Batı Afrika’da terörle mücadele için olağanüstü zirve

Terörle mücadele olağanüstü zirvesi açılışı öncesinde Batı Afrika liderleri (ECOWAS) (AFP)
Terörle mücadele olağanüstü zirvesi açılışı öncesinde Batı Afrika liderleri (ECOWAS) (AFP)
TT

Batı Afrika’da terörle mücadele için olağanüstü zirve

Terörle mücadele olağanüstü zirvesi açılışı öncesinde Batı Afrika liderleri (ECOWAS) (AFP)
Terörle mücadele olağanüstü zirvesi açılışı öncesinde Batı Afrika liderleri (ECOWAS) (AFP)

Burkina Faso’nun başkenti Ouagadougou (Vagadugu), Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) düzenlediği olağanüstü zirveye ev sahipliği yaptı.
Zirvede, özellikle  El-Kaide ve DEAŞ ile bağlantılı grupların konuşlandığı Sahel bölgesi ve Çad Havzası’da yoğunlaşan bölgedeki terör tehdidi ve buna karşı koyma hususunda koordine olunması gerektiği tartışıldı.
Toplam 15 ülkenin üye olduğu ECOWAS, topluluk haricindeki ülkelerin de katılımıyla terörle mücadele zirvesi düzenledi. Zirveye ECOWAS haricindeki Afrika ülkeleri; Moritanya, Çad ve Kamerun, Arap ülkeleri; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fas, Batı ülkelerini temsilen ise Fransa ve ABD de katıldı.
Söz konusu zirvede, güvenlik işbirliği ve koordinasyonunu artırarak terörle daha etkin şekilde mücadele etme çalışmalarını güçlendirmenin yolları ele alındı. ECOWAS; Çad Havzası’ndaki Boko Haram terör örgütüyle savaşan Gine Körfezi ülkeleri ve Sahel bölgesi arasındaki koordinasyon yoluyla, Batı Afrika’nın toplu güvenliği hakkında daha açık bir vizyona ulaşmış şekilde zirveyi sonlandırmayı hedefledi.
Burkina Faso Cumhurbaşkanı Roch Marc Christian Kabore, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, “Ülkelerimiz yıllardır, eşi benzeri görülmemiş terör saldırılarına maruz kalıyor. Sahel bölgesindeki terörizmi ortadan kaldırmak için beş Sahel devletinin kalkınma ve güvenlik stratejilerini etkin kılması zorunlu ve acildir” dedi.
Beş senedir terör tehdidiyle yüzleşmeye çalışan beş Sahel ülkesi; Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Burkina Faso imkan yetersizlikleri ve mali yokluk sebebiyle bu konuda başarılı olamıyor. Bu yüzden Nijer Cumhurbaşkanı Mahamadou Issoufou, aylar önce bölgedeki terörle mücadeledeki mevcut sistem ve strateji açığı altında ‘uluslararası bir koalisyon’ kurulmasını istedi.
Sahel bölgesinde, söz konusu beş ülkeden gelen 5 bin askerden oluşan ortak bir askeri kuvvet bulunuyor. Aynı zamanda bölgede 4 bin 500 Fransız askeri mevcut. Mali’de ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün 15 bin askeri bulunuyor. Fakat tüm bunlar, geçtiğimiz sene yaklaşık 500’e varan terör saldırısının yaşanmasını engelleyemedi.
Fildişi Sahili Devlet Başkanı Alassane Vattara da zirvede yaptığı konuşmada, Sahel’de bulunan kuvvetlerin terörle mücadelede ‘yetersiz’ olduğunu ifade ederek “Daha geniş ve daha etkili yollar bulmalıyız” dedi.
Vagadugu olağanüstü zirvesinde masaya yatırılan konulardan biri de, beş Sahel ülkesinin diğer Batı Afrika ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi ya da söz konusu ülkelerle Çad Havzası ülkeleri arasındaki çabaları koordine edecek daha kapsamlı bir organizasyonun oluşturulmasıydı.
Batı Afrika ülkeleri, terör saldırılarının artması sebebiyle ciddi risklerle karşı karşıya. Yoksulluğa karşı çalışmalarıyla bilinen yardım konfederasyonu Oxfam ise söz konusu saldırılar sebebiyle evlerini terk eden 13 milyon Batı Afrika insanının yardıma ihtiyacı olduğunu belirtti.
Diğer yandan, zirvenin yapıldığı başkente çok da uzak olmayan yerlerde, ülkenin kuzeyinde ve doğusundaki geniş alanlarda terörizm konuşlanmaya devam ediyor. El Kaide ve DEAŞ’a bağlı silahlı kuvvetler, kontrol altına aldıkları yerlerde sivillere ve Burkina Faso ordusuna karşı günlük saldırılar düzenliyor.



