Suriye lirası dolar karşısında eriyor

Suriye lirası dolar karşısında eriyor
TT

Suriye lirası dolar karşısında eriyor

Suriye lirası dolar karşısında eriyor

Suriye lirası, bu hafta ABD doları karşısında önemli bir düşüş yaşarken, tarihinin en düşük seviyesine geriledi. Şam ve müttefiklerinin sahadaki ‘zaferlerine’ rağmen halkın içinde bulunduğu geçim koşullarını ve hayatı çok daha zor hale getiren fiyatların aşırı yükselmesi, hükümetin kontrolündeki bölgelerde, halk arasında yaygın bir memnuniyetsizlik yarattı.
Dolar, Pazar günü Şam’daki karaborsada alış 690 lira satış ise 691 liradan işlem görürken, dün sabah, alış 680 lira satış ise 683 lira olarak gerçekleşti. Suriye Merkez Bankası’ndaki dolar kuru ise alış 435 lira satış 438 lira olarak aynı kaldı.
Şarku’l Avsat’a konuşan döviz piyasasında işlem yapan birçok insan, Suriye lirasının ülke tarihinde kaydettiği en düşük seviyede olduğunu, 1946’da 2 lirayken 2000- 2010 yılları arasında dolar kurunun 45 ile 50 lira arasındaki seviyesini koruduğunu belirtti.
Yaptırımlar Suriye lirasına darbe vurdu
Ancak Mart 2011’de ülkede patlak veren protesto gösterileri birkaç ay sonra yerini şiddetli bir savaşa bıraktı. Bu dönemde Arap ve Batı ülkelerinin Şam'a uyguladığı ekonomik yaptırımlar, Suriye para biriminin dolar karşısında yavaş yavaş erimesine neden oldu. ABD’nin eski Başkanı Barack Obama'nın Şam'daki bazı bölgeleri vurmakla tehdit ettiği 2016 yılında ise dolar yaklaşık 640 liraya ulaştı. Ancak 2017 yılı boyunca Suriye lirası dolar karşısında değer kazandı ve 1 dolar yaklaşık 440 lira seviyesinde kaldı.
Suriye hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerdeki enerji kaynaklarına yönelik bir krizle bağlantılı olarak geçtiğimiz yıl kış mevsimi başlarında Suriye lirası dolar karşısında kademeli olarak gerilemeye başladı ve Şubat ayında 1 dolar 550 liradan işlem gördü. Ardından dolar 580 lira ve 615 lira seviyesini gören dolar, son olarak dün sabah, alış 680 lira satış ise 683 lira seviyesinden işlem gördü.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir borsa şirketi çalışanı, dolara yönelik daha önce eşi benzeri görülmemiş miktarlarda büyük bir talep olduğunu ve borsa şirketlerinden dolar alanların çoğunu ticaretle uğraşanların oluşturduğunu söyledi. Başka bir borsa şirketi çalışanı ise vatandaşların ‘1 doların bin liraya ulaşabileceği korkusuyla’ dolara hücum ettiğini belirtti.
Adının açıklanmasını istemeyen bir ekonomist ise Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Suriye lirasının 1 yılda yüzde 45 oranında değer kaybetmesinin nedenini, başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin Suriye hükümetine uyguladığı yaptırımlar ve hükümetin döviz kurunu sürdürmedeki yetersizliğine bağladı.
Ekonomist değerlendirmesine şöyle devam etti;
“Suriye Merkez Bankası, döviz cinsinden iş yapan yatırımcıları talep ettikleri şekilde ithalatlarını finanse etmek amacıyla resmi kurdan (438 lira) finanse ederken, karaborsada neden böyle bir talep var? Böyle bir durumda Merkez Bankası’nın piyasaya dolar sürmesi ve istikrarlı bir döviz kurunun önünü açması beklenir. Ancak herhangi bir müdahalede bulunmayan Merkez Bankası, döviz rezervlerinin azalması sebebi ve tükenebileceği korkusuyla seyirci kalmaya devam ediyor.”
Raporlar, Suriye Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin savaş yıllarında çöküşünü doğrularken, savaş öncesinde 20 milyar dolar olan döviz rezervinin şu an 800 milyon dolara gerilediğini gösteriyor.
Suriye hükümetinin iflasa sürüklendiğine dair işaretlere, Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kuzeni işadamı Rami Mahluf’un sahibi olduğu ve kendi hissesinin de bulunduğu ülkenin en büyük mobil servis sağlayıcısı olan ‘Syriatel’ ve sınır kapılarında faaliyet gösteren 'es-Suk el-Hurra' şirketlerine karşı işlem başlatılması emriyle ilgili haberler eşlik etti.
Beşşar Esed’in dayısı olan Muhammed Mahluf'un oğlu Rami Mahluf, Suriye'nin önde gelen iş adamlarından biri ve Cham Holding başta olmak üzere ülkede birçok şirket kurdu. 2011 yılı ortalarında düzenlenen barışçıl protestolar çerçevesinde gösteriler için bağışta bulunduğunu açıklayan Mahluf, ancak daha sonra rejim güçleriyle birlikte savaşan milisler ve ‘El-Bustan Vakfı’ dahil olmak üzere çeşitli yollarla hükümeti desteklemeye başladı.
Rusya, Şam'dan büyük ücretler talep ettiğini öne süren muhalif ‘Hepimiz ortağız’ ağından yapılan bir açıklamada, “Rusya, Şam'dan büyük ücretler talep etti. Devlet Başkanı Esed bu nedenle Rusya'daki dayısını çağırdı. Ancak Karapara aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele sistemi (AML/CFT), aralarında Mahluf’un da olduğu önde gelen 29 Suriyeli işadamı hakkında soruşturma başlatmıştı. Bu nedenle Mahluf, Esed’e fon sağlayamadı” ifadeleri yer aldı.
Fiyat artışı en fazla gıda sektöründe
Öte yandan Suriye'deki olayların başlamasından bu yana yaşananlara, döviz kurundaki yeni sert düşüşün yanı sıra insanların büyük çoğunluğunun geçim sıkıntısını artıran gıda, sebze, meyve ve tüm ev eşyalarının fiyatlarındaki aşırı artış eşlik etti.
Suriye’de bir ay önce 7 ila 8 bin liradan satılan bir kilogram kuzu eti 9 bin liraya yükselirken, pirincin kilosu 350 liradan 450 liraya, 1 litre süt 250 liradan 300 liraya, 1 kilo toz şekerin fiyatı ise 250 liradan 350 liraya çıktı.
Suriye lirasının ABD doları karşısında değer kaybetmesi ve emtia fiyatlarındaki artış, bir devlet çalışanının aylık ortalama maaşının 30 bin ila 40 bin lira olduğu, özel sektör çalışanının maaşının ise 65 bin lirayı aşmadığı ülkede, vatandaşların geçim dertleri üzerinde feci sonuçlar doğururken, yoksulluğun daha fazla yayılmasına neden oldu.
Suriye Politika Araştırmaları Merkezi (SCPR) ve Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi’nin ortak araştırmasına göre bu durum, ülkedeki yoksul sayısının artmasına yol açtı. Suriyelilerin yüzde 93’ü ‘yoksulluk’ sınırında yaşarken yüzde 60’ı ‘açlık sınırında’ yaşıyor.



