Girne Çatalköy'de askeri bölge içindeki mühimmat deposunda patlama

Girne Çatalköy'de askeri bölge içindeki mühimmat deposunda patlama
TT

Girne Çatalköy'de askeri bölge içindeki mühimmat deposunda patlama

Girne Çatalköy'de askeri bölge içindeki mühimmat deposunda patlama

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde gece saatlerinde askeri alanda peşi sıra patlamalar meydana geldi. Patlamalara askeri alanda bulunan mühimmat deposunun neden olduğu ortaya çıktı.
Girne'nin Çatalköy bölgesinde gece 01.30 sıralarında, Girne Acapulco kavşağı yakınlarında bulunan askeri birlik içerisinde henüz tespit edilemeyen sebepten dolayı çıkan yangın sonucu birlik içerisindeki mühimmat deposunda patlamalar meydana geldi. Patlamada sırasında bölgedeki otellere ve yerleşim yerlerine mühimmat parçaları sıçradı. 1 Otel güvenlik nedeni ile boşaltılırken bölgede patlamaların ardından büyük panik yaşandı. Patlama seslerinin Lefkoşa'dan duyulduğu bildiriliyor.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Ersin Tatar ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da patlama sonrası olay yerine giderek, askeri yetkililerden bilgi aldı. Yetkililer, olayda can kaybı olmadığını bildirirken, cam kesikleri nedeniyle bazı yaralanmaların meydana geldiği bildirildi. Tedbir amacıyla bölgenin elektriği kesildi.
Bölgede geniş güvenlik ve trafik tedbirleri alınırken, güvenlik açısından Girne – Değirmenlik Anayolu ile Acapulco kavşağından itibaren Girne – Esentepe Anayolu trafik akışına kapatıldı. Arapköy ise tedbir amacıyla boşaltıldı.
Polis patlama olan bölgeye gidilmemesi uyarısında bulundu
Polis Basın Subaylığı'ndan verilen bilgiye göre, Acapulco bölgesinde meydana gelen mühimmat patlaması nedeniyle mecbur kalınmadıkça bölgeye gidilmemesi, ayrıca bölgede bulunan veya yaşayanların arazide mühimmat vb. görmeleri halinde temas etmemeleri ve en kısa sürede yetkililere haber vermeleri istendi
Başbakan Ersin Tatar, " Bilindiği gibi, Girne Arapköy yakınlarında, sabaha karşı saat 02:10 civarında, askeri bölge içerisinde, bir cephanelikte yangın çıkmış ve arka arkaya patlamalar meydana gelmiştir. Gerek askeri yetkililerimiz, gerekse de Polis Genel Müdürlüğü' nün yanı sıra, sivil savunma teşkilatı ve orman dairesi yetkililerinin de, derhal olay mahalline intikaliyle birlikte, bir kriz merkezi oluşturulmuş ve gereken her türlü tedbir alınmıştır." ifadelerini kullandı.
Patlama sonrası olay yerine gelerek bilgi alan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, usulüne uygun olarak yapılması ne gerekiyorsa onun yapıldığını açıkladı.
BRT'de canlı yayına katılan Akıncı, herhangi, bir can kaybı yaşanmaması için gerek sivil gerekse askeri halkın emniyetli bölgelere aktarıldığını söyledi. Akıncı, yaralanma olduğunu ancak herhangi bir can kaybı yaşanmadığını ifade ederek, yarından sonra bunun nedenlerini öğreneceklerini ve bunların bir daha yaşanmaması için neler yapılabileceğinin araştırılacağını belirtti.
Yurttaşlar endişeye kapılmaması gerektiğini ifade eden Akıncı, “İlk gelen kamera görüntülerinde önce duman görüldüğü sonra patlama sesi duyuldu” diyerek bunların net bilgiler olmadığını net bilgilerin yarın elde edileceğini söyledi.



Baba İran’ın dağılmasının ardından yetimlerin kaderi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Baba İran’ın dağılmasının ardından yetimlerin kaderi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Rüstem Mahmud

Bölgede şu anda İran ile bağlantılı siyasi grupların ve silahlı örgütlerin kaderinde radikal bir değişime yol açacak iki bileşik olay yaşanıyor.

İran rejiminin bölgede bir asrın üçte biri boyunca askeri bir istisna olarak övündüğü stratejik askeri yapının “örümcek ağından daha zayıf olduğu” kanıtlandı. Bu durum, devlet yapılarının, kurumlarının ve toplumlarının İran’a bağlı olan grup ve örgütlere karşı seslerini yükseltmelerinin kapısını aralayacaktır.

Diğer olay da açıklanan ve üzerinde mutabakata varılan Türkiye ile Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki askeri/siyasi bağlamdır. Bu bağlam, özellikle uzun vadede İran için büyük bir jeopolitik meydan okuma oluşturacaktır.

PKK'nın en zorlu coğrafi bölgelerden birinde 40 yıl boyunca biriktirdiği silah cephaneliği ile askeri altyapıyı dağıtması, özellikle bölgemizde, direniş hareketlerinin nihayetinde, başarabileceklerine dair bir model sunmaktadır ve bu hareketlerin çoğu İran ile siyasi araçlarına bağımlıdırlar.

PKK'nın olağanüstü kararıyla inşa edeceği şey, bölgemizin siyasi deneyimleri boyunca eksik olan bir “model” sunmak olacaktır. Zira yaşanacak olan bölgenin, 40 yıldır silahlı eylemde bulunan bir örgütün deneyimiyle, çözümsüz sorunlarını çözmek için tamamen farklı bir mekanizma ve süreçle karşılaşacak olmasıdır. 40 yıldır silahlı eylemini sürdüren ve bölgenin askeri açıdan en güçlü ve uluslararası karar alma merkezleriyle en yakın bağlantıları olan ülkelerinden birinin, bu süre boyunca kendisini yenemediği bu örgüt, buna rağmen, silahlı örgütlerin devletlere karşı askeri eylemlerinin etkisizliğini kabul ederek silahlarını bırakmaya, açık ve şiddet içermeyen siyasi eylemle temsil edilen farklı bir faaliyet alanına girmeye karar verdi.

Burada İran’a, Lübnan Hizbullahı, Irak Haşdi Şabi Güçleri, Yemen'de Husi hareketi ve diğerleri gibi örgütlerin davranışları hakkında büyük sorularla karşı karşıya kalacağı için büyük bir  parantez açılmalı. “Bu örgütlerin nihai kaderi ve etkinliği nedir?” türünden sorular sorulacak ve bunlar, bu ülkelerde siyasi faaliyetlerde bulunan çeşitli tarafların yanı sıra, uluslararası alanda bu tür modellere net bir biçimde son verilmesini isteyen, aktif güçler tarafından gündeme getirilecektir. Ancak herkesten önce bu yerel silahlı örgütlere sadık ve onlarla bağlantılı olanlar başta olmak üzere, bu ülkelerdeki yerel topluluklar, bu soruları dillendirecektir.

Başka bir düzeyde, örneğin Türkiye ile PKK arasındaki anlaşma, özellikle bölgesel olarak Kürt sorununun tarihinde bir dönüm noktası oluşturacaktır. Bu da onlarca yıldır durgun ve şiddetli baskının baskısı altında kalan İran'ın kendi içindeki Kürt sorununda meydana gelebilecek dönüşümlere kapı açacaktır.

Devletin kimliğine ve yerleşik coğrafyasına temas ettiği, Türk devletinin kuruluşunu, resmi tarihini ve devlet yapısını inşa eden kuruluş mitlerini yerle bir etme gücüne sahip olduğu için, Kürt meselesinin “dördüncü imkansız” olarak görüldüğü Türkiye, şimdi tüm bunların bulunduğu sayfayı çeviriyor. Siyasi sistemi ile Kürt toplumu arasında daha ılımlı, değerli ve ortaklığa dayalı bir ilişki öngörüyor. Geçmişin mirasını aşıyor ve devletin yapısının, tarihi boyunca olduğu gibi, mutlak milliyetçilik, merkezileşme ve kendi içine kapanma olmayacağını vaat ediyor.

İran'ın askeri gücünü kaybetmesi, Irak gibi hükümetleri bu örgütleri dağıtma ve açık dış desteğe güvenmelerinden korkmadan onları ulusal bağlama tabi kılma konusunda daha cesur ve cüretkar yapacaktır

 Bunu yaparak Türkiye, imkansız görüneni başarmış olacaktır ve bunun ardından İran, uzun süreli ve etnik kökenli bir protestolar aşaması yaşamayı beklemelidir. Bu protestoları öncelikle kendi Kürtlerinden, ancak aynı zamanda Farslıların yanı sıra ülkenin kurucu etnik grupları olan Azeriler, Araplar ve Beluciler’den de beklemelidir. Bu etnik gruplar, Fars milliyetçiliğinin dini/mezhepsel söylemle örtülü olsa da merkeziliği nedeniyle ulusal benlikten dışlanma ve bir marjinalleştirilme mirasını taşımakta ve biriktirmektedir. Uzun zamandır araştırma merkezlerinde “tarihin son iki milliyetçi devleti” olarak Türkiye ve İran anılırken, bundan sonra tek bir devlet, İran anılacaktır. Bu ise rejimin istikrarı için önemli bir meydan okuma oluşturacaktır.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre İran, zayıflıklarının biriktiği bir dönemde buna karşılık vermezse, şüphesiz uzun vadeli ve kökleşmiş iç isyanlara tanık olacaktır.

Bu aynı zamanda, genel bağlamda bu barış süreci aracılığıyla Kürt-Türk uyumu ve sadece Türkiye'dekiler değil, bölgedeki tüm Kürtlerin siyasi, ruhsal ve kültürel olarak Türkiye ile yakınlaşması anlamına gelecektir. Bu ise Türkiye'nin bölgesel konumuna doğrudan önemli bir siyasi değer katacaktır hem de İran’ın payını azaltarak. Bütün bunlar İran için en hassas ve önemli ülkelerde yani Suriye ve Irak’ta, ama aynı zamanda İran'ın kendisinde de yaşanacaktır. Zira Türk-Kürt uyumu, İran içindeki Kürtler ve Azeriler arasındaki geleneksel gergin ilişkilere dramatik bir gelişme olarak yansıyacaktır ki İran siyasi rejimi onlarca yıldır bundan kaçınmaya çalışıyor.

Son olarak, İran'ın stratejik askeri cephaneliğini kaybetmesi, Irak gibi bazı hükümetleri, bu örgütleri dağıtma, birkaç gün öncesine kadar askeri gücü fazla olan bir devletin açık dış desteğine güvenmelerinden korkmadan, onları ulusal bağlama tabi kılma konusunda daha cesur ve cüretkar yapacaktır.