Hartum ile silahlı örgütler arasındaki müzakereler Güney Sudan'da sürüyor

Sudan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Hamdan Daklu, Salva Kiir ile görüşmek üzere dün Juba'ya ulaştı (Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Hamdan Daklu, Salva Kiir ile görüşmek üzere dün Juba'ya ulaştı (Reuters)
TT

Hartum ile silahlı örgütler arasındaki müzakereler Güney Sudan'da sürüyor

Sudan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Hamdan Daklu, Salva Kiir ile görüşmek üzere dün Juba'ya ulaştı (Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Hamdan Daklu, Salva Kiir ile görüşmek üzere dün Juba'ya ulaştı (Reuters)

Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, Sudan ve Güney Sudan taraflarına, ülkelerinde barışın temin edilmesi için çalışmaları çağrısında bulundu. Müzakerecileri sert tutumlar benimsememeye teşvik eden Mayardit, bu süreçte karşılıklı olarak birtakım tavizler vermenin zorunlu olduğunu söyledi.
Silahlı hareketlerle gerçekleştirilen müzakerelerde Sudan heyetinin başında yer alan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Hamdan Daklu, ülkede barışı sağlamanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Devrimci Cephe Koalisyonu Başkanı Hadi İdris ise uluslararası topluma ve komşu ülkelere, Sudan'daki barış sürecinin başarılı olması için çabalarını birleştirmeleri çağrısında bulundu. Öte yandan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) Başkanı Abdülaziz el-Helu, Sudan’da adalet temelinde bir birliğin sağlanması için ülkesindeki geçiş iktidarını taviz vermeye çağırdı.
Juba’da Sudan hükümeti ile silahlı hareketler arasında yapılan barış görüşmelerinin açılış oturumunda konuşan Salva Kiir, ülkesinin başkentine gelme davetini kabul ettikleri için tün taraflara teşekkürlerini iletti. Tarafların daveti kabul etmelerinin ülkelerinde barışı sağlama konusundaki arzularını gösterdiğini dile getiren Salva Kiir, “Sudan'daki kardeşlerimiz kendi aralarında barışı sağladıkları takdirde, Güney Sudan olarak bundan mutluluk duyacağız” dedi. Sudan halkının içerisinde bulunduğu zor duruma dikkat çeken Salva Kiir, ülkede barışın sağlanması için tarafların birtakım tavizler vermesi gerektiğini söyledi. Ayrıca referandum yoluyla 2011 yılında gerçekleşen ayrılığa atıfta bulunan Salva Kiir, “Ben Sudan’ın bir parçasıydım. Bizi Sudan’dan uzaklaştıran durumlar ve koşulların hâlihazırda iktidarda bulunan grup tarafından aşılması gerektiğini tavsiye ediyorum. Biz Sudan’ın dışına itildik. Müzakereler sırasında sert tutumlar benimsememenizi rica ediyorum. Esnek ve bazı tavizler vermeye hazır olmalısınız. Halkınıza karşı sorumluluklarınız var. Her adımda sizinle birlikte olacağız” ifadelerini kullandı.
“Sudan bizim de vatanımız. Hartum yanarken Juba'da rahat olamayız” diyen Salva Kiir, davet edilmeyen arkadaşların dışlandıkları gibi bir hisse kapılmamaları konusunda temin edilmeleri için katılımcılardan ricada bulundu. Taraflar arasında doğrudan görüşmelerin başlamasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Salva Kiir, “Abdülaziz el-Helu’nun grubu Devrimci Cephe’den farklıdır. Fakat en nihayetinde barışın sağlanmasını istiyoruz. Bu bizim için asıl bir görevdir. İnsanların bir daha savaşa dönmemelerini sağlayacak bir barışı arıyoruz. Barışın sağlanması adına samimi niyet ve gerçek irade ile müzakerelerde bulunmanızı istiyorum” diyerek sözlerini sürdürdü.
Öte yandan açılış oturumunda konuşan Sudan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Hamdan Daklu, barışın gerek Sudan’ın gerekse de Güney Sudan’ın çıkarları için olan ehemmiyetini vurguladı. Barışın kendileri için stratejik bir gereksinim olduğunu, ekonomik kalkınmanın barış yoluyla sağlanabileceğini ve iktidar ve servete katılımda herkese eşit fırsatlar sağlanmasının ancak barış yoluyla olabileceğini dile getiren Daklu, devlet yaklaşımının vatandaşlığı esas alması çağrısında bulundu. Abdülaziz el-Helu’nun liderliğini yaptığı Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ve Devrimci Cephe ile görüşmelerde bulunmak üzere Juba’ya gelen Sudan heyetine başkanlık eden Daklu, “Ciddi ve verimli görüşmelerde bulunmak üzere Juba’ya geldik. Buraya gelişimizin temelinde, uzun yıllar süren savaşın ardından halis bir niyetle barışı sağlama arzumuz yatıyor. Bu savaşları durdurmanın ve inşa çalışmalarına başlamanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı. Ayrıca çatışmaya sebep olan tüm sorunların ele alınması ve yaşanan kriz için herkesi memnun edecek kökten bir çözüm bulunması çağrısında bulundu.
Ssilahlı hareketlerden oluşan Devrimci Cephe Koalisyonu Başkanı Hadi İdris Yahya ise Troyka ülkeleri (ABD, Norveç, İngiltere), Afrika Birliği (AfB), Mısır, Etiyopya, Çad, Arap Körfezi, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) ile birlikte çalışma isteğini dile getirerek, ülkedeki barış sürecinin başarılı olması için söz konusu tarafların çabalarını birleştirmeleri çağrısında bulundu. Savaşla yaralanmış olan kimselerin barış ne anlama geldiğini iyi bildiğini ifade eden Hadi İdris, seçkinleri razı edecek bir barış değil; savaş mağdurlarına hizmet edecek bir barış istediklerini belirtti. Koalisyonun liderler arasında bir anlaşma yapmaya çalışmayacağını belirten İdris, “Sudan’ın onu yönetenler tarafından nasıl yönetileceği hakkındaki tarihi soruyu cevaplamak istiyoruz” dedi. Ayrıca Sudan’daki savaşların geri dönülmeyecek bir şekilde sonlanacağına dair olan umudunu dile getirerek şöyle devam etti:
“Güney Sudan'ın neden ayrıldığını ve neden bir soykırım yaşandığını kendimize sormalıyız. Geçmişin hatalarını tekrar etmemeli ve onlardan ders almalıyız. Bir ülkedeki derin devleti ortadan kaldırmanın yolu barışla başlar. Ülkemiz bugün kapsamlı güvenlik düzenlemelerine ve silahlarını halka yöneltmeyen ulusal bir orduya muhtaç. Devrimci Cephe Koalisyonu güvenlik düzenlemelerine katılmaya, eski rejimi deviren güçlerle ortaklık kurmaya, savaştan barışa geçişe ve savaşın yaralarını iyileştirmek için Sudan devletini halkın çıkarları doğrultusunda yeninden inşa etmeye hazırdır.”
Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) Başkanı Abdülaziz el-Helu, Sudanlıların sürekli ülke içerisindeki çatışmalardan mustarip olduğunu ve çatışmanın taraflarının komşu ülkelerin başkentlerinde bir platformdan diğerine geçtiklerini ifade ederek şunları söyledi:
“Buranında öncekiler gibi bir platform olmasından dolayı endişe duyuyorum. Sudan'ın bir parçası olan Juba'ya geldik. Sudan'ın birliğini adil ve kalıcı bir barış temelinde sürdürmek için gerekli tavizleri vermeliyiz. Sudan herkesi içine alabilir. Buranın Sudanlılar arasındaki müzakereler için son platform olacağını umuyorum. Bu fırsatı kaçırmamalıyız.”



ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
TT

ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)

Maryland eyaletinin Montgomery County bölgesinde yaşayan Dalitia Chung, kasım ayı gıda yardımının gecikeceğini öğrendiğinde, kendisi ve çocuğunu besleyebilmek için geniş ailesiyle yemek ve market alışverişini paylaşmak üzere hemen bir plan yaptı.

Ancak Silver Spring'deki Manna Food Center gıda bankasından bir sepet dolusu gıda yardımı aldıktan sonra, bu yardıma sonsuza kadar güvenemeyeceğini anlayan Chung, “İki hafta içinde (yardım) almazsam, (başka) seçenekler arayacağım” dedi.

Chung, ABD tarihinin en uzun süren hükümet kapanması nedeniyle, gıda kuponu olarak da bilinen Ek Beslenme Yardım Programı'ndan (Supplemental Nutrition Assistance Program/SNAP) yardım almakta gecikme yaşayan yaklaşık 42 milyon Amerikalıdan sadece biri.

Kasım ayının başı çoğu kişi için SNAP’ın 60 yıllık tarihinde ilk kez gıda yardımı programının askıya alınmasıyla birlikte kafa karışıklığı, endişe ve zorlu seçimler yapılmasını gerektirdi. Başkan Donald Trump'ın yönetimi, bu ay kısmi yardım sağlamak için federal mahkeme kararını uygulayacağını açıkladı, ancak SNAP’tan yararlanan kişilere fonların ulaşmasının haftalar sürebileceği konusunda uyardı.

SNAP yararlanıcıları aynı zamanda sınırlı bütçelerini dikkatli bir şekilde yönetiyor, gıda bankalarına başvuruyor ve bu zorlu dönemi atlatmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyorlar. Oklahoma, Tulsa'dan 47 yaşındaki Amanda Traster, gıda satın almak için para biriktirebilmek amacıyla aylık tedavi masraflarının sadece yarısını ödediğini söyledi.

Müşterilerin ziyaret edebilecekleri sayıya sık sık kısıtlamalar getiren belirli mağazalardan aldığı gıda teslimat tarihlerini takip etmek için ikinci bir takvim tutan Traster, artık her öğünde daha az yediğini ve elinden geldiğince tasarruf ettiğini belirterek “Şu anda durum çok kaotik” diye ekledi.

ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre SNAP yardımlarından yararlanan ailelerin yaklaşık yüzde 80'inde bir çocuk, bir yaşlı veya engelli bir kişi bulunuyor. Programdan yararlanabilmek için, yararlanıcıların gelirlerinin ulusal yoksulluk sınırının yüzde 130'unun altında olması gerekiyor. Bu sınır, birçok bölgede tek kişilik haneler için aylık bin 632 dolar, iki kişilik haneler için ise 2 bin 215 dolar.


BM Fas'ın Sahra'ya yönelik özerklik planının yeni versiyonunu duyurmasını “sabırsızlıkla” bekliyor

Çöldeki Faslı askerler (AFP)
Çöldeki Faslı askerler (AFP)
TT

BM Fas'ın Sahra'ya yönelik özerklik planının yeni versiyonunu duyurmasını “sabırsızlıkla” bekliyor

Çöldeki Faslı askerler (AFP)
Çöldeki Faslı askerler (AFP)

Fransız Haber Ajansı AFP, Batı Sahra'ya gönderilen Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nın dün, tartışmalı bölgenin geleceği konusunda müzakerelerin temelini oluşturacak olan Fas'ın özerklik planının güncellenmiş halini ‘sabırsızlıkla’ beklediği açıklamasını aktardı.

BM, 1975 yılına kadar İspanyol kolonisi olan Sahra'yı, nihai bir çözüm bulunmadığı için ‘özerk olmayan bölgeler’ arasında sıralıyor. Afrika kıtasında, dekolonizasyonun ardından statüsü halen belirsiz kalan tek bölge olan Sahra, Rabat ile Cezayir destekli ayrılıkçı Polisario Cephesi arasında bir anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor.

BM Güvenlik Konseyi (BMGK) şimdiye kadar, Fas, Polisario Cephesi, Cezayir ve Moritanya'ya, ‘gerçekçi, kalıcı ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir siyasi çözüme’ ulaşmak için 2019 yılından bu yana durmuş halde olan müzakereleri yeniden başlatma çağrısında bulundu.

