Tunus'taki siyasi gelenekleri temelden sarsan Kays Said kimdir?

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Tunus'taki siyasi gelenekleri temelden sarsan Kays Said kimdir?

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Necmeddin el-Akari
Tunusluların önemli bir bölümünü şaşırtarak Kartaca Sarayı’na bir adam daha yaklaşan Kays Said, hala gizemini koruyor. Tunuslular, herhangi bir partinin desteğini almayan Said’in arkasında kimin olduğunu bilmiyor. Said, cumhurbaşkanlığı seçim yarışında Tunus’un iktidar partisi ‘Yaşasın Tunus’ tarafından desteklenen Başbakan Yusuf Şahid, Tunus’un en güçlü partisi gözüyle bakılan ‘Nahda Hareketi’ tarafından desteklenen Abdulfettah Moro ve dört merkez partisi ile geniş bir elit kesim tarafından desteklenen eski Savunma Bakanı Abdulkerim ez- Zubeydi’yi geride bıraktı.
Sade ve tek
Anayasa profesörü olan 61 yaşındaki Said, geçtiğimiz yıl üniversitedeki öğretim üyeliği görevinden emekli oldu. Yalnızca sadeliği ve kendine özgü ders verme metodunu seven öğrencileri tarafından tanınıyordu. İnsanlarla fasih (klasik) Arapça kullanarak iletişim kuran Said, konuşmalarında ammiceye (halk ağzı) başvurmamasıyla biliniyor.
Anayasa Profesörü Said’in 2011 devrimi öncesine dair siyasi bir geçmişi ya da herhangi bir parti ile ilişkisi yok. Ne Habib Burgiba ne de Zeynel Abidin Bin Ali rejimine karşı çıktı. Ancak devrimden sonra, devrimci gençlerin zafer kazanmasıyla birlikte İslamcıları o dönem iktidara taşıyan süreci dayatan Kasbah 1 ve 2 oturmalarına katıldı.
Said’in çevresini, Bin Ali'nin yönetimine karşı çıkan marjinalleşmiş ve ezilen gençler sarmıştı. O da Nahda Hareketi gençleriyle işbirliği yaparak zaferini güvence altına aldı.
Öte yandan Tunus ve yabancı kamuoyu yoklamalarında zafere emin adımlarla ilerlediği görülen Said’in Kartaca yarışının ön saflarında yer alması şaşırtıcı değildi. Ancak asıl sürpriz, onun büyük bir seçim kampanyası yürütmeden tüm bunları başarmış olmasıydı. Sadece halkın yoğun olarak bulunduğu kahvehane ve çarşı gibi yerlerde yaptığı birebir görüşmeler, halktan büyük takdir topladı. Seçimler için hazineden destek almayı reddeden Said, sosyal medya üzerinden de seçim kampanyası yürütmedi. Teknoloji konusunda ‘cahil’ olduğunu Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya sitelerinde hesapları olmadığını söylese de destekçileri bu alandaki boşluğu doldurdular.
Kamu özgürlüklerini kısıtlamakla suçlanıyor
Muhalifleri onu, halkın ve bireysel özgürlüklerin düşmanı olmak, ölüm cezasının uygulanmasını desteklemek, erkek ile kadının eşit miras hakkına sahip olmalarını reddetmek ve eşcinselliğin suç olmadığı eğilimine karşı çıkmakla suçluyor.
Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia kaynaklı haberi göre, Tunusluların büyük çoğunluğu karizmatik olmadığını ve net bir programının bulunmadığını düşünüyor. Alçakgönüllülüğünü eleştiriyor ve yapmacık buluyorlar. Herhangi bir araca binmeyip her yere yürüyerek giden, kahvehanelerde oturan ve sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi fasih Arapça konuşan biri olarak görüyorlar. Bununla birlikte muhalifleri arasında Said’e sivil devleti reddeden ve hilafetin kurulmasını isteyen İslamcı siyasi parti Hizb-ut Tahrir’in adayı gözüyle bakılıyor.
1970’lerin sonu 80’lerin başlarında üniversite eğitimi alan Said’in okul arkadaşları onu ‘Ne hareketli ne de düzenliydi. Derinlerde bir yerde Arap milliyetçisi ve Nasırcıydı. Başta Muhammed Ammara ve İsmet Seyfu’d-devle olmak üzere milliyetçi yazarları çok severdi. Müslüman Kardeşler (İhvan) ideolojisinden ve teşkilatından uzaktı” diye tanımlıyorlar.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundan zaferle çıkan Said’in ikinci turda alacağı oyu tahmin etmek zor. Ancak Kartaca Sarayı'na giden yolda adaylar arasındaki en güçlülerden biri olmaya devam ediyor. Çünkü 2011'den sonra iktidara gelen başarısız yönetim sistemine kızan gençlerin yanı sıra tüm İslamcıların adayı haline gelmiş durumda.
Said eğer saraya girerse, cumhurbaşkanının anayasal yetkilerinin sınırlı olmasına rağmen, önümüzdeki dönmede ülke yönetimine radikal cevaplar verecektir. Çünkü Said, 6 Ekim'de yapılacak yasama seçimleri sonucunda oluşacak parlamento ve parlamento çoğunluğu tarafından kurulacak hükümetle görüşleri kesişebilecek devrimci bir sosyal vizyona sahip.



Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.


Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
TT

Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)

Gazze Şeridi, İsrail ve Hamas arasında geçen ekim ayında başlayan kırılgan ateşkes anlaşmasının üçüncü ayına dün girdi. Kuşatma altındaki halk, İsrail'in ihlalleri ve ciddi yardım eksikliğiyle birlikte iki ay geçirdi.

Gazze Şeridi'ni kasıp kavuran şiddetli hava koşulları ve yoğun yağışlar, halihazırda bir bebeğin soğuktan ölmesiyle sonuçlanan zorlu koşulları gidermek için gerekli malzemelerin ulaştırılmasının aciliyetini bir kez daha vurguladı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), yağışların neden olduğu artan acıların "tıbbi ve yeterli barınma malzemeleri de dahil olmak üzere insani yardımın kesintisiz akışı yoluyla önlenebileceğini" belirtti.

Bu arada, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir dün, Hamas'ın askeri kanadına adını veren, İsrail sınırları içinde bulunan tarihi lider İzzeddin el-Kassam'ın türbesini kaldırma sözü verdi. Ben-Gvir, güvenlik güçleri ve bir vinç eşliğinde, Suriye doğumlu el-Kassam'ın türbesinin yanına kurulan dua çadırını sökerken çekilmiş bir video yayınladı. Hamas, güvenlik bakanının eylemlerinin "kutsallığa karşı eşi benzeri görülmemiş bir ihlal ve kutsal yerlere saygısızlık" olduğunu ifade etti.


Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

TT

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekimde ilk aşaması uygulamaya giren Gazze ateşkes planı kapsamında Hamas’ın tamamen silahsızlandırılması şartında ısrarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilerle Tel Aviv, Hamas’ın uzun süreli bir ateşkes karşılığında silahların “dondurulması” yönündeki önerisini reddetti.

Fransız Haber Ajansı AFP bugün (Perşembe) konuşan bir İsrailli yetkili, “20 maddelik plan çerçevesinde Hamas’ın geleceği yok; örgüt silahsızlandırılacak” dedi. Aynı yetkili, “Gazze tamamen silahtan arındırılmış olacak” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, Hamas’ın yurtdışı siyasi büro şefi Halid Meşal’in Al Jazeera’da yayımlanan röportajında, “Direnişin tamamen silahsızlanması kabul edilemez. Silahların dondurulması veya muhafaza edilmesi gibi seçenekler tartışılıyor” sözlerinin ardından geldi.

y
Hamas lideri Halid Meşal (X)

İsrail Ordu Radyosu da Tel Aviv’in “Gazze’nin tamamen silahsızlandırılması” talebini yinelerken, ABD ile konuya dair “sürekli koordinasyon” yürütüldüğünü aktardı.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, Hamas ve diğer silahlı grupların silahsızlandırılmasını öngörüyor.

ABD yönetimi son günlerde daha esnek bir yaklaşım sergiliyor

Hamas’ın üst düzey bir kaynağı, Şarku’l Avsat’a konuşarak Trump yönetiminin silahsızlanma vurgusunu sürdürmekle birlikte, son dönemde arabulucular ile hareket arasında dolaşan bazı önerilere “daha açık” bir tutum sergilediğini belirtti.

Aynı kaynak, “Hareketin sunduğu ve arabulucuların geliştirdiği çeşitli fikirler var. Hâlâ farklı taraflarca iletilen yeni formüller tartışılıyor; amaç ikinci aşamaya geçişi hızlandırmak” dedi.

Bu beklenti, ABD’nin son açıklamalarıyla çelişiyor. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog’la görüşmesinde, Washington’un “Hamas’ın kendini yeniden inşa etmesine asla izin vermeyeceğini” söyledi.

f
ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz (AFP)

Hamas kaynakları, temasların sürdüğünü ve sürece dair “her zamankinden daha ciddi bir irade” oluştuğunu ifade ediyor. Hareket, silahların korunması, depolanarak “dondurulması” veya bir Arap ya da İslam ülkesinin gözetimine devredilmesi gibi formüllerin değerlendirilebileceğini düşünüyor.

Hamas içerisinden bir başka kaynak, arabulucuların “silahsızlandırma, uluslararası güç konuşlandırılması ve Gazze’nin yönetimi gibi konularda ABD ile geniş bir anlayış zemini yaratabileceğini” belirtti.

Meşal, “silahtan arındırma değil dondurma” önerisini anlatırken, “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının tekrarlanmayacağına dair sağlam garantiler sağlayacak bir çerçeve oluşturmak istiyoruz” dedi.

“Filistin yönetiminin rolü”

İsrail, Hamas’ın elindeki son İsrailli rehinenin naaşı teslim edildikten sonra planın ikinci aşamasına geçilmesinde ısrar ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçişin “yakın” olduğunu belirtti ancak “Gazze’nin silahsızlandırılması gibi zorlu dosyalar bulunduğunu” ifade etti.

sdfrg
Filistin Ulusal Güvenlik Kuvvetleri'ndeki Özel Harekat Birimi 101 (Ulusal Güvenlik web sitesi)

Tartışmalar sürerken, Filistin yönetimi ise Gazze’de tam yetki devrinde ısrar ediyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, son günlerde Arap, İslam ve Avrupa liderleriyle temaslarında yönetimin Gazze’de sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı.

Hamas, bu pozisyona kamuoyu önünde yanıt vermese de, hareketin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Filistin yönetiminin Gazze’de sorumluluk üstlenmesine karşı değiliz; ancak bunun ulusal bir uzlaşı programına dayanması gerekir” dedi.

Kaynak, “İsrail’in Gazze’de Filistin yönetiminin herhangi bir rolünü reddettiğini ve bu engelin aşılması için uluslararası baskıların devrede olduğunu” belirtti.