2020 Amerikan başkanlık yarışı bir seçim mi yoksa referandum mu?

ABD Başkanı Donald Trump, konuşma yaparken (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, konuşma yaparken (Reuters)
TT

2020 Amerikan başkanlık yarışı bir seçim mi yoksa referandum mu?

ABD Başkanı Donald Trump, konuşma yaparken (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, konuşma yaparken (Reuters)

*Mısır eski Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi
Dünya, her dört senede bir yapılan ABD başkanlık seçimlerini yoğun bir ilgi ile takip ediyor. Bu ilginin kaynağı, ABD’nin siyasi ve ekonomik gücü ile uluslararası ve bölgesel olayların bazen de ülkelerin iç işleri üzerinde başka herhangi bir devletin etkisi ve imkânlarını aşacak şekildeki etkinliğidir. Bu yabancı takip, çoğu zaman iki yılda bir yapılan Kongre seçimlerine de ilgi duyuyor. Zira Kongre de ABD Başkanı’nın siyasi eğilimi ve hareket özgürlüğü üzerinde etkili.
ABD başkanlık seçim kampanyası yaklaşık iki yıl sürüyor. Sonuca, seçmenlerden en fazla oyu alan aday ile bu oyların farklı eyaletlere, eyalet temsilcilerinin oylarına uyarlanacak şekilde dağılımı arasında oluşan bir denklemle belirlenen karmaşık bir sistem hükmediyor.
ABD’deki siyasi liderler tarafından yalnızca yoğun nüfuslu toplulukları değil tüm ABD’yi temsil edecek sonucu elde etmek için kurulan Seçim Meclisi ile belirleyici karar, bu kurulda yer alan topluluk temsilcilerine bırakılıyor. Amerikan Devleti’nin kuruluş aşamasında bu temsilcilerin en bilge ve tecrübeli kişiler olması varsayılmış ve seçmenlerin zorlu koşullar ile halkçı akımlardan etkilenmesinden sakınılmıştır. Nitekim son başkanlık seçimlerinde seçmenlerden yaklaşık 3 milyon oy fazla almasına rağmen Demokrat aday Clinton’a karşı Trump’ı tercih eden de bu Seçim Meclisi olmuştur.
ABD siyaset sahnesinin kontrolünü uzun bir süredir başlıca iki parti paylaşıyor: Cumhuriyetçiler ve Demokratlar. Bu iki parti, sürekli olarak Kongre’de çoğunluğu ya da Başkanlık koltuğunu elde ediyor. Pek çok teşkilât sıkıntısı, kadrolardan ya da siyasi bağlantı ağlarından talep edilen büyük kaynaklar ya da ciddi seçim rekabeti için maddi kaynaklar hesaba katıldığında iş daha da zorlaşıyor ve Bill Clinton ile Baba George Bush’a karşı yarışan milyarder Ross Perot gibi güçlü bağımsız adayların bile şansı azalıyor.
Cumhuriyetçi Parti, pazar ekonomilerine daha yoğun bir şekilde bağlı olması ve resmî müdahaleyi sınırlaması ile tanınırken Demokrat Parti’nin, sosyal hizmetleri hükümetin sağlaması gerektiği düşüncesine daha bağlı olduğu kabul ediliyor. Bunlar, tarih boyunca iki tarafın adaylarının genel olarak sözünü verdiği tutum ve yönelimlerdir.
Seçmen eğilimlerinin, seçimler boyunca etkilenmesi ve çoğunluğun seçim sürecine eşlik eden koşullara göre git-gel yapması oldukça normal. ABD’nin Vietnam gibi savaşlara katılımı veya ABD’de 60’lardaki ırkçılık karşıtlığı gibi toplumsal gerilimlerin varlığı ya da zorlu ekonomik koşullar, Kuveyt’i Kurtarma Koalisyonunu yönetmedeki başarısına rağmen Baba George Bush’un ikinci başkanlık dönemi için verdiği yarışı, Bill Clinton’a kaybetti.
Seçim sürecinde adayın kişisel ve çekici etkisini göz ardı etmek yanlış olur. Çekici genç adam John Kennedy’nin, kendisinden daha tecrübeli olan Başkan Yardımcısı Nixon’a üstün gelerek başkanlığını kazanmasındaki en önemli sebeplerden biri bu etkiydi. Daha derinlikli düşünceye sahip olan John Kerry’ye başkanlık yarışını, Amerikan orta sınıfının eğilimlerine ve yüreğine daha yakın olan Oğul George Bush lehine kaybettiren de buydu. Aynı şekilde Oğul Bush ile geçen iki dönemin ardından Amerikan toplumunda uyanan ‘değişiklik’ arzusu ve Barack Obama’nın şahsi cazibesi, seçimlerde Obama’yı tercih edilir kılan en önemli etkenlerdendi. Hâlbuki rakibi John McCain, önde gelen bir Senato üyesiydi ve Vietnam Savaşı sırasındaki kahramanca askerî tutumları ile tanınıyordu.
Bir sonraki ABD başkanlık yarışında bir kez daha Donald Trump’ın veya Demokrat Parti adayının üstünlüğünü belirlemede hesaba katılacak daha pek çok şey var. Ancak şurası açık ki kişisel etken, önceki herhangi bir dönemden çok daha fazla dikkate alınacak ve böylece parti tutumlarının aleyhine bile olsa adayların seçim kampanyalarında yoğun bir kişiselleştirmeye tanık olacağız. Yani kampanya ve rekabet sürecinde Başkan Donald Trump’ın şahsına ve mizacına, onun veya rakiplerinin siyasetinden çok daha fazla odaklanılacak.
Bu, Trump’ın söylemlerinde belirgin bir hal almaya başladı. Kendisi, adaylığının reklamını yapmak için kampanyaya kişisel bir karakter veren ilk kişi. Nitekim partisinin politikalarına odaklanmadan kendisini gelenekselin dışında bir lider olarak öne çıkarıyor ve geleneksel Amerikan siyaset kurumlarının komplosuna maruz kaldığını defalarca dile getiriyor. Bununla birlikte rakiplerinin olumsuz kişisel özellikleri üzerinde durmaktan da çekinmiyor. O kadar ki bu durum, onun ortaya sürdüğü politikaların çok ötesine geçiyor. Eski Başkan Yardımcısı hakkında yaptığı ‘tembel ve sıkıcı’ nitelemesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Diğer yandan Demokrat aday seçiminin ilk aşamasında yapılan parti tartışmalarında Demokrat adaylar da kişisel saldırılara başvurarak Trump’ın, “ahlakı Amerika’nın şahsiyetine ve mesajına hükmeden genel ilkelerle uyuşmayan ve kötü bir karakter” olduğunun altını çizdiler. Aralarından hiç de azımsanmayacak kadarı, Demokrat Parti’nin geleneksel tutumlarından uzak durmak zorunda kalsalar da önceliğin Trump’ı yenmeye verilmesi gerektiğini tekrar edip durdu. Demokrat Parti’nin seçim kampanyasını kişiselleştirmeyi sürdürmesi ve Başkan Trump’ın olumsuz kişilik özelliklerine ışık tutması bekleniyor. Özellikle de seçmenleri çekecek bir parti mesajının ya da dikkat çekici bir Demokrat adayın olmadığı bir durumda.
Demokrat Parti, Trump’ın açıklamalarını en çok eleştiren ve onun politikalarından olumsuz yönde en çok etkilenen kesimi yani Latin kökenli Amerikalıları hedefliyor. Son yıllarda seçim listelerinde en hızlı yükselen bu topluluğun yanı sıra Afrika asıllı Amerikalılara da ilgi gösteriliyor.
Bir sonraki ABD başkanlık seçim yılının, tüm adayların Amerikan sahnesindeki öfkeli topluluklara karşı verdiği yoğun bir mücadele ile dolu ve mayınlı geçmesini bekliyorum. Geleneksel ABD kurumlarına karşı duyulan öfke mi ABD toplumuna baskın gelip Trump’ın kazanmasını sağlayacak yoksa Trump’ın katı ve sıra dışı tutum ve güdülerine karşı duyulan öfke mi etkin olup seçimi Demokrat adayın lehine sonuçlandıracak? Bence belirleyici etken bu olacaktır. Bununla beraber seçmenin, iki partiden biri ile ya da seçimlerin son aşamasında başlıca iki adayın bazı politikaları ile ilişkisinin etkisi de göz ardı edilemez.
Benim öngörüme göre başkanlık seçim kampanyası boyunca eşi görülmemiş bir kişiselleştirmeye tanık olacağız ve ‘seçimler’ ilk defa, bir aday olan Donald Trump’a yönelik doğrudan bir referanduma pratikte daha yakın olacak.
*Nebil Fehmi'nin Independet Arabia’da yayınlanan makalesi