Trump'ın ayrılmasının ardından... Şi ve Lee'nin görüşmesi, Çin'in APEC zirvesindeki ‘etkisini’ ortaya koydu

Sağda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, solda Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung (AP)
Sağda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, solda Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung (AP)
TT

Trump'ın ayrılmasının ardından... Şi ve Lee'nin görüşmesi, Çin'in APEC zirvesindeki ‘etkisini’ ortaya koydu

Sağda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, solda Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung (AP)
Sağda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, solda Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung (AP)

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Güney Kore'de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinin son günü olan bugün (cumartesi), Güney Koreli mevkidaşı Lee Jae-myung ile bir araya geldi. ABD Başkanı Donald Trump'ın yokluğunda Çin, baskın güç olarak öne çıktı.

Şi Cinping, Güney Kore'nin Gyeongju kentinde düzenlenen APEC liderler zirvesi öncesinde perşembe günü ABD Başkanı’yla 2019'dan bu yana ilk kez yüz yüze görüştü.

Dünyanın en büyük iki ekonomisinin liderleri, şiddetli ticaret savaşında bir ateşkese vardılar. Buna göre Washington, Çin’e uygulanan bazı gümrük vergilerini düşürmeyi kabul etti; buna karşılık Pekin, Çin’e ait nadir toprak elementleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayı ve Amerikan soya fasulyesi alımlarını artırmayı taahhüt etti.