Savaşa veda ediyoruz ve bir sonrakine hazırlanıyoruz

Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)
Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)
TT

Savaşa veda ediyoruz ve bir sonrakine hazırlanıyoruz

Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)
Rus askerleri cepheye gitmeden önce T-72 tankı kullanma eğitimi alıyor. (Reuters)

Küçük uluslar büyük dönüşümler sırasında nasıl davranır? Jeopolitik depremler karşısında rasyonalite ve siyasi gerçekçiliğin anlamı nedir? Bu ulusların kaderinde kaybet-kaybet durumu mu var ve yapabilecekleri tek şey kayıplarını mümkün olduğunca en aza indirmeye çalışmak mı? Tarih, tek bir ulustan oluşan tek bir imparatorluktan bahsetmez.

İmparatorluklar içindeki çok sayıda ulusa, itaat etmeleri ve iktidarın sınırlarına uymaları karşılığında güvenlik, barış ve refah vaat edilmiştir. Merkezi otoriteye karşı isyan, yok edilme noktasına varacak kadar ağır bir şekilde cezalandırılır.

İmparatorluktaki gücün merkezi evrenin ekseniydi. Işık ve güç bu eksenden çevreye sızarak belli bir siyasi modelin yanı sıra kültürel ve uygarlık mirasını da empoze ederdi. Merkez zayıfladığında, çevre gevşer ve kozmik eksen bir yerde düşer, ancak başka bir yerde ortaya çıkar. İmparatorluklar Anka kuşları gibidir. Yeni bir imparatorluk, selefinin küllerinden doğar.

Değişim zamanlarında, küçük uluslar iki olası seçim yapmak zorundadır: Birincisi, yeni güce karşı isyan etmek ve bedelini ödemek. İkincisi ise güçlerini birleştirmek ve ‘Yaşasın imparatorluk’ diyen bayrağı değiştirmek.

Fransız düşünür Jacques Attali, imparatorlukların yükselişinin belirli belirleyicileri ve gereklilikleri olduğunu, bunların en önemlilerinin coğrafi büyüklük, nüfus, zenginlik ve büyük projeyi finanse etme yeteneği olduğunu söyler. Ancak bunlardan en önemlisi, imparatorluğun dayandığı ve diğer ulusları ona gönüllü olarak katılmaya ikna eden fikirdir (The Idea). Deniz imparatorlukları olduğu gibi kıta imparatorlukları da vardır. Hırsları başarıya ulaşmış ve başarısız olmuş imparatorluklar vardır.

Jeopolitik-askerî değişimlerin göstergeleri!

İkinci Dünya Savaşı öncesindeki İspanya İç Savaşı, Alman silahlarının yanı sıra taktiklerin, askeri eğitimin ve askeri uzmanlık birikiminin test edildiği bir sahaydı.

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ise 21. yüzyıl silahlarının test edildiği bir alan oldu. Bu savaş, her ne kadar Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının formlarına tanıklık etmiş olsa da, yapay zeka ve sanal dünyalar çağında gerçekleşiyor. Bu savaşta insansız hava araçları (İHA) daha önce hiç yaşanmamış bir şekilde savaşa girerek askeri liderleri şaşırttı, savaştaki koruma denklemlerini değiştirdi ve çoğu askeri stratejideki (Military Doctrine) büyük boşlukları ortaya çıkardı. İHA’ların etkisi kara savaşıyla sınırlı kalmadı; hava, deniz, kara ve hatta siber olmak üzere savaşın diğer boyutlarına da yayıldı.