Yükselen bölgesel güçler Kremlin'in nüfuzuna meydan okumaya mı başlıyor?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
TT

Yükselen bölgesel güçler Kremlin'in nüfuzuna meydan okumaya mı başlıyor?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)

Rusya ve Azerbaycan arasında son günlerde artan gerilim, Rusya'nın üç yıldan uzun süredir devam eden Ukrayna savaşına tam anlamıyla müdahil olmasının en önemli yansımalarından birine dikkat çekti. İlişkilerdeki mevcut bozulma türünün ilk örneği değil; zira öncesinde iki ülke arasında bir tür yabancılaşmaya zemin hazırlayan sarsıntılar yaşanmış, bu da son gelişmeye tırmanma eğilimi kazandırmış ve kötümser beklentilere yol açmıştı. Askeri bir çatışma senaryosu pek olası görünmese de, bazı uzmanların bunu olası senaryolar arasına koyması bile iki ülke ilişkilerindeki mevcut sarsıntının geçici olmadığını, aksine eski Sovyet coğrafyasındaki denge hesaplarında önemli bir gelişmeyi yansıttığını gösteriyor. Bu da Kremlin'e doğrudan meydan okuma mesajları gönderebilecek bölgesel güçlerin ortaya çıktığına işaret ediyor.

Mevcut durumun nedenleri

Moskova ve Bakü arasındaki ilişkiler, Rusya'da Azerbaycan vatandaşlarına yönelik toplu gözaltı operasyonunun ardından ciddi şekilde gerildi. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı 28 Haziran'da, Yekaterinburg'da 50 Azerbaycan vatandaşının gözaltına alınmasıyla ilgili olarak Rusya'nın Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Pyotr Volkovich'i çağırdı. Azerbaycan medyası, gözaltına alınanların kötü muamele ve aşağılanmaya maruz kaldığı sert gözaltı operasyonlarına ilişkin haberler yayınladı.

fgru76
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ağustos 2024'te Bakü'de karşılarken (EPA)

Rus anlatısı, cinayetler de dahil olmak üzere ciddi suçlara karışanların kovuşturulmasıyla sınırlıydı. Uygulamada, Sverdlovsk bölgesi Merkezi Soruşturma Servisi Soruşturma Departmanı'nın ‘bir dizi cinayet işlediğinden ve cinayete teşebbüs ettiğinden şüphelenilen etnik bir suç grubunun’ ortaya çıkarıldığını belirten verilerine göre, Azerbaycan asıllı Rus vatandaşı tüccar ve iş adamlarını hedef alan bir faaliyet yürüten organize suç şebekelerinden bahsediliyordu.

u78ı
Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer yolcu uçağının kurbanlarından birinin naaşının bulunduğu tabutu taşıyan görevliler (Reuters)

Ancak bu gerekçeler, Azerbaycan vatandaşlarının yargılandığı suçların bir kısmının neredeyse çeyrek asır öncesine dayandığını savunan Azerbaycan tarafını ikna etmedi. Bu durum, bu dosyanın şu anda açılmasının ardındaki gerçek nedenlere ilişkin şüpheleri arttırdı.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetlerinin baskınları sırasında ‘iki Azerbaycanlının vahşice öldürüldüğünü’ kaydederek, Rusya'ya ‘güçlü tepkisini’ ifade etti.

Bakanlık yaptığı ayrı bir açıklamada, Moskova'yı ‘acil bir soruşturma’ yürütmeye ve ‘bu kabul edilemez şiddetin sorumlularını derhal adalete teslim etmeye’ çağırdı.

Buna karşılık Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Pyotr Volkovich'in ‘Azerbaycan tarafına gerekli açıklamaları yaptığını ve durumun kolluk kuvvetlerinin kontrolü altında olduğunu yinelediğini’ bildirdi.

Bakü bu açıklamadan ikna olmadı ve hemen ertesi gün, 29 Haziran'da, Azerbaycan Parlamentosu, İkili Parlamenter İşbirliği Komisyonu toplantısı için Moskova'ya yapılması planlanan ziyareti iptal etme kararı aldı.

fgthy
Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer yolcu uçağı kazasında hayatını kaybeden genç bir adamın 28 Aralık'ta Bakü'de düzenlenen cenaze töreninden (Reuters)

Parlamenterler buna gerekçe olarak ‘etnik temelde Azerbaycanlılara yönelik kasıtlı, hedefli ve yargısız infazlar ve şiddet’ ile ‘bu tür vakaların son zamanlarda tekrarlanmasını’ gösterdiler. Aynı gün Azerbaycan Kültür Bakanlığı ülkedeki tüm Rus kültürel etkinliklerinin (konserler, festivaller, performanslar, sergiler, vs.) iptal edildiğini duyururken, Trend Haber Ajansı da Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk'un Bakü ziyaretinin iptal edildiğini açıkladı.

Hızla gelişen kriz

Azerbaycan güvenlik güçlerinin Sputnik Azerbaycan'ın ofislerine baskın düzenlemesi ve iki Rus gazeteciyi tutuklaması Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın sert tepkisine yol açtı.

Bu gelişmelerde dikkat çekici olan ‘Ukrayna etkisinin’ hızla ortaya çıkmasıdır. Moskova, Ukrayna'nın ‘Rusya-Azerbaycan ilişkilerini germeye çalıştığı’ ve bir çatışmanın fitilini ateşlediği uyarısında bulunurken, Rus gazeteleri ve önde gelen yazarlar Bakü'yü ‘bağları koparmaya, ilişkilerin ortak temellerini zayıflatmaya ve iki ülkeyi askeri çatışma yoluna sokmaya’ dayalı ‘Ukrayna senaryosunu takip ettiği’ konusunda uyardı.

Eski bir kriz için yeni nedenler

Bu, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin son aylarda ilk kez kötüleşmesi değil. Geçen yılın aralık ayı sonunda Bakü'den Grozni'ye gitmekte olan Azerbaycan Havayolları’na ait bir yolcu uçağı Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşmüştü. Uçakta 67 kişi vardı ve ikisi mürettebat üyesi olmak üzere 38 kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında 25 Azerbaycan vatandaşı, 7 Rus ve 6 Kazak bulunuyordu. Kremlin, uçağın Grozni Havaalanı’na inmeye çalıştığı sırada bölgenin Ukrayna insansız hava araçları (İHA) tarafından saldırıya uğradığını belirtti.

sdfgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Zafer Günü dolayısıyla 9 Mayıs'ta Moskova'da düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Kremlin’in internet sitesinden aktardığına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 28 Aralık günü Azeri mevkidaşı İlham Aliyev'i arayarak, ‘Rus hava sahasında meydana gelen trajik olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine derin ve içten taziyelerini sundu ve yaralılara acil şifalar diledi.’ Ertesi gün Aliyev, Azerbaycan Havayolları uçağının ‘dıştan hasar gördüğünü’ belirterek şunları söyledi: “İlk olarak Rus tarafı Azerbaycan'dan özür dilemelidir. İkinci olarak, suçunu kabul etmelidir. Üçüncü olarak da sorumluları cezalandırmalı, cezai olarak sorumlu tutmalı ve Azerbaycan'a ve yaralanan yolcu ve mürettebata tazminat ödemelidir.”

Bakü ilk kez Kremlin'e doğrudan bir meydan okuma gösterdi ve bu kadar güçlü bir tonda konuştu.

Şubat ayı başında Bakü, Moskova'yı ülkedeki Rusya Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar ve Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın (Rossotrudniçestvo) faaliyetlerinin askıya alındığı konusunda bilgilendirmiş ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'ndan 1997'den beri hükümetler arası bir anlaşma temelinde faaliyet gösteren Rus Evi'ni kapatmasını talep etmişti. Aynı zamanda Azerbaycan, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (USAID) çalışmalarını da askıya aldı.

cdfgthy
Dönemin Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Brüksel'de, 14 Mayıs 2023 (AFP)

O dönemde Azerbaycan makamları, Rus medya kuruluşlarının çalışmalarını kısıtlamaya başlamış ve bu tutumlarını ‘yurtdışındaki Azerbaycan devlet yayınları ile ülkedeki yabancı gazetecilerin çalışma koşullarında dengenin yeniden sağlanmasını’ düzenleyen yeni bir yasa ile gerekçelendirmişlerdi. Bakü'ye göre bu denge, ülkedeki Sputnik muhabirlerinin sayısının, devlet tarafından işletilen AZERTAC ajansının Moskova'daki muhabirlerinin sayısına eşit olması gerektiği anlamına geliyordu.

