Ağızdaki en büyük tehlike: 20 yaş dişleri

Ağızdaki en büyük tehlike: 20 yaş dişleri
TT

Ağızdaki en büyük tehlike: 20 yaş dişleri

Ağızdaki en büyük tehlike: 20 yaş dişleri

Diş Hekimi Umut Şimşek, 20 yaş dişlerine dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulundu.
Diş Hekimi Dr. Umut Şimşek, 20 yaş dişleri ile bilinen dişler aslında üçüncü azı dişi olup genellikle 16-21 yaşları arasında çıktığını belirterek, “Genetik faktörlere göre 20 yaş dişleri her zaman bu yaşlar arasında sürmeyebilir. Tamamen ağız içinde sürmüş olan ve okluzyon denilen kapanışa ve çiğnemeye katkıda bulunuyor ise 20 yaş dişlerini çekmeye gerek yoktur” dedi. 
Bazı kişilerde özellikle çene yapısının dar olmasından dolayı bu dişler sürmediğini anlatan Dt. Şimşek, “Ağız içinde hiç sürmemiş 20 yaş dişleri gömük, kısmen sürmüş dişlere yarı gömük olarak nitelendirilir. Herhangi bir sorun oluşturmuyor ise gömük ve yarı gömük dişlerin çekilmesine gerek yoktur. Ancak özellikle yarı gömük dişler bazen komşu dişlerde çürümeye sebebiyet verebilir. Bazı durumlarda da etrafındaki dişetinde apse, ağrı, şişlik ve ağız açmada zorluk gibi istenmeyen durumlara neden olabilirler. Bu durumlarda hastalar diş hekimlerine müracaat etmelidirler. Bu tarz şikayete neden olan yarı gömük 20 yaş dişleri genellikle antibiyotik tedavisinden sonra çekilirler. Gerekli antibiyotik kullanımından sonra şikayetleri geçen hastalar tedavi olmadıkları takdirde belli bir süre sonra benzer şikayetlerin tekrarlanacağı hastalar tarafından unutulmamalıdır” diye konuştu. 
20 yaş dişlerinin çekimleri için toplumda her zaman bir cerrahi operasyon yapılacağı inancı olsa da; bu durumun her zaman geçerli olmadığını anlatan Dt. Umut Şimşek, “Sürmüş 20 yaş dişleri eğer çeşitli nedenlerden dolayı çekilecek ise normal çekim ile genellikle tedavi edilirken, gömük ve yarı gömük 20 yaş dişleri için dikiş gerektiren cerrahi müdahaleler yapılmaktadır. Normal ve cerrahi diş çekimlerinde hastalar yarım saat tamponu çekim bölgesinde tutmalıdırlar. İşlem sonrası 2 saat boyunca herhangi bir gıda tüketimi yasaktır. Dikişli bir işlem uygulanmış ise ortalama bir hafta kadar dikiş, çekim bölgesinde tutulmalıdır. Hastalar ayrıca gerekli ilaç desteği için diş hekimlerine danışmalıdırlar” şeklinde konuştu.  



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe