Eşi koltukta uyuyabilsin diye 6 saatlik uçuş boyunca ayakta durdu, sosyal medyayı ikiye böldü

Girişimci Courtney Lee Johnson tarafından Twitter'da yayınlanan fotoğraf
Girişimci Courtney Lee Johnson tarafından Twitter'da yayınlanan fotoğraf
TT

Eşi koltukta uyuyabilsin diye 6 saatlik uçuş boyunca ayakta durdu, sosyal medyayı ikiye böldü

Girişimci Courtney Lee Johnson tarafından Twitter'da yayınlanan fotoğraf
Girişimci Courtney Lee Johnson tarafından Twitter'da yayınlanan fotoğraf

Eşi üç koltukluk sıraya uzanıp uyuyabilsin diye 6 saatlik uçuş boyunca ayakta durduğu iddia edilen adamın "romantik" jesti sosyal medyayı ikiye böldü.
Girişimci Courtney Lee Johnson, Twitter'da "Bu adam eşi uyuyabilsin diye 6 saatlik uçuş boyunca ayakta durdu" notuyla bir fotoğraf paylaştı:
İşte buna aşk denir.
Fotoğraf karesinde bir adam uçağın koridorunda, dirsekleriyle iki koltuğa dayanırken, bir kadının da üç koltukluk sırada uzandığı görüldü.
15 binden fazla beğeni ve yüzlerce yorum alan fotoğraf yoğun ilgi görürken, tartışmaya da sebep oldu. Birçok kişi yaşananları Johnson'ın yaptığı gibi "aşk" diye nitelemedi.
Bazılarıysa bu hareketin romantik olduğunu düşündü. Bir Twitter kullanıcısı “Asla BU KADAR aşık olmadım ... Bu hareketi yapacak kadar aşık olmayı sabırsızlıkla bekliyorum" diye yazdı.
Ancak birçok kişi kadının davranışını “bencil” diye niteledi.
Bir kullanıcı “Eğer aşk buysa, ben yalnız kalmayı tercih ederim” derken bir diğeri de "Aşk değil sömürü. Kafasını adamın kucağına koyarak dinlenebilirdi. Çok düşüncesiz” yorumunda bulundu.
Başka bir kullanıcı da şunu söyledi: “Evliliklerini yargılamayacağım. Benim kocam bunu benim için yapacak türden bir adam, ama ben ondan bunu isteyecek bir eş değilim!”

Öte yandan söz konusu fotoğraf, benzer bir ayrışmaya yol açan ilk uçuş görgü kuralı tartışması değil.
Uçuşta yanında oturan kilolu adamdan çok fazla yer kapladığı için kendisine para ödemesini isteyen yolcu da bu yıl internette tartışmalara neden olmuştu.
Bigbawluh isimli kullanıcı hikayeyi Reddit'in AITA  diye de bilinen “AmItheA****e” (Pislik Olan Ben Miyim) sayfasında paylaşmıştı.
Kullanıcı hikayeyi "Bu ay, önceden ayırttığım ve yerimi seçtiğim 5 saatlik uçuşumda ülkenin öteki ucuna uçuyordum" diye anlatmıştı.
Özellikle iki sıralı bir koridor koltuğu seçtim. Bu yüzden de orta koltuk yoktu, sadece koridor ve pencere. (...) Sonra çok şişman bir adam uçağa bindi ve herhangi bir koltuğa sığarken çok zorlanacağını daha o anda anladım. (...) Oturuyordum ve beni sıkıştırıyordu, bu da beni rahatsız ediyordu.
En sonunda yolcuyla yüzleşen adam, uçuşun böyle gitmeyeceğini söylemişti. İddiaya göre yolcu kolunu çekmeye çalışmıştı ama "kollarını bu şekilde toplamasına rağmen yan koltuğun yaklaşık çeyreğini yine o kaplıyordu."
Adama 'Bakın, eğer bana 150 $ (yaklaşık 860 TL) verirseniz bu duruma dayanacağım. Bu miktar, uçuşun maliyetinin yarısı ve şartlar göz önünde bulundurulduğunda bana yeterli bedeli ödüyor' dedim.
Tartışmanın iki tarafı için de kuvvetli tepkiler verilmişti. Kimileri Bigbawluh'un hareketini "kiloyla dalga geçme" olarak görürken kimileri de haklı olduğunu savunmuştu.



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology