Şiiler, Lübnan bankacılık sektöründe dışlanmaktan korkuyor

Beyrut’taki Jammal Trust Bank’ın bir şubesi (AFP)
Beyrut’taki Jammal Trust Bank’ın bir şubesi (AFP)
TT

Şiiler, Lübnan bankacılık sektöründe dışlanmaktan korkuyor

Beyrut’taki Jammal Trust Bank’ın bir şubesi (AFP)
Beyrut’taki Jammal Trust Bank’ın bir şubesi (AFP)

ABD hazinesinin Jammal Trust Bank'i Hizbullah’a bankacılık hizmeti vermekle suçlamasıyla başlayan kriz, Lübnan Şiilerinin bankacılık sektöründen dışlanmalarına dair endişeleri arttırdı. Öte yandan kriz, Lübnan Şii toplumunun yaptırımların hedefinde olduğu yönündeki artan inancı yansıtıyor.
2010 yılına kadar Şii finansörler, biri daha sonra tasfiye edilen 5 Lübnan bankasına büyük katkılar sağladı. 2011 yılında ABD tarafından “Hizbullah’a bankacılık hizmeti sağladığı” suçlamasıyla Lübnan-Kanada Bankası’nın tasfiyesinin ardından ikinci olarak da geçen ayın sonunda ABD tarafından Hizbullah’a hizmet etmekle suçlanan Jammal Trust Bank yaptırım listesine alındı. Diğer 3 banka ise uluslararası prosedür ve yasalara uygun şekilde normal çalışmalarına devam ediyor. Kaynaklar, bu bankaların mevduatlarından bazılarının Şiilerin, özellikle de gurbetçilerin elinde olduğunu belirtti.
Şiilerin katkı sağladığı diğer 3 banka ise diğer bankalar arasındaki en büyüğü sayılan Fenicia Bank, MEAB Bank ve LSB Bank (Lübnan- İsviçre Bankası).
Lübnan’daki siyasi kaynakların Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre, "ABD’nin inkar etmesine rağmen, Lübnan’da bireysel ve kurumsal olarak yaptırımların hedefi olanların çoğunun, sanki mezhepçi ayrımcılık yapılıyormuşcasına tek bir renkte oldukları göz önüne alındığında Jammal Trust Bank krizi, yaptırımların Lübnan’daki bir kesimi özel olarak hedef aldığı inancını artırdı."
Kaynaklar, “ABD'nin kabul etmemesine rağmen Lübnan’da hedef alınan Şiiler dışında tek bir bireye veya oluşuma yönelik hiçbir yaptırımdan bahsetmiyor” dedi.
Siyasi kaynaklar, Merkez Bankası verilerine dayanarak dünyadaki Lübnan diasporasından gelen para transferlerinin şu ana kadar yüzde 40’a düştüğünü, bu durumun Merkez Bankası’nın döviz pörtföyüne ve likiditeye yansıdığını aktardı.
Kaynaklar ayrıca, Lübnan bankalarının para çekme ve nakit transferi hususunda ek kısıtlamalar getirdiğine dikkati çekti.
Siyasi kaynaklar, krizin diasporadaki Şiiler de dahil olmak üzere Lübnanlılara ve finansörlere atıfla “gurbetçilere uygulanan yaptırım ve baskılar"dan kaynaklandığını ifade etti.
Lübnanlı yetkililer, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı David Schenker ile bankacılığa yönelik baskı ve yaptırım krizini ele aldı. Yetkililerin çoğu, Schenker’e yaptırımların devamlılığı, artması ve riskleri hususunda bilgi verdi.
Diğer taraftan kaynaklar, “ABD tarafı, Lübnan’ın ekonomik ve finansal durumunun ciddiyetini ve yankılarını anlamaya çalışırken, Schenker ile yapılan görüşmelerde ABD yaptırımlarının arttırılması politikasında herhangi bir değişikliğe tanık olunmadı. Bu durum, Lübnanlıları uyarı düzeyini arttırmaya itiyor” dedi.
Şiiler arasındaki endişelerin çoğalmasına rağmen bankacılık kaynakları, Jammal Trust Bank meselesinin Şii toplumunu Lübnan’daki bankacılık sisteminden dışlamaya yönelik bir ön hazırlık olarak görmüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, kararların yalnızca Şiilerle sınırlı olmadığını vurguladı.
Bankacılık kaynakları, Washington’un Şiilere değil, Hizbullah’a yardım eden kişileri veya oluşumları dışlama taahhüdünde bulunduğunu belirterek, “ABD hazinesinin gerekçesinden, yaşananların Hizbullah’a yardım etmekle suçlanan herkese karşı bir darbe olduğu anlaşılıyor” dedi.
Kaynaklar, Hizbullah’ın banka hesabı olmadığına da dikkati çekerek, “hesaplardan fayda sağlayan ekonomik hak sahiplerinin bulunduğunu” söyledi. Kaynaklar ayrıca, bu önemlerin bir sonucu olarak “mezhepsel açıdan mağdurların olduğu” iddialarını da kabul etmedi.
Ekonomist Violet Balaa, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Şii, Hristiyan, Sünni veya Dürzi bankalarının olduğunu söylemek, doğrusu mümkün değil. Aslında sahiplerinin bu mezheplere bağlı olduğu ve bu yöne doğrultmak istedikleri bankalar var. Genel olarak bankacılık sektörü, Müslümanlara göre Hristiyanlar tarafından daha fazla önemsendi. Bu sektör, daha sonraları İslami mezheplerin takipçilerini kendisine çekti” değerlendirmesinde bulundu.
Şii finansörlerin bankacılık sektöründeki yatırıma katkısı, 2010 yılında 5’ten 3 güne gerilerken Balaa ise, bu durumu Şii topluluğunun hedef alınması olarak yorumlamadı. Aksine tüm bankaların “Hizbullah ile ilişki kurmak ve ABD yasalarını ihlal eden eylemler yürütmekle” suçlandığı ifade eden Violet Balaa, “Lübnan-Kanada Bankası, Al Ebu Cevde ailesinden kişilerin sahip olduğu köklü bir bankaydı. Şii toplumundan Al Hamdun’dan bir isim, bankanın tasfiyesinden önce yönetime dahil oldu. Ama esas olarak, Hristiyanların sahip olduğu banka, ABD yasalarını ihlal ettiğinde bankacılık alanının dışına itildi” ifadelerini kullandı.



Gazze... Ateşkes bozuldu, katliam durmuyor

Filistinli kadınlar, dün Gazze Şehri'nin Tuffah semtindeki Yafa Okulu'na yönelik İsrail saldırılarının yol açtığı yıkımın ortasında (AFP)
Filistinli kadınlar, dün Gazze Şehri'nin Tuffah semtindeki Yafa Okulu'na yönelik İsrail saldırılarının yol açtığı yıkımın ortasında (AFP)
TT

Gazze... Ateşkes bozuldu, katliam durmuyor

Filistinli kadınlar, dün Gazze Şehri'nin Tuffah semtindeki Yafa Okulu'na yönelik İsrail saldırılarının yol açtığı yıkımın ortasında (AFP)
Filistinli kadınlar, dün Gazze Şehri'nin Tuffah semtindeki Yafa Okulu'na yönelik İsrail saldırılarının yol açtığı yıkımın ortasında (AFP)

Arabulucular “müzakerelere dönmek için yeni bir mekanizma ve formül” önerip, 60 günlük bir ateşkes anlaşmasına vararak ilerleme kaydetmek için yarışırken, Gazze'de ateşkese varma çabaları dün durmuş gibi göründü.

İsrail, Gazze'de öldürmeye devam ederek, kuzey Gazze ve Gazze Şehri sakinlerini kaçmaya zorladı ve mevcut sığınaklarını hedef aldı. İsrail dün gün boyunca düzenlediği saldırılarda, yaklaşık 60 Filistinliyi öldürdü. Kuzey Gazze'nin bazı sakinleri “haftalardır süren İsrail bombardımanının en sert gecelerinden” birinden söz etti.

Kahire ve Doha, Gazze'de 20 aydan uzun süredir devam eden ve 56 binden fazla Filistinlinin hayatına mal olan savaşın sona erdirilmesi için Washington ile koordineli bir şekilde çalıştıklarını vurguladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynakları “eğer geçici bir ateşkes anlaşmasına varılırsa, bunun ilk günü savaşı tamamen sona erdirmek için müzakerelerin başlamasına tanıklık edeceklerini” söyledi.