Donald Trump, görüşmelerin bitiminden hemen sonra Washington'a döndü ve Şi Cinping, APEC zirvesinde tüm dikkatleri üzerine çekti. Şi Cinping, zirvede Pekin'i ‘hegemonyaya’ karşı çok taraflılığın savunucusu olarak tanıttı ve bu açıklamasıyla açıkça ABD'ye atıfta bulundu.

Bugün zirvede yaptığı kapanış konuşmasında Şi Cinping, Çin'in gelecek yıl güneydeki Shenzhen kentinde APEC zirvesine ev sahipliği yapacağını duyurdu.

Şi Cinping dün Kanada Başbakanı Mark Carney ile 2017'den bu yana iki liderin ilk resmi görüşmesinde bir araya geldi.

Çinli lider, ‘Çin-Kanada ilişkilerini yeniden rayına oturtma’ isteğini dile getirdi ve Liberal başbakanı Çin'i ziyaret etmeye davet etti.

Carney ise görüşmelerin ilişkilerde bir ‘dönüm noktası’ olduğunu vurgulayarak, Pekin ile dış müdahale gibi hassas konuları gündeme getirdiğini belirtti.

Şi, Çin'i uzun süredir eleştirmesiyle tanınan Japonya'nın yeni Başbakanı Sanae Takaichi ile de ilk görüşmesini gerçekleştirdi.

Takaichi, ‘Çin ve Japonya arasında karşılıklı yarar sağlayan stratejik ilişkiler’ arzusunu dile getirirken, gazetecilere Çin lideriyle ‘açık ve samimi bir diyalog’ içinde birçok tartışmalı konuyu ele aldığını söyledi.

Çin lideri bugün, geçen yaz göreve başlayan Güney Kore Başbakanı’yla ilk görüşmesini gerçekleştirdi.

Güney Kore'nin Yonhap ajansı, Lee'nin geleneksel kıyafetler giymiş askerlerin katıldığı bir törende Şi'yi karşıladığı görüntüleri yayınladı.

Pekin'e güven vermek

Seul, ana ticaret ortağı ve güvenliğinin garantörü olan Washington ile Pekin arasında her zaman bir denge kurmuştur.

Ancak, Güney Kore'nin ABD'nin THAAD füze savunma sistemini konuşlandırmayı kabul etmesinin ardından 2016 yılında Çin ile ilişkiler bozuldu. Pekin, Güney Koreli şirketlere kısıtlamalar getirerek ve Güney Korelilerin toplu olarak kendi topraklarına seyahat etmesini yasaklayarak sert ekonomik misilleme önlemleriyle yanıt verdi.

Kısa süre önce ABD ile ihracatına uygulanan gümrük vergilerinin azaltılmasını öngören milyarlarca dolarlık bir ekonomik anlaşma imzalayan Güney Kore, komşusuyla ticarete büyük ölçüde bağımlı olmaya devam ediyor.

Harvard Üniversitesi Asya Merkezi'nde araştırmacı olan Sung Hyun Lee'ye göre, Lee Jae-myung, ‘Güney Kore'nin ABD ile ittifakının Çin ile pragmatik ekonomik iş birliğini engellemediğini’ göstererek Pekin'e güven vermeye çalışacak.

Sung Hyun Lee AFP’ye verdiği demeçte, Güney Kore liderinin ‘bir dereceye kadar ekonomik istikrar ve ikili ilişkiler için daha net bir temel’ istediğini söyledi.

Seul'un Pekin ile ilişkileri, resmi olarak güney komşusu ile halen savaş halinde olan Kuzey Kore ile Çin'in yakın bağlarından da etkileniyor.

Şarku’l Avsat’ın Güney Kore Devlet Başkanlığı Ofisi’nden aktardığına göre, Devlet Başkanı Lee, Şi Cinping ile Kore yarımadasındaki barış çabalarını görüşmeyi planlıyor.

Toplantı öncesinde Pyongyang, Kuzey Kore'nin nükleer silahsızlanma olasılığının ‘ne kadar sık konuşulursa konuşulsun asla gerçekleşmeyecek uçuk bir hayal’ olduğunu açıkladı.


Karadeniz'de Nutella açmazı: Fındık alımları durduruldu

Türkiye'de tekelleştiği gerekçesiyle fındık üreticileri tarafından eleştirilen Ferrero, 8 yıl içinde cirosunu ikiye katlamayı hedefliyor (Reuters)
Türkiye'de tekelleştiği gerekçesiyle fındık üreticileri tarafından eleştirilen Ferrero, 8 yıl içinde cirosunu ikiye katlamayı hedefliyor (Reuters)
TT

Karadeniz'de Nutella açmazı: Fındık alımları durduruldu

Türkiye'de tekelleştiği gerekçesiyle fındık üreticileri tarafından eleştirilen Ferrero, 8 yıl içinde cirosunu ikiye katlamayı hedefliyor (Reuters)
Türkiye'de tekelleştiği gerekçesiyle fındık üreticileri tarafından eleştirilen Ferrero, 8 yıl içinde cirosunu ikiye katlamayı hedefliyor (Reuters)

Türkiye'deki fındık satıcılarıyla Nutella'nın üreticisi Ferrero karşı karşıya geldi.

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Financial Times'ın (FT) haberinde,  Türkiye'de ilkbaharda yaşanan don ve haşere istilası nedeniyle fındık miktarının azaldığı, yaz başından bu yana fiyatların neredeyse iki katına çıktığı belirtiliyor.

Türkiye yılda 600 bin ila 700 bin ton fındık hasat ediyor, bu da toplamda yaklaşık 1,1 milyon ton olan küresel arzın neredeyse üçte ikisine denk geliyor. Uzmanlar, bu yıl üretimin 500 bin ton veya daha altına düşebileceğini, bunun da zaten küçük olan pazarı daha da daraltabileceğini söylüyor.

Tarım Bakanlığı'nın il bazlı çalışmalarına göre rekoltenin 450 bin ton civarında olması bekleniyor. Ancak Ulubey Fiskobirlik Başkanı Cemil Temiz, FT'ye açıklamasında "Gerçek rakamın 300 bin tonu geçeceğini sanmıyorum" diyor.

Londra merkezli gıda ürünleri tedarikçisi CH Hacking& Sons'ın kurucusu Giles Hacking, temmuzda tonu 9 bin dolar olan kabuksuz fındık fiyatının 18 bin dolara yükseldiğine dikkat çekiyor.

Analizde, küçük üreticilerin fındık stokladığı ve Ferrero'nun düşük fiyattan satın alma tekliflerine yanaşmadığı ifade ediliyor. Öte yandan İtalyan şirketin de fiyatların düşmesini beklediği için satın alımları geçici olarak durdurduğu yazılıyor.

Ferrero'nun fındık tedarikinden sorumlu biriminin başındaki Marco Botta, Samuel Beckett'ın ünlü oyunu Godot'yu Beklerken'e gönderme yaparak, şirketin "Türkiye'deki fındık kralları için Godot'ya dönüştüğünü" söylüyor.

Botta, tedariki şimdilik Şili ve ABD'den sağladıklarını belirtiyor. Şirket, bu ülkelerdeki fındık üretim kapasitesini son iki yıldır artırıyor. Yetkili, Toprak Mahsulleri Ofisi'yle yazılı anlaşmaları olmasa da Türkiye'de uzun vadeli yatırımlar yapmaya kararlı olduklarını ifade ediyor.

Ordu'da yarı zamanlı çiftçilik yapan Saadettin Irmakçı, normalde bahçesinden yılda 1,5 ton fındık topladığını ancak miktarın bu sene 30 kiloya indiğini söylüyor. Irmakçı, "Fındık fiyatı yükseliyor ama olması gereken yerde. Karadeniz'de balıkçılar bir günde bizim bir yılda kazandığımızı kazanıyor" diye ekliyor.

Türkiye'nin en büyük 5 fındık ihracatçısından biri olan Poyraz Poyraz Fındık'ın ihracat direktörü Fırat Bakıcı da piyasaya dair şunları söylüyor:

Türkiye'nin pazar payını kaybedeceği yönünde bir paranoya var. Şili agresif şekilde büyüyor, hasatlarını 200 bin tona çıkarmayı hedefliyorlar. Bunu 5 ila 10 yıl içinde başarabilirler.

Bakıcı, yükselen işçilik maliyetlerinin Türkiye'nin rekabet gücünü zayıflattığını belirterek, şöyle devam ediyor:

Fındık, kuruyemişler arasında kuzu eti gibidir, yüksek kaliteli ve sofistike bir aromaya sahiptir. Ancak Türkiye markalaşmayı başaramadı, hep Avrupa için taşeronluk yaptı.

Tedarikle ilgili bu açmazın Nutella fiyatlarını yükseltebileceği de düşünülüyor. Ferrero olası fiyat değişimlerine dair yorum yapmayı reddetti.
Independent Türkçe, Financial Times, Straits Times 


Suudi Arabistan, Suriye ekonomisini geleceğe taşıyor

Prens Muhammed bin Selman, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’yı karşılarken, Donald Trump Jr.’ın dün Riyad'da düzenlenen Gelecek Yatırım Girişimi konferansına katıldığı görüldü (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’yı karşılarken, Donald Trump Jr.’ın dün Riyad'da düzenlenen Gelecek Yatırım Girişimi konferansına katıldığı görüldü (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Suriye ekonomisini geleceğe taşıyor

Prens Muhammed bin Selman, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’yı karşılarken, Donald Trump Jr.’ın dün Riyad'da düzenlenen Gelecek Yatırım Girişimi konferansına katıldığı görüldü (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’yı karşılarken, Donald Trump Jr.’ın dün Riyad'da düzenlenen Gelecek Yatırım Girişimi konferansına katıldığı görüldü (SPA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın dün Riyad'da düzenlenen Gelecek Yatırım Girişimi konferansına katılarak yaptığı açıklamalar, Riyad'ın önceliklerinden biri haline getirdiği Suriye ekonomisinin geleceğine ışık tuttu.

Şara, ülkesinin ‘anahtarı bildiğini’ söyleyerek Suudi Arabistan'ı ‘ekonominin merkezi’ olarak nitelendirdi.

Suudi Arabistan'ın bölge için büyük önem taşıdığını ve ülkesine sağladığı desteğin ‘Suriye'nin dünyaya ve kalkınmaya açılan kapısı’ olduğunu vurgulayan Suriye Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan Başbakanı ve Savunma Bakanı Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın da katıldığı konferansta, ‘güvenlik ve istikrarın ekonomik kalkınmayla bağlantılı olduğunu ve Suudi Arabistan’ın şu anda bunu temsil ettiğini’ sözlerine ekledi.

Şara, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın önderliğindeki yeni vizyonuyla, ekonomistler için bir ekonomik pusula ve mıknatıs haline geldi. İlk ziyaretimizde, dünyanın anahtarının burada olduğunu anladık.”

Ülkesinin bölgedeki istikrarın temel direği olduğunu söyleyen Suriye Cumhurbaşkanı, Suriye’nin istikrarının ekonomik kalkınma ile bağlantılı olduğunu belirterek, dünyanın başarısızlığını ve bunun yol açtığı stratejik riskleri yaşadığını kaydetti.

Konferans salonlarında dikkat çekici bir katılımın yaşandığı ve ikinci günün oturumlarının çoğuna yapay zeka (AI) teknolojisinin hakim olduğu bir ortamda, Kamu Yatırım Fonu (PIF) Başkanı ve Gelecek Yatırım Girişimi Mütevelli Heyeti Başkanı Yasir er-Rumayyan, PIF’in değerinin 2025 yılı sonlarında 2015 yılındaki değerinin dört katı olan bir trilyon dolara ulaşacağını açıkladı.

Yeni stratejinin hedeflediği altı ana sektör olduğunu belirten Rumayyan, bunları tek bir sistem olarak seyahat, turizm ve eğlence ve bağımsız bir sistem olarak kentsel gelişim ve yaşam kalitesi, hassas üretim ve inovasyon, endüstri ve lojistik hizmetleri, temiz enerji ve yenilenebilir altyapı olarak sıraladı. Rumayyan bunun her alana aynı öncelikle yatırım yapmak istemedikleri için belli bir takvime göre sermaye dağıtımına öncelik vermelerine yardımcı olacağını söyledi.

Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Dr. Angela Wilkinson, Suudi Arabistan'ın küresel sahnede önemli bir diplomatik rol oynadığının altını çizerken Çin merkezli Lenovo şirketinin Finans Direktörü Winston Cheng, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Riyad'da dünyanın en büyük ve en kapsamlı fabrikalarından birinin inşaatının tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.