S-400'lerde ikinci sevkiyat tamamlandı: Gözler Nisan ayında

S-400'lerde ikinci sevkiyat tamamlandı: Gözler Nisan ayında
TT

S-400'lerde ikinci sevkiyat tamamlandı: Gözler Nisan ayında

S-400'lerde ikinci sevkiyat tamamlandı: Gözler Nisan ayında

Türkiye tarafından, Rusya’dan alınan S-400 füze savunma sistemlerinin ikinci sevkiyatı tamamlandı. Milli Savunma Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi'nin ikinci batarya malzemelerinin sevkiyatının tamamlandığı ve önümüzdeki Nisan ayından aktif hale geleceği belirtildi.
Türkiye, Rusya ile anlaşma yapması halinde ABD yaptırımlara maruz kalacağı uyarılarına rağmen geçtiğimiz Temmuz ayında S-400’lerin ilk sevkiyatını gerçekleştirdi.  Washington ise, Moskova ile yapılan anlaşma sebebiyle Ankara’nın F-35 programına katılımını askıya alınırken, 100 savaş uçağı satın alma anlaşması ise iptal edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ay Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı sırasında ABD Başkanı Donald Trump ile Patriotların satın alınması “olasılığını” görüşeceğini söyledi.
Bu bağlamda Türk basınında çıkan haberlerde, Türkiye’nin Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleşen bir toplantı sırasında Türk ve Rus yetkililerin Ankara’nın Rus yapımı SU-57 savaş uçağı satın alması için bir araya geldiği ve bu adımın Washington’un F-35 satmayı reddetmesine karşılık cevap niteliği taşıdığı aktarıldı.
Akşam gazetesinin haberine göre,  Erdoğan’ın geçtiğimiz Ağustos ayından Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Rusya Federal Askeri ve Teknik İşbirliği Servisi Başkanı Dmitriy Şugayev ile görüşmelerde bulundu.
İsviçre’ye göç eden Türk sayısında artış
Öte yandan İsviçre basınında yer alan haberlere göre, İsviçre’ye göç eden Türk sayısında son yıllarda önemli bir artış yaşandığı belirtildi. İsviçre’de yayın yapan Newsweek gazetesinde yer alan dünkü habere göre, ülkedeki Türk sığınmacı sayısında artış yaşandığı aktarıldı. “Türkiye’deki siyasi baskıdan kaçmak isteyenlerin sayısının son üç yıl içerisinde yüzde 130 oranında arttığını” iddia eden gazete, 2016 yılında gerçekleşen başarısız darbe girişimin İsviçre’deki sığınmacı sayısı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu kaydetti.
Gazete, Türkiye’de ilan edilen OHAL nedeniyle çok sayıda kişinin işini kaybettiğini ve bu kişilerin çoğunun ülkeyi terk ettiğini vurguladı.
Gazete ayrıca, İsviçre Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün, “Türkiye’deki durum henüz iyileşmedi” açıklamasını alıntılayarak, ülkedeki Türk sığınmacılar hakkında kapsamlı verilerin henüz mevcut olmadığını vurguladı.



Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
TT

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının uzaması sonucu ortaya çıkacak ciddi küresel ekonomik ve ticari sonuçlar konusunda uyardı. Uzmanlar, savaşın olumsuz etkilerinin bölgenin ötesine geçerek, özellikle enerji ve gaz fiyatları, havacılık, sigorta, dış ticaret ve denizcilik gibi küresel piyasaları da kapsamasını bekliyor.

Suudi Arabistan Şura Konseyi Üyesi Fadl el-Buayneyn Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İsrail ve İran arasındaki askeri çatışmanın küresel enerji sektörünü etkilediğini, bunun da savaşın başlamasından hemen sonra petrol fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesine yansıdığını ve fiyatların halen üst sınırlarda seyrettiğini söyledi.

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidi ışığında enerji fiyatlarının yükselmeye devam edeceğini öngören el-Buayneyn, bunu tüketici ülkelere yönelik düşmanca bir eylem olarak değerlendirdi. El-Buayneyn söz konusu adımın zaten birçok zorlukla karşı karşıya olan küresel ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirtti.

El-Buayneyn, enerji sektörünün savaşlara ve askeri çatışmalara karşı en hassas sektör olduğunu açıkladı. Üretici ülkelerin petrollerini ya da üretimlerini ihraç etme kabiliyetlerinin etkilenmesi halinde, bunun rekor düzeyde yüksek petrol ve gaz fiyatlarına sebep olacağını ifade eden el-Buayneyn, küresel ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz yansımaları olacağına da dikkat çekti.