Takip eden aylarda Bakü, Moskova'yı bir dizi Azeri medya kuruluşuna siber saldırı düzenlemekle suçladı. Ulusal parlamentonun bir üyesi olan Ramid Namazov, Moskova tarafından kontrol edildiğine inanılan hacker grubu Cozy Bear'ı bu saldırılara karışmakla suçladı ve bunları Rus parlamentosundan gelen bir direktifle ilişkilendirdi. Rusya suçlamalar hakkında yorum yapmadı.

Durum nasıl gelişebilir?

Kremlin etkinliklerin iptal edilmesini ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamalarını üzüntüyle karşıladı ve kolluk kuvvetlerinin eylemlerinin diplomatik ilişkilerin bozulması için bir gerekçe olamayacağını vurguladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Belki de Azerbaycan tarafının görüşüne göre bu tür gelişmelere neden olan olayların nedenlerini ve doğasını açıklamak için çalışmaya devam etmek önemlidir” dedi. Peskov'a göre devlet başkanları Vladimir Putin ve İlham Aliyev arasında bir görüşme şu anda planlanmıyor, ancak ihtiyaç duyulması halinde bu görüşme mümkün olan en kısa sürede gerçekleşecek.

Azerbaycanlı siyaset uzmanı ve Güney Kafkasya Araştırma Merkezi Başkanı Ferhad Memmedov, Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin iki lider arasındaki kişisel temasla bağlantılı olduğunu söyledi. “Uçak kazası olayından bu yana devlet başkanları arasında sadece bir temas kaydettik ve bu da bölge ülkelerinin bazı liderlerinin video konferans görüşmesinin bir parçasıydı” diyen Memmedov, Bakü'nün Moskova'nın uçak kazasına verdiği tepkiden memnun olmadığına ve bunun da Aliyev'in Moskova'daki Zafer Günü geçit törenine katılımını son anda iptal etmesine yol açtığına dikkat çekti. İki devlet başkanı arasında doğrudan iletişimin yokluğunda olumsuz olaylar arttı ve dışişleri bakanları düzeyinde çözülemeyen yollar geliştirdi. Memmedov, “Bu çatışma sarmalının giderek daha da kötüleştiğini görüyoruz” ifadesini kullandı.

gthy
Ukrayna-Rusya savaşındaki gelişmeleri ele almak üzere 14 Mayıs'ta Moskova'da düzenlenen üst düzey bir toplantıdan (Sputnik-Reuters)

Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri uzmanı Arkady Dubnov, “Hataları kabul etmek ve özür dilemek Rus yönetimi için bir norm değil” dedi. Bugün Azerbaycan'ın Rusya için, Rusya'nın Azerbaycan için olduğundan çok daha önemli olduğunu ifade eden Dubnov sözlerini şöyle sürdürdü: “Azerbaycan etkili bir bölgesel güç. Gücünü Türkiye'nin desteğinden aldığını düşünmek yanlış olur. Tam tersine, bugün Ankara'nın Bakü'yü kendi desteği olarak gördüğünü görüyoruz.”

Her iki taraf için de kazançlar ve kayıplar

Resmi olarak Bakü ekonomik açıdan Moskova'ya Moskova'nın Bakü'ye olduğundan daha bağımlı. Ancak savaş ve yaptırım koşulları altında, Kremlin için küçük ortakların önemi keskin bir şekilde artıyor.

Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi'nin verilerine göre Rusya ve Azerbaycan arasındaki ticaret 2024 yılında 4,8 milyar dolara ulaştı. Rusya, Ukrayna ile savaşın başlamasından bu yana detaylı gümrük istatistiklerini yayınlamayı durdurdu. Azerbaycan'ın Rusya'ya ürün ihracatı yüzde 1,5 azalarak 1,2 milyar dolara düşerken, Rus mallarının ithalatı yüzde 14,5 artarak 3,6 milyar dolara yükseldi.

Rusya'nın Azerbaycan'a ihracatının büyük bir kısmını petrol, doğalgaz, petrol ürünleri, değerli metaller ve metal ürünleri oluşturuyor. Azerbaycan Rusya'ya ağırlıklı olarak meyve ve sebze (toplam ihracatın yaklaşık yarısı) ve plastik tedarik ediyor.

Bakü ile iyi ilişkiler, özellikle uluslararası yaptırımlardan zarar gördüğü alanlarda Moskova için önemli. Örneğin Azerbaycan, Rusya'nın askeri-endüstriyel kompleksi için gerekli olan çift kullanımlı malları elde edebileceği ülkelerden biri.

Savaşın patlak vermesinden sonra Türkiye, kendi istatistiklerine göre, Batı'dan çift kullanımlı mal alımlarını bir buçuk kattan fazla artırdı ve bunları Azerbaycan da dahil olmak üzere Rusya'nın bir dizi komşusuna tedarik etti.

dfrgty
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)

Bakü'nün İkinci Kafkasya Savaşı'nda kazandığı zafer ve Dağlık Karabağ Bölgesi'ni yeniden ele geçirmesi, bölgesel güç dengesinde büyük bir değişikliğe yol açtı. Bakü ve Ankara'nın etkisi önemli ölçüde artarken, İran'ın ve Rusya'nın Güney Kafkasya bölgesindeki etkisi önemli ölçüde azaldı.

Savaş senaryosu pek olası değil ama...

İlginçtir ki bazı uzmanlar, Rusya ile Azerbaycan arasında bir savaş çıkabileceğine dair olası senaryolar öngörüyor. Bir Rus siyasi yorumcu, “Bakü, Rusya Federasyonu ile ikili ilişkilerini hızla tasfiye ediyor. Bu, savaşla sonuçlanan Ukrayna'nın yoludur” diye yazdı.

Bazı uzmanlara göre Ankara-Bakü ikilisi Moskova'nın Suriye ve Dağlık Karabağ'daki pozisyonlarının sarsılmasından yararlandı. Bazıları, nükleer endüstriden sorumlu Rosatom şirketinin aniden Türkiye'deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’nin yüzde 49 hissesini satma niyetini açıklaması ve Türkiye'nin Tayfun balistik füzesini üç kez test etmesi gibi gözle görülür gerginlik belirtilerine işaret etti.

Aynı bağlamda Azerbaycanlı askeri uzman Agil Rüstemzade Polonya Radyosu'na verdiği demeçte, Azerbaycan ordusunun Rusya ile askeri çatışma senaryolarını çoktan çalıştığını söyledi. Rüstemzade’ye göre Rusya, dağlık arazi nedeniyle ülkesinin topraklarına büyük kuvvetler konuşlandıramayacak, ancak petrol sahalarına füze atabilecek. Ancak, ‘Ukrayna cephesinde Ruslar için kitle imha silahları kesinlikle gerekli’ olduğundan, askeri tırmanış riskini görmüyor.

Buna karşılık emekli Albay Anatoly Matviychuk askeri bir çatışmayı ihtimal dışı bıraktı. Matviychuk, “Türkler, Aliyev'in Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmesine izin vermeyecektir, çünkü bu hemen Karadeniz bölgesine ve Türkiye yönüne uzanacaktır” dedi.

Uzmanların çoğu daha büyük bir kötüleşme potansiyelini hafife alıyor. Ancak uzmanlara göre buradaki en önemli şey, mevcut gerilimin bölgedeki yeni güç dengesinin bir göstergesi olması.

Washington'daki Kennan Enstitüsü'nde uzman olan Maxim Trudolyubov, “Bakü'nün Moskova'ya meydan okumaya istekli olması, Azerbaycan'ın kendisini daha bağımsız bir oyuncu olarak konumlandırmasıyla birlikte bölgesel güç dengesinde bir değişime işaret ediyor. Bakü artık uysal bir küçük ortak rolünü oynamaya istekli değil. Bu, dış politika yapıcılar için Moskova'nın kırılganlıklarını vurgulayan ve bölgesel güçlerin onun etkisine nasıl meydan okumaya başladığını gösteren çok önemli bir hikâye” değerlendirmesinde bulundu.