Haşdi Şabi'yi Irak mı yoksa İran mı yönetiyor?

Hafta içi düzenlenen Irak Bakanlar Kurulu Toplantısından bir kare (Irak Başbakanlık Basın Ofisi)
Hafta içi düzenlenen Irak Bakanlar Kurulu Toplantısından bir kare (Irak Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Haşdi Şabi'yi Irak mı yoksa İran mı yönetiyor?

Hafta içi düzenlenen Irak Bakanlar Kurulu Toplantısından bir kare (Irak Başbakanlık Basın Ofisi)
Hafta içi düzenlenen Irak Bakanlar Kurulu Toplantısından bir kare (Irak Başbakanlık Basın Ofisi)

Muhammed Naci
Irak’ın başkenti Bağdat’ta son dönemde meydana gelen siyasi tartışmalar, ülkede iki Haşdi Şabi’nin olduğuna dair teorinin temellerini oluşturdu. Buna göre, birinci Haşdi Şabi hükümet tarafından idare edilirken, ikinci Haşdi Şabi ise İran tarafından yönetiliyor.
Gözlemciler, iki Haşdi Şabi arasındaki farkı ise yönetimlerinin tepesindeki anlaşmazlıklara bakarak ayırt ediyor. Özellikle son olarak bu örgütün Başkanı Falih el-Feyyad ile yardımcısı Ebu Mehdi el-Muhendis tarafından yapılan açıklamalar yönetimin tepesindeki yetki çatışmasını gün yüzüne çıkardı.
Haşdi Şabi içindeki anlaşmazlıklar örgütün gelecekteki eğilimi üzerinde etkili olacak
Son iki ayda, İsrail tarafından gerçekleştirildiği belirtilen Haşdi Şabi üslerine yönelik saldırılar, Feyyad ve Muhendis arasında çatışmalara kapı araladı. Muhendis, ABD’yi saldırıları gerçekleştirmesi için İsrail’e yardım etmekle suçlayarak ülkedeki ABD askerlerinin gönderilmesini talep ederken, Feyyad ise Muhendis’in açıklamaları için ‘Haşdi Şabi'nin resmi görüşünü yansıtmıyor’ demişti.
İki taraf arasında sular tam duruldu derken, Muhendis yaptığı çıkışla Haşdi Şabi bünyesinde hava gücü kurulması kararının altına imza attı. Feyyad ise saatler sonra bu kararı yalanladı.
Haşdi Şabi yöneticilerinin ülke içindeki etkisi gözle görülür biçimde artan İran ile kurduğu çeşitli bağlantıların yanı sıra Irak hükümetinin örgüte bağlı grupları kontrol altına alma gücüne sahip olup olmadığı konusunda şüphelerin olduğu bir ortamda gözlemciler, bu anlaşmazlıkların sonuçlarını ve Haşdi Şabi’nin gelecekteki eğilimini hangi yönde etkileyeceği sorusunu dillendiriyor.
İki devlet
Analistler, bu çatışmayı sadece Haşdi Şabi üzerinde otorite kurma yarışı olarak görmemek gerektiğini bilakis bunun da ötesine geçerek, ülkeyi bütünüyle İran etkisi altına sokma girişimi olarak görülebileceğini belirtiyor.
Iraklı siyasi analist Ali Ağvan, Independent Arabia’dan Muhammed Naci’ye yaptığı açıklamada, “Irak’ta iki devlet var; İlki, küçük, utangaç, terk edilmiş, el konulmuş, acayip bir devlet. Bu, (Irak Başbakanı) Adil Abdulmehdi’nin, bakanlarının ve kâğıt üzerindeki kurumlarının devletidir. İkinci devlet ise (Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı) Kasım Süleymani, Ebu Mehdi el-Muhendis, (Bedir Hareketi lideri) Hadi el-Amiri ve (Asaib Ehli Hak lideri) Kays el-Hazali’nin devletidir. Bu, neredeyse her şeye sahip güçlü, sağlam ve hiçbir şeyin karşı duramadığı bir devlettir. Bu savaş devletidir” ifadelerini kullandı.
Ağvan, sözlerinin devamında, “Birinci devlet, hiç kimsenin anayasa ve sisteme saygı duymadığı bir ülkede anayasal ve sistemli bir devleti temsil eder. İkinci devlet ise, devletten de daha büyük hale gelen bir paralel yapıdır. İkinci devlette rol alanlar karar verici zümrede yer alır, Irak’ta ol dediği şey, hemen olur” dedi.
Şii-Şii mücadelesi
Ağvan’a göre, bir taraftan askeri ve güvenlik bakanlıklarıyla devletin milis örgütlere karşı olması, diğer taraftan milis örgütlerin kendi içindeki çatışmaları göz önüne alındığında bir Şii-Şii mücadelesinden bahsetmek mümkün. Gözlemciler, Irak hükümetinin İran destekli silahlı milislerle yüzleşme konusunda zayıf olduğuna delil olarak, Başbakan’ın anayasaya göre Silahlı Kuvvetler Genel Komutanı unvanına sahip olmasına rağmen üç gündür Haşdi Şabi’nin hava gücü kurma söylentilerine karşı halen sessizliğini sürdürmesine işaret ediyor.
Abdulmehdi gemiden atılabilir
Analistler, Irak Başbakanı Abdulmehdi’nin zayıf kalmasının sebebi olarak, başbakanlık koltuğuna oturmasını sağlayan koşullara dikkat çekiyor. Nitekim Abdulmehdi hâlihazırda parlamento çatısı altında kendisini koruyacak bir siyasi partiden yoksun. Bu durum da onun akıbetini, aralarında İran yanlısı partilerin de olduğu blokların eline bırakıyor. Siyasi kaynaklar, ülkedeki krizlerin yol açtığı puslu havada Abdulmehdi’nin Bağdat gemisinden atılmasını uzak bir ihtimal olarak görmüyor.
Abdulmehdi’nin en büyük destekçilerinden Sairun Koalisyonu lideri Mukteda es-Sadr’ın son olarak Twitter hesabından paylaştığı mesajda hükümetten güvenoyunu çekme yönünde verdiği sinyal bu yöndeki değerlendirmeleri güçlendirdi.
Sadr, Perşembe günü paylaştığı mesajda, “Elveda vatanım. Bu, hükümetin sonunun geldiğinin duyurusudur. Bu aynı zamanda hukuk devletinden kaos devletine geçiş demektir. Eğer hükümet ciddi önlemler almazsa, hükümetten desteğimi çekeceğim” diye yazmıştı.
Sadr, liderliğindeki Sairun Koalisyonuna hükümetten güvenoyunu çekme talimatı vermesi imkân dâhilinde. Sairun Koalisyonu 329 sandalyeli mecliste 54 milletvekiliyle birinci siyasi grup konumunda bulunuyor.



Microsoft karbon ayak izi sorununu insan dışkısıyla çözecek

Vaulted Deep'in ortak kurucusu Omar, Hutchinson sahasının açılış töreni sırasında ekip liderlerini yönlendiriyor (Vaulted Deep)
Vaulted Deep'in ortak kurucusu Omar, Hutchinson sahasının açılış töreni sırasında ekip liderlerini yönlendiriyor (Vaulted Deep)
TT

Microsoft karbon ayak izi sorununu insan dışkısıyla çözecek

Vaulted Deep'in ortak kurucusu Omar, Hutchinson sahasının açılış töreni sırasında ekip liderlerini yönlendiriyor (Vaulted Deep)
Vaulted Deep'in ortak kurucusu Omar, Hutchinson sahasının açılış töreni sırasında ekip liderlerini yönlendiriyor (Vaulted Deep)

Microsoft, insan atıklarını yeryüzünün yaklaşık 1500 metre altına pompalayarak muazzam seviyedeki karbon ayak izini azaltmaya çalışıyor.

Teknoloji devi yapay zeka alanındaki girişimleriyle daha da artan devasa karbon ayak izini, alışılmadık bir sera gazı giderme stratejisi kullanarak dengelemeyi umuyor.

Microsoft perşembe günü Vaulted Deep'ten 4,9 milyon metrik tonluk dayanıklı karbondioksit giderme kredisi satın almak üzere bir anlaşma yaptığını duyurdu. Şirket, insan ve çiftlik atıklarının karışımından oluşan "biyolojik gübre kompostu"nu, karbon kredileri karşılığında yeraltının derinliklerine enjekte ediyor.

Microsoft'un aldığı karbon kredisi gelecek yıldan başlayarak 12 seneye yayılacak. Yeraltının derinliklerine gönderdikleri her 1 ton karbon için bir karbon giderme kredisi alacaklar.

Vaulted Deep'in kurucu ortağı ve CEO'su Julia Reichelstein, Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada "Farklı türlerde organik atıklar alıyoruz" diyor.

Reichelstein "Bugün yeryüzünde sorunlara yol açan, çamurumsu ve genellikle kirli organik atıkları alıp kalıcı karbon giderimi için yerin çok derinlerine gönderiyoruz" diye ekliyor.

Vaulted Deep'in kullandığı atık genellikle bulamaç oluyor; tam olarak katı, sıvı veya gaz değil. Geleneksel olarak işlenmesi zor olan bu tür atıklar, sıklıkla arazilerde bırakılarak besin kirliliğine ve PFAS diye bilinen "sonsuz kimyasalların" su sistemlerine yayılmasına yol açıyor.

Ancak Vaulted Deep, bulamacı alıp doğal kaya oluşumlarının derinliklerine aktarıyor. Şirket daha sonra toprağın altında depoladığı karbon miktarına göre karbon kredisi satıyor. Habere göre bu kredilerin bir metrik tonu halihazırda yaklaşık 350 dolardan satılıyor.

2020'den 2024'e kadar 75,5 milyon ton CO2 salan Microsoft gibi şirketler, organik atıkları yerin binlerce metre altında depolamanın emisyon hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlamasını umuyor.

Microsoft'un 2030'a gelindiğinde karbon negatif olma hedefi var ve kuruluşundan bu yana yaydığından daha fazla sera gazını 2050'ye kadar ortadan kaldırmayı umuyor.

Microsoft bugüne kadar çok sayıda karbon giderme kredisi satın aldı. Habere göre Vaulted Deep'le anlaşmasının dışında, bu yıl şimdiye kadar 59 milyon tonu satın alınmış olmak üzere 83 milyon tondan fazla karbon giderme kredisi edindi.

Teknoloji devinin enerji ve karbon gideriminden sorumlu kıdemli direktörü Brian Marrs, Vaulted Deep'e yapılan yatırımın her iki taraf için de faydalı olduğunu dile getiriyor.

Marrs "Esasen biyokatıları alıyorlar ve bugün bunların çoğu arazilere yayılıyor" diyor. 

Su havzalarında besin [kirliliğine] ve diğer kirleticilerin yayılmasına neden olabilir ve bu biyokatıları çevreye rahatsızlık veremeyeceği, karbonu atmosfere geri göndermeyeceği bir yerde izole etme yaklaşımı, bu ortak fayda yaklaşımı bizim için çok ama çok ilgi çekici.

Independent Türkçe