El-Buayneyn, askeri hedeflerin üretim ve ihracat üzerindeki etkilerinin şu ana kadar nispeten sınırlı kaldığını söyledi, ancak iki sektöre yönelik doğrudan saldırıların petrol fiyatlarının hızla yükselmesine, muhtemelen varil başına 100 doları aşmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Etkilenen ekonomik sektörler

Savaşın uçuşların aksamasına ve uçak rotalarının yeniden belirlenmesine yol açtığını belirten el-Buayneyn, savaşın havayolları için daha yüksek işletme maliyetlerine ve artan risklerin bir sonucu olarak sigorta maliyetlerinde önemli bir artışa neden olduğunu söyledi. Ayrıca dış ticaretin ve deniz seyrüseferinin de artan gerilimden doğrudan etkileneceği öngörüsünde bulundu.

Savaşın etkisinin bölge ülkeleri arasında farklılık göstereceğini de sözlerine ekleyen el-Buayneyn, Suudi Arabistan'ın stratejik konumu nedeniyle Kızıldeniz'deki limanları aracılığıyla dış ticaretinin sürdürülebilirliğini sağlayabildiğini ve petrolün doğudan batıya taşınmasını sağlayan boru hatlarının varlığının krizin petrol ihracatı ve dış ticaret üzerindeki yansımalarını sınırladığını belirtti.

Enerji sektörünü ‘küresel ekonominin gerçek motoru’ olarak tanımlayan el-Buayneyn, enerji ve dış ticaretin ekonomik açıdan savaştan en çok etkilenen sektörler olduğunu, yıkım ve insan kayıplarının ise kalkınma ve insani düzeylerde savaşların en kötü sonuçları arasında yer aldığını ifade etti.

Hızlı çözümler için fırsatların sınırlı olduğunu ifade eden el-Buayneyn, savaşları başlatmanın durdurmaktan daha kolay olduğunu ve çatışmaların hızının artmasını beklediğini kaydetti. İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidini yerine getirmesi halinde, pratikte bunu başarmanın zorluğuna rağmen, başta ABD ve diğer Batılı ülkeler olmak üzere dünya güçleriyle kapsamlı bir çatışmanın kapısını aralayabileceğini söyledi. El-Buayneyn, ABD'nin çıkarlarını hedef almanın Washington'u savaşa doğrudan dahil edeceğini ve savaşın kapsamının endişe verici bir şekilde genişleme potansiyeli taşıdığını vurguladı.

Pazar sıkıntısı ve tedarik zinciri aksaklıkları

Kahire'deki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Halid Ramazan, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, savaşın devam etmesinin, özellikle de İsrail'in günde 700 bin varil üretim kapasitesine sahip Abadan Rafinerisi gibi İran enerji tesislerini hedef alması halinde, petrol ve gaz arzını azaltma tehdidi oluşturduğunu söyledi. Ramazan, Kuzey yarımkürede kış talebi artarken olası bir kesintinin piyasalarda kıtlık yaratabileceği uyarısında bulundu.

İsrail saldırılarının ardından petrol fiyatlarının şimdiden yüzde 8 ila 13 arasında arttığını ve Brent ham petrolünün varil başına 78 doları aştığını belirten Ramazan, çatışmanın devam etmesi halinde, özellikle de Hürmüz Boğazı'nın kapatılması durumunda fiyatların rekor seviyelere çıkabileceği konusunda uyardı.

Ramazan, savaşın yansımalarının özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden küresel tedarik zincirlerinin aksamasına kadar uzanacağını, bunun da elektronik ve gıda maddeleri gibi petrol dışı emtia ticaretine yansıyacağını, nakliye ve sigorta maliyetlerinin artacağını, bunun da emtia fiyatlarının yükselmesine ve ticaret oranlarının düşmesine yol açacağını vurguladı.

Ramazan, artan enerji ve nakliye maliyetleri ile düşük piyasa güvenine atıfta bulunarak, buğday ve mısır gibi gıda maddelerinin yanı sıra petrokimya ürünleri, giyim, elektronik, teknoloji yedek parçaları ve ilaçları fiyat artışları için en olası adaylar olarak sıraladı.

Savaşın ekonomik sonuçlarına gelince, Ramazan bunların yüksek enflasyon oranları, tedarik zincirlerinin bozulması, özellikle turizm ve teknoloji sektörlerinde yatırımların azalması ve para birimlerinin zayıflaması olduğunu belirtti. İran riyali ve İsrail şekeli, Avrupa'nın alternatif kaynaklara daha fazla bağımlı hale gelmesiyle küresel enerji ittifaklarının yeniden şekilleneceği beklentileri arasında bu yılın en düşük seviyelerini gördü.