Pakistan’da on binlerce kişi, Hindistan’ın Keşmir kararını protesto etti

Pakistanlılar, 30 Ağustos’ta Lahor sokaklarındaki gösteriler sırasında Hindistan Başbakanı'nın kuklasını yaktı (EPA)
Pakistanlılar, 30 Ağustos’ta Lahor sokaklarındaki gösteriler sırasında Hindistan Başbakanı'nın kuklasını yaktı (EPA)
TT

Pakistan’da on binlerce kişi, Hindistan’ın Keşmir kararını protesto etti

Pakistanlılar, 30 Ağustos’ta Lahor sokaklarındaki gösteriler sırasında Hindistan Başbakanı'nın kuklasını yaktı (EPA)
Pakistanlılar, 30 Ağustos’ta Lahor sokaklarındaki gösteriler sırasında Hindistan Başbakanı'nın kuklasını yaktı (EPA)

On binlerce gösterici Pakistan'da, Hindistan hükümetinin, tartışmalı “Keşmir’in özerk yönetim statüsünü dondurma” adımını protesto etmek için 30 Ağustos’ta bir araya geldi.
Pakistan’ın tüm büyük şehirlerinde ve Keşmir’in Pakistan kesiminde düzenlenen gösterilere katılım büyük oldu. Eylemciler, gösteriler sırasında Hindistan hükümetinin attığı adımı ve daha sonra bölge halkına uyguladığı (dördüncü haftasına giren) güvenlik kısıtlamalarını kınadı.
Pakistan Başbakanı İmran Han, uluslararası topluma Hindistan’a Keşmir’deki kısıtlamaları kaldırması yönünde baskı yapma çağrısında bulundu.
Bölgede internet ve telefon hizmetleri, 5 Ağustos’tan bu yana askıya alınmış durumda. Aynı şekilde İmran Han, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi Keşmir’de savaş suçu işlemekle suçladı. Pakistan, Hindistan’ın söz konusu kararına karşı diplomatik temsilcilik düzeyini azaltmış, karşılıklı ticareti iptal etmiş ve Hindistan ile sınır aracılığıyla ulaşım hatlarını askıya almıştı.
30 Ağustos’ta düzenlenen protestolarla eş zamanlı olarak, Pakistanlı ve Hint yetkililer arasında da Sihizm dininin inananlarının tapınaklarına ulaşımını kolaylaştırma hedefiyle sınırı bağlayan yol konusunda bir toplantı düzenlendi. Toplantı, 5 Ağustos’tan bu yana iki taraf arasındaki ilk doğrudan görüşme olurken taraflar arasındaki gerginliği azaltacak bir hareket olarak değerlendirildi.
Hindistan ve Pakistan, 1947 yılında İngiltere’den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana ikisi Keşmir başlığında olmak üzere 3 savaş yaşadı.
Gösteriler, 30 Ağustos’ta Başbakan İmran Han’ın yandaşlarının büyük coşku dolu atmosferinde gerçekleşti. Öğle saatlerinde ülke genelinde sirenler çaldı, Pakistan ve Keşmir marşları televizyonlarda yayınlandı ve trafik birkaç saatliğine durdu.
Başkent İslamabad’da binlerce kişi hükümet binaları önünde toplandı. Han halkına seslenirken, “kurtulana” kadar Keşmir mücadelesini sürdürme sözü verdi.
İmran Han, bağımsızlıktan bu yana Hindistan ve Pakistan arasında tartışmaya neden olan bölge hakkında “Son nefesimize kadar Keşmir’in yanında olacağız” ifadelerini kullandı.
Hint mevkidaşı Narendra Modi’yi de sert bir dille eleştiren Han, “Bugün Keşmir halkına, onlarla birlikte olduğumuzu ve acılarını hissettiğimizi söylemek istiyoruz” dedi.
Bu ulusal çaptaki gösteri, Han’ın eylül ayı sonunda söz konusu meseleyi Birleşmiş Milletler’e (BM) taşımak için New York’a gitmeden önce gerçekleştirilen protesto zincirinin ilk halkası oldu.
30 Ağustos’ta binlerce insan, ülkenin doğusundaki Lahor ve güneyindeki Karaçi bölgelerinde bir araya gelerek bayraklarını dalgalandırdı ve Hindistan’ı adımını kınayan sloganlar attı.
Lahor’dan 24 yaşında bir öğrenci, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada “Hindistan ya da Modi’nin ne yaptığı önemli değil. Keşmir bizim. Keşmir bizim mülkümüz. Keşmir’deki kardeşlerimiz Hindistan tarafından zulüm görürken ellerimiz bağlı durmayacağız” ifadelerini kullandı.
New York Times gazetesinin iki gün önce yayımladığı bir makalede Han, uluslararası topluma “ticari ve ekonomik yararların ötesinde düşünme” çağrısı yaptı. Pakistan Başbakanı, “İkinci Dünya Savaşı, Münih’teki ateşkes siyaseti sonrasında patlak verdi. Benzer bir tehdit, dünyada yeniden beliriyor. Ama bu sefer nükleer silah tehdidi altında” ifadelerini kullandı.
Hindistan’ın Keşmir bölgesinde geçen şubat ayında düzenlenen bir saldırıda 40 askerin ölmesinin ardından iki nükleer ülke arasında neredeyse yeni bir savaş çıkıyordu. Saldırının sorumluluğunu Pakistan’da konuşlanan radikal bir örgüt üstlenmişti.
Pakistan’da yayın yapan Geo News kanalının haberine göre Pakistan ordusunun genel ilişkiler müdürü Tuğgeneral Asıf Gafur, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada gösterilerin, Pakistan ordusunun “farklı savaş başlıkları” taşıyabilecek yüzeyden yüzeye bir füze testi yaptığını duyurmasından bir gün sonra patlak verdiğini söyledi.
Gafur, 30 Ağustos’ta Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptığı açıklamada, Ghaznavi adlı füzenin 290 km mesafeye kadar birden fazla savaş başlığı taşıyabildiğini duyurdu.
Geçen perşembe günü Hindistan’ın Gucarat eyaletindeki tüm limanlar, Pakistan ordusu tarafından eğitilen komando kuvvetlerinin mezhep merkezli huzursuzluk olayları veya saldırılar planladığına dair istihbarat raporlarının yayınlanması üzerine yüksek alarm durumuna geçti.
Gucarat’taki liman yetkilileri, Yeni Delhi televizyon kanallarına yaptığı açıklamada Sahil Güvenliğin ve Hint istihbarat teşkilatlarının  uyarısının ardından Pakistan sınırındaki ve Hindistan’ın batısındaki eyalette güvenlik önlemlerinin had safhaya çıkarıldığını duyurdu.
Adani Ports liman işletmecisinden sağlanan güvenlik muhtırasına göre istihbarat raporları, Pakistan tarafından eğitilen komanda kuvvetlerinin Harami Nala alanı boyunca Kuç Körfezi’ne girdiğini ve sualtı saldırılarını başlatmak için eğitildiğine inanıldığını bildirdi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP