle de tanınıyor (Amazon Prime Video)
Ünlü rapçi ve aktör Ice Cube, Büyük Hayaller (The High Note), Yeni Nesil Ajan: Xander Cage'in Dönüşü (xXx: Return of Xander Cage) ve Zor Biraderler (Ride Along) serisiyle de tanınıyor (Amazon Prime Video)
TT

Başrol oyuncusu anlattı: Tarihin en kötü 100 filminden biri nasıl çekildi?

Ünlü rapçi ve aktör Ice Cube, Büyük Hayaller (The High Note), Yeni Nesil Ajan: Xander Cage'in Dönüşü (xXx: Return of Xander Cage) ve Zor Biraderler (Ride Along) serisiyle de tanınıyor (Amazon Prime Video)
Ünlü rapçi ve aktör Ice Cube, Büyük Hayaller (The High Note), Yeni Nesil Ajan: Xander Cage'in Dönüşü (xXx: Return of Xander Cage) ve Zor Biraderler (Ride Along) serisiyle de tanınıyor (Amazon Prime Video)

Ünlü oyuncu Ice Cube, başrolünde yer aldığı Dünyalar Savaşı'nın (War of the Worlds) çekim sürecine dair çarpıcı detaylar paylaştı.

Amerikalı YouTuber Kai Cenat'a verdiği röportajda Ice Cube, bilimkurguyla gerilim türlerini harmanlayan filmin 2020'de pandemi döneminde çekildiğini açıkladı. 56 yaşındaki oyuncu, sahnelerini yalnızca 15 günde tamamladığını ve sette yönetmen ya da diğer oyuncuların bulunmadığını söyledi:

Pandemi sırasında uygulanabilir tek yöntem buydu. Yönetmen yoktu, diğer oyuncular yoktu. Ben sahnelerimi tek başıma çektim.

Ice Cube, filmin ancak 5 yıl sonra vizyona girmesinin sebebinin ise haklarının el değiştirmesi olduğunu belirtti. Universal tarafından çekilen film, daha sonra Amazon'a satılmış. Ayrıca çekilen sahneler dışında kullanılan görüntülerin tamamının dünyanın farklı yerlerindeki güvenlik kameralarından alınması da süreci uzatmış:

Tüm görüntüler gerçek güvenlik kameralarından toplandı. Bu görüntülerin oluşturulması, toplanması ve kurgulanması yıllar sürdü.

H. G. Wells'in 1898 tarihli meşhur romanından esinlenen Dünyalar Savaşı, fragmanıyla kısa sürede viral olmuştu. 30 Temmuz'da Prime Video'da yayına giren film, ilk haftasında ABD dahil 30 ülkede platformun en çok izlenen yapımı oldu.

Ice Cube filmde bilgisayar güvenliği analisti William Radford'u canlandırıyor. Karakter, uzaylı istilasıyla sarsılan dünyada kendisini küresel bir felaketin merkezinde buluyor. Kadroda ayrıca Eva Longoria, Clark Gregg ve Andrea Savage gibi isimler yer alıyor.

Senaryosunu Kenny Golde ve Marc Hyman'ın yazdığı yapım, izleyicilerin büyük ilgisine rağmen eleştirmenlerden geçer not alamadı. Variety yazarı Peter Debruge, "felaket" diye nitelediği film hakkında şöyle demişti: 

Eğer bu projeyi yayımlayan şirket Amazon olmasaydı sonuç belki daha da korkutucu olabilirdi. Sizi 90 dakikalık Amazon reklamı gibi bir yapım bekliyor.

ScreenAnarchy, filmi "Önce komik derecede kötü, sonra da tamamen saçma" sözleriyle değerlendirirken, Cinemalogue ise "Yanlış kurgulanmış bu yeniden yapım gerilim yaratmayı başaramıyor; aksine ilerledikçe daha da gülünçleşiyor" yorumunda bulunuyor.

Dünyalar Savaşı, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da yalnızca yüzde 4'lük bir beğeni puanına sahip. Yönetmenliğini Rich Lee'nin üstlendiği bilimkurgu, böylece sitenin tüm zamanların en kötü 100 filmi listesine 76. sıradan girdi.

Independent Türkçe, Deadline, Variety, Cinemalogue, ScreenAnarchy