Gazze savaşı, şehir savaşı ve gerilla savaşının en önemli deneyiydi. Bu savaşta Hamas'ın dikey coğrafi derinliğini oluşturan ve İsrail ordusunun konvansiyonel askeri operasyonlarını zorlaştıran tünellerde de savaşıldı. Bu savaşın deneyimlerinden pek çok ders çıkarılacak. Özellikle de bazı askeri araştırmalara göre, kentleşmenin (Urbanization) hızlanması nedeniyle gelecekteki savaşların çoğu şehirlerde olacak. Gazze savaşında İsrail ordusu yapay zekayı iki programda kullandı: Hamas binaları ve altyapısıyla ilgili hedefler önermek için Gospel ve insan hedefleri önermek için Lavender. Bu programlar öldürme sürecini hızlandırdı ve bu da Gazze Şeridi'ndeki ölü sayısını açıklıyor.

xc svfbghn
İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınıra yakın bir İsrail tankı (Reuters)

Lübnan savaşı birçok açıdan Gazze savaşından farklı bir deneyim oldu. İsrail ordusunun Hizbullah güçlerini yıpratma takibinin eşlik ettiği savunma savaşından (Positional) tüm boyutlarda saldırı savaşına geçildi. İsrail Hava Kuvvetleri, havadaki manevra kabiliyeti ve hareketliliğin bel kemiğini oluşturdu. Aynı zamanda, Mavi Hat üzerinde Hizbullah güçlerine karşı sınırlı kara manevrası, bu güçleri ‘çekiç ve örs’ arasına yerleştirmeyi amaçladı.

Mavi Hat'taki sınırlı kara saldırısı, hareketli de olsa örs rolünü oynadı. İsrail Hava Kuvvetleri ise çekiç rolünü belirgin bir şekilde yerine getirdi.

vfbghy
Dera yakınlarındaki Mankat al-Hatab'da bir otoyol üzerinde terk edilmiş tanklar (AFP)

Öte yandan Hizbullah, elinde kalan araçlarla, liderliği tarafından en kötü senaryo durumunda kullanılmak üzere geliştirilen stratejiyi uygulamaya devam etti. Nitelikli füzeler, orta ve kısa menzilli füzeler ve kalan İHA’lar kullanıldı, ancak orijinal planlarda belirlenen hedefe ulaşılamadı. Ancak Hizbullah, özellikle İHA’lar aracılığıyla İsrail'in planlarını bozdu.

Geleceğin savaşları ne olacak?

* Savaşın doğası siyasi hedefler için yapılan savaşlar olarak sabitken, savaşın özellikleri siyasi, ekonomik ve sosyal boyutlarda değişmektedir.

* 21. yüzyılın savaşları, özellikle bilgi toplama ve uygulama konularında yapay zekanın askeri makineye (Autonomous) girmesiyle karakterize olacaktır. Öldürme kararı halen insanların elindedir.

* Teknoloji artık devletin tekelinde ve kontrolünde değildir. Aksine, bu teknolojiyi üreten modern şirketlerin sahibi olan siviller jeopolitik oyuna girmiştir. ‘Verinin’ 21. yüzyılın petrolü olduğu söylenirken, dünyadaki veri toplama merkezlerinin çoğu, ABD’deki sivil şirketlerin elindedir.

* Teknolojinin hızla yayılması, ikili kullanım (Dual use) ve erişim kolaylığı nedeniyle devlet dışı aktör için savaş, düşük maliyet nedeniyle mümkün hale gelmiştir. Bereketli Hilal'de şu anda kim kiminle savaşıyor? Hizbullah İsrail'e karşı. Hamas İsrail'e karşı. Husiler İsrail'e karşı. Ve son olarak Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) eski Suriye rejimine karşı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı