Shell, Kuzey Denizi'ndeki kimyasal dolu sondaj kulelerini terk etmeyi planlıyor

Shell'in Brent Delta Topside açık deniz petrol sondaj platformu römorkörlerle Tees Nehri üzerinden hurdaya çıkarılacağı Able Seaton limanına çekiliyor (AFP)
Shell'in Brent Delta Topside açık deniz petrol sondaj platformu römorkörlerle Tees Nehri üzerinden hurdaya çıkarılacağı Able Seaton limanına çekiliyor (AFP)
TT

Shell, Kuzey Denizi'ndeki kimyasal dolu sondaj kulelerini terk etmeyi planlıyor

Shell'in Brent Delta Topside açık deniz petrol sondaj platformu römorkörlerle Tees Nehri üzerinden hurdaya çıkarılacağı Able Seaton limanına çekiliyor (AFP)
Shell'in Brent Delta Topside açık deniz petrol sondaj platformu römorkörlerle Tees Nehri üzerinden hurdaya çıkarılacağı Able Seaton limanına çekiliyor (AFP)

Ham petrol de dahil binlerce ton tehlikeli atığın Birleşik Krallık hükümetinin de izniyle Shell'in Kuzey Denizi'ndeki petrol platformlarında çürümeye terk edilme ihtimali, diğer Avrupa ülkelerinde endişe yarattı.
Yapıların sökülmesinin maliyeti ve zorluğu nedeniyle petrol devi, üç platformun büyük beton bacaklarını denizde bırakmayı önerdi.
Bu kolonlar platformlar hizmet dışı bırakıldıktan sonra 500 yıla kadar ayakta kalabilir.
1970'lerde Brent petrol sahasında, Doğu Shetland Havzası'nda inşa edilen Bravo, Charlie ve Delta platformlarında tortuyla karışık 11 bin ton petrolün ve zararlı kimyasalın olduğu tahmin ediliyor.
Eyfel Kulesi'nin yüksekliğine ve Empire State Binası'nın ağırlığına yaklaşabilen yüzlerce büyük platformun da önümüzdeki 30 yıl içerisinde hizmet dışı bırakılması bekleniyor.
Shell'in bu yapıları deniz yatağında bırakma planına Birleşik Krallık hükümetinin bugün vereceği desteğin gelecekte petrol platformlarıyla nasıl başa çıkılacağına dair bir örnek teşkil etmesinden korkuluyor.
Bu planlara dair resmi itirazda bulunan Almanya; İsveç, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda'nın desteğini aldı.
Alman yetkililer, Birleşik Krallık hükümetinin tutumunu "garip" diye nitelendirdi.
Alman Çevre Bakanlığı'nda çalışan devlet sekreteri Jochen Flasbarth, The Guardian'a yaptığı açıklamada, karara “gerçekten şaşırdığını” ve “genelde Birleşik Krallık'la çevresel konularda çok yakın işbirliği içinde çalıştıklarını” söyledi.
The Independent'a konuşan, Birleşik Krallık'taki Greenpeace'in önemli bilim insanı Dr. Doug Parr, "Birleşik Krallık hükümetinin Kuzey Denizi'ndeki petrol arama faaliyetlerinde ortaya çıkan kalıntıların temizlenmesi konusundaki bu cimri yaklaşımının Avrupa Birliği ve Kuzey Denizi'ni çevreleyen diğer ülkeler arasında böylesi bir tepki yaratması şaşırtıcı değil. Birleşik Krallık hükümeti, okyanusları korumaya tam destek verdiğini söylüyor - bunu göstermek yerine ölmekte olan bir petrol ve gaz endüstrisini canlı tutmak adına kirli tavizler ve kısayollar aramaması gerekiyor” dedi.
Bu yıl çevreciler grubu, Alman Çevre Bakanı Svenja Schulze'nin eski çevre sekreteri Michael Gove'a 21 Ocak 2019'da, Birleşik Krallık hükümetinin Shell'in planlarına sıcak baktığı ortaya çıktıktan sonra gönderdiği mektubun bir kopyasını gördüklerini belirtmişti.
Schulze yazdığı mektupta, “Teknik olanakların mevcut olmasına rağmen, atıkların ortadan kaldırılmasına dair planların olmadığını öğrenmek beni endişelendiriyor” ifadelerini kullanmıştı.
Mektupta, Alman Çevre Bakanlığı'nın Shell'le iki kez görüşerek endişelerini dile getirdiği ve kararın gözden geçirilmesini istediği de ifade edilmişti.
Ekim ayında Ospar düzenlemelerine tabi 15 üye devletin hepsi, bu üç platformun kaderini belirlemek üzere Londra'da bir araya gelecek. Ospar, ülkelerin AB çatısı altında işbirliği yaparak Kuzey-Doğu Atlantik'teki deniz yaşamını korumayı amaçlayan bir komisyon.
Bu yıl haziranda, Shell üç petrol kulesindeki 25 bin tonluk platformları kaldırmış, 20 metre kalınlığındaki bacaklarıysa geride bırakmıştı. Bacakların ve içlerinde bulunan tehlikeli maddelerin tahliyesi için geri dönmenin çok pahalı ve riskli olacağını söylemişti.
Alman hükümeti tarafından hazırlatılan Shell tekliflerinin ayrıntılı incelemesinde şirketin metodolojisinin yetersiz olduğu ifade edildi.
Belgede, “Kimyasal içerikleri Brent Bravo ve Charlie'de bulunduğu yerde bırakmanın isabetli ve geçerli veriye dayanmayan, erken alınmış bir karar olduğu görülüyor” diye belirtildi.
Gönüllü olarak empoze edilen teknik kısıtlamalar nedeniyle Shell/Exxon, örnekleme çabalarından yüksek kalitede bilgi toplayamadı - bu, hizmet dışı bırakma programına verilen raporda çok sayıda varsayım ve iddia bulunmasına neden oldu. (...) Bu yaklaşımın, doğru bir şekilde yürütülen bilimsel, kanıta dayalı bir değerlendirmeyi öncül olarak gören OSPAR98/3 kararını karşılayıp karşılamadığı belli değil.
The Independent'a konuşan Shell sözcüsüyse, şirketin Ospar anlaşmasının şartlarıyla uyumlu hareket ettiğini söyledi.
Açıklamada, “Önerilerimiz, 300'den fazla bilimsel ve teknik çalışmayı içeren 10 yıllık araştırmanın sonucu. Bulguları gözden geçirmek ve mümkün olan tüm hizmet dışı bırakma seçeneklerinin detaylı bir şekilde araştırılmasını sağlamak için bağımsız bilimsel uzmanlardan oluşan bir grup kurduk. Önerilerimizi kapsamlı paydaş katılımıyla gerçekleştirilen tartışmaların ardından ve yalnızca güvenli, teknik olarak ulaşılabilir ve çevresel-sosyal olarak sağlam olduklarından emin olduktan sonra sunduk” ifadeleri yer aldı.
Ticaret, Enerji ve Sanayi Stratejisi Bakanlığı'ndan The Independent'a konuşan bir sözcü de, “Hizmet dışına çıkarma işlemleri Birleşik Krallık'ın ve uluslararası standartların öngördüğü kurallara uygun olarak, güvenli ve uygun maliyetli bir şekilde, çevreye olan riski minimize edilerek gerçekleştiriliyor" dedi.



Rubio, ABD'nin Batı Şeria ve Gazze Şeridi güvenlik koordinatörlüğü rolünü ortadan kaldırmaya çalışıyor

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 25 Nisan 2025 tarihinde Washington'daki Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı konuşma sırasında (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 25 Nisan 2025 tarihinde Washington'daki Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı konuşma sırasında (AFP)
TT

Rubio, ABD'nin Batı Şeria ve Gazze Şeridi güvenlik koordinatörlüğü rolünü ortadan kaldırmaya çalışıyor

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 25 Nisan 2025 tarihinde Washington'daki Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı konuşma sırasında (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 25 Nisan 2025 tarihinde Washington'daki Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı konuşma sırasında (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, daha geniş kapsamlı bir personel yeniden yapılandırması kapsamında ABD'nin Batı Şeria ve Gazze Şeridi güvenlik koordinatörlüğü birimini ortadan kaldırmayı düşünüyor.

ABD'nin Batı Şeria ve Gazze Şeridi güvenlik koordinatörlüğü görevi üç yıldızlı bir general tarafından yürütülüyor ve güvenlik krizlerini önlemek ve kontrol altına almak için İsrail ve Filistin Yönetimi'ndeki siyasi ve askeri yetkililer arasında irtibat kurmayı içeriyor. İşgal altındaki Batı Şeria'da güvenlik durumu kötüleşmeye devam ettikçe bu rol özellikle önemli hale geldi.

Axios'a konuşan kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki savaşın devam ettiği bir dönemde söz konusu birimin kaldırılmasının Batı Şeria'da daha fazla istikrarsızlığa yol açabileceği endişesini dile getirdi.

İki kaynağa göre, 2021 yılında göreve başlayan Korgeneral Michael Fenzel, Kongre üyelerini ve ABD hükümeti içindeki ve dışındaki diğer paydaşları, görevinin kaldırılmasına yönelik bir plandan haberdar olduğu konusunda bilgilendirdi. Söz konusu pozisyon, geçen hafta Dışişleri Bakanlığı içinde dağıtılan ayrıntılı organizasyon şemasında ya da Rubio tarafından kamuoyuna açıklanan daha az kapsamlı versiyonda yer almıyordu. Rubio'nun planı onlarca büro ve pozisyonun ortadan kaldırılmasını içeriyor.

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre ABD'li bir yetkili, ABD güvenlik koordinatörlüğü pozisyonu konusunda henüz nihai bir karar verilmediğini söyledi. Dışişleri Bakanlığı ise konu hakkında yorum yapmayı reddetti.

Güvenlik Koordinatörü, Dışişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'na bağlı olarak çalışır.

ABD ordusundaki en hassas general pozisyonlarından biri olan diplomatik bir pozisyondur ve yüksek rütbesi, ABD, İsrail ve Filistin Yönetimi'ndeki en yüksek askeri ve siyasi seviyelere doğrudan erişim sağlar.

Güvenlik Koordinatörü'nün ekibinde sekiz farklı Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkesinden askeri uzmanlar da yer alır.

Güvenlik Koordinatörü aynı zamanda şu anda Batı Şeria'daki duruma odaklanan en üst düzey ABD yetkilisi olup, Washington'daki üst düzey liderlere konuyla ilgili brifing veriyor.

Eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde Savunma Bakanlığı (Pentagon), koordinatörü üç yıldızlı bir generalden albaya indirmeyi düşünmüş, ancak Demokrat ve Cumhuriyetçi senatörlerin güçlü muhalefeti üzerine bu planlar iptal edilmişti.