Griffiths: Yemen her geçen gün barıştan uzaklaşıyor

Martin Griffiths, Yemen konulu BMGK oturumunda video konferans yoluyla konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)
Martin Griffiths, Yemen konulu BMGK oturumunda video konferans yoluyla konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)
TT

Griffiths: Yemen her geçen gün barıştan uzaklaşıyor

Martin Griffiths, Yemen konulu BMGK oturumunda video konferans yoluyla konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)
Martin Griffiths, Yemen konulu BMGK oturumunda video konferans yoluyla konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)

Birleşmiş Milletler’in Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, “Yemen, hepimizin ulaşmaya çalıştığı barıştan her geçen gün uzaklaşıyor” açıklamasında bulundu. Griffiths, Yemen’deki mevcut durumu görüşmek üzere New York’taki Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) düzenlenen toplantıda, Suudi Arabistan’ın ulusal petrol şirketi Saudi Aramco’ya yönelik saldırılara ilişkin “Bu tür bir eylem, Yemen’i kontrol altına alınması zor bölgesel bir felakete sürükleyebilir” uyarısını yaptı. BM Temsilcisi, “Bu son derece ciddi olay, gerilimi tırmandırıyor. Bölgesel bir çatışma olasılığını artırıyor. Bu son gelişmelerin hiçbiri Yemen için iyi şeyler değil” dedi. Yaşananların, geçen haftalarda gerçekleştirdiği birçok görüşmede, tırmanışın azaltılması hususunda taraflarca adım atılması kararıyla uyumlu olmadığını vurgulayan Martin Griffiths, “Saldırının arkasında kimin olduğu tam olarak belli değil. Ama Husilerin sorumluluğu üstlendiği gerçeği yeterince kötü” diyerek ne olursa olsun saldırının iyi olmayan bir işaret olduğunu vurguladı.
Griffiths, Yemen’de her gün savaş yaşandığını ve bölgesel istikrara yönelik tehdidin daha büyük olduğunu belirterek barışa doğru cesur bir adım atma çağrısı yaptı. Yemen’in güneyindeki duruma dikkati çeken BM Temsilcisi “Suudi Arabistan, çözüm için arabuluculuğa odaklandı. Vazgeçilmez bir arabulucu olarak hareket ediyor. Başarıları bizim de başarımız olacak” dedi.
Yemen hükümetinden ve Cidde’deki Güney Geçiş Konseyi  heyetinden memnuniyetini dile getiren Griffiths, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’den alıntı yaparak, “Savaşın genişlememesi için acil ilerlemeye ihtiyacımız var. Savaş Yemen’i varlığını hedef alan bir duruma dönüştürmekle tehdit ediyor. Bu yüzden şimdi bu durumu sona erdirmek için harekete geçmek zorundayız” dedi.
Martin Griffiths, bu kasvetli tabloya rağmen, Stockholm Anlaşması’nın uygulanması yolunda sınırlı bir ilerleme kaydettiklerini söyleyerek, Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi’nin (RCC) olumlu ve pratik bir ortamda düzenlenen altıncı toplantısına dikkat çekti. Üçlü mekanizmanın, Stockholm Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana ilk ortak girişim olduğunu vurgulayan BM Özel Temsilcisi, taraflara da Hudeyde Anlaşması’nın uygulanmasına yönelik isabetli ve görünür adımlarla acil bir tabloyu ele almak için sunulan tekliflere olumlu yanıt verme çağrısında bulundu.
BM İnsani Yardım Direktörü Mark Lowcock da Konsey üyelerine yaptığı konuşmada, geçen cumartesi günü Suudi Arabistan’daki Aramco tesislerine yönelik düzenlenen saldırıları kınadı. BMGK Genel Sekreteri Antonio Guterres’in tüm taraflara yaptığı “sakinlik ve tırmanışı önleme” çağrısını yineleyen Lowcock, devam eden savaş nedeniyle Yemen’de kötüleşen durumu ele aldı. Yetkili, taahhütleri yerine getirmek için Suudi Arabistanlı yetkililerden 25 Eylül’de tek seferde 500 milyon dolar yardım alınacağı bilgisini verdi. Mark Lowcock, atılan bu adımı memnuniyetle karşıladığını belirterek fon transferinin yanı sıra 25 Eylül’de anlaşmaların imzalanmasını da sabırsızlıkla beklediklerini söyledi. Lowcock, “Birleşik Arap Emirlikleri, daha önce 200 milyon dolar tahsis etti. Bunun 100 milyon doları Dünya Gıda Programı için, 100 milyon doları da diğer acil önceliklere harcanmak üzere ofisim içindi” dedi.
İngiliz temsilci ülkesinin, Saudi Aramco’ya ait iki tesise yapılan saldırıları kınadığını ve saldırıları “pervasız, tiksinti veriri ve tamamen gerekçesiz” olarak nitelediğini açıkladı. “Neyse ki ölen kimse olmadı” ifadesini kullanan Lowcock, “Sivil alanlara ve ticari altyapıya yönelik tehdit, uluslararası yasaların ihlalidir” dedi. Yetkili, BMGK üyelerinin bugün bu saldırıların bölgesel ve uluslararası barışa ve güvenliğe açık bir tehdit oluşturduğunu, aynı zamanda küresel petrol rezervlerini bozma amaçlı olduğunu belirttiğini vurguladı. “Neler yaşandığını ve saldırılardan kimin sorumlu olduğunu halen değerlendiriyoruz” diyen Mark Lowcock, “Ortaklarımızla nasıl sorumlu bir şekilde devam edeceğimizi ele alacağız” ifadelerini kullandı. Lowcock, söz konusu korkunç saldırılara karşı birleşik bir uluslararası müdahalede bulunulması yönünde umutlarını da dile getirdi.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Kelly Craft da benzer şekilde Yemenli taraflara diyaloga ulaşmak amacıyla Suudi Arabistan’ın arabuluculuğundaki müzakerelerden faydalanılması gerektiğini bildirdi.
Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Nicolas de Riviere de Abkayk (Abqaiq) ve Hurays (Khurais) tesislerine yönelik saldırıları sert bir dille kınadı. Fransız temsilci, bu tür eylemlerin yalnızca bölgedeki gerginlikleri ve çatışma risklerini artıracağını söyleyerek saldırıların sonlanması gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde Yemen’in BM Temsilcisi Abdullah el-Saadi de “İran, Yemen ve bölgeye büyük bir zarar verdi. Ciddi bir sabotaj rolü oynadı” dedi. İran’ın devrim sloganını destekleyen Husi milisleri silahlandırıp finanse ettiğine dikkati çeken Saadi, “Bu milisler, Yemen’deki bazı bölgeleri, ülkelerin güvenliğini ve Kızıldeniz’deki uluslararası trafiği tehdit eden bir füze atış platformuna dönüştürdü” ifadelerini kullandı. Abdullah el-Saadi ayrıca Husilerin “yardımların yağmalanmasına, tahıl silolarının bombalanmasına, şehir ve köylerin kuşatılmasına ve sivillere yönelik saldırıların artmasına yönelik ihlallerini sürdürdüğünü vurguladı.



Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye’nin Lazkiye ilinde güvenlik güçleri ve sivillere yönelik silahlı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 4’e, yaralı sayısı ise 108’e yükseldi.

Lazkiye İl Sağlık Müdürlüğü, pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve vatandaşları hedef alan silahlı saldırılar sonrası bilanço güncelledi.

Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, pazar günü yaptığı açıklamada, kendini Gazzal Gazzal olarak tanıtan kişinin çağrısıyla düzenlenen gösteriler sırasında, devrik rejimin kalıntılarına bağlı bazı terör unsurlarının Lazkiye ve Ceble’de iç güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini söyledi. El-Ahmed, saldırılarda bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görevler ve polis birimlerine ait araçların tahrip edildiğini belirtti.

El-Ahmed ayrıca, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı ile Ceble’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini ifade ederek, bu kişilerin Sarayet Diru’s-Sahil (Sahil Kalkanı Tugayı) ve Sarayet el-Cevad (Cevad Tugaylar) adlı terör hücrelerine mensup olduğunu kaydetti. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre söz konusu hücreler, otoyol M1 üzerinde saha infazları ve el yapımı patlayıcı saldırılarından sorumlu tutuluyor.

cdrgt
Lazkiye’deki protestolar sırasında güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik silahlı saldırıda yaralananlardan biri hastanede tedavi görüyor (EPA)

Suriye Savunma Bakanlığı da pazar günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırıların ardından, batı sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı araçlar ve askeri birlikler sevk edildiğini duyurdu.

Suriye televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin konuşlandırılmasının “kanun dışı grupların halkı ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, birliklerin görevinin “iç güvenlik güçleriyle iş birliği içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu vurgulandı.


“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.