Ancak, geçtiğimiz cuma günü ABD tarafından sunulan ve ardından kabul edilen karar taslağı, fosfat açısından zengin ve balık kaynakları bol olan bölgeye Fas egemenliği altında özerklik verilmesini öngören 2007 tarihli Rabat planını destekliyor.

“Fas’ın egemenliği altında gerçek özerklik en iyi çözüm olabilir” görüşünü savunan taslak metin, BM’yi bu temelde müzakereler yürütmeye çağırıyor.

Dün düzenlenen basın toplantısında, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda çekingenliği ile tanınan Staffan de Mistura, bu kararı ‘50 yıldır süren bu çatışmayı çözme konusunda uluslararası toplumun yeni bir kararlılık ve azim gösterdiğini ortaya koyduğu için önemli’ olarak nitelendirdi.

Şu anda Fas'ın ayrıntılı ve güncellenmiş özerklik planını sunmasını ‘sabırsızlıkla’ beklediklerini söyleyen Staffan de Mistura, tüm taraflardan ‘ihtiyaç duyulması halinde BM’nin doğrudan veya dolaylı görüşmeler programı oluşturmasını sağlayacak öneriler sunmalarını’ isteyeceğini açıkladı.

Ayrıca, Rabat'ın tarihi olarak nitelendirdiği BMGK’nın kabul ettiği kararın, Fas'ın planına dayanan bir ‘çerçeve’ oluşturduğunu, ancak müzakereler için ‘herhangi bir sonuç öngörmediğini’ vurgulayan Staffan de Mistura, “Müzakerelere katılmanın, bunun mutlaka sonuçlarını kabul etmek anlamına gelmez. Önemli olan katılımdır. Bunun herkese hatırlatalım” ifadelerini kullandı.


"Yaşayanların Mezarlığı" İsrail'in mahkumlara yönelik işkencelerini gözler önüne seriyor

İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).
İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).
TT

"Yaşayanların Mezarlığı" İsrail'in mahkumlara yönelik işkencelerini gözler önüne seriyor

İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).
İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).

Şarku'l Avsat'ın İsrail'in Sde Teiman hapishanesindeki eski Filistinli tutuklulardan elde ettiği iki ifade, buradaki tutukluların vahşi tecavüz de dahil olmak üzere çeşitli işkence ve zulümlere maruz kaldığını ortaya koydu.

İsrail tarafından gizlilikle korunan ve Necef çölündeki bir askeri üssün içinde bulunan hapishane, İsrail askerlerinin bir Filistinli tutukluya fiziksel ve cinsel istismarda bulunduğunu gösteren bir videonun sızdırılmasının ardından inceleme altına alındı.

Filistinli gazeteci Şadi Ebu Sido, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, "yaşayanların mezarlığı" olarak adlandırdığı gözaltında tutulduğu süre boyunca, İsrail askerlerinin Filistinli tutuklulara gülerek ve video çekerek polis köpeği saldırısına öncülük ettiğine tanık olduğunu söyledi. "Çok korktuk" diye ekledi.

Ebu Sido, Sde Teiman hapishanesinde yaklaşık 19 ay tutuldu ve geçen ay bir tutuklu değişimiyle serbest bırakıldıktan sonra Gazze Şeridi'ne döndü.

Bir diğer yürek burkan hikaye ise Aralık 2023 sonlarında bacağı kesildikten sonra tedavi gördüğü sırada Kemal Advan Hastanesi'nde tutuklanan Filistinli Mahmud Ebu Foul'dan geliyor. Geçen aya kadar Sde Teiman Hapishanesi'nde kaldı. Ebu Foul, hapishanede işkence gördüğünü ve bilincini kaybedene kadar yaklaşık iki saat boyunca kafasına darbe aldığını vurguladı. "Uyandığımda görme yetimi tamamen kaybettiğimi fark ettim" dedi.